bugün

adamakıllı din eğitimi verilemediğinden, renkli olması gereken hayal dünyaları karanlık bir boşluğa dönüştürülmüş çocuklar yerine, kendilerini ifade edebilecekleri özgür ve düşünebilen bir birey olma yolundaki adımları hızlanmış bireyler yetişmesi isteği ile söylenmiş bir sözdür bence...
namaz kilip kilmamasi onun kendi vicdani kararidir da ben bir turk cocugu'nun bale yapiyor olmasini kabul edemiyorum bir turlu. bu abidik gubidik faaliyet yerine savas sanati ve dogus sporlari ile ilgili dersler verilse okullarda daha iyi olur diye dusunuyorum. hatta bunlar namaz kilmaktan da bale yapmaktan da daha onemlidir yeri geldiginde. Zira etrafimiz dusman dolu. bir savas halinde ne kugu golu yapmak ne de namaz kilmak dusmanin elinde can vermeyi engelleyemiyor maalesef.
birbiri ile alakası olmayan iki eylemi karşılaştıran ,ayrıca ibadet ve sanat konularını sadece dar bir çerçeveye sığdırmış olan türkan hanımın talihsizce sarfettiği cümle.
Profesör Türkan Saylan kimdir?
1935'de Kandilli'de doğdu. Kandilli Lisesi'nin bitiren Saylan 1963 yılında istanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Saylan'ın iki oğlu ve iki torunu var. Ama son yılında akciğer ve kemik vereminden seri ameliyatlar geçiren Saylan, 2 yıl demir korseyle gezerken dahi neşesini koruyabildi... Annesinin adı: Lili Mina Raiman - 1936 yılında Leyla ismini alarak ismini değiştirdi. Lili Mina Raiman ise, Raber Ragman ve Mina Verlig kızı, 1908, Bermingen ingiltere doğumlu ve Katolik Hıristiyan.
BiR KONUŞMASI;
- Bu ülkede hristiyanlığı nasıl yayabiliriz. KÜRDiSTAN'ın temellerini nasıl atabiliriz?
- ATATÜRK ismini kullanırsak bunu daha rahat yapabiliriz. Hem para toplar hem destek alırız, kampanyalar düzenler, TÜRKLERDEN topladığımız paralarla, KÜRTLERi daha bilinçli hale getiririz, cahil insanlarla KÜRDiSTAN'ı kuramayız, Hristiyanlığı bu şekilde daha rahat yaymamız da mümkün.
Son ünlümüz Çydd başkanı Türkan Saylan hanfendi(!) oldu. Bu ülkede birilerinin dini inançlarına saygısızlık yapıp, bunu da vatan millet adına yaptıklarını, onunla perdeleyemiyorlarsa ''laiklik elden gidiyor'' yaygarasını kullandıklarını artık herkes biliyor. Türkan Saylan hem dine hem millete açıkça hakaret içeren laflar söylemiş durumda. Ne diyor Hanfendi(!);
-Türkler tarihten beri yakan yıkan bir milletmiş.
Cevab** hakkı bu milletin bir ferdi olarak bana ve hepimize düşüyor. Türk milleti tarihten beri asil duruşunu bozmamıştır ve hayvanlara bile haklar tanımıştır. Osmanlı'daki kayıtlara bakılabilir. Sizin Prof ünvanınızın bile mesnedi belli değildir. (bkz: hayvanlara hak tanımak) ve (bkz: türkan saylan a prof ünvanı vermek)

-''Bi öğrenci sıranın üzerinde namaz kılacağına bale yapsın. Çağdaş Türkiye böyle olur.''
Çağdaşlıkla kendisini yanyana getiren bir zihniyet ancak bu lafları kusabilirdi ve kustu da. Modern devlet dediğimiz devletlerde her pazar kiliseye giden devlet başkanlarını görmeyen Türkan Saylan acaba Sultanahmet'in sadece turistik bir yer değil aynı zamanda ibadet yapılan bir yer olduğundan haberi var mı?
Sahi kim bu Türkan Saylan ve Çydd.

Hemen cevablayalım.

Mit'in raporlarında misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağı. Özellikle Kitab-ı Mukaddes Şirketi(Sadece incil yayımlar.ilk Türkçe incil 1826 yılında çevirmişlerdir) ile sıkı ilişkileri var. Aynı zamanda Amerikan Board(Dünyadaki misyonerlik faaliyetlerini organize eden Abd merkezli bir vakıf) ile sıkı ilişkiye sahip. Amerikan Board şirketi yaptığı faaliyetleri Türkiye'de SEV (Sağlık Eğitim Vakfı) ve ÇYDD üzerinden yürütmektedir.
Verdiği reklamlarla ve söylemlerle sürekli halkı kuşkırtmaya çalışan bir ruh haleti var. Başkanlığını Profesör Türkan Saylan'ın yaptığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği hakkında, Atatürk ilke ve inkılaplarını kalkan olarak kullanıp, bir çok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından yardım aldığı, hiç bir yasal dayanağı olmadan kamuoyuna kendisini sivil toplum kuruluşları birliği olarak tanıtan çeşitli dernek ve vakıflarla işbirliği içerisinde oldukları yönünde yapılan ihbarlar sonucu denetime tabi tutulmuş ve Dernekler Kanunu 62 ve 85/2 maddesine muhalefetten 5 Şubat 2001 tarihinde Maltepe Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yapılmıştır.
Şimdi de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Başkanı ve YÖK üyesi Türkan Saylan... Saylan'ın, eğitimin bütün kesimlerinin temsil edildiği 17. Milli Eğitim Şûrası'ndan oylama sonucunda 4'e karşı 66 oyla ''Katsayı adaletsizliğine son verilsin'' yönünde karar çıkması karşısındaki tavrı hayli dikkat çekiyor. içine sindiremediği ''Herkes üniversiteye eşit şartlarda girsin'' kararını ''hazırlanmış bir oylama'' şeklinde değerlendiren Türkan Saylan'ın da Hıristiyan kökenli olduğu netleşti.

DEDESiNiN iSMi RABER RAGMAN
Uzun süredir Hıristiyan kökenli olduğu konuşulan Türkan Saylan'ın Nüfus Kayıt Örneği'ne ulaşıldı. Türkan Saylan'ın Nüfus Kayıt Örneği'nde annesinin asıl isminin Lilimina Raiman olduğu görülüyor. Aynı zamanda YÖK üyesi olan Türkan Saylan'ın 1924 ingiltere doğumlu olan annesi Lilimina Raiman, 1936 yılında Leyla ismini almış. istanbul ili Eminönü ilçesine kayıtlı Türkan Saylan'ın anne tarafından dedesinin ismi Raber Ragman, anneannesinin ismi ise Minaverlig. Türkan Saylan'ın annesi Leyla Hanım'ın din hanesinde ''Katolik Hıristiyan'' yazıyor.

BU NE TESADÜF?
Dedesinin ismi Agop olan Doğu'daki Rektör Yücel Aşkın ile dedesinin ismi Ohanis olan Batı'daki Rektör Alıcı'nın, iHL ve katsayı konusundaki çıkışları ile bu ortak noktalarını 30 Eylül tarihli sayısında ''Bu ne tesadüf'' şeklindeki haberler, Türkan Saylan'ın da Hıristiyan kökenli oluşuyla ilgili yine aynı soruyu gündeme getiriyor: ''Bu ne tesadüf?''

MiT'in misyonerlik raporundaki şok isimler;
Milli istihbarat Teşkilatı'nın Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerini anlattığı yazıda, Profesör Türkan Saylan'ın da adı geçiyor. Yazıya göre, Türkiye'deki bazı Amerikan okullarının kurucusu olan Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini SEV vakfı eliyle yürütüyor. Kutlu Doğum'lar için 'şov' hakareti Kürsüye çıkan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, AB sürecini eleştirdi. Yaradılış için 'hurafe' diyen Saylan, ''Üniversitelerde gençleri laik cumhuriyet yerine islami yönetime sürüklemek için her türlü parasal kısıntılar en üst düzeye varmıştır.'' iddiasını dile getirdi. Kutlu Doğum haftası kutlamalarına da 'şov' diyen Saylan, ''23 Nisan'daki ulusal coşkuyu gölgelemek üzere aynı tarihlerde yöneticilerin katılımıyla Kutlu Doğum şovu yapılarak cumhuriyetten intikam alınmaktadır.'' iddiasında bulundu. Saylan, istanbul Teknik Üniversitesi Maçka Yerleşkesi'nde 'Türkiye'mizin çağdaşlaşma sürecinde laiklik' konulu toplantıda da konuşmuş ve Türk milletinin tarih boyunca hep yakıp yıktığını öne sürmüştü. ''Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz.'' diyen ÇYDD Başkanı, Gençlik Korosu'nu yöneten müzisyenin isminin 'Muhammed ' olmasını da 'ironi' olarak değerlendirmişti.*

yazarın notu: veri teribıl
doğru bir önermedir çünkü bir kızın çağdaş olmasının şartlarından biridir. ayrıca:
çağdaş olmanın 5 şartı
1-bale yapmak
2-cumhuriyet okumak
3-klasik müzik dinlemek
4-chp'li olmak
5-her ortamda tartışma yaratmak
hülya avşar tarzı,polemik yaratma amaçlı sarfedilmiş bir cümle.bi kuyuya bi taş atarsın,sonra oturur kenara bissürü akıllının çıkarmak için kendilerini nasıl şebeğe çevirdiklerini seyredersin.saçmadır,dahası sapandır...
-çocuklarımız namaz kılmasın bale yapsın.
-olur tabi. arada ankara havası oynasınlar mı?
-saçma. olmaz. ama konya havasından bi kuple olabilir belki.
-peki caminin önünden geçmelerinde sakınca var mı?
-ciyaaaaak. geçemezler olmaz..
-ama okul o yöndeyse, cami, evler, park, okul... öyle sıralanıyorsa.
-gitmesinler okula. bale yapsınlar.
-su içsinler mi?
-abdest suyu? ciyaaak, hayırrrr.
-yemek?
-ölmeyecek kadar...
-çizgi film.
-hayırrrr, bale bale bale...
-allah senin baleni vermiş galiba.
gazmı içtin kızım? şeklinde ifade edilebilecek durum.
bir turkan saylan incisidir! ayni kadin "biz 'asıl'ız. bizim istemedigimiz hicbir sey bu ulkede olamaz" gibi manyakca bir kelam daha etmisti.
doğru bir yaklaşım. namaz kılıpta gerici islam ülkelerindeki insanlarla aynı seviyeye düşmeyi kim ister. zaten aileler çocuklarını iyi birer müslüman değilde, iyi birer kafir olarak yetiştirse ne türban sorunu kalır, nede ülkedeki kişi başına düşen camii sayısı. gelişmiş toplumları örnek alan bizler sanatı, eğitimi, kültürü yozlaştıran uzak durulmasını tavsiye eden dine karşı değilmiyiz.
türkan saylan denen akıl yoksunu kişinin malum yerinden fışkıran dahice bir söz öbeğidir.
Hintli aydınların son tartışma konusu için (bkz: çocuklarımız yoga yapmasın bale yapsın).
üzücü ve bir o kadar saçma bir görüştür. çocuklar hem bale yapıp hemde namaz kılabilir. namaz kılmak bale yapmaya engel değildir, bale yapmakta aynı şekilde namaz kılmaya engel değildir. insanoğlu her işi aynı anda yürütebilir, yüretemeseydi zaten noksan olurdu insan olmazdı, hayvanlardan ayıran bir özelliği vardır, akıldır bu. aklını kullanması gerekir.
din derslerine balenin farzı 9'dur." şeklinde ilave gelmesi muhtemel önermedir.

1- Kıbleye yönelme
2- Niyet
3- besmele (bismillahirrahmanirrahim)
4- plie (dizin bükülmesi)
5- battement (bacağı kaldırma)
6- entrechat (bacaklara havada çapraz duruma getirerek zıplama)
7- jete (ağırlığın bir ayaktan diğerine geçirildiği zıplama)
8- pirouette (tek ayak üzerinde dönme)
9- tour en l air (havada tekli, ikili tam dönüş)
(bkz: ağız ishali)
bale, namaz... anlıyorum... şeklinde tepki vermeye sebep olan cümle. şimdi, aralarında nasıl bir irtibat kurulduğunu anlayamadığım iki kavram var ortada. namaz dediğimiz islam dinine inanan kişinin üzerine farz olan ibadettir. söz konusu çocuk ergenlik çağından itibaren namaza başlamalıdır dinin gereği olarak. bale ise * fransızlardan bize geçmiş bir sahne sanatıdır. başlığı gördüğünden beri alaka kurmaya çalışan bendenizin naçizane fikri şudur; sözkonusu çocuğa iki kavram arasında hiçbir alaka olmadığı anlatılır. büyüklerin çoğu zaman saçmaladığı izah edilir.
aydınlanma avrupasının sanat anlayışı hümanizmden, yani insanla alakalı herşeyin yüceltilmesinden kaynaklandığı içindir ki aydınlanma ve sonrasındaki sanat insan vücudunu yüceltme adına -ki bunu hellen kültüründen alır- sanat dallarının hepsine çıplaklığı çağrıştıracak, insan vücudundan utanılmamasını destekleyen bir yapıdadır. bale de özellikle bohem hayatın ayyuka çıktığı fransız rönesansının son demlerindeki fransız sarayından çıktığındandır ki estetik olarak da güzel duran, ancak öbür yandan da vücut hatlarını oldukça belirgin tutan bir sahne sanatı olarak ortaya çıkmıştır. bale tu kaka, ya da süper güzel demekten öte balede giyilen kıyafetlerin islamdaki tesettür anlayışına kadın için de erkek için de ters olduğunu belirtmek faydalı olacaktır. fakat bale ille de o dar kıyafetlerle yapılmaz günümüzde, dolayısıyla yerine, yapılma şekline göre de tutum farklı olacaktır islami yönden. islam salt bale yasaktır dememektedir, islamın ölçütleri bellidir ve buna göre yorum yapılır. bir çocuk hem artistik patinajcı olabilir hem de dinini yaşayacak şekilde yetiştirilebilir. sonuçta da tek erkeklerde sanatını icra ederek de islam dışı bir durumda kalmadan işini yapabilir. bize verilen akıl ve mantık kullanılarak varılabilecek sonuçlar için fazladan konuşmaya gerek yoktur. insanı illet eden ise 18. yüzyılın sapkın fransız sarayından çıkan balenin yüceltilerek namazdan bile önemli bir yere konulması ve bunun üstüne de hala kendine müslümanım diyebilmektir utanmadan sıkılmadan.
Dinime küfreden müslüman olsa...
yanlış bir önerme. bırakın çocuklar çocukluğunu yaşasın. bir yanda küçücük çocuklara neden olduğunu idrak edecek yaşa gelmeden, namaz kıldıran zihnyet; bir yanda küçücük çocukları bale, ingilizce, fransızca, gitar, basketbol, yüzme vs. kurslarınsa oradan oraya sürükleyen zihniyet. elbette eğitim de din de önemlidir; fakat adı üstünde çocuk. herşey de bir sınır olmalı. bırakın çocuklukları, çocukluklarını yaşasınlar!!!
herkes en az üç çocuk yapsın.. söylemini rte bunun için söylemiş olabilir. biri namaz kılar.. biri bale yapar.. biri de ne bok yerse yer.. oh misss
(bkz: gönder kızını da bale yapalım)
bir çocuğun namaz saatleriyle bale dersleri çakışıyor ise ne yapılması gerekir?
sanırım bütün mesele bu.
ve içten içe aradan seçmece okuduğum mesajlardan çıkarttığımda çoğu kişi çocuğun namaz kılması yönünde birleştiğidir..
buna katılmıyorum..

bence bu sorunun çözümü şöyledir...

eğer çocuğun bale dersi saatleriyle namaz saatleri çelişiyor ise,
çocuk bale dersini kaçırmamalıdır
ancak namazının kazaasını da daha sonradan kılmalıdır..

üstelik bu çocuk ileride rakısınıda içebilmeli, her sağlıklı birey gibi gezmesini eğlencesinide eksik etmemelidir.
namazın ikamesini bale zannetmeye devam edersek
toplumsan anti sosyalliğimiz kronikleşicek
8-10 yaşında mini mini türbanlılar,küçük hatip tayyipler, platin saçıyla götünden ceptelefonu eksik olmayan vasıfsızlar,
saçından cölesi kolunda "manita"sı gözlerinde s.kertirim bakışları eksik olmayan kolpa bitirimler olarak,
bunun yanında tuttuğu çocuğu s.ken abazanlar güruhu olarak ilelebet
"dini bütün" olarak yaşayacağız
nitelik olarak kuran'daki "namaza yaklaşmayın" ibaresi ile tıpatıp aynıdır. Bu cümlenin tam hali "içkiliyken namaza yaklaşmayın"dır, başlığın tam hali de "çocuklara okulda namaz öğretmeyin bale öğretin"dir.
(bkz: #5060175)
şimdi bale müzikle yapılabiliyor, birileri yaparken birileri izleyebiliyor böylece yapan ve izleyen aynı zevki paylaşmış olabiliyor. bale oynayanın bir yorumu var oyun üzerine. ama namaza bakalım ;

1. bir kere müzik yok. arka fon olarak ara sıra allah-u ekber'le birlikte mır mır dua sesinden başka bir şey yok.
2. birileri namaz performansını yaparken birileri izleyemiyor. illa içinde bulunacaksın.
3. yapılan işte yorum yok. yani belirtilen kurallar dahilinde yapacaksın, aksi halde kabul olmaz.

mesela düşünün ;

-evet sayın seyirciler bugün süleymaniye mabedinde katılımcıların büyük ilgisiyle bir öğle namazı kılındı. namazı yöneten hocanın farklı yorumu namazı izleyenlere hoş dakikalar yaşattı. özellikle en ön saftaki abdulmuttalip'in performansı göz doldurdu. imam'ın safları sık tutmak yerine gevşek ve çiçek desenli düzeni de izleyicilerden tam puan aldı. namaz bitiminde izleyiciler cemaati dakikalarca ayakta alkışladı. imam rıza cemaatle birlikte halkı selamlayarak geceye son verdi.

oldu mu? olmadı.