bugün

paradan altı sıfır atılmasıyla 30-35 yıl öncesine gittiğimiz durum
yıllardır "acaba ilerde mümkün olacakmı?" gibi sorulara konu olan kiminin yaptığı söylensede kimsenin tüm dünyaya kanıtlayamadığı bişi işte.zamanda geçmişe veya geleceğe gitmeye verilen ad.
zekanızı zorlamak istediğinizde güzel bir materyel. ufolarla ilgili kısmından ziyade, rölativite, paralel evrenler, kara delik vs. konusularında ilginç bilgilere sahip.

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal
teorik olarak imkansız olmayan olaydır.
ilk olarak zaman kavramının, evrenin 4. boyutu olduğunu kabul ederek başlamalıyız.. yani dünya'daki zamanla, başka bir samanyolundaki zaman aynı olamaz. en azından kavramsal olarak aynı olamaz. bu 4. boyut ilkesini kabul ettikten sonra, diğer evrelere geçelim..
bir diğer teorem ise, evrenin, içinde barındırdığı gökcisimlerinin (gezegenler, güneşler vs.) kütle çekimi etkisiyle evrenin büküldüğüdür. tam net olarak nasıl bir şekil çizdiği bilinemez lakin evrenin çok çok küçük bir parçasını, bükülmeden önce ----- şeklinde düşünürseniz, büküldükten sonra C harfi şeklinde olması gibidir. ve bu C şeklini evrenin bir parçası kabul edersek, C'nin iki kollarının arasında kısa bir yol vardır, yani oval değil, dik inen bir solucan deliği vardır. (sanırım) bu delikler kara deliklerle de ilişkili.. örneğin kara delik her türlü cismi, enerjiyi emebilme gücüne sahiptir.

-not olarak, kara delikler, gökcisimlerinin çekirdeğine doğru göçmesiyle ve bu göçüğün meydana getirdiği büyük patlamayla oluşurlar. ışığı dahi emebilme gücüne sahiptirler ki bu yüzden onları hiç bir zaman göremeyiz.. adı da bu özelliğiyle ilişkilidir.-

solucan deliklerinin gözle yahut farklı birşeyler yardımıyla görülüp görülemediği konusunda şüphelerim vardır.. bu solucan delikleri, dediğim üzere, evrendeki bir nevi kısayollardır.. örneğin, dünyanın çok yakınında bir solucan deliği var, siz bu solucan deliğinden geçerek, (gerçek evrende) çok uzak bir yolu kısa zamanda katettiniz, mesela 2 yılda diyelim.. ama asıl evrende dünyaya göre 20 yıl geçmiş oluyor.. siz bu solucan deliğinden geçerek gittiğiniz yerden, yine deliğin vasıtasıyla dünyaya geri dönerseniz, 2 yıl daha yaşlanmış olacaksınız, yani toplamda 4 yıl yaşlısınız.. ama dünyada 20+20= 40 yıl geçmiş oluyor, ve siz geleceğe yolculuk yapmış oluyorsunuz bir bakımdan..

bu, bununla alakalı ve buna benzer daha çok teori vardır, nasıl yolculuk yapılacağı teorik olarak tasarlanmıştır lakin hayata geçmesi, dışarıdan bakıldığında imkansız gibi görünür.. ama düşünün bi'.. çok çok eskilerde yaşayan bi insana renkli bi televizyondan bahsetseydiniz, o da bunu imkansız bulmazmıydı?..
(bkz: ütopya)
Doç.Dr. Serkan Anılır / JAXA (Japonya Uzay Havacılık Dairesi )yazısı:

Zamanda yolculuk dendiğinde aklımıza hep ünlü bilim adamı Stephen Hawking'in

yaklaşımı gelir.

'Eğer zamanda yolculuk mümkün olsaydı, neden bugün gelecekten gelmiş zaman yolcularıyla karşılaşmıyoruz?'

Peki ya ileride zamanda yolculuk gerçekten mümkün olursa ve gelecekten gelmiş kişiler aramızda yaşayıp bizi izliyorlar ve içlerinden gülüyorlarsa? Gelin, hep beraber bu olasılığı düşünelim.

Zannederim, uzmanlık alanı olmasa da herkes, zamanda yolculuğun ancak ışık hızına ulaşabilmemiz durumunda mümkün olduğunu biliyordur.

Gelecekte, zaman yolculuğu ile ilgili bütün engelleri ortadan kaldırıp ışık hızından daha hızlı hareket etmeye yönelik teknolojiyi geliştirdiğimizi varsayarsak, nasıl bir zaman yolculuğu yaşanacağını da hayal edebiliriz.

Wells'in romanı ve 'warp' fikri

Zamanda yolculuk üzerine en tanınmış yazılı roman, ünlü yazar H.G.Wells tarafından kaleme alınmıştır. Romanda zaman makinası geçmişe ve geleceğe tek bir çizgi üzerinde hareket ederken, bugün zamanda yolculuğun gerçekleşeceğine inanan birçok bilim adamı, bazı zorlukları yok etmek için 'warp' fikrini ortaya atmaktadır.

'Warp'ı basit bir örnekle açıklayacak olursak, bir kağıdın sol alt köşesine (X), sol üst köşesine yazalım. X'den (şimdiki zaman) Y'ye (geçmiş zaman) bir çizgi çekelim.

Wells'in modelinde, zaman makinasını bu çizgi üzerinde hareket etmektedir. Ama, harflerin yazılı olduğu iki köşeyi kağıdı kaldırıp ortası sarkacak şekilde biraraya getirirsek, bu iki farklı nokta arasında hareket etmek için varolan çizgiyi takip etmek yerine direkt atlama yapabileceğimizi görürüz. 'Warp' budur.

Her ne kadar bu imkansız gibi düşünülse de, bugün doğadaki formlara baktığımızda, mükemmel bir kare veya dikdörtgen benzeri bir form göremeyiz. Doğa, bizim '3.5 boyut' ismini verdiğimiz mevcut form cetvelleriyle tanımlanamayan 'fraktal'lerden oluşur.

Kar tanesi ve yansımalar

Buna en güzel örnek ise bir 'kar tanesinin' şekli. Kyoto Üniversitesi'nden Prof. Dr. Koji Miyazaki ile beraber yaptığımız bir araştırma sırasında, kar taneleri ve benzer milyonlarca fraktal şekillerin aslında dördüncü boyuttan üçüncü boyuta yansımalar olduğunu bilgisayar modelleriyle kanıtlayıp başarılı olduk.

Einstein'in 'zaman' olarak tanımladığı dördüncü boyutun, belki de farklı bir kurgusu olan bir üst 'mekan' olabileceğine dair bir tez de geliştirdik.

Uzayın şekli ve boyut konusunu daha derinden kavramak, ileride belki de zaman makinasının önünü açabilir.

Zaman makinasına geri dönecek olursak, bugüne kadar büyük bütçeler ve derin araştırmalarla hazırlanmış bütün filmlerde kahramanımız zaman makinasıyla geçmişe veya geleceğe giderken, farklı zaman diliminde başladığı nokta ile çıktığı nokta aynıdır.

Örneği tekrar düşünürsek, bir kağıt üzerindeki iki nokta arasındaki çizgiyi takip etmeden o noktalar arasında gidip gelmek bir gün mümkün olsa da, herhalde o gün zaman makinası üzerine çalışanlar, çok önemli bir gerçeği fark edecekler. O da kağıdın hareket halinde olması... Yani uzayın hareket ediyor olması.

Nasıl mı?

Dünya saatte yaklaşık bin 600 km hızla dönmektedir. Eğer bir zaman yolcusu 'warp' ile, zamanda bir saat geriye gidecek olursa, çıkacağı nokta ilk başlangıç noktasından bin 600 km ötede olacaktır.

Tabii ki bu durumda, uzaya dışarıdan bakacak olursak, dünyanın aynı bir saat içinde güneşin etrafında da 107 bin km yol katettiğini, güneşin de Samanyolu galaksisinde 810 bin km, Samanyolu'nun da Andromeda galaksisine doğru 240 bin km, 'Local Group' adı verilen bizim sistemimizin de Virgo kümesine doğru 2 milyon 770 bin km ve komple olarak Virgo sisteminin de 'Great Attractor' adı verilen görünmeyen bir kümeye doğru 2 milyon 150 bin km ile hareket ettiğini düşünmemiz gerekir.

Zamanda yolculuk hayalleri ile yola çıkan pilotumuz, sadece ve sadece bir saat geriye dönmeye kalkışırsa, yola çıktığı noktadan yaklaşık 5 milyon kilometre uzaklıktaki farklı bir noktada ortaya çıkacaktır.

Burada önemli olan, yolculuğa başladığı noktada gene ortaya çıkmış olsa bile, bu sırada uzay bir saat içinde hareket etmeye devam etmiştir.

Bu kadar kötümser olmamak için, olaya bir de iyi tarafından bakalım. 5 milyon kilometre uzakta çıkma olasılığından bahsettiğim halde, bütün yıldız ve kümelerin aynı yöne hareket etmediği gerçeğini göz önünde bulunduracak olursak, buradan birbirlerini sıfırlama şansları olduğunu söyleyebiliriz.

Bugün bilim adamlarının 'uzayın duvar kağıdı' olarak da tanımladıkları arka plandaki 'kozmik kısa dalga fon radyasyonu' (Büyük patlama, yani Big Bang adını verdiğimiz evrenin doğuşunda meydana gelen patlamadan geriye kalan radyasyon) ölçümleri ışığında, dünyanın saatte yaklaşık 1 milyon 400 bin km hareket ettiğini biliyoruz.

Bu uzaklıkları şu ana kadar sadece bir saatlik bir zaman yolculuğu macerası olarak düşündük. Bunu günlere, aylara, yıllara vurursak ortaya çıkan mesafe farklılıklarını zannediyorum herkes hesaplayabilir.

Basit bir örnek verecek olursak, 2105 yılından zamanımıza dönmeye çalışan bir kişi, dünyadaki başladığı noktadan yaklaşık 1 trilyar kilometre uzakta çıkacaktır, bize o noktada mesaj gönderse, dünyaya ulaşması yaklaşık 47 gün alacaktır.

Uzay keşifleri

Eğer bu şekilde bir yolculuk imkanı olursa, yani uzayın sürekli hareket halinde olmasını kendi avantajımıza çevirmek istersek, bunlardan birisi uzay keşifleri olabilir.

Mesela aynı hesaplama sistemi ile gidersek, şu an ki bulunduğumuz noktada 17.4 gün sonra Jüpiter gezegeninin olacağını tahmin ederek (dünyaya en yakın olduğu zamanda 587 milyon kilometre) buna ayarlayarak bir keşif gemisini gönderebiliriz.

Tabii ki x-y düzleminde başarılı olunacağı tahmin edilse bile, uzay ortamındaki x-y-z sisteminde düşünürsek, belki uzaklık olarak doğru noktada çıkabiliriz ama Jüpiter'in o andaki konumuna göre tam olarak yanında çıkma şansımızın çok zayıf olduğu da bir gerçektir.

Ancak bu teknoloji eğer başarılı olursa, mesela dünya yörüngesine uydu veya benzeri yük taşıması için son derece pratik bir çözüm olabilir.

Hayal gücümüzü zorlamaya devam edecek olursak, ben bir gün zaman makinasıyla yolculuk yapma şansını yakalasam iki seçeneğim vardır.

Birincisi ne kadar dünyadan uzakta ortaya çıksam bile, en kısa zamanda dünya ile bağlantı kurup yönümü bulmak ve geriye dönmeye çalışmak.

ikincisi ise, zaten geri dönemeyeceğim gerçeğini kabul ederek, gitmişken sonuna kadar gideyim fikrine de sarılarak, uzayın başladığı zamana dönmek.

Acaba Big Bang patlamasının olduğu ana kadar gidebilir miydim? Uzayın henüz bin yaşında olduğu ve sadece taneciklerden meydana geldiği bir döneme dönebilecek olsam, acaba benim zaman makinem de o anda tanelerine ayrılır mıydı?

'Warp' fikrinde zamanın etrafında dönerek, yani o çizgi üzerindeki olaylardan etkilenmeyerek hareket edebileceğimizi varsayarak, 'Big Bang'den öncesine dönmeye kalkışsaydık? Bu durumda uzayın varolmayacağı ve uzayın varolmasından dolayı ortaya çıkan ve insanlar tarafından yorumlanarak 'fizik kanunları' olarak kabul edilmiş, ve benim zaman makinamla o noktaya kadar gitmeme imkan sağlamış bütün kuralların da varolmayacağını düşünersek?

'Terminator' filminde zamanda geriye giderek, ileride lider olacak insanların ailelerini yok etme düşüncesi nereye kadar mümkün bilemiyorum.

Buna başka bir yaklaşım getirsem, mesela ileride olacak çok büyük bir felaketi dünyaya mesaj olarak yollayarak tedbir almaları için uyarabilirdim.

Bu belki ileride mümkün olabilir ancak böylesine bir felakette ölmesi gereken bir kişi, benim yollayacağım mesaj sayesinde kurtulur ve ileride dedemi bir kavga sırasında öldürürse?
bu kavramin hayatimiza ilk girisi sanirim (bkz: back to the future)*ile olmustur.
bu olay gerçekleşirseki bu aslında imkansız daha önce söylendiği gibi gelecekteki insanların bu zamana gelmeleri lazımdı. sadece ışınlama mümkün görünüyor. ama zamanda yolculuğun olacağını varsayarsak bile herşey altüst olacaktır. bütün bir sistem yıkılacak bu da kaosa yol açacak zaten bu olay olduğunda da buna kıyamet diyeceğiz.Çünkü herşey başa dönecek.işin özeti şu zamanda yolculuk olmayacak.
şans oyunlarında kaybedenlerin teselli hayali
düşünerek kasmasak da olur, yaşadığımız her an geçmişten geleceğe yolculuktur zamanda.
zamanda yolculuk, genel görelilik teorisine göre kuramsal olarak mümkün teknik olarak ise neredeyse imkansızdır.
Dünyanın yakınına devasa ebatlarda bir silindir yerleştirip bu silindiri sağa veya sola doğru ışık hızıyla döndürdüğünüzde, gezegenin çevresindeki uzay-zaman ı muazzam miktarda bükmüş (bir wormhole yaratmış) ve zamanda ileriye veya geriye doğru gidebilme fırsatı yakalamış olursunuz.
işin bu kısmı atlansa dahi pek çok felsefi-bilimsel paradoksla boğuşmak durumunda kalırız. En bilineni "geçmişe gidip dedemi öldürürsem diye başlayan...". Bu gibi paradoksları aşmak için paralel evrenler gibi teoremsiler kullanışlı olabilir. Günümüzde teorik fizik tekniğin birkaç bin yıl ilerisinden gidiyor ve bu bir yanıyla iyi olmakla birlikte, diğer yandan fiziğin felfese ile arasındaki mesafeyi kapatıp gerilimi artırıyor ve onu her türlü hayale, varsayıma, spekülasyona açık hale getiriyor.

Nihayetinde, insanoğlunun ölümsüzlük, zamanda yolculuk gibi sınır tutkuları hiç dinmeyecek gibi gözüküyor ve bu arayışları bir nebze de olsa sonuçlandırmak, nefsi köreltmek için en azından evrenin çok daha farklı, çok daha derin kavranışını sistemleştirmek gerekir diye düşünüyorum. Şahsi fikrim; modern pozitif bilim bu sıçramanın eşiğinde...
-2573'ten geçer mi?
+hayır bu ekspres 3000'den önce durmaz.
http://www.ntvmsnbc.com/news/402474.asp
(bkz: ikizler paradoksu)
einstein bazi teorileri gore mumkun bazilarina gore mumkun degildir. teoride mumkun oldugu tum cevreler tarafindan kabul edilsede pratik olarak cok kafa karistiricidir. 3. boyut da yasayan bizler 4. boyut zamanda yolculuk yapabillir miyiz. gelecege yolculuk einteinin ikizler paradoksu teorsine gore mumkunken gecmise yolculuk solucan tuneleri verilen kapilarla mumkundur. bu kapilardan gecmek icin hicbir zaman da ve hicbir kutlede olmak lazimdir. gelecege gitmek icinse isik hizini yakalamak sartir.
zamanda yolculuk olsaydı günümüz gelecekten gelen ziyaretçilerle dolup taşmazmıydı..ama bunu söylemek için bile gelecegin şu anda yasanır durumda oldugunu kabul etmek gerek!
rus bilim adamları 3 ay sonra ilk denemesini yapacaklarını açıklamışlardır.

Bari bir şeyleri kurcalayıp, değiştirmeseler.
Bildiğim tüm değerleri tek tek yıkıyorlar. Artık hiç birşeye inanılmayacağına inanıp kendi içimde çelişip durucam.

geniş bilgi için;
http://www.nethaber.com/H...Ruslar-3-ay-sonra-zamanda
Geleceğe veya geçmişe gitmek anlamında kullanılan sözcüktür;

günümüzde bununla ilgili ciddi ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu çalışmalarda yapılan deneylerin bir okadar da tehlikeli olduğunu ileri sürenler mevcut. Tehlikeside dünyanın göbeğinde birdaha kapatılamayacak bir karadelik oluşma olasılığıdır. Teoriye göre; Işık hızında çarpıştırılan partiküllerin oluşturacağı varsayılan deliğin kapanması imkansız bir karadeliğe dönüşme ihtimalinin çok azda olsa olduğu söyleniyor.

(bkz: karadeliğe basmak)
beni çok büyük meraklara gark ettiren olay.
mesela gittik 1930'lara atatürk'ü iyi ettik.ölmedi!
şimdi yaşadığımız zamana nasıl yansıyacak bu olay.
ve buna benzer bir sürü çözümsüz soru.
kurcalamayayım bari.
kelebek etkisi diye bir film izlemiştim. eleman fotoğraflara bakıp biraz ıkınarak geçmişe gidiyordu.
ıkınmaya gerek kalmadan eski fotoğraflarınıza bakarak zamanda yolculuk etmek mümkün. öyle bilimsel şeylere de gerek yok. neydi o günler beee.
dijital çıktı mertlik bozuldu. güzel ciltli albümler yok artık. basılı değil fotoğraflar. ekrandan bakarak yolculuk olmuyor ama. dokunmak lazım fotoğrafa.
(bkz: voyagers)
aslında gayet sıradan bir olaydır bence. ama çeşitli yönlerden ele almak lazım. birazdan bir sürü şey sallayacağım, tamamen sabahın bu saatinde aklıma geldi, zerre bilim içermez.
öncelikle geleceğe gitmeyi unutun, yok öyle birşey, olmamış bir şeyi göremezsiniz.
gelelim geçmişe yolculuğa, efendim aslında geçmişe yolculuk çok kolaydır. hatta ilk çağlardan beri insanlar bunu yapar, ama bir küçük nokta var, geçmişi değiştiremez, ancak izlersiniz.
bilindiği gibi, bizim görülmemizi sağlayan şey bize çarpan ışınlar, bana çarpıyor sonra senin gözüne geliyor, gözün ile beynin arasında, şimdi burada anlatmak istemediğim bir takım ilişkiler yumağı sonucunda beni algılıyorsun.
tabii bana çarpan tüm ışınlar gözlere gitmiyor, sağa sola dağılıyor. bir kısmı da göğe gidiyor, uzaya gidiyor.
şimdi sana çarpan ışının uzayda ne işi var demeyin.
bilindik bir gerçektir ki ışığın tee uzaklardan dünyaya anca gelebilmesi için bir süre gerekir. yani biz gökteki yıldızların bin küsür, bilemedin yüzlerce yıl önceki halini görürürüz.
o zaman sorarım size, biz bir yıldızın bin yıl önceki haline bakarak zaman yolculuğu yapmış olmuyor muyuz?
aynı şekilde yıldızdan bakan eleman, benden sekip giden o ışını bir şekilde toparlayabilirse beni görecek. ama o sırada ben bin yaşında olacağım.
toparlayalım, uzak bir yıldızda kurulacak bir nevi, ışın toplama aracı ile dünyanın bin yıl önceki görüntüleri toplanabilir, ama seslerle eşleştirmek zor, o yüzden sessiz sinema tadında, bir star wars'da, star trek'te gördüğümüz, 3 boyutlu görüntüler gibi bir görüntü elde ederiz.
böylecek 1000 yıl önce gerçekleşen bir savaşın içinde gezebiliriz. hatta kapitalist düzen hala sürüyorsa biz bu aleti yaptığımızda, film şirketleri yeni bir method bulmuş olur.
ha ışınlar çok dağılır, adam gibi toplayıp belli bir görüntü oluşturamayız derseniz, karıştırmayın güzel teorimi derim.
gene de göğe bakınca yıldızın 1000 sene önceki halini görüp, ehehe geçmişe yolculuk demek, aslında doğru bir tespit olacaktır.
artik hayatta olmayan muzisyenleri ve bazi konser kayitlarini canli dinleyebilmek icin basvurulabilen yontem.
beceriksiz ve denetimsiz uygulamalari, yolculugun hedefindeki oynamanin sadece saatler ve gunlerle degil, yillarla olculmesine neden olabilir. yolcularin bu tip uygulamalara ragbet gostermelerinin nedeni bunlarin daha ucuz olmalari degil, el altinda ve kolay ulasilabilir olmalaridir. oysa ki biraz daha zaman harcanarak en yetkili makine operatoru bulunursa, donus yolculugunu baslanan noktadan biraz daha geriye alarak kaybedilen zaman kazanilabilir.
holografik dünya teorisine göre mümkün olan kavramdır. teoriye göre zaman sadece insanın beyninde vardır, gerçekte yoktur.
son günlerde kanıtlanan teoriye göre; gerçekten kütle enerjiye, enerji de kütleye dönüşmeyi başarırsa, bunu hayata geçirebilirlerse, "neden olmasın" denen yolculuk.