bugün

Y.Ö.K Yüksek Öğretim Kurulu.Türkiye'nin başçıbanı.
Kısaca "YÖK" olarak bildiğimiz "yok" olası kurum.Türkiye'nin başçıbanı.Üniversitede duyarlı gençliğin istemediği hede hödö.
Rektörlerin krallığı.Demokratik bir toplumda olmaması gereken özerkliğe sahip kurum.Yiyintilerin haddi hesabı olmayan kurum.
Kurucusu ihsan Doğramacı'dır.Masondur.*
ülkede sadece kendi istediklerinin okumasını isteyen , hatta kendine uyupta okuyabilecek diğer kesimlerede binbir türlü sıkıntı çıkarmayı kendine görev edinmiş gıcık oluşum ..

allah başımızdan eksik etsin ..
eskiden beddua ederken şimdilerde şükrettiğim bilimadamlarından oluşan bir kurul.böyle bir kurulun olması başa gelen hükümetlerin kendi politikalarını besleyecek radikal kararlar almalarını önleyerek kuruluş amacına belki de en iyi şekilde hizmet etmiştir...kurucusu ihsan doğramacı dır;kendisi bir insandır...
bilim üretilmesi gereken yerlerde idari ve akademik özgürlüklerin yok olmasına yol açan 12 eylül kurumu.

(bkz: 6 kasım 1996)
--bulutsuzluk özlemi--

YÖK'ün yıldönümü

Uzun, yorucu,
Felaket, parasız
Bitmez tükenmez,
Günler geceler;

Binlerce test çözüp,
Sınavlardan geçtin,
Ö.S.S. ve Ö.Y.S.
Bir sürü bilmece

Belki en yakın
Arakdaşınla
Yarıştırıldın
Ve sen kazandın.

Önünde hep söylenen
Sonsuz ufuklar
Geçmişte kalmıştı.
Bütün zorluklar.

Oysa senden beklenmezdi.
Senden istenmezdi.
Tuhaf şeyler düşünmek,
Tuhaf şeylere takmak.
Yeni bir dönemdeydin sen,
Üniversitedeydin.

indi kalktı coplar,
Kollar yoruldu,
Kızlar tekmelendi,
Yerlerde süründü

YÖK'ün yıldönümüydü.

Yerlere uzattılar,
Yaka paça tuttular
Otobüse doldurup
Merkeze kapattılar;

YÖK'ün yıldönümüydü;

Altı Kasım Doksanaltı
Bu hep aklımda kaldı,
Ye nokta Ö nokta Ke
Yani YÖK

YÖK'ün yıldönümüydü.
YÖK, her ne kadar sevemesek de değişik hükümetlerin değişik ve genellikle de müspet olmayan eylemlerini gerçekleştirmelerine engel olabilecek bir subap gibi çalışır.

mükemmel bir kurum olmasa da, ülkemizin değişken ve -kabul etmek gerekirki- dış güdümlü hükümetlerine karşın, yüksek öğretimde varolan düzenin devamını sağlayabilecek bir kurumdur.

yök* varolan yapısıyla çokça tartışmalara konu olur, dikta sıfatları yakıştırılır.

Sonuçta, eğer ülkede işler rayına oturmazsa, irticai ve bölücü tehlikeler bertaraf edilmezse, dış güdüm zayıflatılamazsa YÖK'le uğraşılması daha beter sonuçlara yol açabilir.

YÖK'ü sevmiyoruz; neden, nasıl? Hangi şartlar altında YÖK kaldırılabilir ve hangi kötü koşullar altında YÖK elzemdir? Bunları da tartışmak gerekir.
eğitimin siyasallaştırılmaması için kurulmuş olmakla birlikte çatır çatır siyaset yapan kurumdur. 1980 faşist darbesinin bir mahsulu olduğu gibi o dönemde asıl darbeyi yiyen, hapislere konan, idam edilen, işgencelere maruz kalan insanların fikirdaşlarının bugün neden dört elle bu kuruma sahip çıktıkları anlaşılamamaktadır.
ismini görünce bile bizi olumsuz duygulara sürükleyen ve bir çoğumuzun geleceğini arap saçına sokan/sokmuş olan kurum.
yerli
öküzler
kurulu

olarak açılıyor.
tıkaçtır yollarınızı tıkamaya yarar. icat edenler tıkasınlardır.
imam hatipler arka bahçemdir iddiasına sebeb olacak şekilde üniversiteler benim yatak odamdır anlayışıyla çalışan, Türkiye'nin büyük başbelâsı.
(bkz: kenan evren sağolsun)

yök kalkacak
polis gidecek
üniversiteler bizimle özgürleşecek

diye sloganlar atılır YÖK OLASI EYLEMLERDE....
yüksek öğretim kurulu, yüksek öğrenim ile ilgili işleri, kuralları düzenlemek ve daha çok bilimsel bir yaklaşımla ortaya çıkması gereken bir kurumdur..oysa ne yazık ki şu anda sadece aynı rektörler gibi çoğu kez siyaset alanında verdikleri demeçlerle* sadece kaynayan bir kazanı daha da karıştırma işlevini görmektedir..

yök artık işlemez bir kurum olmuştur..bilimsel çalışmaların önündeki bir çıban gibidir..bu kurumun rektörleri de kendileri gibi aynı zihniyette olup farklı sesleri bastırma çabası içindedirler..*

artık ülke çapında bir yüksek öğrenim reformu gerçekleştirilmesi kaçınılmaz olmuştur..üniversiteler giderek siyasallaşmakta-öğrenciler değil rektörler bu görevi üstlenmekte-ve asli görevi olan bilimsel çalışmalarda giderek dünya çapında etkisiz hale gelmektedir..bunun en büyük örneği ise bilmem kaç yüz üniversitenin arasına türkiye'den hiçbir üniversitenin girememesidir..yeni üniversiteler açmak sorunu çözmek değil sadece açık olan gediği daha da büyütmektir..*
1980'in izlerinden biridir. demokrasi, laiklik nidalari atarak ogrenciler ile dans eder. egitimin bir hak oldugundan ne kadar haberleri var? du$unce ve du$unuleni ozgurce soyleyebilmenin temel hak oldugundan ne kadar haberleri var? 180 soruyla genc beyinlerin sahip oldugu sayisal ve duygusal zeka nasil olculebilir? yetenekler, hayaller ve idealler nasil belirlenebilir? hayatin en onemli noktalarindan biri universite ogrenciligi donemi ise; neden du$unceme kar$i olan bir $eye gosterecegim tepki yuzunden uzakla$tirilacagim ve neden ogrenci susturulacak? Bizler bu ulkenin gelecegi isek neden sadece koyun gibi verilen dersi alip hayat sadece vize ve finallerden ibaretmi$ gibi ya$ayalim? tum bu sorulara cevap bile veremeden her donem cikip ogrencilerden, beyin gocunden bahseden bir kurumdur "yök". bu sorularin cevabi olmadigi surece, her $ey bilim yerine siyasi kulvarlara kanalize edilecekse ne anlami var bu ulkede "ogrenci" olmanin? alirim bursumu giderim ya da ba$kalari gibi basarim 5000$ ziktir olup gavur ellerde insan gibi okurum. sonrasi mechul..
üniversiteler dışında herşeye karışan. her yeni yök başkanı ile kadrolaşan. aldığı kararlara hükümetin karışamadığı. üniversite okumuş,okumaya çalışmış,okumaya hazırlanan herkesin nefretini ortak paydada toplayabilen. 25/04/2007 tarihinde başkanı ömer teziç'e suikast girişimi yapılmış devlet kurumudur.

(bkz: bunun kapama dügmesini bozmuşlar kapatamıyorum)
11 mayıs 2007 tarihli yurtdışı yükseköğretim diplomaları denklik yönetmeliğiyle yurt dışında okuyan öğrencilere şaka yapmış kurul.
yurt dışındaki üniversitelerde okuyan türk öğrencilerinin aldıkları derslerin türk örf ve adetlerine, atatürk ilke ve inkılaplarına, atatürk milliyetçiliğine uygun olmasını kriter olarak belirlediğini söyleyerek en hafif tabiriyle bilimin ırzına geçmiştir.
y.ö.k ün son yaptığı düzenlemeyle ilgili nuh gönültaş ın yorumu ;

http://www.bugun.com.tr/h...er/160507/p49933y129.html
PKK'yi inceleyen bilim adamını PKKlı, marx'ı inceleyen akademisyenleri marksist, Said Nursiyi inceleyen hocaları da Nurcu ilan eden slogan insanlarından oluşan kurum.
şu sıralar kaldırılması gündemde olan kurul

http://www.internethaber..../news_detail.php?id=96976
rektör seçim listesi yapmak konusunda olağanüstü ''başarılı'' olan profesörler kurulu.o kadar başarılılar ki bazı üniversiteleri batırmak ve politize etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.kurulun saygınlığı artık sıfırdır.
ne desem, ne yazsam linkteki kadar olmayacak. bir öğretim görevlisinin ağzından yök.
http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=34993
Özetle YÖK ile birlikte:

Akademik özerklik yok edildi.

Üniversiteler tek tip hâle getirildi.

Hiyerarşik diktatörlükler kuruldu.

Bilimsel üretkenlik kâğıt üzerinde kaldı.

Koltuklar keyfice dağıtıldı.

Vakıf üniversitelerinin kontrolsüz büyümelerine seyirci kaldı.

intihallere seyirci kaldı.

Özel(leştirilen) eğitimin önü açıldı.

Üniversiteler resmi ideolojinin borazanlığını üstlenerek, ticarileştirildi,

temel demirer' in yazısından bir kısım. yazının tümü için

http://mavidefter.org/ind...emeldemirer&Itemid=94
berkeley'den elektrik muhendisligi dalinda alinmis bir diplomaya onay vermek icin nedeni belirtilmeden bir yil bekleyen kurul. hayir ulan, dunyada ilk 500'e girmis kac universiten var ki ilk 3'te olan bir universitenin diplomasina onay vermeyerek yurt disina gitmeye itiyorsun insani.zor be sozluk; cok zor..
af meselesini uzattıkça uzatan, keşke hiç bunu duymasaydım, umut bağlamasaydım diyen öğrenci topluluklarına sebep olan kurul..

afı 2008 yılının kasım ayında ilk kez duyduk.
bir iki hafta içinde, bizi de kapsayacağına kanaat getirdik.
ilk gelen söylentiler, 2009 a girmeden üniversiteli olacağımız yönündeydi..

olmadı..

sonra herkes tekrar faks çekti ankara ya, hattın faturası 50 lira gelene dek aradık ankara yı..
şubat ı bekle dediler.. mayıs ı bekle dediler..

yine bekledik.

bazı söylentilere göre, öss den önce yerleşme ihtimalimiz vardı, ne güzel fantezi be.. cevap kağıdına kolumu sokardım.. şarkılar söylerdim..

öss de geçti, malumunuz..

son söylentiler haziran sonu, temmuz başı bu iş olabilir.. biz hala bekliyoruz..
her arayışımızda azarlandığımız elemanları çekiyoruz,
sekreter asuman hanımdan hala bir şeyler bekliyoruz.. *
devletin bize tanıdığı hak ortadayken, bu yök çalışanları 8 aydır koz maça mı oynuyor.. hadi biz öğrenciyiz..