bugün

yavuzum'dan bozma havva ile adem'den gelme yazar...

hahaytt.. geri dönmüş bradırım...
reenkarne yazardır, küllerinden doğarak gelmiştir... *
(bkz: how the legend begins)
sözlük bir su ise, o bir şelale, o bir düden hard rock hallelujah diyebildiğim az insanlardan... sözlük genelleme yeridir demek istememe rağmen ona diyorum*.
tekrardan hoş gelmiş koyu fenerbahçeli.
en derin sevgiler gönderdiğim yazar. çok seviyorum keratayı.

edit: öyle bir sevmek ki, çekip de pipisini koparmak.

edit: öyle bir koparmak ki, 2 günlüğüne hayranlarına göndermek.

edit: öyle bir göndermek ki, hayranları düşüp ölmek.

edit: öyle bir ölmek ki, ölüp ölüp dirilmek.

edit: öyle bir dirilmek ki çok derin sevgilere gark olmak.

edit: öyle bir gark olmak ki, düşüp bayılmak.

edit: öyle bir bayılmak ki gazoz bile fayda etmemek.

edit: öyle bir fayda etmemek ki, kahrından ibne olmak.

edit: öyle bir dönmek ki, dönüp dönüp durmak.

edit: öyle bir durmak ki, aslında dönmek.

edit: öyle bir dönmek ki, dönerken perende atmak.

edit: öyle bir perende atmak ki, çok derin sevgilere boğulmak.

edit: öyle bir boğulmak ki, yavuzum'a salça oldu diye pıtısında çıban çıkmak

edit: öyle bir çıban çıkmak ki, acı acı bağırtmak.
backs ne lan dedirttirten yazardır. is back desen anlıcam da.

mor yavuz daha güzel olurdu bence.
''bayat ekmek arası pilav'' tadında yazılara sahip yazar.
"uluslararası liman" tadında yazılara sahip yazar.
ingilizcesi kıttır bu yazarın. geçenlerde gelmiş kapının önünde bağırıyor "come down come down!!" diye. sandım ki beni çağırıyor meğerse sakin ol (calm down) diyormuş. nasıl olabilirim sakin? dedim çek arabanı ey yolcu. hemen gitti ama sokağın köşesinden "benim ingilizcem kıt olabilir ama haklıyım" diye bağırmasın mı? gerdim yayı, sapladım oku iki kaşının arasına. patates çuvalı gibi serildi yere. bak daha hiç sesi çıkıyor mu? laftan anlamayanın hakkı kötektir. itina ile adam pataklarım. bu konuda çok titizim.
doğum gününü kutladığım küpeli, tiky şeriatçı.
doğum gününü tüm kalbimle kutladığım, biramina yakınlarında olsaydık da ıslatıp kutlasaydık dediğim, yüreği güzel can yazar. nice mutlu yıllara!
kolay değil koskoca 22 sene. bomboş 22 sene doldu bugün. saatler 22:15'i gösterdiğinde yeni bir şeyler bekliyor olacağım hayattan. sanki o an değişecekmiş gibi her şey. hayat zor, kısa ve çok manasız. haksızlık edemem çok güldüğüm, mutlu olduğum zamanlar da oldu. bazen sabaha kadar ağladım, kimi zaman da sigaranın, alkolün ellerine bıraktım kendimi yarını umursamazcasına. fakat bitti.

sevmeyenlerimden daha fazla ise sevenlerim bu bir mutluluk sebebidir. birçokları için manasız olan bu günümü kutlayan ve bana değer verdiğini gösteren, beni unutmayan arkadaşlarıma, dostlarıma teşekkür etmek bir borçtur bugün.

kimse darılmasın hepiniz gerçekten kıymetli insanlarsınız. bugüne kadar kimi üzdüysem, kimin sinirlerine dokunuysa söylediklerim ya da yazdıklarım, kimin hakkımda kötü sözler söyleyecek kadar yanılmasına sebep olduysam özür dilerim.
grand ekinoks,enderun sevgiler,ben bir garip yazarım, abberline, hatırlayamadığım daha nicesi

ve dostum abmfu...

sen gerçekten bambaşka bir insansın. seni tanıdığım güne lanet ediyorum çünkü hiçbir zaman hareketlerinin bir sonraki adımda nereye varacağını bilemiyorum.

çünkü kolaj, zehri çoğulluyor
çünkü birbirimizi işitmiyoruz
çünkü...

oha daldım gittim oğlum biriniz dur desin. o küçük iskender şiiriydi. neyse! çünkü sen her sözünde ters köşe yapmayı başarabilen, muhteşem bir adamsın. içinde hiçbir art niyet taşımayan ve bu bayrağı taşıyan son insanlardansın. senin dostluğunu, içindeki hayvan herifin kalitesini asla bilemez.

doğum günüm kutlu oldu. hem de her zamankinden daha mutlu bir şekilde.
dünkü zirvede gördüğüm kadarıyla, bu aralar öfkeli, tepkili ve isyankar duruşu olan yazardır. çok da haksız sayılmazdır. Kendisiyle iyi bir konuşma ortamı yaratmışızdır ve zaman zaman felsefi yaklaşımlarımız da olmuştur dertlere derman olma hususunda. Ama unutmaması gerekir ki her fırtına mutlaka sona ermektedir ve eninde sonunda deniz sakinleşmektedir.
yüzyüze oturup konuşmanın memnuniyetini ayrıca yaşadığım yazardır. kendisi ile buradan açık bahse girmekteyimdir ki yeniden tanımlayacaktır o kaybettiği duyguyu. * gülüp geçmeli bazen hacım. inadına değil, kinaye yapar gibi değil, mesaj verir gibi hiç değil! boş boş gülmelisin hafız. o gülüş elbet bir anlam bulacaktır bir kulun bir çift anlamlı bakışlarında. sen yeter ki gülmek iste... ve fakat sonra gene ağlayacaksın ki hayat dediğimiz de işte bu. biz erkeklerin, bir kadının çocuksu gülüşünde gördüğümüzü sandığımız "hayatımız" bundan ibaret topu topu... daha çok şey yazılır yazmaya da bilirim anlamsız şimdi. tüm şiirler, tüm şarkılar da suratlarını asmışken hani... sen onlara aldırmamalısın ve gülmelisin. malum bunu yapabilmek için çok şansımız olmayabiliyor. gül ve geç, basit ve işlevsel hem de...
ölüm tehditleriyle nick altı yazdıran adam. emm bi dakka ne diyecektim dur kağıda yazmıştım heh buldum; çok yakışıklı, zengin, zampara, 30 cm bu ne lan? bi karışıklık oldu galiba ehehe.

(bkz: buraya edit gelecek)
her ne kadar beni "masana gitsene sen" diye kovsa da eğlenceli ve neşeli bir tiptir. bir insanı tanımadan kafamda oluşan düşüncelerin ne kadar boş ve yersiz olduğunu bana tekrar göstermiştir. iyi de olmuştur. yine gel aslan!

zirvenin yerine binayen sonradan aklıma gelen edit: yavuzum becks
birasının kokusuyla sarhoş olup sayesinde masayı bol çilekli gazoza bulandırtmış sözlük yazarı.
son dakika kaçar gibi gittik lakin yapacak bişey yoktu yeni gelenlere yer açmak lazım dimi ayakta kalmasınlar. *
anlatım bozukluğu gibi bir şey bu.

tabi şu anlamı da olabilir. "yavuzum destekliyor." ama maalesef nesnesiz bir tümcedir bu da.
en son anasından emdiği süt burnundan gelmiş olan godoşvari amma zat-ı şahanemsi görünümlü olsa da dirayetsizliği dilden dile dolaşan, kulaklara küpe olan, dünün yobazı bugünün ateisti yarının agnostiği. omuzlarındaki yükü taşırken zorlanırmış gibi yapsa da sekerek kaldırımları ezdiği fark edilemeyen aciz.

Açıyorum gözlerimi, karanlık... ellerim üşüyor ve derin bir sessizliği yaran çığlıklar sallıyor ayaklarımın altındaki toprağı. Bir kalabalık var uzakta, bulanık... korku düşmüyor içime.

bir zulmün ordusu alaylara bölünmüş üstüme yürürken son seferine uçan bir concorde gibiyim. bir f16 gibi atik, bir b2 kadar benzersizim sayenizde. son tugay görünüyor ufukta. beni tarihten silmeye gelmişçesine hırs dolu bakışları ayrı ayrı her askerin. kör kılıcımla koskoca bir orduya kafa tutmanın cesareti var yüreğimde. bir an olsun tereddüt etmiyorlar üzerime mermiler yağdırmakta. güneş batıyor, gökyüzü kan kırmızı, denizin üstünde altın rengi bir örtü... takatim yetmez kaldırmaya karanlığın resmini duvarlarımdan. kararlıyım son kan damlası yere ismimi kazıyana kadar savurmaya kılıcımı ve savunmaya elimdeki son kaleyi.

Vücuduma aitmişçesine, sımsıkı kavrıyorum kılıcımı. Ufku bölüyorum tam ortasından tanıdığım herkes bana acırken. işte diyorum, işte başlıyoruz. işte savaşımız başlıyor kıldan daha ince bir köprünün üzerinde. Yorulmaya başlıyorum. Kan içindeyim ve vücuduma bulaşan kan senin kanından başkası değil. Her seferinde daha ağır geliyor kollarım omuzlarıma ve bedenim bacaklarıma. Son kez kesiliyor gökyüzü. Usulca isyanını haykırıyor ve yere düşüyor cansız bedeninle birlikte. Savaşın sonu görünüyor. Cesedine sarılıp son defa bağırıyorum kalan bütün gücümle sensizliğe.

ve bir film bitiyor. yaklaşan final sahnesinde sırtı seyirciye dönük bir erkek batan güneşe selam duruyor, gözlerinden tek bir damla acı, denize kavuşmanın telaşıyla yanaklarını aşıp boşluğa kendini bırakırken.
(#5086123) kendisini kendisinden daha iyi anlatan ortalama bir ortamda tam ortada oturan fevkalade bir dosta sahip olduğunu gördükçe gururdan göğsü kabaran adam. koskoca adam...
bu cumartesi vatan caddesi'nden kadıköy'e kadar eşlik edilesi yazar kişisidir. sevilir...
sözlükte zeki insanlar olduğuna beni inandırmış yazar. çözüm yanlısı olması ve durumu çok iyi çözümleyebilmesi ie beni etkilemiştir. takip etmek lazım.
(bkz: yavuz is backing)
enderun sevgiler tarafından, tu kaka bana ile beraber yobazlıktan aforoz edilmiş yazar. * *