bugün

yurtta "oral" soyadlı bir arkadaş vardı. adı alper. bir gün konuşuyoruz.

-abi benim soyadım mı daha kötü muratınkimi (muratın soyadı da "çıldır")
-valla alpercim senin elinde değildi sonuçta
-(başka bir arkadaş) doğru ağzında çünkü

yerlere yatmak. gülmek gülmek gülmek.
arkadaşlarıma popmundo'yu anlatırken, karakter sayfamı gösteriyorum. karakterimin adı torsten häckelmann. diyalog ingilizcedir, orijinaline sadık kalınmış, türkçe çevirisi yapılmamıştır. a1, arkadaş 1'i, a2, arkadaş 2'yi temsil eder.

ben: it's a rpg game based on music, i'm sure you'll like it.
a1: torsten häckelmann... hmm, that's nice!
a2: torsk!
ben: what is torsk?
a2: a kind of fish.
ben: what kind of fish? how is it like?
a2: eatable. ask to a1, he lives close to the fishing town.

***

eatable demek. bak sen.
lisedeyiz. iki arkadaş arasında araba muhabbeti yapıyorlar. bu iki çocukdan bi tanesi araba manyağı ama nasıl.

-(öğretmen) oğlum ne konuşuyorsunuz siz orada bir susun artık be
-(araba manyağı) pardon hocam özür dileriz
-ne hakkında konuşuyordunuz
-arabalar hakkında hocam
-hmm söyle bakalım arabanın en sevdiğim parçası nedir
-ee vites kolu hocam

yerlerdeyiz. sonra bizi yerden kaldırmak için spatula kullandılar.
oha sözlük şu an yaşadım. üniversitemizin kayıt bölümünde çalışıyorum. yalçın çakır'ın kızı kayıt oldu.. hani şu acı umut'u sunan adam flash tv'de ki. bir sürü alay ettim kızla. puahah diye güldüm kıza, hiç bozuntuya vermedi ama içinden "ne gülüyor la bu godoş..!" dediğine emindim..
--spoiler--
- acil durumda aranacak kişiye kimi yazayım ?
afoo : flash tv. *
- ...
--spoiler-----
+ abi kınayt onlayn var mı ?

- kınayt onlayn yok nayt onlayn var.

+ teşekkürler , gideyim madem ben.

- hönk !
- naber çelik atatürk nasıl ?
+ çelik çevrimdışı görünüyor.
hönk ile biten diyaloglar yarar. şüphesiz.
riforma: evet çocuklar kim içinde gurur kelimesinin geçtiği cümle kurmak ister ?

ahmet : öğretmenim çamaşırları güneşe asarsak gurur.

riforma : !?!? ders sona erdi çocuklar herkes tenefüse.
3 çocukluk arkadaşı, ben, eren ve hasan, oturmaktadır. benle hasan sigara içmekteyiz, iftardan sonra almışız sodalarımızı, parkta keyif yapıyoruz. eren anlatıyor:

e: abi ya haftaya sınava giricem muafiyet sınavına. bizim aile dostu bi hatun var o aradı ikimiz gidelim bilet aldım sana da dedi.
h: e olm daha ne.
ben: vurdun turnayı yine ibnetor.
e: olm ama 13 yıllık arkadaşımı ekicem lan. burak'ı ekicem.
ben: nolcak be olm git işte sittir et.
h: olm bak ne dicem sana. tek bir şey. burak'ın memesi var mı?
e:.......
ben:.......

(south park sessizliği)

ben: puahahahahahah
eren: ahahahahahaha
h: ne dedim aq ben?
okulumun kayıt günlerinde çalışıyorum..
an itibari ile..

genç bir kız kayıt olmaya geldi.. bana yardım bekleyen gözlerle baktı. yanıma geldi ve bilgisayara oturdu. dosyasına bir göz attım.. akabinde;

+ hukuk musun?
- iveet..
+ toefl var mı?
- var, evet biliyorum birinci sınıfa geçiyorum..*
+ sınıf arkadaşı olacağız desene..
- aa hangi bölümde okuyosun?
+ asaqgjmlwq fatal system errorrr!
Mekan izmir eshot aracı. Tarih dün saat akşam 5.

Kenkartı bastım ve tutara baktım: 85 krş. içimden bir allah allah çekip arkadaşımın yanına ilerledim. arkadaşımla aramızda geçen konuşma

- Lan, ne ara 85 krş oldu bu?
+ son 4-5 aydır öyle zaten
- hadi be en son 65 krştu.
+ oha abi ne zaman çıktın sen mağarandan?
- ne biliyim binmeyince şaşırıyor insan.

tabi tüm konuşmaları duyan tipsiz ablamız gülmemek için zor tuttu kendini.. ve tüm otobüs.
yer dikili-salihleraltı minibüsü;

bir kadın 5 yaşlarındaki çocuğuyla arabaya biner. Çocuk arabaya bindiğinden beri rahat durmamış başta şoför olmak üzere herkesi canından bezdirmiştir. anne daha fazla dayanamaz ve şoföre dönerek;

- amcası kız şuna sus de de üzmesin artık beni.

şoför: sus yoksa amuğa koruuum.

Minibüs ahalisi: iptal

kadın hemen minibüsü durdurtup iner.
rusya'nın maçına denk gelinmiştir. orda kalmaya karar verilmiştir. olaylar gelişir.

- rusya kimle oynuyor ki?
+ nzl mi yazıyor orda?
- o ne lan?
+ nazilli olmasın.
- güvenlikkkkk.

(bkz: 6 eylül 2010 rusya yeni zelanda basketbol maçı)
Ders ingilizce. Sınıf çömez henüz, kimse birbirini tanımıyor.
Hoca tek tek kaldırıp ingilizce olarak
'my name is nelabux, i am from istanbul'
formatında bir tanışma cümlesi kurmamızı istemektedir. Henüz kimse birbirini tanımadığı için herkes pür dikkat birbirini dinlemekte, fikir sahibi olmaya çalışmaktadır. Lakin bu ilgiden biraz fazla telaşlanan bir abimiz *, ayağa kalkıp 4 sene boyunca kendisine lakap olacak şu sözleri sarf etmiştir;

'my name is recep, i am from adanaliyık' * * * *
bilgisayarla 6 saati aşkın süredir iştigal olan seyyar motto ile mutfaktan kendisine meyve getiren annesi arasında:

seyyar-"hee anne evet tamam haklısın nasıl da gelmedi aklıma"
annem-"oğlum ben öyle bi şey mi dedim? meyve yer misin diye soruyorum... he mi seyyar?" * hala gülüyorum, eheheh..
-Are u Spanish ?
+I don't know Turkish.
-iptal.
x: abi bişi aldım, süper düşürdüm!
y: nie la indirime mi girmiş?
x: yok yaw, dur bi hele.
y: kaldırıma mı çıkmış?
x: hööö?
(bkz: indirime girmek) vs (bkz: kaldırıma çıkmak)
kpss deneme sınavı yapılmıştır, sivil savunma ve itfaiyecilik okuyan ilkokul seviyesinde bilgi ve beceriye sahip kişi;

sorumsuz genç: adımı yazdım çıktım vala hiç bi' şey yapasım gelmedi.
diğer kişi: ismini neden yazdın lan o zaman
üçüncü kişi: hangi mal olduğu belli olsun diyedir. *
garson: ne içersiniz?
buzz: soğuk süt var mı?
garson: evet var.
buzz: iyi o zaman ısıtıp getirir misiniz? *

garson: ne yersiniz
buzz: pide arası döner
garson: sarayım mı burda mı yersiniz?
buzz: siz sarın ben burda yerim..
garson: (kısa devre yapar) *
arkadaşla kadıköy otobüs duraklarının arkasındaki migros'a gideriz. amacımız meyve suyu alıp, içip serinlemek. fakat ara ara cappy marka meyve sularını bulamadık. akabinde reyon görevlisi kız ile aşağıdaki diyalog geçti.

-pardon, cappy bulamadık biz nerede acaba?
+bu reyonu takip edin kasaları göreceksiniz hemen orada.
-allah allah neden bütün meyve suları buradayken cappy kasaların orada?
+hım. şey ben sizin kapıyı sorduğunuzu sandım.
-?!?!?
arabada geçen bir diyalogtur..

ailecek tam takım arabadayız, arkada 3 karde$, karde$ karde$ oturuyoruz kız karde$im gucci çantasını annemle babamın arasına koyar..

erkek karde$im: ama gördün mü babamın tam dibine koydun, nasıl rahat sürsün adam..
kız karde$im: ama guccicik çantacık..

(burda hem çantanın gucci olduğunu hemde küçücük olduguna dikkat çeker) *
birazdan dinleyeceginiz hikaye tamamen gercek kisiler ve mekanlar uzerine kurulmustur..

mekan: dolmus
kisiler: dolmusta yolculuk ederken oturan ben ve dibimde ayakta dikilen kisi.

sakin, siradan bir cumartesi gunu bornova karsiyaka dolmusundayken telefon calar, telefon melodisi de dedelerdir*. ben telefonu cebimden cikartip, arayanin kim olduguna bakarken dibimdeki adam bombayi patlatir;

-acma dedeler.

pesin edit: konusmasal olarak bir diyalog yok ama hani o gozlerdeki parilti, birbirini alayan iki apayri kisinin bulustugu ortak nokta, hissel olarak akan diyalog.. heyt be.
gece balkondan durbunle yildizlari incelerken babaanne ile girilen diyalogdur.

b: yavrum gir iceri komsular sapik dicekler.
p: ne sapigi babaanne benim isim bu.
b: sapiklik mi?
p: ipşoıutsafdjhk
komutan sabah içtimasında 800 kişiyi toplar, nöbetçiler ve izinliler vb. hariç 1 kişi yoktur. komutan tabi sinirlenir sağa sola küfürler savurur. 800 kişide ses yoktur herkes o adamı beklemektedir. ardından biri koşa koşa gelir. komutan sorar:
-nerden geliyosun lan sen!
-adana gomutanım.

800 kişiyle birlikte komutan da yarılır, çocuk yırtar.
sırf "ne" desin de "zıt erenköy" diyeyim ugruna sordu biri diğerine.
-hındıkmıktın mı?
-ya gecen gün gittim, ordan boyle oldu. soyle oldu...
diye anlatmaya basladı arkadas. artık ne anladıysa.
icimizi bir ürperti aldı bununla beraber.