bugün

entry'ler (654)

30 mart 2014 türkiye yerel seçimleri

Geçmişte AKP’ye oy atmış, doğru yaptığını düşündüğüm şeylerini desteklemiş ama yanlış olduğunu düşündüğüm şeylerde de eleştirmiş bir seçmen olarak güzelim ülkemin, başbakanın tek eline hızlı bir biçimde girmesi içimi parçalıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nden, otokratik bir yapıya geçiş gözler önünde ayan beyan gerçekleşirken, RTE’yi şuan da destekleyen kesimin, bunlar montaj, bugüne kadar kim çalmamış ki, çalıyor ama çalışıyorda argümanlarını anlayamıyorum.

Bir telefonla medya sahiplerini ağlatacak kadar tehdit eden, devletin arazilerini yandaşlarına peşkeş çeken, devletten verdiği ihalelerden TÜRGEV üzerinden komisyonlar alan, dün benim polisim-benim yargım derken, dürüst polis ve savcıların kendi pisliklerini ortaya çıkartması sonrası hepsine düşman olan. Oradan oraya 10bin üzerinde polisi süren, ancak benim bildiğim kadarıyla henüz hiçbirini görevini kötüye kullanmak vs. gibi delillerle suçlayamayan, ancak iftira atan. Televizyon programlarına, altyazılarına bir telefonla ani müdaheleler yaparak basına baskı kuran, rüşvet olarak verilecek 10milyonu bile az bulan, iş adamlarını kucağa düşürmek için elindeki devlet gücünü sonuna kadar kullanan, eleştirilere hiç dayanamayan ve bundan dolayı gazetelerden adam kovdurtan, farklı görüşte olan işadamlarına müfettişler yollayan, açıklarını arayan, insanların özgürce “o”nu eleştirebildiği youtube,facebook, twitter gibi platformları kapatacağım diyen ve buna şimdilik twitter ile başlayan, dün ise sıranın youtube’a geldiğini beyan eden, anadolu insanının fedakarlıklarıyla 160 küsür ülkede kurulmuş okullarda Türkçe öğrenen çocukların her sene gerçekleştirdiği Türkçe Olimpiyatları’na izin ve stad vermeyeceğini, sanki stadlar babasının malıymış gibi basbas bağıran, Kur-an’la dalga geçen bakanlarına ses çıkartmayan ancak yıllardır işine geldiğince dini ve dili kullanan, talimatlarla banka batırmaya çalışan ve daha belki burda saymayı unuttuğum birsürü şey yapan ve ülkeyi ve kurumlarını kendisine parselleyen ve kendi paralel devletini kuran, devlet eliyle muhalifleri cezalandıran, iktidar yanlılarına devlet nimetlerinden nemalandıran ve gelecekte geçecek mit yasalarıyla, yürütmeye bağlı yargıyla, hesapsızca zulme uğrayabileceğimizden dolayı, kendisini eleştirmekten bile korkacağımız ve belkide sırf eleştirdiğimiz için hapse bile atılacağımız bir korku imparatorluğu oluşturan Recep Erdoğan.

Çarşaf çarşaf ortaya dökülen bu kadar pisliğini örtebileceği tek yol olarak gördüğü ve buna ikbal mücadelesi gibi sarıldığı bir paralel-devlet yalanı. Bu yalan ve bahaneyle bütün devletin yapısını bozan, 10binlerce adam süren ve suçlarını görmezden gelip kapatacak kendi adamlarını önemli pozisyonlara yerleştiren ve bu vesileyle sadece yolsuzluk değil, bütün suçlarla mücadelelerin askıya alındığı bir ülke olduk.

Devletin kurumlarının içerisinde çalışan insanların mutlaka desteklediği, sempati duyduğu belli düşünceler ve yapılar vardır. Kimisi Atatürkçüğüm der, kimisi chplidir, kimisi çağdaş eğitim vakfı’na destek verir, kimi ateisttir, kimi şu cemaattendir, kimi de nur cemaatine sempati duyar. Ancak bu insanlar suç işlemedikçe, hukuk dışına çıkmadıkça, başka yerlerden emirler alıp illegal işler yapmadıkça kimse onları suçlu ilan edemez, paralel-yapı yaftası vuramaz! Daha önceden de söylediğim gibi, benim bildiğim kadarıyla devletin içinden kimse, RTE’nin paralel diye ordan oraya sürdüğü binlerce insandan hiçbiri görevini kötüye kullanmaktan, ordan burdan emirler alıp hainlik yaptığından dolayı ceza almadı. Bu insanların tek suçu, suçluyu ortaya çıkartmaktı!
Bu kayıtların montaj olduğunu, hukuksuz şekilde dinlemeler olduğunu vs, algıları yöneterek, iftiralar atarak her yerde bağırıyorsun ya, hani kanıt ?

Bu kadar olaydan sonra hala akp’ye oy verecek adam, lütfen bi dur ve tekrar değerlendir. AKP şuanda freni boşalmış bir kamyon gibi ve hukukla değil sandıkla suçlarından arınıp, seçimlerden başarılı çıktığı takdirde hak ve özgürlükleri daraltacağını basbas bağırarak vaat ediyor. Olay yerel seçimlikten tamamen çıkmış, AKP için bir güven oyu niteliğinde. En önemli şeylerden biri ise AKP’nin kaybettiği her oy, aynı zamanda gelecekte RTE ile değilde, daha özgürlükçü, daha paylaşımcı sağcı bir partinin oluşturulması adına, vicdan sahiplerine cesaret verecektir. Vatan sevgisini, dini, bayrağı tekellerine alan ve kendileri gibi düşünmeyenleri rahatlıkla ihanet ile, terörle, çapulculukla suçlayabilecek ve böylelikle kendi suçlarını örtmeye çalışan bir hükümet. Onun için oyunuzu kullanırken lütfen bir kez daha düşünün, gelecekte devletin gücünün bu kadar keyfi kullanılarak zulm edilecek insanların ahını hatırlayın.

en iyi filmler

tumblr türkiye ekibinin de tavsiye ettiği bu blogta, zevkinize uygun çok iyi filmler bulabilirsiniz : http://filmtavsiyeleri.net

sözlük yazarlarının tumblr sayfaları

izlenecek filmler için fikir edinmek adına:

http://filmtavsiyeleri.tumblr.com

gabriella wilde

miranda kerr'den sonraki favorim. gelse bana:"ben öteki taraftan geldim, meleğim" dese yerim. kimse bakmasın kıskanıyorum.

of taş

yürürken taşa takılan bireyin yakınması.

sözlük formatını unutmak

entry girerken malak gibi şüpheye düşürüp, boş boş ekrana bakmana sebebiyet verdiren lanet beyin aktivitesi.

süper kupa finalinde en çok taç atan türk takımı

süper kupa finalinde en çok osuran ve sümküren takım da galatasaray'dır.

yaratıcı fenerbahçe taraftarı

"comandante alex" pankartı açıp beni benden almış taraftar grubu. sırada super mario niang ve taçsız kral semih şentürk pankartları varmış.

yaran diyaloglar

komutan sabah içtimasında 800 kişiyi toplar, nöbetçiler ve izinliler vb. hariç 1 kişi yoktur. komutan tabi sinirlenir sağa sola küfürler savurur. 800 kişide ses yoktur herkes o adamı beklemektedir. ardından biri koşa koşa gelir. komutan sorar:
-nerden geliyosun lan sen!
-adana gomutanım.

800 kişiyle birlikte komutan da yarılır, çocuk yırtar.

dublajlı film izlemek

bir zamanlar hakikaten dublajsız film izleyemezdim. daha o zamanlar divx icat edilmemişti tabi. köşedeki cd ciden filmleri alıp izlerdik hep. tek izlediğimiz dublajsız filmler jenna jameson filmleri olurdu. sonra devir değişti divx icat edildi. lost diye bir dizi çıktı bide. e mecbursun dublajsız, alt yazılı izlemeye. sonra sonra ingilizceyi de öğrendik. şimdi tat vermiyor be dostlar dublajlı film. aksan yok, bazen ruh yok.

sağ sol

bir orhan ayhan repliği.

erkek arkadasim var ama seni de istiyorum

(bkz: züğürt tesellisi)*

sözlükle ilgili istekler

sol framedeki başlıklara tıkladığımızda gün içerisinde girilmiş entryleri görelim sadece. altında başka bir buton daha olsun onu tıklayınca bütün entryleri döksün önümüze.

angels and demons

kitabı okuyan biri olarak film beklentilerimin çok çok altında kaldı. Maximilian Kohler karakteri film de yok. filmi uzatmayalım diye ruhundan çok şey kaybettirmişler. kitaptaki çoğu sahne filme aktarılmamış, çoğuda değiştirilmiş.

--spoiler--
camerlengo'nun illimunati'yi sadece papa olmak için hortlattığı mantığı var filmde. kitapta olay tamamen farklı ve çok mantıklı. kitapta işin içindeki mucize filme aktarılmamış.
--spoiler--

güzelim hikayeyi harcamışlar. yazık!

kütiad

kütahya iş adamları derneği.

turktorrent

2 adet davetiyesini isteyen ilk 2 kişiye verebileceğim torrent sitesi.

lost

--spoiler5.08--
bir de; diğer lostielere ne oldu lan? 3 yıldız napıyolar abrams?
--spoiler--

lost

--spoiler 5.08--
ayrıca faraday'ın charlotte yokolduktan sonra "ona söylemeyeceğim" deyip durmasının sebebi de budur. "o" dediği kişi charlotte'dir. yani olayı farketmiş çocukluğunu gördüğümde ona adaya bir daha gelme demeyeceğim deyip durmaktadır. charlotte ölürken demişti zaten:"çocukken adada bir adam vardı çok korkardım. adaya bir daha gelmememi söylerdi. meraktan geldim. sanırım o sendin."
--spoiler--

lost

--spoiler 5.08--
charlotte'un ölmesinin ve cesedinin yokolmasının sebebi adada aynı tarihte 2 aynı kişinin olamayacağı. benjamin'in 2004 yılına diğerlerinin 1977 yılına düşmelerinin sebebi bu bence gerisini bilmem.
--spoiler--

engin ardıç

bugünkü yazısında bir nevi sözde soykırımı kabul etmiştir.

"Öldürülen öldürülmüştü, sonra gönderilen gönderildi ve geride kalanlara, fakat antlaşma uyarınca kılına dokunulamayanlara da "negatif ayırımcılık" uygulandı."

http://www.sabah.com.tr/ardic.html