bugün

ırmak tanrısı skamander'in bir diger adı.
ismi Ksantos olarak da kullanılmaktadır. 1800'lü yıllarda Charles Fellows başkanlığında bölgede kazı yapan ingilizler bu antik kentteki bir çok değeri ingiltere'ye kaçırmışlardır. ne yazık ki bu eserler hala türkiye'de değilde londra'daki British Museum 'da sergilenmektedir. günümüzde ise bölgedeki kazılara 1950'den beri fransızlar devam etmektedir.
Fethiye yakınlarındaki antik kent. Fethiye - Kaş karayolunun 70 km.sinde bulunmaktadır. Antik Çağda Likya'ya başkentlik yapmıştır. Kentte ele geçen en eski kalıntılar M.Ö. 8. yüzyıla kadar gitmektedir. Pek çok tarihi olaylara ve savaşlara sahne olan kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında kaya mezarları, lahit mezarları ve Likya kültürüne özgü dikme mezar anıtları vardır.Likya akropolü erken dönem eserleri arasındadır. Birçok kez onarılmış tiyatro ve Erken Hıristiyanlık Döneminde yapılmış kilise görülebilecek eserler arasındadır.
*
kınık 'ın eski adı.
Oldukça dramatik hikayesi olan likya'nin önemli kentlerinden birisidir. I.Ö 546'da pers kumandani harpagos sehri kusatir. Xanthoslular kahramanca savasirlar ama uzun süre direnemezler. Ilk önce kendi kadin ve çocuklarini öldürerek daha sonrada sehri atese vererek intihar ederler. Sehir harpagosa kalir yangindanda 80 aile kurtulur.
antalya'nın kaç ilçesine bağlı bir antik kentdir. müze kart çıkarttırılması özenle tavsiye edilir. onbeş liradır zira girişi.
xant, sarı manasına gelmekte bilindiği üzre (bu köke sahip bir diğer isim ise, sokrates'in karısı xanthippe -sarı kısrak-). Xanthos'un ismindeki sarıya kayan bu sır, aslında kınık çayının sonbaharda müthiş bir sarı renge dönüşüdür der Prof. Dr. Jacques des Courtils.

ayrıca kazı Prof. Dr. Jacques des Courtils'in elinden alınıp, Prof. Dr. Burhan Varkıvanç'a verildiğinden beri çalıştığım ören yeridir kendileri. *

edit: imla
devletin yaptığı şu eski miraslar hakkındaki yaptırımları çok saçma, her yere bir gişe koyup para almak, ikincisi onaracağına yenisini yapıp eksiği tamamlamak.

arkadaşım o eksikliğini yenisi ile kapatırsan onun tarihi eserliği ne anlam taşır?

bugün gittim ve değnekçi hüsranı.
truvalı hektor'un kahraman silah arkadaşı, anadolu yiğidi sarpedon'un kenti.
görsel

xanthos antik kenti, kaş-fethiye arasındaki kınık köyü'nde yer alıyor.
eşen çayı vadisine hakim bir tepede kurulmuş.
kurulduğu çağlarda zaten hemen önü denizmiş, bu eşen çayı'nın getirdiği alüvyonlar ile içeride kalmış.
görsel

xanthos, likya uygarlığının en önemli kentlerinden biriydi.
likya birliğinin meclisi patara'da olsa da, başkenti xanthos'tu, xanthos'un hemen yakınında bulunan letoon'da bu birliğin dini merkeziydi.
görsel

likya kentlerinin zenginliği ve gelişmişliği tarih boyunca istilacıları hep cezbetmiştir.
likya kentlerine yapılan ilk büyük istila saldırısı da mö 6. yüzyılda persler tarafından yapılmış.

işte bu xanthos antik kenti bu istila saldırısının hazin izlerini taşır bünyesinde.

mö 545'teki pers kuşatmasında xanthoslular "teslim olmayı" reddetmişler.
"ölümüne kentlerini savunup son fertleri ölene dek savaşacaklarına" dair yemin etmişler.
kuşatmanın ilerleyen safhalarında yenilginin kaçınılmazlığı karşısında xanthoslular kentteki tüm kadın ve çocukları kentin agorasına toplamışlar, dini bir ayin yaparak kadın ve çocukları yakmışlar, daha sonra eli silah tutan her xanthos erkeği pers ordusuna karşı savaşmış, persler şehri ele geçirdiğinde tek bir canlı xanthoslu bulamamışlar...

lakin pers istilası sırasında 80 xanthos'lu aile şehirden kaçmış, şehrin yakınlarındaki bugün "saklıkent" adı verilen vadide saklanmışlar. ve istila sona erdiğinde tekrar kente gelip şehri yeniden eski günlerine kavuşturmuşlar.
ve bu hazin hikaye ile ilgili de şehrin meydanına bir yazılı anıt dikmişler.
şu anıta "yazılı pilye" adı verilmiş;
görsel
görsel

yazılı pilye'de yazanlar şöyle;

--spoiler--
evlerimizi mezar yaptık mezarlarımızı ev,
yıkıldı evlerimiz, yağmalandı mezarlarımız,
dağların doruğuna çıktık, toprağın altına girdik,
suları altında kaldık,
gelip buldular bizi, yakıp yıktılar,
biz ki analarımızın, kadınlarımızın,
ve ölülerimizin uğruna toplu ölümleri yeğleyen,
bu toprağın insanları
bir ateş bıraktık geride,
hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan.
--spoiler--

bu hazin sonun ardından 500 sene sonra xanthos bu kez brütüs komutasındaki romalılar tarafından kuşatılmış.
xanthoslular yine teslim olmayı reddetmişler, tıpkı pers istilasında yaptıkları gibi kanlarının son damlasına kadar yiğitçe dövüşmüş ve romalılar şehre girdiğinde tek bir xanthoslu bulamamışlar.

lakin brütüs xanthosluların bu onurlu duruşuna hayran olmuş ve geçmişte pers istilası sırasında olanları öğrenince de fevkalade üzülmüş.
hatta yaşayan xanthosluların bulunması ve kurtarılması için ödül vermiş, buna rağmen çok az sayıda xanthoslu bu işgalden kurtulmuş.
ve bu 2. işgal ve istila sonrası da xanthos bir daha eski günlerine dönememiş...

tabi kent kahraman sarpedon'un kenti olunca, halkı da en az sarpedon kadar kahraman oluyor...

bugün xanthos'tan ortaya çıkarılan kıymetli eserlerin büyük çoğunluğu british museum'dadır.
19 yüzyılda xanthos'u yeniden keşfeden ingiliz tüccar Charles Fellows xanthos'u adeta yağmalamıştır.
antik kente girdiğinizde karşınızda dikkat çekecek ilk eser şu harp anıtıdır.
görsel

lakin anıtın üzerindeki lahit işte bu charles fellows tarafından kaçırılmıştır.
fotoğrafta gördüğünüz beyaz kısım lahit bölümünün alçıdan yapılmış replikasıdır.
görsel

bu arada yolunuz buraya düşer ve bu antik kenti ziyaret ederseniz, tarihi bilginizden, okuduklarınızdan bağımsız olarak kentin hemen girişinde sizi karşılayacak bir köylü amca var.
adı durmuş kiraz'dır.
işte antik kenti bu amca ile birlikte gezin. adam antik kentin hikayelerini biraz çorba yapsa ve kendisinden yorumlar katarak da olsa size anlatıyor. bu amcanın bu antik kentin her bir taşında anısı ve emeği var, ama ne yazık ki kültür ve turizm bakanlığı bu kişiye sahip çıkmıyor.

---------------------------------------------------
not: xanthos antik kenti, yakınında bulunan kardeşi letoon ile birlikte 1988 yılından beri unesco dünya mirası listesindedir.

not2: yazı uzun oldu, aslında xanthos ile birlikte letoon'un hikayesini de anlatmak lazım, ama onu ayrı başlıkta anlatırız...