bugün

anadolu daki tarihimizin bir kısmının bulunduğu ingiliz müzesi.
(bkz: mozole)
177,9x106,74 cm ebatlarındaki dünyanın en büyük kitabı*nın bulunduğu müze.
giriş kısmında, sütunların üzerinde yer alan kabartmalardaki 7 altın nesneyi hala çözemediğim, oldukça anlayışlı çalışanlara sahip olduğunu düşündüğüm müzedir.

zira geçen ayki ziyaretim sırasında anadolu bölümünün kapalı olduğu öğrenip "yahu biz türkiye'ye dönecez yok mu bunun bir yolu?" dedikten sonra görevliler, yetkili kişiyi bizlere gönderip, kapalı alanları 4 kişi götümüz kalkık bir biçimde dolaşmamızı sağlamışlardır.

içerisinde rahatlıkla fotoğraf çekilebilen, okulların, çocukları resim çizsinler diye götürüp mermer zeminine oturttukları, aşmış mekan.
Londra'da bulunan bir cok kulturun tarihini barindarin unlu ingiliz muzesi.3 kattan olusmaktadir.The islamic World kisminda kutahya ve iznik'ten alinan bir cok ciniye rastlayabilirsiniz. Ayrica antik Turkiye kisminda da turkiye'den bir cok esere rastlamaniz mumkun.En cok ilgi ceken bolumlerden biri de Antik Misir kismindaki mumyalardir. British museum'u gezmek icin 3 gun ayirmaniz gerekir;cunku her bir bolumu kesinlikle gorulmelidir.En yakin istasyon tottenhamcourt road'tur.Bu istasyondan 5 dakika yurume mesafesindedir... Gitmisken Fatih Sultan Mehmet'i de gormeyi unutmayin...
1753'te kurulmuştur ve dünyanın en eski müzesidir. Zengin el işi sanat eserleri koleksiyonunu Chelsea ilaç Bitkileri Bahçeleri'nin kuruluşunda da katkısı bulunan Sir Hans Sloane başlatmıştır. Yıllar geçtikçe hediyeler ve satın alınan eserlerle büyümüştür. Günümüzde dünyanın her köşesinden gelen parçalarla doludur. Eserler 18. ve 19. yy gezgin ve kaşifleri tarafından ülkeye getirilmiştir. Binanın büyük bir kısmını Robert Smirke tasarlamıştır.

Müzenin zemin katının batı kısmında Yunan, Roma imparatorluğu, Batı Asya ve Mısır koleksiyonları yer alır. Koleksiyonlar birinci kat ile bodrumda devam etmektedir.
Londra'nın en büyük, dünyanın da sayılı büyüklükteki tarih müzesidir. Birkaç yüzyıllık bir tarihi olan müzede (kuruluş tarihi : 1753) Britanya imparatorluğu'nun dünyadaki emperyal gücünün yayıldığı hemen tüm coğrafyalardan toplanmış milyonlarca eser bulunur.
Britanya'nın bir zamanlar, üzerinde güneş batmayan imparatorlukolarak anıldığını bilenler bu dediğimi daha iyi anlayacaklardır.
Düşünemeyenler için müzenin girişinde yer alan şu notu iletebilirim: (tam çevirisi değil, mealen yazıyorum)
Müzemize sürekli yeni eserler eklenmektedir, var olan haliyle bile yeterince büyük olan british museum'un tamamını gezmek büyük bir emek ve zaman isteyecektir, bu nedenle bizim önerimiz, ilginizi çeken bölümleri seçip, bunun üzerine odaklanmanızdır.
Benim önerim ise, eğer ciddi bir tarih meraklısı iseniz, sıkı bir kahvaltı yapmanız ve erkenden müzeye gitmeniz.
British museum, Londra'da 1. zone'da yer alır. Şehrin merkezi sayılabilecek piccadily circus tan 15 dakikada ulaşılabilir. Şehri bilmeyenler ya da yürümek istemeyenler, şu üç metro istasyonundan birisini seçerek müzeye beş dakika içinde ulaşabilirler:
1.) totenham court road: bu istasyonda inip, court roadyoluna girmeniz gerek, yolda biraz ilerleyince ilk sağ sokak olan great russel st. Sizi doğruca müze girişine götürecektir.
2.) russel square: bu istasyonda inenler, önce aynı isimle anılan parkın çevresini dolaşıp, montague st. e ulaşacaklar, bu sokakta sola doğru ilerlediğinizde yine, great russel st.'e ulaşacaksınız ve yine müzenin önündesiniz.
3. alternatif ise, holborn istasyonu, bu istasyonda inenler, new Oxford st. üzerinde ilerleyip, ilk sağda görecekleri dar bir sokak olan museum street üzerinden müzeye ulaşabilirler.

Müzeye giriş ücretsiz, fakat, girişte yer alan bağış kutularına katkınızı sunabilirsiniz. Girdikten sonraki ilk işiniz, Müzenin girişinde yer alan danışma masasından müze haritası almak olmalı. Bu harita da ücretsiz ve son derece işlevsel. Daha çok bilgi edinmek isteyenler, 5 pound dan başlayan kitapçıklardan edinebilirler.

British museum, antik yunan esintisi taşıyan oldukça görkemli bir binaya sahiptir. Yalnızca müzenin girişi ve bahçesi bile sizi mest etmeye yeter. Çok kabaca ifade etmek gerekirse müze üç kattan ibarettir. Bu üç kat içinde beş bölüm ve 95 salon yer alır:
Alt kat, Afrika, Ortadoğu, antik yunan ve roma eserlerinin sergilendiği bölümdür. Dikkatsiz ziyaretçiler için alt kat genelde gözden kaçar, benim önerim özellikle Afrika bölümünü mutlaka gezmeniz yönünde.
Giriş katı, Amerika, eski mısır, antik yunan ve roma, asya, Ortadoğu, ve özel bölümlerden oluşur. Eski mısırda yer alan mumyalar özellikle görülmeye değer.
Üst kat, eski mısır, antik yunan ve roma, asya, Avrupa, Ortadoğu, ve özel salonlardan oluşur.

Yazıyı okuyanlar neden aynı başlık altında yer alanların farklı katlara dağıtıldığını merak edeceklerdir. Tahmin edeceğiniz gibi, aynı başlık altında olsa bile farklı dönemlere ait eserler sergileniyor bu bölümlerde. (eser dediğime bakmayın çoğu sergilenen, aslında koskoca bir tapınak ya da bir başka devasa yapı. Bir çok noktada Anadolu dan nasıl getirilebildiğini bile anlayamadığımız tapınaklar vs. mevcut)
Eğer hava güzelse kendinizi müze dışındaki bahçede dinlendirebilirsiniz. Hava kötüyse içeride de bolca dinlenme alanı var. Yalnız yiyecek ve içecek fiyatları Londra ya göre bile bira pahalı. Ancak dışarıdan yiyecek içecek alabilirsiniz. Benim önerim, yolun karşısındaki bakkallardan bira ya da şarap almanız yönünde. Bir de, domuz probleminiz yoksa tabi, müzenin dış kapısının önünde açılan tezgahlarda satılan sosisli sandviçler lezzetlidir. Pişmiş Soğan, ketçap ya da başka soslarla beraber veriyorlar.
Müze içinde hediyelik oşarak alabileceğiniz bir çok ürün barındıran dükkanlar var. Pek çok tarihi objenin başarılı imitasyonlarını satıyorlar.
Katlar arasında asansörü ya da merdivenleri kullanabilirsiniz.
Hemen her katta ücretsiz ve temiz tuvaletler var.
Son olarak, katlarda yer alan özel salonlarda sürekli değişen zaman sınırlamalı özel sergiler açılır, bunlara giriş 10 pounddan başlar ve eğer konuyla ilgiliyseniz, girdiğinize değer.
ingiltere'de bir müze.

müze gezmeye bayılmama rağmen sıkıntıdan sadece ve sadece yarım saat dayanabildiğim müzedir. bu yarım saatin yirmi dakikası da müzenin çıkışını aramakla geçmiştir. çok ama çok sıkıcı bir müzedir.
Londrada'ki sayısız müzelerden en büyüyüdür. ingilterenin sömürgecilik geçmişinin bir yansımasıdır aslın da bir çok uygarlıktan eser vardır.
Özellikle mısır tarihi ve firavunlarla ilgili olan bölümü oldukça ilgi çekmektedir.
sömürgelerden toplanılan eserlerle oluşturulmuş olduğunu düşündüğüm, amerika ve mısır bölümlerini tavsiye edebileceğim, tamamını göreceğim banane diyorsanız ayaklarınıza kara sular inecek olan müzedir.
Totenham court road bus station' da inip yaklasik olarak 30 metre sonra sola donmek sureti ile ulasabiliceginiz, ozellikle misir tarihi yonunden cok ilginc eserlerin bulundugu muze.
dünyanın tarihi nasıl çalınır ve bu çalınmışlar nasıl sergilenir sorusuna cevap veren müzedir. ingilizler'in tuttuklarını nasıl parça parça koparan bir millet olduğunun resmi belgesi niteliği taşır.

çalıntı eserlerle dolu olmasının yanı sıra beni orada bıraksalar günlerce hiç bıkmadan inceleyip çalıntıyı malıntıyı hiç düşünmeden coşacağım yerdir. girişindeki sütunlar, içerideki tarih kokan hava ve o muhteşem kitaplar günlerce incelenmeli.
1753’te Londra’da kurulan müze. Dünyanın en zengin müzelerinden biridir: Mısır, Asur ve Babil dönemi arkeoloji ko­leksiyonları, Yunan ve Roma yontuları (Partenon frekskleri), seramik. Asya, Afrika, Okyanusya ve Amerika’ya ait çeşitli sanat eserleri, de­ğerli elyazmalarını içeren bir kitaplık, vb

Kaynak: http://www.yeniansikloped...ish-museum/#ixzz2ORYnXXEV
görsel
eserler oradan veya buradan. adamlar dünyanın en zengin müzelerinden birini kurmuş. gittiğinizde az da olsa ucundan dünyayı gezmiş gibi oluyorsunuz. çoğu bölümlerinin beleş olması da cabası. gidip görülesi mekanların başında gelen müze.
Girişin bedava olduğunu duyduğum müzedir. Zaten paralı olsa ayıp olurdu zira hiçbiri ingiliz ürünü değil dünyadan talan edilen mallardır ordakilerin. Yine de helal olsun böyle bir müze kurup halka açmak da bir Erdemdir.
hırsız bir müzedir. bunları bugün kendi ülkemde değil de orada görüyorsam, bu onların yaptığı talandan kaynaklanmaktadır. ha tabii devlet sahip çıksaydı diyeceksiniz. onlar da zamanında çıkmamış ancak ben evimi açık bıraksam bile kimsenin çalmasının doğru olmayacağı gibi.
görsel
görsel
görsel
görsel
buraya gittiğimde ne sövmüştüm bu ingilizlere.
adamlar bütün dünyanın tarihi ve arkeolojik değerini taşımışlar londraya.
sonra dünya mirasını ne azından korunmasını sağlıyorlar diye düşündüm.
ingilizlerin dünya çapında yaptığı eser hırsızlığından meydana gelen müze.
görsel
hırızlık yapılarak buraya taşınmasayıdı belki de bulunduğu yerde kıymeti tam anlaşılamadan kaybolur giderdi. şerden hayır mı doğmuş ne?
yazılanların aksine 1 günde gezilebilecek müze. hatta 4 saatte komple turlayabilirsiniz. fakat verim alamazsınız. 2. saatten sonra eserlere karşı tepki verememe başlıyor. aşırı kalabalıkla birlikte biraz bunalıyorsunuz ve tabiri caizse overdose oluyorsunuz. o yüzden zaman varsa bence 3 ayrı turda gezin. ama aceleniz var ise 4 saatte bitirebilirsiniz.

içerde zaten dünyanın her yerinden efsane parçalar var. mısır , mezopotamya ve türkiye bölümleri mutlaka görülmeli. halikarnas mozelesinin olduğu galeri etkileyiciydi gerçekten. bunları gördükten sonra bunalmış bir şekilde çıkışa ilerlerken zorla da olsa ingiliz bölümlerine baktık. beni en çok etkileyen kalıntı ise ordaydı. manchesterda çamurlu bir bölgede mumyalaşmış bir adam bulmuşlar. yüzyıllardır orda duruyormuş ve saçları, sakalları dikkatli bakınca gözüküyor. mutlaka o adamı görün çok ürperticiydi gerçekten.

ingilizlerin buradaki her eseri çalmaları konusuna gelince de evet gerçekten öyle. bunu bütün dünya kabul ediyor zaten. onlar tarihi esere daha iyi bakar, iyi yapmışlar bakış açısını çok iki yüzlü buluyorum. hırsızlık hırsızlıktır. ha sendi kendi eserlerine sahip çıkamazsan değerini bilenler alıp götürüyor işte bu da ayrı bir gerçek. tarih bilinci olarak bizden 200 yıl ileride oldukları için, mecaz değil 150- 200 yıl önce türkiyeye gelip götürdükleri eserler var, kılıfına uydurarak çalabilmişler. özeleştiriyi yapmak lazım.