bugün

o mübarek nur cemalin göreyim.
ayağın tozuna güller süreyim.
yemen ellerin de veysel karani.
ismi "üveys el karenî" olan ve tabiin'in en büyüğü olan veli.
Rumda acemde aşık olduğum,
Yemen illerinde veysel karani
Hak peygamber sevdi ve dostum dedi
Yemen illerinde veysel karani

Anasından doğup dünyaya geldi
Melekler altına kanadın serdi
Resulün hırkasını tacını giydi
Yemen illerinde veysel karani

Erenler önünde kemer belinde
Ak nurdan beni var o sağ elinde
Veys sultan derler hak divanında
Yemen illerinde veysel karani

Sabah namazını kılıp giderdi
Gizlice rabbine niyaz ederdi
Anın işi güçü deve güderdi
Yemen illerinde veysel karani

Bin deveyi bir akceye güderdi
Onun da nısfını zekat ederdi
Develer bileşince tevhid ederdi
Yemen illerinde veysel karani

Elinde asası hurma dalından
Eyninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden
Yemen illerinde veysel karani

Yastığı taş idi döşek postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hakkın sevgilisi habibin dostu
Yemen illerine veysel karani

Anasından destur aldı durmadı,
Kabe yollarını geçti boyladı
Geldi o resulu evde bulmadı
Yemen illerinde veysel karani

Peygamber mescidden evine geldi
Veysin nurunu kapıda gördü
Sordu aişeye eve kim geldi
Yemen ellerinde veysel karani

Yunus eydürgelin biz de varalım
Ayağın tozuna yüzler sürelim
Hak nasip eylesin komşu olalım
Yemen illerinde veysel karani.

yunus emre
nebiler nebisini görmeden aşık olan, onun aşkıyla yanıp tutuşan bir çoban:karanlı üveys!
Sedat uçan'ın ilahisinde bahsettiği kişidir.
asıl adı üveys'tir. üveys el karani... lakin hızlı söylendiği için zamanla deforma olmuştur bu isim...
peygamber'in vefatından sonra hırkasını uveys'e vermek üzere yola çıkan ömer ve ali; veysel karani'yi gördüklerinde sorarlar; adın nedir? uveys cevap verir:

- abdullah!
şu an yaşamayan bir insan.
(bkz: veysel karani demir)
diğer taraftan burada olup bitenden haberdarsa adının kimlere verildiğini görüp de kahrolan, mezarında ters dönen alim.
(bkz: veysel karani camii)
anne ve ogul ilişkisinin vazgeçilmez sembollerinden olan ve peygamber aşkı ile yanıp tutuşan onu görmek için günlerce yol yürüyüp göremeden geri gelen degerli bir isimdir.
Veysel Karani Hazretleri
- Veysel Karani Hazretleri (Göz Yaşartan Bir Hikaye)
Mübareğin çok yaşlı bir annesi vardır. Hem kör, hem de kötürümdür. Veysel Karani onun eli ayağı, gözü kulağıdır. Yedirir, içirir, yıkar, paklar. Kadıncağıza bebek gibi bakar. Ne derse, ama ne derse yapar. En olmayacak arzularını bile ikiletmez. Bir yüz ifadesinden bin mânâ çıkarır ve hepsini de getirir yerine. Tabiri caizse, anasına kölelik eder.

Veysel Karani Hazretleri haram bilmez, yalan söylemez. Hoş, sahrada bir başına dolanan böylesi bir insanın günaha girme şansı da azdır ya. O, gün boyu zikreder, af diler. Ümmet-i Muhammede dua eder. Ama en bilinen özelliği Allah ve Resulüne duyduğu tarifsiz aşktır. Veysel Karani nin tek arzusu vardır. Yüzü suyu hürmetine kainatın yaratıldığı görebilmek. Efendimizi düşündükçe burnunun direği sızlar, yüreği bir hoş olur. Yumruk iriliğinde bir şeyler gelir, oturur boğazına. Hani o, anlaşılamayan ve anlatılamayan şeyler.

Ve gün gelir muhabbet ve Muhammed kelimeleri yüreğinde buluşur, dışarı taşar. Efendimizin hasreti kor olur, ciğerini yakar. Onu bir kez, ama bir kez görebilse, bir solukluk olsun sohbetinde bulunabilse ve adına sahabe denilen kutlu kadroya katılabilse...

Annesi itiraz etmese de, bu yolculuğa razı değildir. Omuzlarını kaldırıp boynunu büker. Mahzun bir üslupla istiyorsan git! der,Git bakalım, beni kime emanet edeceksen? Doğrusu onu bırakabileceği kimse yoktur. Bu yaşlı kadına incitmeden kim bakabilir ki? Onun nazını kim çeker sonra?

HASRETiNi YÜREĞiNE GÖMER
Üveys hasretini yüreğine gömer. Bir daha bu konuda tek kelime etmez. Ama o günden sonra daha fazla ağlar, daha fazla yalvarır. Aşkını kayalara, kumlara, anlatır. Kuşlarla, develerle dilleşir, serin seher yeliyle selâmlar yollar Haremeyne. Ve ufuklar perde perde açılır, dağlar çekilir aradan. Artık o günboyu ibadet eder, sürüyü melekler bekler. Hayvanlar mı? inanın muma döner.

Evet Üveys, Allah Resulünün muhteşem sohbetine (madde planında) erişemez, ama mânâ aleminde çok şeye kavuşur. Efendimizle aralarında imrenilecek bir dostluk başlar. Hoş onlar için mesafelerin ne önemi vardır. Öyle ya alan uygun, veren olgun olduktan sonra feyz nehir olur akar.

Serveri Kainat zaman zaman mübarek yüzlerini Karen taraflarına döndürür ve Yemen cihetinden rahmet rüzgarları esiyor buyururlar, ihsan ve iyilikte Tabiinin en iyisi Üveys-i Karnidir!

MÜJDELER
Yine Efendimiz buyururlar ki: Ümmetimden bir kimse vardır ki, Kıyamet günü Rabia ve Mudar kabilelerinin koyunlarının kılları adedince insana şefaat edecektir. (ki bu iki kabile sürülerinin çokluğu ile tanınırlar)
Eshab-ı kiram sorar:
- Ya Resullallah kimdir bu nasipli?
- Allahın kullarından biri.
- Peki adı nedir?
- Üveys!
- Ya memleketi?
- Karen!
- O sizi gördü mü?
Efendimiz mânâlı mânâlı gülümser, Baş gözü ile hayır! derler. Sahabeden Hayret! diyenler olur, Size böylesine aşık olan biri nasıl oluyor da koşmuyor huzurunuza? Efendimiz izah eder: - Onun gelmemesi de bana olan bağlılığındandır. ihtiyar bir annesi vardır. iman etmiştir. Ancak gözleri görmez, hareket edemez. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, kazandığını annesine harcar
Hazret-i Ebubekir sorar:
- Ya Resulallah biz onu görür müyüz?
Efendimiz mübarek kafalarını ne yazık ki hayır manasında sallar, Sen göremezsin buyururlar, ama Hazret-i Ömer ve Hazret-i Aliye dönüp müjdeyi verirler: Onu, siz göreceksiniz! Sonra bir bir vasıflarını tarif ederler ki, bu işaretlerden biri avucunun içindeki gümüşi beyazlıktır.

Aşık için zaman geçmez derler, ama aradan yıllar geçer. Hani o dakikaları asırlaşan yıllar... Efendimiz hayatlarının son soluklarını aldıkları demlerde mübarek hırkalarını çıkarır ve Bunu Üveys-i Karniye verin! buyururlar.

Resullullah ın (Sallallahü aleyhi ve sellem) dar-ı bekaya göçmelerinin ardından Hazreti Ömer ve Hazreti Ali yollara düşer, Veysel Karani;nin izini bulurlar. Ahali böylesine şerefli iki kimsenin böylesine köhne bir yeri ziyaretine mânâ veremez. Hele Üveys i arıyoruz! cümlesine çok şaşırırlar. O divanenin tekidir derler, insanlardan kaçar. Kimseyle konuşmaz, kimseye karışmaz. Ağladıklarımıza güler, güldüklerimize ağlar. Neşe nedir bilmez. Aradığınız sakın başka biri olmasın!
Hazret-i Ömer dikkatle dinler, Bilakis! der, Aradığımız o olmalı!

Karenliler iki şanlı sahabenin önüne düşer, onları Arne Vadisine getirirler. Veysel Karani yi namaz kılarken görürler. Develer akıllı uslu dolanmakta, çobanlarını üzecek hareketlerden sakınmaktadırlar. Namazı biten Üveys misafirlerine döner. Hoşgeldiniz der. Hazret-i Ömer önce müsafaha eder, sonra gülümseyerek sorar Kimsin sen?
- Abdullah! (Allah ın kulu)
- Evet hepimiz Abdullah ız, ama seni ne diye tanırlar?
- Üveys derler.
- Sağ elini açar mısın?
Açar. Efendimizin belirttiği işaret ayan beyan ortadadır. Büyük sahabe Ben Hattapoğlu Ömerim der, Arkadaşım Ali bin Ebu Talip!
Vadiyi kısa ama mânâlı bir sessizlik kaplar. Sükutu yine Hazreti Ömer bozar: - Efendimiz sana selâm ettiler ve mübarek hırkalarını gönderip buyurdular ki Alıp giysin, ümmetime dua etsin!

BEN GÜNAHKARIN BiRiYiM
Veysel Karani ağlamaklıdır. Şaşkınlıktan titreyen bir sesle Ya Ömer der, Ben aciz ve günahkar bir kulum. Sizin aradığınız başka Üveys olmasın?
Hazret-i Ömer Hayır sensin! buyurur. Zira Efendimiz çizgi çizgi eşkalini verdi ve sen tamı tamına uyuyorsun buna.
O büyük mücahide, o koca Ömere itiraz ne mümkün. Hele müjdenin böylesini getiriyorsa.

Üveys-i Karani mübârek hırkayı hasretle koklar, (ki ziyaret edenler iyi bilirler, Efendimizin gül teniyle ıtırlanan Hırka-i Şerif aradan geçen asırlara rağmen tarif edilemeyecek kadar güzel kokar) sonra yüzüne gözüne sürerek bir kuytuya çekilir. Mübarek alnını toprağa koyar ve ağlayarak yalvarır. Ya Rabbi der Bu ne nimettir. Yüzü suyu hurmetine kâinatı yarattığın Server benim gibi bir acizi hatırlıyor ve mübarek hırkalarını Ömer ve Ali gibi iki güzide sultanla bu günahkâra yolluyor. Senden bir tek dileğim var: Ümmet-i Muhammedi affeyle. nolur. Bu hırkanın hakkı için!
Gaibden bir ses gelir. Şu kadarını sana bağışladım. Haydi giy hırkayı!
- Hepsini ya Rabbi! Hepsini.
- Şunları, şunları, şunları da bağışladım.
- Diğerlerinin hali nolacak Ya Rabbi? Nolur, hırkanın ve hırkanın sahibinin hatırına...

HIŞŞT BAKSANA GiDiYORLAR
Tam bu sırada Karenlinin biri gelir ve o muhteşem huzuru bozar. Misafirlerin dönmeye niyetliler diye ikaz eder güya, Onlara diyeceğin bir şey yok mu?
Veysel Karani Ahh! der, Ahh bu hali bozmayacaktın işte. inanın az kalmıştı. Bütün ümmeti Muhammed affedilmedikçe giymeyecektim hırkayı.

Aradan günler geçer. Karenliler şaşkın, hatta pişmandırlar. Öyle ya, elinin altında Üveys gibi bir cevher olsun da, sen onun kıymetini bilme. Ama bu kez mübareği hurmet ve ilgiyle bunaltırlar. Huzurunda el pençe divan durur, ısrarla nasihat isterler. Hele bazıları aşikare keramet bekler. Veysel Karani gibi mütevazı biri, ilginin böylesinden sıkılır. işte tam o günlerde biricik annesi vefat eder ve onu Karene bağlayan hiçbir şey kalmaz. işte şimdi yollara düşebilir.

Mübâreğin ilk hedefi elbette Haremeyndir. Önce hacceder, sonra Medineye gider. Ancak o münevver şehrin hüzünlü yüzünü görür ve Resullulah ın yaşamadığı Peygamber beldesinde duramaz. Çeker çarığını, yürür uzaklara. Bir ara Basra da eyleşir, bir ara Kufe ye yerleşir. Yine eskisi gibi deve güder. Aç kalır, açıkta kalır. Horlanır, aşağılanır. Garip bu ya milletin gücü hep ona yeter. Hatta ufacık veledler bile sataşır, taş yağdırırlar. Büyük veli, çığlık çığlığa saldıran afacanlara gülümser olur ayaklarımı kanatacak kadar büyükleri atmayın der, Abdestim bozulmasın e mi? Zira o güne kadar bir kez olsun abdestsiz basmamıştır zemine.
çölde tek başınayken yaşadıklarını mobese kameralarından öğendiğimiz kişi. yoksa nereden bilecektik, o ibadet ederken sürüyü meleklerin koruduğunu?*
Peygamber efendimiz zamânında yaşamış büyük velî. ismi Üveys bin Âmir el-Karnî'dir. Yemen’in Karn köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 657 (H.37) târihinde şehîd edildi. Peygamber efendimizin sağlığında müslüman oldu. Fakat görmediği için Sahâbî olamadı. Peygamber efendimiz zamânında Medîne’ye gelmedi. Tâbiînin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfte bildirildi. Hazret-i Ömer’in halîfeliği sırasında Medîne’ye geldi. Çok alâka ve hürmet gördü. Önceleri kendi memleketi Yemen’de yaşadı. Sonra Basra'ya gitti.

Veysel Karânî hazretleri, Yemen’de iken deve güder, geçimini onunla temin ederdi. Geçimi, yaşaması pek sâdeydi. Hasta, âmâ ve ihtiyar annesinden başka kimsesi yoktu. Güttüğü develer için belli bir ücret istemez, ne verirlerse kabul ederdi. Fakir olanlardan hiç ücret almazdı. Aldığının yarısını sadaka olarak fakirlere dağıtır, kalanını da kendi ihtiyaçlarına ve annesine harcardı.

Müslüman olduktan sonra bütün ömrü boyunca sevgili Peygamberimizin aşkı ile yanıp tutuştu. Bir an bile Rabbini unutmadı. Kulluğunda o dereceye yükseldi ki, her hâli, her hareketi ve her sözü insanlara ibret ve nasîhat oldu. Kimseden incinmemiş ve kimseyi incitmemiştir. Onun en önemli vasfı; Peygamber efendimize olan aşkı, ibâdete canla başla devâmı ve annesine saygısıdır. Annesine çok hizmet edip, hayır duâsını aldı. Resûlullah efendimizi görmeği çok arzu ediyordu. Defâlarca Peygamber efendimizi görmek için annesinden izin istedi. Annesi, kendisine bakacak kimsesi olmadığı için izin veremedi.
not;alıntıdır
ben seninle veysel karanide haşlama yeme ihtimalini sevdim.

ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdiydim.
evliyaların başıdır. ilk evliyadır. peygamber efendimiz (sav)in dostudur.
evliyaullah'ın başıdır. peygamber efendimiz(sav) i görmek için kilometrelerce yol kat edip mekke'ye varmıştır. peygamber efendimiz'in evine gittiğinde onu bulamamıştır. annesine verdiği sözden dolayı gerisin geriye evine dönmüştür. bu vesileyle peygamber efendimizin dostu olmuş ve peygamber efendimiz hırka-i şerifini kendisine hediye etmiştir.
sıffın savaşında hz ali kav nin yanında savaşmış ve şehid olmuştur. çok yüce bir makamı vardır.
üveysilik yani görmeden sevme yolunun önderidir. hiçbir materyalist bu duyguyu yaşayamaz.
gönül gözüyle her zaman gördüğü hz. muhammed (sav)'i, dünya gözüyle göremeyen aşık.
kendisine bu dünyada seneler boyu ibret olma vazifesi verilmiş aşık, selam olsun.
Türkiye'de çok yapılan hatalı yazımlardan biridir. Aslı Veys El-Karni olacaktır.
(bkz: üveys bin amir el kareni)
bir çok yerde türbesi bulunan evliya. bursada malatyada heryerde türbesi var adamın.