bugün

butun ulkelerde sistemin donmesi, carkin islemesi icin odenmesi gerekli olan. ancak, canim ulkemde sadece nefes almak icin odenmeyen. dikkat edilirse umumi tuvaletlerin ucretlerine kdv dahildir.

diyelim ki usulsuz yoldan para kazandiniz. eger vergisini oderseniz onun adi hakli kazanc olur. ayrica deli dumrul vergisi vardir, bununda yine en guzel ornekleri canim ulkemde sergilenir. ozellikle yurt disina cikmaya kalkarsaniz, odenen amacsiz vergilere bi dikkatinizi cekip bakin. odenen vergilerin yol/su elektrik olarak geri donmedigini de gordugumuze gore ne dogalgazda indirim var ne ogrencilerin kredilerinde indirim var ne 4-4luk sahane bir egitim sistemi var, calismaya yeni baslayanlar toplamda 3 ayi doldurmadan saglik hizmetlerinden yararlanamiyorlar bile kendi ailelerini saglik hizmetinden yararlandirmak icin bu sure cok daha uzun, yani sosyal guvenlik diye de bir sey yok. bu ulkede verginin karsiligi hava parasidir.
boş sigara paketlerinden kendine masa yapmayı hedef seçmiş altıncı nesil yazar.
bireyci görüşe göre vergi ödemek, sigorta primine benzetilir.

toplumsal görüşe ise, insanlar gerektiği zaman mallarını ve hatta canlarını dahi vermelidirler, yani vergi vermek herkezin zorunluluğudur.
(bkz: virgü)
devletçe cebren tahsil edilen ve devletin giderlerini finanse eden karşılıksız kaynaklardır.
dünya global kapitalziminin en sevdiği gelir sistemi. ilkönce milleten para topla . sonra al onu devlete ver kol gibi faizle.

sonra o salak devlet vatandaşın gırtlağını sıksın. anasını ağlatsın. topladığı vergiyi o cocuğu kapitalist ibnelere toplasın versin.
hem ne için. faiz için. çivi bile üretemeyen faizcilere.

millet milletin parasıyla becerilir. yada büyük silah tüccarı ibneler devletlere kol gibi fiyatlara uçak füze silah satar . işte yine vergi bir ibne kapitalisti
zengin etti.

zaten ibnelerin milyar milyar doları var.allah belalarını versin.
zengin kesime göre "haraç", orta kesim halkına göre "zorunlu bağış", fakir kesim insanına göre "elektrik, yol, su" anlamına gelmektedir.
geliri ne olursa olsun aynı oranda alınan vatandaş haracı.
kutsal gorevimizmis.
ben soylemiyorum devlet soyluyor.
Türkiye'de çalışana ve üretene verilen cezadır. Ne kadar çok çalışır ve çok üretirsen o kadar ceza keserler.

insanın çalışma şevkini kırıp, tembelliğe iten bir durumdur.

Hangi ceza kutsaldır?
bir zamanlar yol, su, elektrik olarak geri dönen şimdi ise geri dönüşü olmayan devlete verilen paradır. ***
faaliyetsiz, hiçbir alış ya da satışı olmayan bir şahıs firmasından yıllık 451,65 tl alınır. bu rakamlar sadece damga vergileridir, eğer alış satıştan kaynaklı karı varsa haliyle rakam yükselir.

limited şirketlerde rakam biraz daha yükselir.
fakirden alıp zengini yaşatmanın en basit yolu.
ödeyenin legal olduğu sürece az ödemek için uğraşmasında, toplayanın ise çok toplamak için uğraşmasında herhangi bir ahlaki sakınca olmayan şey.
belamızı bafileyen şey.

devlet resmen soyuyor bizi arkadaş.

bir şeyin fiyatı üzerine kendi fiyatından daha fazla vergi biner mi?

vergi denilen şey %100'den fazla olabilir mi?

türkiye'de oluyor işte. akaryakıt, sigara...

şimdiye devletimizin dünyayı ele geçirmesi lazımdı bu vergilerle. ama ortada halen bir şey yok gibi...
kürtlerin vermedikleri, ama karşılığında da bitmez tükenmez isteklerinin olması durumu.
ülkemde yüksek olan hede.

şimdi adam 10 milyon tl kazanıyor. bunun 1 milyonunu vergi verecek diyelim. adam 250 bin tl veriyor. sonra iktidar bakıyor, ben bunlardan alamıyorsam vergiyi genele yayar toplarım diyor. ne oluyor ozaman benzine zam, sigaraya zam, telefona zam. 500 lira maaşı olanda o vergiyi veriyor o 10 milyonluk adamda o vergiyi veriyor. olan bizim askeri maaşlıya oluyor. amına koyayım böyle işin.

peşin edit: avrupadan gelen arabanın yarısını vergi diye veriyoruz maalesef.
peşin edit2: bu bir iktidar eleştirisi değildir.
vergi politikası denen şey tek tek vergilendirilecek şeylerin hesabını mı tutmaktır? yoksa vatandaşların kazancını reel olarak tespit edip adalete uygun bir biçimde vergilendirmek midir?
aldığımız krediler sebebiyle verdiğimiz faizler banka için kazançtır, tamam bu kazanç vergilendirilmektedir, amma velakin sen kredi aldın faiz veriyorsun bankaya diye bu faiz üzerinden yüzde 10 civarında da faiz veren banka müşterisinden vergi alımı da ne saçmalıktır? birde fon adında faiz verenden her ay verdiği faizden yüzde 5 oranında daha masraf alınmaktadır, el insaf.
daha ne garip vergiler vardır ülkemde kim bilir, denizde kum gibi mübarek.
zengin avrupa ülkelerini ayakta tutan devlet harci.
vergibilir sitesiyle yeni nesile sevdirilmeye benimsetilmeye çalışılan terim.
toplumlardaki vergi gelirleri o devletin bürokrasisinin işleyişi ile doğru orantılıdır. vergi kaçırma elbette her yerde vardır ancak, güçlü devletler ile zayıf devletlerin topladığı vergi rakamları arasında rahatlıkla gözlemlenecek farklar vardır. bu değerler: %20 ila %30 arası değişiklik arz edebilir. bu bağlamda xıv. yüzyılda kral louis'in monarşi ve zorbalıkla hükmettiği toplumundan toplayamadığı vergiyi, bir demokratik toplum olan norveç 'in 2000'li yıllarda fazlası ile topladığı söylenebilir.
bir devlet çalışanı maaşının 1/3 ünü vergi olarak daha eline geçmeden peşin peşin devlete verir, borcu burda biter mi? hayır, misal akaryakıtın %60 ı yine devlete gitmektedir, yediklerimizin %8 i de vergi, kısaca tanım : karınca gibi yuvaya taşıdığın koca ekmek parçasından bir kırıntı alırsın işte yuvaya bıraktığın kısıma vergi denir.
devletin halktan taleb ettiği haksız kazanç. haksız dememdeki sebep vergilerin inanılmaz fahiş durumda olması. ota boka vergi alınması. araba alıp dünya kadar vergi verirsiniz sonra o arabayı kullanabilmek için 6 ayda bir vergi verirsiniz . hat alırsınız alırken devlete vergi verirsiniz sonra her ay belki konuştuğunuzdan çok vergi verirsiniz. bu faizcilik gibi hırsızlık gibi bişeydir .
" vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" gibi saçma sapan sözlerle, toplanmasında dinin bile kullanıldığı resmi haraç.
bitmek tükenmek bilmeyen artılarıyla, maaştan kesilip alınan üründen kesime devam edilmesiyle milletvekili denilen siyasi kişiler hariç ülkedeki tek bir toprağa yararı olmayan kesintiler silsilesidir. peçetenin dahi lüks sayıldığı işkence sistemi. hava hariç herşeyi ele geçirmesi bilen kaynak kurutucu. tabi bir de emeklerin karşılığını "devlet" olgusuna borçlanarak yaşlanınca iyiye sayabilen kardeşini de unutmamak lazım.*