bugün

türkiye de sosyalist devrimin olması gerçekleşmesi ihtimalidir.yıllardır irili ufaklı partileriyle,solculuk,ulusalcılık adıyla piyasaya çıkan insanlara bakıldığında,ayrıca %99.76 sı müslüman olan ve bunun %50 sinden fazlasının muhafazakar olduğunu düşünürsek,sosyalizm gibi allahı,kitabı,imanı,vatanı ve bayrağı olmayan bir icat edilmiş ideolojiyi bu ülke insanına yedirmek ve bu ülkede tutturmak,san marino nun dünya kupası finallerine kalıp finalde brezilya yı 6-0 yenmesi gibi bir ihtimale sahiptir.
demokratik devrimin bile tersine döndüğü, halkın cemaatler eliyle köleleştirildiği mevcut ortamda yoktur. zira feodal toplumların dönüşmesi zordur, illa ki savaş gibi olağanüstü dönemler bekler. yoksa gavur maşası sahte şeyhler milleti daha çok güder...
sosyalist sıkıntısı had safhada zaten devrimi tam bir hayal, kendisine sosyalist diyenlerin durumu hepten içler acısı, hepsi de faşist kırması, dış güçlerin kontrolünde tipler.
kimi malların "mutlaka bir gün!" diyerek kendi kafalarında arttırdıkları ihtimaldir. yoktur böyle bir ihtimal haliyle. ama dediğim gibi işte. bu ülkede o kadar çok mal kişilik var ki... durduramıyoruz efendim, komunizm diyorlar sosyalizm diyorlar. poşuları takıp 1 mayıs'ı, gerçek Türk emekçisinin gününü berbat ediyorlar. hayallere dalıyorlar. kızıl bayrakların dalgalandığı, atatürk yerine stalin resimlerinin asıldığı, türk kelimesinin ağza alınmadığı bir ülke hayal ediyorlar. ama bir anda uyanıyorlar rüyadan göte giren copun etkisiyle. başlarını kaldırıyorlar ve karşılarında kocaman bir Türk bayrağı görüyorlar, istiklal marşını kahrola kahrola dinliyorlar, içleri kan ağlıyor. yazık acıyın onlara.
türkiye'deki son ermeni köyü olan vakıflı'da bile mhp, ödp gibi bir sosyalist partiden daha fazla oy alıyorsa ihtimal dışıdır. savunucularına siz ancak kamyon devirirsiniz denmelidir.

http://www.radikal.com.tr...2009&articleid=929026
sosyalist devrimin türkiye versiyonundan bahseden bir önermedir. halkın daha fazla ezilmesi, aşagılanması, fakirleştirilmesi durumunda olabilite kazanma ıhtimaline doğru gıdebileceği düşünülesi bir durumdur.
%100dür ama bugün ama yarın. zira mevcut dünyanın bir sonraki aşaması komünizm olacağına göre, türkiye'de bu dünyanın bir parçası olduğuna göre bazı minik hazımsız faşist arkadaşalr istemese de gerçekleşecektir.

ayrıca ''ülkenin bilmem kaçı müslüman bok olur'' diyen insnlara da devrimci yol genelinde fatsa özeline bakmalarını tavsiye ediyorum. o zaman bizim insanların inançlarıyla sorunlarmızın olmadığını aksine onlara inanç özgürlüğünü sosyalizmin getireceğini görebilirler.

büdüt:

--spoiler--
türkiye'deki son ermeni köyü olan vakıflı'da bile mhp, ödp gibi bir sosyalist partiden daha fazla oy alıyorsa ihtimal dışıdır.
--spoiler--

ağırlığı türk olup ödp'nin belediye kazandığı beldelere bakarak da türkçülüğün akıl dışı olduğu tezine varılabilir ama biz varıyor muyuz? hayır. bunun yerine bunu daha akıllı daha mantıklı şekilde açıklamaya çalışıyoruz değil mi canlar? o bu değil de sosyalist partinin başarısını burjuva demokrasisinin oy sistemiyle sınamak bambaşkaymış.
(bkz: che guevara tişörtlü kurtlar vadisi hayranı)
Türkiye'de sosyalist devrim olma ihtimali için sadece imkansız değil denilebilir.

Aslında dışarıdan bakıldığında "bu coğrafyada şimdiye kadar kesinlikle bir sosyalist devrim olmalıydı" diye iç geçirilebilir. yüzyıllardır imparatorluklar kurulmuş, her kurulan imparatorluk emperyalist bir politika izlemiş, ve coğrafyadaki tüm halklar biraz eksik biraz fazla ezilmiştir.

Tarih'ten bu yana hep güçlü devletler güçlü ordular güce dayalı militarist birlikler tarafından doldurulmuş bu topraklarda sivil halkı sosyalizm gibi özgürlükçü bir düşünceden uzak tutan en büyük etken şüphesiz dindir.

Sosyalizm asıl hedefi olan hür düşünce ile değil de, özgüven patlamalarıyla dolu liderleri tarafından yaşatılmış; kendinden üstüne inanmama, inançsızlık gibi etkileriyle bilinmiş ve muhafazakar çevreler tarafından benimsenmemiştir.

Coğrafya'da sosyalizm yanlısı olanlar veya olduklarını iddaa edenler ise; ya militarizm ve savaşlardan çok çekmiş, özgür, barışçıl bir ortam istiyordur. eşitlik istiyordur. yada birilerininin gizli milliyetçilikle kendilerini kullanıp değiştirmesine izin vermiştir.

tüm bu nedenler;
yeterince sosyalist, ve neredeyse hiç ne yaptığını bilen sosyalist olmaması Türkiye'de sosyalist bir devrim yapılmasını engelliyor.

***

Ama yine de.

Mutlaka bir gün!
hangi toplumsal tespite dayanarak yapıldığı belli olmayan, "dünya zaten düzdür." demeyle eşdeğer tutulası bir önerme. toplumsal örgütlenmenin cemaatler tarafından işgal edilmesi, köşe dönmeciliğin, adam kayırmacılığın, yalanın ve dolanın el üstünde tutulduğu bir dönemde yaşıyoruz. dahası bu tabloyu görüp kabullenmeyenlerin bezmişliğine ve sinmişliğine de tanığız. değiştirme olgusunun akıllardan nasıl çıkarıldığı da cabası. ama her şartta seçimlerin kendileri için propaganda aracı olduğu, siyasetlerini anlatmak için seçimlerin bir taraflaşma yaratmak amacıyla ve dahası kendi gücünü arttırmak vesilesiyle seçimlere girdiğini söyleyen komünistlere aldıkları oylarla değerlendirme yapmak ya çocukcadır ya da art niyetlice. ben ikincisinin burada var olduğunu düşünüyorum. akıllarını sosyalizm korkusu sarsmış kimselerin haksızlığa ve zulme karşı söylecekleri sözlerden ötürü komünistlere karşı oldukları da bir başka gerçektir.

değişim sözcüğünden öcü gibi kaçanlar dışarı çıksınlar. olumlu ya da olumsuz 10 sene önceki türkiye'nin bugünkü türkiye'yle, 10 sene önceki hayatın bugünkü hayatla aynı olmadığını görecekler. o halde bundan 10 sene, 20 sene için peşin peşin konuşanlar herhalde kahin olsalar gerek. çünkü koskoca düzen partileri bir toplumsal krizin eşiğinde yani 2002'de çöpe atıldı. gelen ise ondan beter oldu ancak görüldüğü gibi düzen siyasetinin açtığı gedikler, yarattığı sarsıntılar toplumun hafızasını da değiştirmektedir. o halde kalkıp hangi toplumsal gerçeğe dayandığı belli olmayan tespitler yapmak ideolojik bir saldırıdan başka bir şey değildir. ideolojik olan kötü değildir, kötü olan gerçeğin saklanmasıdır.

şimdi evinizden, işyerinizden çıkın. yaşadığınız orta sınıf mahallelerini terk edin ve şehrin uç kesimlerine gidin. veya kendini şanslı olarak gördüğünüz masa başında bir kere daha düşünün. gerçekten şanslı mısınız? kendi hayatınız dışında başka bir dünya yok mu? dünya sizin cemaatinizin, içinde bulunduğunuz yaşam şartlarının dünyası mı yoksa sizden başka bir dünya daha var mı? eğer yok diyorsanız konuştuğunuz şeyler palavra dışında hiçbir şey değildir. bu değersizlik dünyasında ya boğulun ya da bir kere daha düşünün: " siz haklısınız ama ben haksızın yanındayım" mı diyorsunuz? o zaman bunları unutun, hayatınızı yaşamaya devam edin.
savunucuların türkiye genelinde 1 ilçe 2 belde kazanarak sosyalist devrime bir adım daha yaklaştıklarını sanmalarıyla gülmekten yerlere yatmaya devam ettiğimiz ihtimal.

yoksa 3 belde miydi. bak öyleyse kesin devrim olacak..

sonra herzamanki ezber yakınmalar. burjuva demokrasisi, kimse bizi sevmiyir..ühü ühü ühü falan.

senin sosyalist kategorisine koyduğun tüm partilerin türkiye genelindeki aldığı tüm oyların toplamı küçük bir anadolu şehrinde bile yüzde 1'i geçsin de ondan sonra devrim pek yakında diye zil takıp oynamaya başlarsın.

ama pardon ne de olsa deliye hergün bayram.

http://secim.haberler.com/2009/partisonuc.asp?id=18

ey sosyalist titre ve kendine gel artık..!!!*
okuduğundan yazıda olamayan karşıtları varken elbet gelecektir sosyalizm.

(#5805602) nolu yazıda ödp'nin belediye almasının sosyalizme ulaşacağı yolunda bir adım olduğuna dair en ufak bir şey yokken, belediyecilikle ilgili olumlama sadece fatsa'yla yapılmışken ( ki orada devrimci yol geneli diye vurgumu yaptım. eğer şu dünayada hiç yapmadığınız bir şey yapıp mantıklı bir şekilde darbe öncesine bakarsanız, devrimin türkiye'ye çok uzak olmadığını, hatta darbenin bu korkuyla yapıldığını görürsünüz.) ''ehehe 2 belediye aldılar, götleri kalktı malların'' şeklinde yazılar görmek başka bir üzüntü kaynağı.

türkiye'de ezen ezilen, patron işci gibi ayrımlar oldukça sosyalizmden ve devrimden başka yol yoktur zaten. bunu bir gün sizin dar kafalarınız da alacak.

(bkz: tek yol devrim)
madem anket yapıyoruz yüzde vereyim: %0.1.5
(bkz: komik olma kuzen) *
0'dır. Yazıyla : sıfır
osmanlı' nın döküntüsünden türkiye cumhuriyeti yaratıldığına göre bir gün sosyalizmin de bu toprakalrda yeşerme ihtimali elbette vardır.
ihtimal konusunda kararsızım ama aklıma nasreddin hocanın bir lafı geliyor;

ya tutarsa!
bugünün tablosuna bakalım bir. birbirinin üstüne basıp geçen, en yakın arkadaşını bile para için satacak olan ancak dışarıda konuşurken din, iman ve millet kelimelerini peşi ardına sıralayan, ahlaksızlığı körükleyen ve insan aklını hedef alan bir ortalama toplamla karşı karşıyayız. bunun yanında gene büyük bir çoğunluk kendi geleceğinden bile feregat etmiş, bir hayali veya umudu bulunmayan, yaşamak adına gerçekleştirdiği tek eylem sadece çalışmak olan bir başka toplamla daha karşı karşıyayız. bunların dışında bir de ufak bir toplam daha var ki; bunlar kendilerini aydınlanmış olarak gören, sürekli yakınan ama değiştirmek adını elini taşın altına koymayan, korkudan kendi yaşama alanlarına sıkışıp kalmış bir de muhalif grup var. şimdi böyle nesnel bir koşulun dışında kalan bir komünist değiştirmek için ne yapar? en bilindik, en sıradan propaganda yöntemlerini mi kullanır yoksa ortalamayı aşan ama yakaladığı kesimleri de bırakmayacak bir örgütlülük mü yakalamaya çalışır? elbette ikincisi.

şu sıralar bir yaygara kopup gidiyor. bu toplumun belirli bir değerler standartının olduğundan ve bu standartları yakalamayan solcuların olduğundan söz ediliyor. ama ne yalan? yani bu toplumun değerleri denilen şeyler: hırsızlık, ahlaksızlık, fakirden alıp zengine verme, açlığa tamah etme, şuraya buraya saldıran katil sürüsü ordulara konukseverlik gösterme, insan aklına tecavüz etme, memleketin satılışına göz yummaksa bilemeyeceğim. eğer bu toplum bu değerleri kabul ediyorsa, komünistlerin orada oturup düşünmesi gerekiyor. ancak bu toprakların bu gelenekleri kabul etmediği tarihsel ve siyasal olarak ispatlanmıştır. bu topraklarda haine, iki yüzlüye bir pislik gibi bakılır ve yüreğinden sökülüp atılmaya çalışılır. işte komünistler bunun mücadelesini vermektedir. bu tablonun değişmeyeceğini düşünen ve umudunu kaybetmişlerin umudu olmak istemektedirler. ne kadar başarılı olup olmadıkları ise kendi güçleriyle ile doğru orantılıdır. 24 saat televizyondan propaganda yapan burjuva ideolojilerini, egemen ideolojileri kırmak toplumun içinde kök salmakla yani örgütlenmekle yapılacak bir şeydir.

şimdi kalkmış "size hak veriyorum ama güçsüzsünüz." mü diyorsunuz? bakın işte bunda haklısınız, çünkü şuradan buradan normal insanlar destek vermedikçe bu tablo değişmez. ama bir gerçek daha var. bu tablodan rahatsız olup, onu kabullenmek, düzen içi bazı çevreleri umut olarak bellemek haksız olana destek vermektir. aklı ve yüreği buna katlanacak olanlar buyursunlar yapsınlar ama daha mantıklı konuşmaları şartıyla! tabi aklını ve vicdanını verince mantık kalırsa.
yoktur, olmaz , olamaz, sıfır, bir bıdıdı hıdıdı...
hadi milyon kere içi boş ve birbirleriyle aynı entryler yazalım buraya, ama sakın sebebini yazmayalım ki mal olduğumuz anlaşılmasın! mantalitesiyle üşüşenlerin sayısının daha fazla olduğu ve muhtemelen de olacağı başlıktır.
sosyalizm artık bu ülke için bir alternatif değil, bir ihtiyaçtır. öncelikle bunu o kalın kafalara sokmak gerekir. ve diğer ülkelere nazaran türkiye' de bunun gerçeklik payı daha fazladır, çünkü bu ülkede hergün başka bir patlamayla uyanmaktayız ki; bu da her an, her şeyin olabilitesinin yüksek olduğunu gösterir. ve son olarak seçimlerden olaya bakan mallara reel bir örnek vermek gerekirse; haritada dünyanın üçte birini kapsayan o dönemki çarlık rusyasında, devrimi sayıları on binlerle ifade edilen insanlar yapmıştır. * *
(bkz: sosyalizme saldırmanın cazibesi)
Ø veya ( )
makro iktisadi devirlere baktığımızda bir döngünün olduğunu fark ederiz. sosyalizm, kapitalizm, sosyalizm, kapitalizm,... şu an kapitalizm ibresindeyiz. değişmesine değişir fakat bizim toplumumuz sosyalizmin görkemini kaldırabilir mi; hiç sanmıyorum.
savunucularının gelişmiş hayal güçlerine hayran olmakla beraber türkiye şartlarında yapılma olasılığı da oldukça yüksek ihtimaldir vesselam.*

bakın candostlar ben sosyalist miyim hayır.

sosyalist düşmanı mıyım hayır.

ama şunu anlayın be yavru kuşlarım. ne dünyada ne de türkiye'de hareretle savunduğunuz devrimin olabilme ihtimali sıfır. anlayın artık bak rakamla da veriyorum.(0)

"ama biz zamanında fatsa'da devrim bayrağını dalgalandırmıştık ya ya" deyip pembe hayallere dalmakla olmaz bu işler. senin bu konuda "son anda karışmasalardı aslında devrimin tam orta mıydı" dediğin şey de sadece kendi çapında iyi niyetli bir temennidir.

sosyalizm her ülkede olduğu gibi türkiye'de siyasal yaşamda kimi zaman artan kimi zaman azalan bir ilgiye mazhar olan ama asla nispi kitlelerce bile savunulmayacak bir akımdır, geldi geçti. şu koca dünyada sosyalist diye halay çektiğin diktatörünün de yakında nalları dikeceği küba'dan başka kim kaldı hadi sorarım sana.

yok kuzey kore dersen faşist, çin ya da venezuella dersen salak derim bak ona göre.

senin haklarını savunuyorum dediğin, ezber sloganlarla "ezen patron, ezilen işçiler" diye yeri göğü inlettiğin emekçiler bu ülkede sağ partilere oy veren en büyük kesim. al aralarından yüzde 10 oy da alem devrim görsün.

bu yüzden cancağızım kardeşlerim her yerde olduğu gibi türkiye'de de siyaset yemeğine renk katan baharatlardan öteye gidemeyeceğinizi artık anlayın, gücünüzü, sınırlarınızı bilin ki ondan sonra mücadeleye başlayın.

amaaan.. 5 yıla kalmaz zaten çoğunuz "evden işe işten eve" kıvamında burjuva toplumunun katışıksız feetleri olup çıkacaksınız niye yoruyorum ki burada kendimi ben.
post-modern dünyada artık hiç bir gözlemcinin beklemediği olaydır. ancak işe salt ideolojik açıdan bakılırsa devrimci sosyalizmin türk halkını mobilize etme yeteneğinin olmadığını söylemek saçmalığın daniskasıdır.
(bkz: uzak ihtimal)
hatta
(bkz: muhal)
(bkz: öyle bir ihtimal mi varmış)