bugün

türkiye de sosyalist devrim olma ihtimali

bugünün tablosuna bakalım bir. birbirinin üstüne basıp geçen, en yakın arkadaşını bile para için satacak olan ancak dışarıda konuşurken din, iman ve millet kelimelerini peşi ardına sıralayan, ahlaksızlığı körükleyen ve insan aklını hedef alan bir ortalama toplamla karşı karşıyayız. bunun yanında gene büyük bir çoğunluk kendi geleceğinden bile feregat etmiş, bir hayali veya umudu bulunmayan, yaşamak adına gerçekleştirdiği tek eylem sadece çalışmak olan bir başka toplamla daha karşı karşıyayız. bunların dışında bir de ufak bir toplam daha var ki; bunlar kendilerini aydınlanmış olarak gören, sürekli yakınan ama değiştirmek adını elini taşın altına koymayan, korkudan kendi yaşama alanlarına sıkışıp kalmış bir de muhalif grup var. şimdi böyle nesnel bir koşulun dışında kalan bir komünist değiştirmek için ne yapar? en bilindik, en sıradan propaganda yöntemlerini mi kullanır yoksa ortalamayı aşan ama yakaladığı kesimleri de bırakmayacak bir örgütlülük mü yakalamaya çalışır? elbette ikincisi.

şu sıralar bir yaygara kopup gidiyor. bu toplumun belirli bir değerler standartının olduğundan ve bu standartları yakalamayan solcuların olduğundan söz ediliyor. ama ne yalan? yani bu toplumun değerleri denilen şeyler: hırsızlık, ahlaksızlık, fakirden alıp zengine verme, açlığa tamah etme, şuraya buraya saldıran katil sürüsü ordulara konukseverlik gösterme, insan aklına tecavüz etme, memleketin satılışına göz yummaksa bilemeyeceğim. eğer bu toplum bu değerleri kabul ediyorsa, komünistlerin orada oturup düşünmesi gerekiyor. ancak bu toprakların bu gelenekleri kabul etmediği tarihsel ve siyasal olarak ispatlanmıştır. bu topraklarda haine, iki yüzlüye bir pislik gibi bakılır ve yüreğinden sökülüp atılmaya çalışılır. işte komünistler bunun mücadelesini vermektedir. bu tablonun değişmeyeceğini düşünen ve umudunu kaybetmişlerin umudu olmak istemektedirler. ne kadar başarılı olup olmadıkları ise kendi güçleriyle ile doğru orantılıdır. 24 saat televizyondan propaganda yapan burjuva ideolojilerini, egemen ideolojileri kırmak toplumun içinde kök salmakla yani örgütlenmekle yapılacak bir şeydir.

şimdi kalkmış "size hak veriyorum ama güçsüzsünüz." mü diyorsunuz? bakın işte bunda haklısınız, çünkü şuradan buradan normal insanlar destek vermedikçe bu tablo değişmez. ama bir gerçek daha var. bu tablodan rahatsız olup, onu kabullenmek, düzen içi bazı çevreleri umut olarak bellemek haksız olana destek vermektir. aklı ve yüreği buna katlanacak olanlar buyursunlar yapsınlar ama daha mantıklı konuşmaları şartıyla! tabi aklını ve vicdanını verince mantık kalırsa.