bugün

''allah aşkına geri pas yapmayın'' haykırışlarına sebep futbol milli takımımız.
Teknik direktörlüğüne Abdullah avcı resmen getirildi.
şu anda her yerde dönen ''başarıya aç futbolculara şans verilecek, doymuş futbolculara da yol verilecek'' geyiği ile ilgili kafamdaki düşünceyi twitter'da yunus günce dillendirmiştir.

'' ulan kobe doymuyo. messi, federer, tiger, shumi doymuyo. bizim milliler mi doymuş? yok canım, daha neler! naaptılar da doydular? ''
izlerken beni kahkahalara boğan komik takım. sabri sarıoğlu var daha ne olsun? böyle milli takımı olan ülkede yaşamak ayrı derecede komik.
bir galatasaraylı olarak hayranlıkla izlemekle beraber bazı hayalgücü yüksek arkadaşların görüşlerine zerre katılmamaktayım. semih' in, serdar aziz' in, serdal kesimal' ın bu hallerinin ibrahim toraman' ın 6-7 sene önceki halinden zerre farkı yok. mücadeleciler, cesurlar, güçlüler ve gökhan-servet' e alışmış taraftarın gözünde de fazlasıyla hızlılar; ancak bu saydığım 3 genç ve potansiyelli oyuncu da topla çıkma, topu oyuna sokma, teknik vb. ekstra konularda ortaya bir şey koymuş değiller. daha çok gençler ve umarım kendilerini geliştirirler ama şimdiki hallerine bakıp da gelecekte savunma tamamdır tek sorun forvette demek yanlış olur.

öncelikle sırtı dönük oynamayı bilen bir forvet bulmamız gerek. evet burak iyi bir silah ve milli takımımızda olacak bir oyuncu ancak mutlaka alternatif hücum silahlarımız da olmalı zira burak sadece top önüne atıldığında çok etkili olabiliyor.

mevkilere göre yorumlayacak olursak; kalede hiçbir sorunumuz olmaz. tolga, cenk diyenlerin aksine ben volkan' ın alternatifinin sinan olduğunu düşünüyorum, ama tolga da, cenk de milli takıma yakışan kaleciler.

sağ bek; gökhan gönül olduğu sürece tartışmasız forma onun.

sol bek; ismail köybaşı kendini biraz daha geliştirir ve hatalarını azaltırsa gökhan' ın sağ bekte yarattığı etkiyi yaratır

stoperler; serdar aziz, serdal kesimal, egemen korkmaz, semih kaya, giray kaçar, ersan gülüm... her ne kadar çok parlak bir liste gibi görünse
de bunların hepsi aynı tip oyuncular. topla çıkma, geriden oyun kurma becerileri pek yok. mücadeleci, hırslı, hamleli ve uzun yıllardır eksikliğini hissettiğimiz hareketli, dinamik oyuncular bunlar. belki galatasaraylı olduğumdan bana öyle geliyor ama semih topla çıkma konusunda biraz daha iyi gibi sanki. buraya ujfalusi gibi, sivok gibi biri lazım. yani bir oyuncu rakiple boğuşurken, rakibin etkili oyuncusunu tutarken arkayı toplayacak, soğukkanlı, ayağı iyi biri lazım bence. çok tanımıyorum ama serdar taşçı olabilir belki bu kişi.

orta saha ortası; selçuk inan, nuri şahin, mehmet topal, necip uysal, alper potuk(fener formasıyla tecrübe de kazanırsa) hatta hamit gibi isimlerden iyi bir ikili/üçlü kurulabilir

hücumcular; arda, gökhan töre, hamit, yiğit, ozan ipek, volkan şen, mehmet ekici gibi hem sağ hem sol hem de ortada oynatabileceğimiz etkili oyuncularımız var.

forvet; işte asıl sorun burada. tamam burak hızlı, topa iyi vuran, güçlü bir oyuncu, ama sadece top önüne atıldığında etkili. sırtı dönük oynayabilen, hava toplarında etkili olabilen, top saklayabilen oyuncular da bulmamız lazım. belki semih biraz uyuyor bu tanıma ama 3. bir isim gelmiyor aklıma.
istanbul takım futbolcularını peşkeş çeken. sabri, gökhan zan, selçuk şahin vb. oyuncuların oynadığı istanbul milli takımı.
Avcı'nın gelişiyle oyuncu tercihlerinin daha nesnel yapılacağı takım. Ne bilim hani 1 maç gol attı diye sercanlar, halil altıntoplar, 1 çalım attı diye canerler, çağlarların hemen kadroya çağrılmadığı bir takım olur umarız. Topuz, pektemek, necip gibi oyuncular hakettiği formayı alır umarız.
sabri'nin, mehmet arölyo'nun forma şansı bulduğu başarısız takım.
saçma sapan bir takımdır.

gazla çalışırlar.
avro 2012 deki maçları gördükçe ah ulan guus diyerek şampiyonada olmadığına yandığımız takımımız. teyze bıyık veya taşak muhabbeti de akla gelir ancak polonya ukrayna dan birinde bile olsaydık final gelirdi diyorum.
2000'lerin başındaki jenerasyonla dünya futbolunda ilk 10'a girebilecek seviyeye ulaşmış olmasına rağmen bu başarısı kalıcı olmamış ve 6-7 yıllık bir çöküş sürecine girmiş, şu an ise yeni yeni bir toparlanma sürecinde olan futbol takımı.
zamanında guus hiddink'in sikip attığı ama şu aralar toparlanma sürecine giren milii takım.
kalesini fehmi mert günok'un korumaması gereken takım. tolga zengin, onur kıvrak, sinan bolat gibi kaleciler varken ve bunlardan 2 tanesi takımında devamlı oynarken bir takımın 2. kalecisinde neden ısrar edilir anlaşılabilmiş gibi değil. sol bekte oynayan adam caner erkin, hasan ali kaldırım fenerbahçe'nin oynadığı 3 maçta hatasız oynamışken ve caner galatasaray maçında ciddi hatalar yapmışken neden ısrarla caner oynatılır anlamak mümkün değil. umut bulut sağ açık oynarken arda gibi bir çizgi oyuncusu nasıl olur da göbekte oynar. yani anlamak mümkün değil nasıl bir milli takıma sahibiz takım neden böyle oynar, babam böyle küfür etmeyi nerden öğrendi?
benim gözümde şikeyi meşrulaştıran, paranın köpeği,siyasi iradenin atadığı adamların yönettiği federasyonun takımıdır.-ki federasyonun sikine taktığı yok milli takımı- zerre desteklemiyorum. mümkünse galatasaraylı futbolcuları çağırmasınlar da yorulmasın aslanlar.sonra ne bok yerse yesin yönetenleri.
hakan balta futbolu bırakana kadar en iyi sol bek hakan balta'dır. hakan balta yeniden o formayı giyene kadar bir daha milli maç izlemeyeceğim.
bir sürü iyi kaleciye sahipken
(bkz: tolga zengin)
(bkz: onur recep kıvrak)
(bkz: sinan bolat)
(bkz: cenk gönen)
sürekli fenerbahçeli kalecileri kaleyi koymayı adet edinmiş takım. üstelik 1. kalecisi türk milletine küfür etme gafletinde bulunmasına rağmen (bkz: volkan demirel)
oğuz çetindendir dedik o gitti ... demek ki bütün tff fenerli olm kabul edin artık bunu daha 2 gün önce gol yumurtlamış müzmin yedek kaleciyi a milli takımın kalesine koymak nedir türk milli takımına kaleci mi arıyorsun bunca iyi kaleci varken yoksa fenerbahçe'ye alternatif kaleci olsun özgüveni yerine gelsin diye mert günok'u kurtarmaya mı çalışıyorsunuz!! burası milli takım mı fb altyapısı mı amınakoduklarım .. neyi ima ediyorsunuz amk.
siktirin gidin.
dün eski gücünü kaybetmiş milli takım.
dün avusturya'ya yenilmiş takım.
abdullah avcı tolga'nın, onur'un, sinan'ın veya cenk'in mert'ten iyi olduğunu bilmiyor muydu? o kadar aptal mı bu adam? hazırlık maçı dediğimiz olay zaten futbolcuların durumunu görmek içindir. denemek için. hazırlık maçında yenilince dünya şampiyonluğu falan kaybetmiyoruz mesela. mert denendi, iyi oynamadı, kötü oynadı. başka bir maçta başkası oynar.
(bkz: hamit altıntop/#16701172)
ilacı kesinlikle 4-4-2'dir. millet olarak zati karakteristik özelliğimiz bu çabuk gaza gelmemiz, amiyane tabir ile; coşmamız. diğer bütün varyasyonlar ( (4-3-3) (4-2-3-1 ) vs vs ) soğuk kanlı oyun, ve rahatlık gerektiriyor, soğuk kanlı olmanın en az tolere edilebildiği sistem 4-4-2
hayvanlar gibi önde basmayı, neredeyse orta saha'ya yakın defansı kurmayı, sol açıktan ayrılmayan bekleri, ceza-saha'sı ön yayında gezen mc'leri ile bize en çok uyan sistem bu. defans yapamıyoruz aga biz. her duran top tehlike, her yaslandığımız an gol görüyoruz kalemizde.

bakıyorsun hayvanlar gibi oynadığımız maçlara; bahsettiğimiz gibi oynanmış. geriye yaslanıp rolantide istediğimiz gibi oynayıp bitirdiğimiz maç tarihimizde bulunmuyor, (en azından ben henüz şahit olamadım)

lan mahalle maçında dahi sktr et kaleciyi, stoper bulamıyorsun herkes ilerde gol arıyor, bizim td'lerimiz geride rakibi karşılayıp kontrollü oyundan bahsediyor... siktir lan!
Asıl anlaşılmayan konu şu, milli takım neden topu rakibe veriyor ve mahkum oynuyor?

türk futbolu en başarılı dönemlerinde hiç bir zaman ingiltere, almanya, fransa diyerek korkak futbol oynamamıştır.

1996 yılında milli takım avrupa şampiyonasına giderken savunma yapmamış, aksine hücum oynamıştır. Hatta 1980'lerde kendi yarı sahasından çıkmayan, çanakkale geçilmez savunma anlayışı ile dalga geçilmiştir..

euro 96'da ise sırf hücum oynadığından, hırvatistan maçında kontra ataktan gol yemiştir..

galatasaray avrupa şampiyonu oldugunda hiç bir maçta topun arkasına geçmemiş, hücum pres yapmış, real madrid'e, arsenal'e, milan'a bile kendi oyununu kabul ettirmiştir..

keza 2008'de çeyrek final oynayan fenerbahçe de..

şimdi chelsea fenerbahçe'yi eler, türkiye "0" puanda kalır, galatasaray real madrid'e elenebilir. Ama oyununu oynarlar, hücum yapmaya çalışırlardı.

rakip senden iyiyse zaten seni kapatabilir, goller atabilir ama sen rakibin adına bakıp neden kendi sahanda kabul edip, kontra atakla gol arıyorsun?

üstelik hollanda avrupa şampiyonası rezaletinden sonra takımı yenilemiş, henüz oturmamış takım. Sana karşı da sadece hamit'in kanadından oynadı, adam akıllı oyun kuramadı bile..

Selçuk inan'dan evvel en büyük sorun şahsi kanaatimce bu..

takıma gelince tecrübeli bir takım kurarsın. Örnek olarak veriyorum, volkan-gökhan-ömer-semih-balta-selçuk-nuri-hamit-arda-burak-umut.. yedeklerine de genç futbolcuları koyarsın ki milli takım tecrübesi edinsinler.. öyle ilk maça tunay'ı koymakla, sercan'ı koymakla olmaz! yedeklerde sinan olur,serdar kurtuluş olur, hasan ali, serdar aziz, alper potuk, sercan, tunay.. girer, çıkar tecrübelenirler, milli takımın sıkıntısı da olmaz ..
mustafa pektemekin iyileşmesiyle umut buluttan kurtulacak olan takımımızdır.
ilerde topa basan* ve hamle yapan bir türk futbolu gördüm, umutluyum.
Milli takım tüm ulusun birleştiği kulüp ayrımcılığının ortadan kalktığı, birlik ve beraberliğin doğduğu, düşman takımların taraftarlarının bile kol kola müsabaka izlediği Milli duyguların canlandığı ortak takımımızdır. Fakat son maçlarda ki kötü gidişat Teknik Direktör Abdullah Avcı'ya olan güvenin neredeyse tamamen sarsılmasına neden olacaktır. Hiç vakit kaybetmeden Saçma sapan kadro değişikliklerinden vazgeçilmeli ve iskelet bir kadro sistemi oluşturulmalıdır. En basit örnek ise Selçuk inan bu takımda mutlaka oynatılmalıdır. Ama sadece bir maçta değil, iyi olduğu sürece her maçta. Zira Milli takım deneme kampı değildir. Futbolcular kulüplerinde denenir. Sen de hazır olan oyuncuyu oynatırsın. Abdullah Avcı'nın derhal kulüp Teknik direktörü havasından kurtulması gerekmektedir. O kadar oyuncu yetiştirme sevdasındaysa gidip herhangi bir takımın alt yapısında görev alsın. Milli takım bunu kaldırmaz. Arjantin'de Messi'nin, Portekiz'de Ronaldo'nun yedek kalması gibi bir durumdur bu. Derhal silkelenmeli ve kendine gelmelidir. Şuan ki düşünceleri mevcut sistemi de bozmaktadır. Kornerler de bile oyuncular duracağı yeri bilmiyorsa, adam almakta zorlanıyorsa, üç futbolcu bir adamı marke edemeyip gol attırıyorsa, hücumda eksik kalınıyorsa, orta saha top tutmayı geçtim beş pas bile yapamıyorsa ve bu kadar zamanda bunlar aşılamıyosa bunun sorumlusu Abdullah Avcı'dır. Bir an önce silkelenmeli ve Milli takımlar Antrenörü olduğunun farkına varmalıdır. Zira bu halk artık yeni zaferler, turnuvalar ve başarılar beklemektedir. Fakat Abdullah Avcı bunun ışığını vermemektedir.
son iki grup eleme maçında çok çok iyi oynamamış ama temel bazı değişik fikirleri oyun olarak sahaya yansıtabileceğini ve gerektiğinde oldukça hılzı da oynayabilaceğini göstermiş takım, takımımız.
eksikleri var ama buna karşın genç bir oyuncu grubu da var bunları aşabilecek.
yani hepimizin takımı, fenerli'si, galatasaray'lısı, beşiktaş'lısı, trabzonspor'lusu veya bursaspor'lusu ve hatta elazığspor'lusu.
abdullah avcı genç ve önümüzdeki 5-6 yıl bize iyi futbol vaadedecek tüm oyunculara şans vermek istiyor ve dahi takımı sadece 1-2 adama endeksli olmaktan çıkarmaya çalışıyor ama birileri inatla bunun polemik olmasını istiyor.
neymiş bu hollanda'yı yenermişiz!
aga bu hollanda'yı yeneriz orası ayrı bir durum, o oyuncularla da yenebilirdik, selçuk inan oynasaydı da yenilebilirdik aynı şekilde. adam* kafasında bir şablonla maçı oynamış ve ona göre çıkmış sahaya. yanlış veya doğru. hatta oyuna müdahalesi bile tartışılabilir. bunların hepsi tartışılır, sözüm yok.
ama aslolan senin hollanda takımına 3 ası dışında 8 tane paf oyuncusuna karşı yenilmiş olman. gören de zannecek biz bu hollanda'yı 10 maçın 8'inde evire çevire yeniyoruz. son baraj maçı ve oraya kadar olan halimizi de gördük geçen yıl!!
artık aşın bu salaklıkları.
illa yabancı hocaların burnu havada tavırları ve ülkeyi tanıyana kadar kaybedilen puanlar mı lazım bize, yoksa kendi öz evladımız olan bir hoca ve ekibi mi!
bunu tartışalım artık!
ve artık tek bir oyuncu ile ne milli takımı kurtaralım ne de kulüp takımlarını.
selçuk inan'ın tribini, hamit'in sevinmeme tribini veya bizim emre'nin kaptanlık tribini / triplerini konuşmayalım yeter be!
hakan şükür ile ersun hoca arasındaki mevzu da gün gibi ortadayken hele, kim neyi kazanmıştı o zaman iyi düşünün.

not: milli takım kimsenin artistlik yapacağı mecra değildir, isterse topçunun feriştahı olsun! nokta amk!