bugün

Bize karşı bir kimse kötülük yaptığında kendi karakterimizle değil, onun karakteriyle karar alabiliyoruz.
O kötü kazanıyor, ben de kötü olur kazanırım gibi.
Çocuk yaşta annenizi kaybetmekle de yaşayabilirsiniz..
Ortaokulda sınıf yeni gelen bir kız vardı adı Kübra. Kübra tam 4 sene boyunca sınıftaki iki arkadaşı hariç kimseyle konuşmadı. Sorulara yanıt vermiyor, öğretmenin okuma gibi yönergelerine cevap vermeden sınıfın ortasında ağlıyordu. Çok utangaç ve özgüvensiz bir kızdı. Birkaç sene sonra onunla arkadaş oldum ve neden ortaokul öğretiminde böyle davrandığını sormuştum. Meğersem hoşlandığı çocuk onun sesinin kalınlığı ile dalga geçtiği için yıllarca sessiz kalmış. Şimdi instagramda onu takip ediyorum. Az önce erkek arkadaşıyla bir video atmış hala çok utanarak gülüyor gözlerindeki utangaçlık hala aynı. Belki çok başarılı ve girişken biri olacaktı ama aptal bir yargı yüzünden korkak,pasif, özgüvensiz ve sessiz biri oldu. Bir söz bir insanın hayatını bu kadar değiştirebilmesi beni şaşırtıyor.

Çocuklar cinsiyetlerini temellendirdikleri ve benliklerini oluşturduğu bu dönem çok hassas. Umarım çocuklarımızı güzel, çevresine faydalı sağlıklı ve güçlü yetiştirebiliriz.

Bu konuda öğretmenlerin tavrı önemli. O arkadaşım rehber danışman yardımı almalı, ailesiyle konuşulmalı ve bir psikoloğa yönlendirmeliydi. Yine aynı sınıftan bir arkadaşın vardı. ilk okulda fen dersinde insanın vücudundan bahsederken kilo problemiyle ilgili bir soru vardı kitapta. Hoca sesli bir şekilde soruyu okuyarak madem soru kiloyla ilgili o zaman bu soruyu şişman biri yanıtlasın dedi. Emine, samet, umut... hepsine tek tek söz verdi. Yerin dibine girmiştim ben de şişmandım o zamanlar. Ne kadar bilinçsizce bir davranış.

Okullarda duvara sınıfın boy ve kilo grafiği asılırdı. Bunun ne anlamı var. öğrenciler kilosuna göre azdan çoğa göre listelenirdi.ben 30 kişilik sınıfta 20. Sıralardaydım sanırım. Bunlar beni üzen davranışlar ve özgüvenimi eksilten davranışlardı. Çocukla ilgilenilen öğretmen rastgele seçilmemeli daha önce çalıştığı velilerden bilgi alınmalı ve sınıfta asılı olan her şey incelenmeli.

iki dönem devlet anaokulunda stajyerlik yaptım. Hayattan bir haber, saçma sapan yargıları olan ve tek derdi üstündeki renklerin uyumu olan çocuklarla iletişimi bilmeyen bir öğretmen vardı. Sonradan geldiğinden ben sınıfa ve çocuklara daha hakimdim. O sigarasını içer, dedikodusu, eşini ve aldığı kıyafetleri millete anlatır ben çocuklara ders anlatırdım. Anaokulu çocuğun karakterlerinin ana temellerinin oluştuğu dönem. Böyle verimsiz bir kadına çocuğunuz emanet etmek çocuğunuzu her gün boş bir odaya kapatmak gibi. Çocuk boş odada ne öğrenebilir.

Çok çocuk gelişimci çevrem var. O öğretmen olacak birçok kadın önyargı, norm ve tek doğrularla dolu ve bilinçsiz. Onlar sizin çocuğunuzun eksiklerini bilecek, gözlemleyebilecek, sorununu anlayıp potansiyelini ortaya koyup onu geliştirebilecek potansiyelde değil. Karşımda 2 anaokulu var. Çocuğunuzu sizden alırken ve size geri verirken yüzleri gülüyor ve samimi olabilirler ama okulun içinde çocuklarınızla göründükleri gibi ilgilendiğini ve kıymet verdiğini düşünüyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Onların çoğu göstermelik etkinlikler ve uygulamalar yapıyorlar. Akşam olsa da eve gitsek kafasındalar. O öğretmenler çevresine çocuğunuzun fotoğrafını gösterip “ayy bu çocuğun ne söylediğini anlamıyorum, şuna sinir oluyorum, bunun annesi çok kötü giyiniyor, bu akıllı ama annesi üst üste aynı kıyafeti giydiriyor” muhabbeti yapıyorlar.

Çocuğunuz eve geldiğinde hangi etkinlikten ne öğrendiğini sorun. Neden sonuç ilişkisi kuramıyorsa o anaokulundan alın çocuğunuzu. Ya da bugün hangi duyguları neden hissettiğini sorun. Üst üste günlerce üzgün olduğunu veya okula girerken ağlayarak kendini ifade ettiğini görürseniz çocuğunuzu doğru insanlara emanet etmiyorsunuz demektir. O öğretmenler akşam eve gitmenin derdinde olan öğretmenler.

Öğretmen çocuğa sınıfa girmek için alışma dönemin haricinde dil dökmemeli. Çocuklar koşa koşa gelecekleri bir sınıfta mutludur ve zamanla sorduğu sorular anlamlaştıkça ve bir konu üzerine bilgi verebiliyorsa eğitimi tam anlamıyla görebiliyordur. Biz çocukları uzay, dünya, bilim, insan, beden ve duygular konusunda eğitirdik. Her ay sinema, tiyatro veya çimenlik alana götürüp dışarıyla ilişkilerini güçlendirip, özgüvenlerini körükler ve onlara hobi alanları gösterirdik. Çocuklar zamanla doğruyu bildikleri için uslu duruyor, verilen bilgilerden neden-sonuç ilişkisi kurabiliyor ve daha bilinçli, farkında davranıyorlardı. Çocuklarınızda bunları gözlemlemiyorsanız çocuğunuz yanlış yerdedir. iyi araştırın bu yaşta alınan öğretimin ve kişilerin çocuklar üzerindeki kötü etkilerin geri dönüşü yok.
Üstüne konuşabildiğiniz şey değildir. Konuşabildiğiniz şeyin üstesinden gelme ihtimaliniz yüksektir. Konuşamadıklarınız travmadır. Uyur vaziyettedir. Zaman zaman başka etkenler travmayı uyandırır. Ne kadar zaman geçerse geçsin zehir hep aynı zehirdir.
Konuşamamanın temeli de aslında elalem ne der, ne kadar çok tukakalar tedirginliğidir. Bu da insan denen türden daha çok soğumanıza ve ondan uzaklaşmanıza neden olur.
Travma anına ait bir şeyle tekrar karşılaştığınızda atak geçirmenize neden olabilir.
Ağır travmalardan sonra bilinç altı temizliği yaptırmak en doğrusudur.
bana korona ve ölüm travma olmuş olabilir ancak gene de artık eskiye nazaran daha iyi hissediyorum.
kişiyi çok korkutan, psikolojik sorunlara sebep olan beklenmedik olaylar.
çocuklukta yaşanmış olanı bazen öyle bir zamanda tetiklenir ki, insanı sarsıp kendine getirebilir.

ne yapıyorsun sen?
kara yolunda tekerlekleri raylar üzerinde hareket eden toplu ulaşım aracıdır...
burnumda bazı dönemler etler şişiyor alerjik o dönem şiddetli gülersem domuzcuk sesi çıkarıyorum.
hava sirkülasyonu 0.
ya barış ya bir daha yapsana ya diyorlar.

bende bu bir travmadır.
hiç komik değil.
Darbe almaktır. Kafana bir patlatırsam görürsün travmayı tranvayı.
“travma sadece yaşanmış kötü olaylar değil, ayrıca gerçekleşmemiş güzel olaylardır.”

yaşanması mümkünden yaşanamayan her şey bir travmadır ve çok acıtır. fiziksel bir acıdan bile daha çok...
yaşayan organizmada birikmiş ölümlenmelerdir.
kişiyi korkutan, çaresizlik içinde bırakan ve ruh sağlığını bozan beklenmedik olaylar.
Kazanılması kolay , kaybolması zorlu süreçlerden geçen şeydir.
yaşanan kötü ve korkunç olayların kişi üzerinde yaptığı olumsuz etki.
Geçicidir zamanla geçer ya da geçmez.
kabataş'tan çok sık bindiğim toplu taşıma...