bugün

entry'ler (28)

the big lebowski

hafif salak ve her şeyi boşlamış amerikan tiplemeleriyle, artistik uçuk kaçık gotik kültürün güzel sentezlendiği kült film.

sözlük yazarlarının itirafları

rüyalardaki parmaklardan çok çikolata yedim. ancak beni kendimden geçirecek bir hazzı istemiyorum artık. eğer ziyaret edecekse bütün bu yaralı bilincimle köşe bucak sarmalayabilmeliyim mutluluğu, yarı uykulu bir sarhoşluğun ucuz huzuru gibi değil, algılarımın dolaysız çıplaklığıyla dokunabileceğim gerçek bir ışığın özleminden söz ediyorum..

umutsuzluk

varlık sanki tek bir gölgenin farklı frekansları. iyi hissetmek anlamsız bir askı hali. kadınlar estetik birer burukluk, erkekler soğuk birer savaş alanı. tanrı ışıkyılları kadar uzak. umut sadece bir narkoz.

geceye bir görsel bırak

görsel

aşk

ruhun tek avuntusunun böyle kir böyle karanlık ve azap dolu bir şey olması ne garip.

sözlük yazarlarının itirafları

sevdiğim her şey çürüdü ve yok oldu.

özgür irade

salt nöronal bir anlayışla değerlendirmemek gerekir. nöronal ve moleküler düzlemin katı bir nedenselliğe bağlı olması veya atomaltı dünyadaki kaos iradenin özgürlüğü hakkında fikir vermek zorunda değildir. örneğin atomsal boyuta inildiğinde barok bir mimarinin güzelliği veya bir savaşın yarattığı yıkım hakkında da kaydadeğer bir veri bulunamaz. ancak makro dünyada bunların gerçekliğine imkan tanırız. özgürlük de benzer bir statüdedir.

sevilen şiirin en vurucu cümlesi

“seni tanıdım. Bir şeyler değişiyormuş gibi
oldu birden. Sanki artık kader denen
o kudurmuş atın önünde sürüklenmiyordum. Sonra korkunç bir dolu yağdı.
Ürkünç rüzgarlar esti. Güneydeki Haç Yıldızı yerinden kıpırdadı. Melankolimin 19. haftasıydı.”

travma

yaşayan organizmada birikmiş ölümlenmelerdir.

gilles deleuze

deleuze felsefesinde varoluş olaylar üzerinden açıklanır. kaosun içerisindeki uyum ve uyumsuzluklar adeta dalga dalga özgün çokluklar yaratarak muğlak sınırlar içerisinde gerçekleşir. kavramlar birer temsil değil çokluktur. dolaysız kümelerdir.

sözlük yazarlarının itirafları

müzikteki yaşam içre yaşamı, baharın başlangıcında ruhun yıldızlanışını kaybettim.

heykel

aslında güzel bir sanat. caddeleri estetik değeri yüksek heykellerle dolu bir şehirde yaşamak çoğu kişi için çok daha keyifli olabilirdi. her şeyi karın mı doyuruyor sığlığıyla değerlendirenler anlayamaz.

sevilen şiirin en vurucu cümlesi

“Puhuların üstünden gece vardiyaları ve rıhtım görülüyor
Üstündeki kan kokusu bütün cesetleri buraya çekecek
Öyle şehvetli ki dudaklarını saran atmosfer…”.

rüya

duygu spektrumunun günlük yaşamdan çok daha geniş olduğu yaşam alanı.

osmanlı imparatorluğu

küresel olarak gelişen teknolojiye ve toplumsal trendlere ayak uyduramadığı için çökmesine rağmen hatalarından ders alınmayıp aksine saçma bir şekilde hatalarına hayranlık duyulan bir eski devlet.

iz bırakan kitap cümleleri

“ama karanlığın ne olduğunu biliyorum, birikir, kalınlaşır, sonra aniden patlar ve her şeyi alt üst eder.“

yaşlanmak

inanılmaz yaşlanma fobim var, sık sık hortlayıp moralimi düşüren. parklarda veya otobüste yanıma yaşlılar oturunca durup dururken psikolojim bozulur.

kitap tavsiyeleri

fowles - büyücü(hem sürükleyici hem derin)
steinbeck - inci.

çocukluğun soğuk geceleri

bu kitabı çekici yapan şey duyguların uçları arasında savruluşu baş döndürücü bir şekilde okuyana geçirmesi.

benlik

benliğin sınırları kişiye bazen bir kale, bazen bir çukurdur.