bugün

joaquin phoenix in oynadığı karakterin yaşadığı varoluş sıkıntısı üzerine değil de, etrafında bulunan ve ona yardımcı olmaya çalışan rollerin iç çelişkilerini, tanrıya oynamaları ve bunun üzerine koyun olmaya evrilmelerini konu edinse, belki de biraz bunun üzerine durulsa kişisel olarak bir numaralı filmim olabilirdi. ancak bu sebep, the master a götüm gibi film olmuş demek, göt olmaktan gelir nitekim.

genel izleyicilerin kesinlikle yaklaşmaması gereken özgün bir film the master. ne anlayacağınız tamamen size bağlı.

edit:imla
kendi götüm diye soylemiyorum ama götüm gibi olmus film. oyunculuk sinematografi çekimler vesaire vesaire evet götüm gibi.
En sevdiğim yönetmenlerden biri olan PTA'nın bütün filmlerini izlemiş biri olarak PTA bu filmiyle de bana tat vermeyi beni sinemasal anlamda doyurmayı başardı.Film savaştan yeni çıkmış ve psikoloji bozuk olan bir denizci olan Freddie ile bir tarikat lideri olam Lancaster'ın ilişkisini anlatıyor.Filmi izlerken nerdeyse bir an bile sıkılmadım çünkü hikaye seyirciyi direk avucunun içine aldığı gibi oyunculuk performansları da mükemmel özellikle Joaquin Phoenix,çünkü karakteri resmen yaşamış ve akıllardan çıkmayacak bir oyunculuk göstermiş zaten PTA'nın her filminde başrol performansları döktürüyor.The Master karakterler üzerine kurulu bir film diyebilirim zaten genel izleyici kitleyicisinin ne anlayacağı ne de beğeneceği bir film değil.Karakterlerden biraz bahsetmek istiyorum Freddie karakteri ne kadar itici hayvan gibi davranan bir karakter olsada insan ister istemez acıyor haline çünkü psikolojisi bozulmuş hiçbir işte tutunamayan son olarak bir tarikatta tutunmaya çalışan onu sahiplenen tarikat liderine iki kat sahiplenen,korumaya çalışan hayvan gibi hareket etmesini yavaş yavaş bastırmaya çalışan ve son olarak girdiği tarikata tutunmaya çalışan bir karakter,Lancaster ise kendinden emin,kendini efendi gibi gören,kesinlikle kurduğu tarikat ile fikirlerine eleştri kabul etmeyen biri,gerçekten iyi yazılmış karakterler,benim en beğendiğim sahnelerden biri de Freddie karakterinin birisini dışarıya çıkarıp dövdükten sonra bir banka oturup yine hayvan gibi hareket etmesinden dolayı pişman olmasıydı.Jonny Greewood'un soundtrackleri yine muazzam kesinlikle filmin daha etkileyici olmasına katkısı olmuş,PTA'dan daha fazla tek planlı sekanslar beklerdim.Filmin fragmanlarındaki sahnelerden bazıları kısaltılmış bazıları yoktu bile eğer sahneler kesilmişse keşke Paul Thomas Anderson hiç kesmeden bütün sahneleri yayınlasaymış eminim film yarım saat bir saat bile uzun olsa yine hiç sıkılmadan izlerdim.Filmin ilk yarısı ikinci yarısına göre bence daha iyi ikinci yarı biraz durağanlaşıyor ayrıca filmin sonu daha iyi olabilirdi ama her şeye rağmen bu film kesinlikle oscar veya oscarlar almalıydı.

"I'm in love.I'm in love.We all have been in love.I'm in love we experience pleasure and extreme pain"

8/10
denize karşı 31 çekiyodu kapattım.
müthiş oyunculuk, harika sinematografi, tam oturmamış / oturtulamamış senaryo - kurgu ve vasatın üzerinde bir film.
daha iyi bi şey çıkabilecekken, tıkanmış kalmışlık hissi.
müthiş oyunculuklara rağmen bir şeylerin eksik olduğu film.
ya çok beğenilir yada nefret edilir. inişli-çıkışlı, temposuz ama anlatacak hikayesi ve çok iyi oyunculukları olan yönetmen filmi.

Filmin en etkili cümlesi sonunda geliyor.

--spoiler--
Bir ustaya hizmet etmeden yaşayabileceğin bir yol biliyorsan herhangi bir ustaya bizlere de haber ver, olur mu? Dünya tarihindeki ilk kişi olursun.
--spoiler--
paul thomas anderson'un en güzel filmi değil, ama güzel film... joaquin phoenix "hayvan" rolünde gerçekten hayvanlaşmış...
There Will Be Blood kalitesinden çok uzaktır ancak bu onu kötü bir film yapmamaktadır. Özellikle yönetmeni sevenler kaçırmamalılar.
katiyen bir magnolia, bir there will be blood ayarında olmayan, hofmann, phoenix ve amy adams'ın üstün performansları hatırına ite kaka izlenebilen, toplasan on beş dakikalık bir bölümü ilgi ve heyecan uyandıran film.
film tüm zamanların en iyi oyunculuklarından birini barındırmasına, yaşayan belki de en geleceği parlak yönetmen tarafından çekilmesine ve onca çerçöpün arasında yılın filmi olmasına rağmen türkiye de birçok şehirde gösterime bile girmedi. neyse ki aptal denilen abedeliler arasında filmden anlayan bir kitle var ki tüm zamanların en büyük açılışlarından birini yaptı.

evim sensin isimli film bu ülkede iki aydır vizyonda, bunu da not edelim.
Dogru düzgün birsey anlamadıgım film. Gitmeden önce eleştirileri okudum gayet olumlu yorumlar vardı ama filme bi türlü tutunamadım. Oyuncular çok sağlam konu güzel ama son dakikalarda uyumamak için kendimi zor tuttuğum film.
vizyona girmesine 5 gün kalan filmdir. bu yılın amour'la birlikte en çok merak ettiğim filmi. Yalnız türkiyede pek siklenmiyor sanki. Aynı hafta the master'la birlikte tim burton filmi (frankenweenie) ve william friedkin filmi (killer joe) de vizyonda olacak. Seçimini the master'dan yana YAPMAYANLARIN ip NUmarasını tesPit ettiricem. not: dayım mafya
venedik film festivalinde en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu ödüllerini toplamış paul thomas anderson filmi. önemli dallarda oscar ödüllerinin de en büyük adayı olacağı aşikar. türkiye'deki gösterim tarihi şubat 2013 olarak görünmekte. beklentileri boşa çıkarmayacağını göstererek geliyor. sabırsızlıkla beklemekteyiz.
Paul Thomas Andersonın yakında vizyona girecek filmi.
http://www.imdb.com/title/tt1560747/