bugün

nişantaşı'nda bir şubesi olan, içi insanın kendini evinde hissedebileceği şekilde tasarlanmış, ancak kasa başına gittiğinizde evdeki hesabın çarşıya uymadığı sosyetik mekan.
parasi fazla gelen bunyenin tercih edecegi mekan.
kestaneden nefret eden bünyelerin bile bayılacağı kadar enfestir kestaneli cheesecake'leri.
giden bir pişman gitmeyen bin pişman halinin yaşandığı yerdir.
enerjisi, ortamı, manzarası, çilekli tart'ı* ve müzikleri ile kalplerin birincisidir.
caddebostan şubesinde siparişimizi 20 dakika kadar geciktirmiş olan mekan. böyle durumlarda susmayıp hakkınızı arayın, çayı ikram ediyoruz dedirtene kadar. bir dahaki sefere tartımı beleşe getirmeyi deniycem *
istiklal caddesinde yeni şubesi açılacak olan mekan. tadilat çalışmaları sebebi ile insanlar çıkan tozdan nefes alamıyor, tüm işyerlerinin içi toz dolmuş vaziyette.

buda şunu gösteriyor bunlar rezil herifler, ulan milleti esir ediyorsunuz. ne belediye sesini çıkartıyor ne başkası, herkes yolunu değiştirmek zorunda kalıyor, batarsınız inşallah.

ayrıca kel kafalı kısa boylu bir artist var patronları olması muhtemel kişi, bir kaç gündür ortalıkta yok? eğer görürsem kendisine çıkan tozları yedireceğim.
pahalı.

yok hayır ne lümpen edebiyatı yapıcam, ne de züppelik meraklısı bir açıklamam olacak. bildiğin pahalı olan kafe. evet manzara gerçekten süper, ama bir limonataya 9.5 ytl vermenin hiç bir şartta "uygun" diye nitelendirilmesinin beklenmemesi gerek.

evet güzel yemekler yok değil, hadi mesela 23 ytl'ye satılan, menünün diğer seçeneklerine göre biraz daha uygun gibi olan mozarella buffalo(ki bir italyan peynirinin new york yakınlarındaki bir semtten getirilmesinin mantığını anlayabilmiş değilim) veya şnitzel tercih edilebilir.

ama bir mevsim salata söylüyorsun 24 ytl yahu!
arkadaşım salatanın kombine olduğunu, bir mevsim boyunca gelip o parayla salata yiyebileceğini sandı.

küçüktük. maldık. nasıl olsa "house'dayız şekerim" diyebilecek olduğumuz için marine edilmiş fil taşşağına 90, limonlu tang'e 150 ytl verecek durumdaydık herhalde. gidiyorduk.

işte şimdi yine nasıl olsa birileri bu mantıkta olacağından house cafe büyümeye, şubeler açmaya devam etmekte.

önümüzdeki günlerde, kendilerine karaköy'de 60 yeni kuruş'a, ali'nin yeri'nde satılan limontalardan götürüp; "bakın canım bunun adı limonata" demeyi düşünüyorum.
pahalı olduğunu yazmama gerek yok sanırım, ama o kadar pahalı ki kendimi tutamıyorum!
şimdi bu yazılanlar ortaköy şubesi için, ancak diğer şubelerde de durumun farklı olduğunu sanmıyorum.
öncelikle mekan kendine has bir tarza sahip ve muhteşem bir manzaraya, bu iyi. servis olarak da pek bir ilgilisiz pek bir burnu havada eleman topluluğuna sahip mekan ki bu kötü. geç servis, yanlış servis, düzensiz servis vs..

örneğin bir ızgara tavuk+bira(30luk) 31 ytl olmamalı bence. hele ki yemek hayvani büyüklükteki tabakta süs gibi duruyorsa. makarna siparişi veren arkadaşıma kova büyüklüğünde bir tabakta makarna geldi ancak içindeki makarnaya ulaşabilmek için kolunuzu büküp çatalı uzatmanız gerekiyor ve ne yaparsanız yapın 5. çatalda yemek bitiyor.

sadece müziği ve ortamı için gidilebilecek mekanlar vardır, çok sık gidilmez ama gidildiğinde verilen hesaba içi acımaz insanın, işte house cafe o mekanlardan değil..
istiklal caddesi şubesi'nde iki sezar salata ve iki su için bizden 120 küsür lira para aşırmaya çalışan mekan. doldurmuşsun fişi burdan bağdata yol olur lan. karşımdaki de yavrum saf, anlamadı, ödüyo saf saf. ben yemem ama.
bakırköy capacity şubesinin dışarıdan çok afili çok pahalı görünmesinden dolayı müşterisiz kaldığını, buna istinaden de kapandığını dost meclisince düşündüğümüz cafe zinciri.
aslına bakarsanız, aynı mekandaki pek çok cafeden daha bile ucuzdu.
sakızlı türk kahvesi meşhurdur.
ortaköy'de olanında yüzölçümü küçük iki bünye olarak portakal sulu, yeşil çaylı brunch keyfine 56tl ödeyip şaşırdığımız mekan.doyduk valla, hatta arttı bile otlu peynirler, ballar reçeller.biten en güzel şey nutellaydı.
ortaköy'de manzarası mükemmel yerde bulunan nezih cafe. deniz kenarında ki masaya oturmuşsanız, içkinizi yudumlarken gözlerinizi ayırmadan ortaköy cami ve onun üzerinde havada asılı köprü ışıklarına bakmak ömre ömür katar.. arkadan gelen hafif müzik ruhunuzu dinlendirir.. 10 numara mekandır.. gidilip görülmesi, oturup bir 21 years old'luk balvenie portwood şarabı eşliğinde manzarayı izlenmesi tavsiye edilir..
ankara'da filistin caddesinde de bir adet şubesi bulunan kaliteli cafe.
yemekleri son zamanlarda fazlasıyla bozulmuş restoran cafe zinciridir. Cesar Salata gibi son derece basit, az komplike bir salatayı bile berbat şekilde sunmayı başarmışlardır. Ama bitki çayları nefistir; orası ayrı.
nişantası şubesinin arka bahçesinin çok güzeldir.fiyatları yüksek,yan masanda sürekli bir ünlünün oturduğu,arkadaşlarla dahada keyifli hala gelicek cafe.
10 dakikada bir yanınıza gelip "her şey istediğiniz gibi mi gidiyor?" diye soran garsonlara sahip mekan.

yemek porsiyonları küçük ama çok lezzetli, tavsiye edilir.
chillout çalan kalite mekanlardan.
caddebostan şubesinde 14 liraya bir adet şişe tuborg içebileceğiniz mekan. çalan müziğin sesi çok yüksek. hiç de ev gibi değil.
Ankara'da şubesi bulunmakla birlikte pek bi esprisi olmayan sadece konumu itibariyle paralı tiplerin takılmaya devam edeceği mekan.
yiyecek içecek sektörüne boyut katan marka. hergün gidildiğinde insanı ekonomik olarak üzebilir fakat kaçamak ve kendine güzellik yapmak deyimlerinin tam karşılığı olan mekan. çalışan personelin manken model ayarında olması bariz belirgin.
pastasına doyum olmayan mekan.
2 yada 3 hafta once ergenlerin filistin sokagi texas sanip oraya buraya ates ettigi mekan...
fiyatları gerçekten pahalı mekandır buraya gitmek yerine içkini bir barda yemeğini bir başka cafede çayını limonlu bahçede içmek bana daha mantıklı gelmektedir.
ankara filistindeki şubesinde beceriksiz valelerin bol miktarda bulunduğu yer'dir. adamların eline porsche cayenne veriyoruz, sağ çamurluğu çizik teslim alıyoruz. sadece biraz profesyonellik istediğimiz, yapıyorsun bari iki tarafı da yap ki kombinli dursun, göze batmasın. net.