bugün

Bir yil once izlememe ragmen dun ogrendigim bir olay sonrasi hakkinda yazmak istememe sebep olmus filmdir kendisi.kanimca yesim ustaoglu'nun en iyi filmidir. Film her tabakadan kadinin fiziksel ve psikolojik siddete ugrayabilecegini bir psikiyatrist yardimiyla freudyen ruya yorumlariyla, harika karadeniz manzaralariyla ve karakterlerin en karanlik yonleriyle ele aliyor. Genc yasta zorla evlendirilmis bir kadin ve annesi uzerinden toplumun ataerkiyi en cok icsellestirenlerinin aslinda kadinlar oldugunu gozler onune seriyor. Toplumsal dayatmalarin kadinlar uzerinde dusunulen cogu tabuyu gozardi ettigini bir kez daha görüyoruz. Bu tabular ekonomik gucu olan kadinin eril zihniyetin getirilerine maruz kalmayacagi ve bu kadinlarin ozgurluklerini istedigi sekilde yasayabilecegi olabilir. Ama goruyoruz ki boyle bir sey tabiki de olanakli degil. Film tum bunlari kurguda hic bir aksama olmadan akici bir sekilde anlatmayi basariyor. Sinemada ilk izledigimde uzun sure etkisi surmustu.muhtesem oyunculuklariyla da film izlenilmeyi hakediyor.
Yeşim ustaoğlu'nun 2016 yılı filmi. Sıcağı sıcağına yazamadım. Dün izledim. Spoiler vermiyim ama ilk olarak şunu söylemek istiyorum ki sahnelerin kesilmesi doğal akışın bozulmasına sebep olmuş.

Diğer yandan filme gelince; uzunca süredir ustaoğlundan iyi film bekliyordum. Her filmini sıkı sıkıya izliyorum. bulutları beklerken'den sonra buna erişemediğimi düşünmüştüm.
Ama bu filmde özellikle insanın o karanlık tarafının sunulması aşamasında filmin gerçekten doyurucu olduğunu hissettim. Funda eryiğitin içinde bulunduğu durumdan çıkış aramasına dair gerçekleşen olaylar silsilesi özellikle özeleştiri yapmama sebep oldu. Erkek ne yaparsa kadın ne hisseder durumu hep erkekler tarafından sunulmuştu. Yeşim ustaoğlu burda erkeklere aslında önemli bi ipucu veriyor. Hem de aslında en basit alalade herkesin başından geçebilecek bi durumdan.

Kadın dostoyevski gibi film yapmış.
merakla beklenen yeşim ustaoğlu filmi. ne çok övülesi ne de yerilesi. derdi olan bir yapım. izlenmeyi ve üzerinde konuşulmayı hak ediyor.

Funda Eryiğit, Ecem Uzun ve Mehmet Kurtuluş rollerinde epey başarılı. cast seçimi çok yerinde olmuş. hakikaten cem karakteri için Mehmet Kurtuluş'tan başka isim gelmedi aklıma. *
not: bu serkan keskin yırtık dondan çıkar gibi her yerden çıkmaya başladı yav.

--spoiler--

film aslında şimdiye kadar pek çok kez işlenmiş bir tema üzerinden yürüyor. kadın sorunları. eğitimi düşük, orta-alt sınıftan da olsa yüksek eğitimli orta-üst sınıftan da olsa kadın yine kadın. duyguları var, beklentileri var. saygı gören bir kariyer, iyi ve nitelikli bir çevre, görece daha derli toplu bir yaşam sadece rahatlamak için bir kaçış. esas fırtınalar duygularda kopuyor. diğer yandan çocukluğunu yaşayamamış ve hiç birey olamamış bir duvaksız gelin vakası var. bu iki kadını buluşturuyor film. aynı zamanda başarısız bir cinsel hayatın çiftler üzerindeki etkisinden de bahsedilmiş. cem, yaşı geçmiş, cinsellik performansı düşük bir adam fakat bunu yüksek gibi göstermeye çalıştığı libidosu ile kotarmaya çalışıyor. sürekli porno izlemeler, her sahnede Şehnaz'a hallenmeler falan ama icraat söz konusu olduğunda sıkıntıları başlıyor, erken boşalıyor. kadının arzularını, ihtiyaçlarını, onun cinselliğini umursamıyor. bu da başarısız bir cinsel hayatın temelini oluşturuyor. elmas ise kadın cinselliğini fark edemeyecek kadar küçük yaşına rağmen bununla erken tanışıyor. üstelik hoşlanmadığı, yan yana olmaktan sakındığı bir adam ile yaşıyor bunu. filmin adının neden tereddüt olduğu ile ilgili soru işaretlerim var. mahkeme olayı ile ilgili bir durum sanırım. orayı pek şey yapamadım.
--spoiler-
yeşim ustaoğlu'nun araf'tan sonra üzerinde çalıştığı yeni filmi. şimdiden izlenecekler listesine koymakta yarar olangillerden.
peyami safa' nın " bir tereddüdün romanı" isimli kitabında çok iyi işlenmiş olgudur.
" insan tereddüt ederse serçe parmağını bile oynatamaz. "
incesaz'ın mazi kalbimde albümünden, aranağmesini ve "ya da korkularına mağlup kırk küsur yaşında" bölümünü dinlemeyi çok sevdiğim eser.
harika bir münir nurettin selçuk güftesi.
sözleriyle büyülüyor adeta .

http://www.youtube.com/watch?v=xJj3oyLkjjk&feature=related
aslında... bu... konu... hakkında... yazsam mı... bilemiyorum...
Desem ki: ben, seni pek çok...hayır, kızar, bilirim;
Tereddütüm, acebâ, hiddetinden az mı elim?

munir nurettin'in seslendirdiği harika tsm parçası.
şiir versiyonu akıllara ziyandır;

http://www.youtube.com/watch?v=YEBufUztUGA
"bir adım ötesi dönüşü olmayan yolun başında"

yada

"derim ki çektiğim insaf edin eğer azsa
desem ki ben seni pek çok, hayır kızar bilirim "

ikisi de ayrı ayrı güzel olan arada kalmışlık şarkılarıdır.
tereddüt etmek, arada kalmak en kötüsüdür. "cehennem araftır" demiş bir yazar, arada kalmak hiç bi yere ait olamamak.
dönüşü olmayan yolların başında karar verirken "ya kızarsa", "ya beni sevmezse" diye düşünmeyin.
deve kuşu kaberelerinde Metin akpınar söyler bunu çok güzel.
zwystone teşekkürler. az bile yazmış. muhteşem, harikulade, yegane... ve bir o kadar da yalnız bir eser.
mirkelam'ın eğlenceli şarkılarından biri daha.
duygusal mı erotik mi bilinemiyor.

ne kötü baharda açmayan çiçek
ne kötü ısınmayan bir yaz günü
ne kötü bir türlü aşık olmayan kadın; benim canım
ne kötü rüzgarla dolmayan bir yelken
kollarını aç bana, ben geldim
vücudunu geri çevirme
tereddüt edip de bu tende ateşi terle söndürme
terle terle terle terle söndürme
tutkulu bebeğim çekinme çekinme
ıhıı işte böyle
güzel hııııchh..
tutukulu ıhı ıhı tutkulu
karar verememe, seçenekler arasında kararsız kalma.

_ hacı kadınlar evlenirken çirkin erekekleri tercih ediyorlarmış.

> desene sana gün doğdu.

_ hacı ne bileyim tereddütlüyüm.

> la bi yürü git, bi kelime öğrendin hemen cümle içinde kullanmalar falan...töbe töbe!
verilmesi gereken karar... aslında cevap bellidir, vereceğin karar bellidir, ayarlıdır her şey çünkü. ama yine de kafada "ya...?" diye başlayan cümleler dizini vardır. doğrunun ne olduğunu bildiğin için kendinden eminken acabalar tırmalar beynini... akıl tüm varlığıyla doğruyu haykırırken, bir his, bir duygu kaplar vücudu, uyuşturur aklı. emniyetle bir kavga içine girersin, kararının kesin olduğunu bilirsin yine de sorgularsın. doğruların çakışır, yaşadıkların örtüşür. benzer ama farklı, tutuşur ama örtüşmez bazı şeyler. kalakalırsın bir çıkış yolu ararken yürüyemez olursun. mutluluklar vardır önünde, bir tarafta pişmanlıklar. gözün kapalıyken bakmayı öğrenirsin. ve öyle bir şeydir ki sadece bir an gelir tereddüt.
incesaz'ın kişide değişik duygular uyanmasına sebep olan, müziği ayrı,sözleri ayrı hoş olan, dinlendirici bir şarkıdır.

sözleri:

işte göründü yine
ürkek ve dalgın âşık
kendi yangınından kaçak
mendilini yakıyor bak
tereddütle seviyor

gözleri yaz gecesi
saçlarında yıldızlar
yorgun ve mahçup sesiyle
diyecek çok sözü varken
tereddütle susuyor

hayallerinde vardı
böylesi bir sevdaydı
öyleyse şimdi gönlü niye böyle karışıyor

bir adım ötesi dönüşü olmayan yolun başında
ya özgür, ya tutsak ve sarhoş bir sevdanın peşinde
zaman duruyor işte o an

bir adım ötesi dönüşü olmayan yolun başında
ya da korkularına mağlup kırk küsur yaşında
hayat dokunuyor yüzüne
gecikmiş bir keder gölgesiyle
(bkz: mütereddit)
en kötü duygulardan biridir.bilemessin ne doğrudur ne yanlıştır.neyi seçeceğini bilmeden yalpalarsın yolunda.
Kaygıyla birlikte olduğunda bir insanın türlü zihinsel problemleri yaşamasına sebep olabilecek duygulardandır kendisi. Sarhoşlar tereddütsüz olurlar, tereddütten kurtarır sarhoşluk ama kaygıdan kurtarır mı bilmiyorum. Kurtarsa da, önemli olan sürekliliğidir. insanoğlunu sürekli sarhoş halde tutabilecek bir uyuştuturucu türü var mı yeryüzünde bilmiyorum. Olsa belki de denerdim. işte düşünün ki bu tereddüt denen duygu kaygıyla birleştiği zaman insanı sürekli sarhoş gezme ütopyasına yönlendirebiliyor.
işte böyle durumlarda insan, sığınacak bir kuvvet arar etekleri altına. KOru beni, yardım et bana, yol göster bana. Hani bazen atasözlerine sığınır insan, kendine destek verir, gün doğmadan neler doğar der, ben söyleyeyim arkadaşlar, bi bok doğmuyo. işte ancak böyle kekeme cümleler dökebiliyorum bu sayfaya.
fıstık yeşili ve parlak bir gece elbisesi olabilir..

hani şu giyeninin sırtını açıkta bırakan türden..

ya da habersiz iken o..

saçlarına daldırmış ellerini ama ellerini tam..

ve ağırlığını bir tarafına vermiş iken hem

hem o ağırlığı taşıyan hem de kaytaran iki ayağında

kelebek dokunuşlu bir çift ayakkabı

bir de tül var ki üzerinde..

varr..
ayn. ayna. göz. göze.

ve dÂhi onlarca gayya kuyusu iplikleri. replikleri. yere çakılmadan düşmek, nefes sarfiyatı boşluğa. hep..

çöl, ıpıssızdır ya bir de ıpıslak, yeter ki görünmez maverÂnda su olsun..

serabı bilmeyen serhatten kaçar mı?..

doldur hadi boşlukları, vardır elbet senden artakalan yanları gölgenin..

"insan, sığmıyor insana havel!"
incesaz ın anlamlandırılamayan duyguları şaşırtan bir incelikle analiz eden sözlerin bulunduğu hoş melodili bir şarkısının adıdır.
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep arkası yarın! arkası yarın! arkası yarın!
sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
bölük pörçük yaşanırken aşklar, acılar, nefretler
başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
meraklanırsanız, heyecanlanırsınız, sinirlenirsiniz de
oysa kahramanı olduğunuz oyunda
habersizken olanlardan, olacaklardan
ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!

küçük iskender..
yapılacak bir olay karşısında yapamama korkusunun seni sarması ya olmazsa diye cesaret edememe...