bugün

yeni fark ettim ki babamdan rahmetli diye bahsedildiğinde cinlerim tepeme çıkıyor. üstelik bazen ben de rahmetli diyerek anıyorum. ama başkasının ağzından duyduğumda nadiren küfür eden bir insan olarak sikerim yapacağınız işi deyip ortalığı dağıtmak istiyorum. rahmetli değil sanki babam bir yere gitmiş ama gelecek.
Bakıyorum entry'ye 1 sayfa, yuh amk diyip basıyorum eksiyi.
8-9 yıl önce başka bir mahlasla yazıyordum burada. Birkaç yazar arkadaşım vardı, çok iyi zaman geçiriyorduk. Onların yazdıklarını okumak da çok büyük keyif veriyordu bana, sayfalarca dahi olsa. Şimdi hatırlayabildiklerimi kontrol ettim, silik olmuşlar. Biraz içim burkuldu.
Hayır olsun rüyamda "Allah için bana yazma, dostluğunu falan istemiyorum hayır" dediğim bir kız arkadaşı gördüm.

Bir yerde kasiyerdi.
Neyse bir şey aldım. Hatırlamıyorum bile.

300 lira tuttu.
Geldim konuşmayacağım ama.

Kusura bakma az önce sordum bir yanlışlık mı var diye yok dediler maalesef dedi.
Sıkıntı değil her şey pahalandı dedim ya la.

Sonra ee napıyorsun dedi.
iş güç bildiğin gibi dedim.

Sürekli gülümsüyor.
Konuşmak istiyor belli ama ben işimi halledip çıktım.

Sonra telefonum çaldı.
Arayan hatun. Yine kavga ettik.

Saçma ve sanki biraz gereksiz bir rüyaydı işte.
Bu geceki rüyamdan biraz köpürtmeyle en kötü bi sezon dizi çıkar. Her Bölümü 40 dakika olmak şartıyla 8 bölüm falan çıkar. *
Başrol öncekilerle aynı yan roller epey değişmişti bu kez. Evde kalmak mecburiyetinde olduğumuz bu günlerde bu rüyalar oluyor mu hiç sevgili bilinçaltım, senin yaptığın iş mi şimdi ?
Allahtan içinde bir takım güzel şeyler vardı da yine çekilebilir bir hal aldı durum.
Havanın güzel olması sebebiyle biraz balkona çıkıp uzandım. balkona doğru eğilen koca dut ağacı ve gökyüzünün manzarasına doğru yüzümü çevirdim. Düşen modumu tekrar dengelemek istemiştim.
O sırada yan dairenin balkonundan her dinlediğimde beni alıp götüren parçayı mırıldanıyordu birisi.
Olduğum yerde yine gözlerim doldu.
Oldukça kötü söylemesine rağmen önümde müthiş bi manzara olmasına rağmen gözlerim dolmayı nasıl başarmıştı? Bu hale gelmeyi nasıl başarmıştım bilmiyorum.
hala pembe prensesli yorgan ile yatıyorum ve odamın her yeri pembe.
sadece sıkıldığım için beynimi kusacak yer arıyorum.kafa açıyorum.Kaliteli geyik yapacak arkadaşlarım uzaklrdA
22 yıldır hiç bu kadar içim boş hissetmemiştim. Hissetmem demiştim zamanında. Hissettik.
cuma gününü de resmi tatilden sayarlarsa çılgıncasına bir mutluluk yaşayacağım.
Rüyamda taramalı tüfekle göğsümden vuruluyordum şımarık bir velet tarafından, seni gerçekte bulursam siktim belanı pis velet.
Çatıda (yaklaşık bir 10.kat) mahsur kaldım.

Demir kapı kapandı rüzgarla.
Dışarıdan açılmıyormuş. Yeni öğrendim. *

Şehri izlemek de mi suç.
kimseye diyemedim de.

Çatının yol olmayan diğer tarafına hafif riskli de olsa duvar üstünden geçersem belki diğer tarafın kapısı açık kalmış olabilir.

En iyisi kardeşimi arayayım. *
Üst kat komşum bebeğini tahta beşikte uyutmaya başladı. * Bebek, ikinci çocuğu ve ilkinde kesinlikle böyle bir şey yapmıyordu. Defalarca uyarmamıza rağmen sabahın altısında beşik sallıyor. Dün en son annemle iki yönden duvara vurup susturduk kendisini; bu sabah yine aynı şeyi yaptı. Ben de sekiz yıldır kutusunda sakladığım ve havalandırmak için dahi kutusundan çıkarmadığım kemanımı indirip sıfırdan çalmaya başladım. Dört yıllık keman eğitimini tamamen unutmuş gibi gıcırtılı bir şekilde bol reçine eşliğinde çalıyorum. Buyursun şimdi o beşikte uyutsun o çocuğu.
ne kadar soguk olursa olsun uyurken pencereyi mutlaka acip uyurum. ifil ifil.
Içten içe çok ucuz ve nefsine tutsak biri olduğumu biliyorum. Ama bunu öyle güzel saklıyorum ki çevremdekiler ve hatta kendim de çoğu zaman yüce gönüllü biri olduğum yanılgısına düşüyorum.
uyumadım. üzerine midnight gospel'in ilk bölümünü izleyince kafam sikildi tam. kendim için iyi bişey yapmam gerektiğini bana hatırlattı bi arkadaş. çet yapmanın güzel bi yanı başkaları aracılığıyla eksik yönlerimizle yüzleşmek. çalışmamak. çalışmak için çaba da harcamamak. bu. geç değil tabii. hayatımı düzene sokmak yerine vakit öldürüp eğlenmeye baktım. kendime itirafım.
Uyumadım, gözlerim adeta kan çanağı gibi. Sigaramı içtim. Şarjım %25, yatağımda sola döndüm tek elle bu entry'mi yazıyorum. Yaklaşık 2-3 gündür boş yaşadığımı düşünüyorum. Sadece düşünüyorum ama... Bunu değiştirecek bir şey de yapmıyorum. Günlerdir evdeyim, kilo aldım ve saçlarım uzadı. Bu gidişle insanlıktan çıkacağım herhalde...
stajyer gibi bir şeydim ve iş yerindeki ilk günümde patron "irlanda'yı aramak lazım" dedi. hesapta herkes ingilizce biliyor ama çalışanların hepsi yere, tavana falan bakıp çenesini kaşıyordu. hissettim ki ihale gözlüklü ve pantolon askısı takan bir çocuğa kalacaktı. tam o sırada kendimi göstermek için fırsat çıktı deyip "ben ararım yahu konu ne?" dedim.

sanki 28 yılımı sektöre vermiş birisinin rahatlığındaydım.

anlattılar. anlar gibi oldum. aradım irlanda'yı ya noolcak falan diyorum. fakat o aksandaki ingilizce beni biraz bozdu. odadaki herkeste kvırabilecek miyim gibi bana bakıyor. bir noktadan sonra karşımdakinin ne dediğini anlamaya çalışmayı bırakıp sadece akıcı ve havalı konuşma derdinde olduğumu fark ettim. ben tenk yu tenk yu diye telefonu kapamaya çalışırken karşı taraftaki kız "hold on pliz" falan diye bir şeyler soruyordu.

"çat"

kapattım telefonu. ertesi gün patron "irlanda'dan faks gelmedi hala ya" dedi. dedim "göndereceğiz dediler valla" dedim. bir daha ararttılar. yine aynı muhabbet. ertesi gün yine aynı film. hay amına koyim üçüncü kez arayamacağım deyip irlanda'yı arar gibi yapıp evi aradım. annem çıktı. sürpriz olmadı. yine akıcı şekilde konuşuyorum böyle artiz artiz. arada posta da koydum faks gelmedi diye. türkçesi "kardeşim göndercez gönderz diyosunuz hala bir bok yok" manasında şeyler diyorum. annem de sesimi tanıdı ama olaya anlam veremiyor. vardır bu delinin bir derdi deyip "yes, yeeessss" diyerek beni dinletiyor.

"do i make my self clear?" diye hiddetli bir kapanış yaptım.

"yes olrayt oğlum" dedi annem karşı taraftan.

kapattık telefonu. "ne diyorlar?" dedi patron. "olrayt" diyorlar dedim. yalan değildi hani. sonrasında "ben bir tuvalete gideyim" deyip oradan ayrıldım. bir daha da gitmedim.
dünden beri üzerime çökmüş büyük bir yorgunluk hissi var. geceden beri ellerim titreyip ara ara gözlerim kararıyor. yaşamak için yemek yiyesim bile yok, kahveyle beslensem bile olur. bugün kalbime bir sancı girdi gibi oldu şimdi ise kalp çarpıntımı dindirmeye çalışıyorum. bu ruhsal çöküntünün bedene vurmuş hali olabilir mi?
Dün yıllar öncesinin duygusu üstüme çöktü.
Onu gördüğümde ağzımı bile açamıyordum.
Şimdi ise onu hiçbir yerde bulamıyorum.
Kırgınlığımı saklamak ve aşmak için bu sözlüğe geçiş yaptım. Burada beni kimse bilmeyecek ve ben de özgürce yazacağım.
taksimde benettonun olduğu sokakta ufak çingene bir kız çocuğu var. bir seferinde arkadaşlarla otururken yanımıza gelip para istemişti. ben de o zamanki aklımla şimdi buna para versem, gidip birisine verir diye düşünmüştüm. gel beraber bakkaldan ne istiyorsan alalım dedim. ben sigara aldım, ona da eti browni aldım birtane. teşekkür edip yanımdan ayrıldı. o günden sonra ne zaman o sokakta bir yere otursam gelir abi nasılsın der, muhabbet etmeye çalışır. bir seferinde tam sigara almaya giderken geldi gene, abi bakkala gidiyorsan ben alayım dedi. iyi dedim 5 milyon verdim bi tane sigara istedim. masadakiler tam gitti 5 milyon derken, elinde sigara ve paranın üstüyle geri geldi. ben de paranın üstünü ona bırakıp senin olsun dedim. neyse aylar geçti, doğum günümü yalnız kutlamak için taksime 2 bira içmeye gitmiştim. masada yalnız otururken geldi yine bu. abi hayırdır yalnızsın dedi. bugün böyle dedim. sonra canımın sıkkın olduğunu farketti. ben de doğum günüm olduğunu söyledim. öylece biraz bakıp gitti. ben de vay anasını satayım o da gitti derken bir tane eti browniyle yanıma geldi.
- abi, doğum günün kutlu olsun!

o sırada dostlarım dediklerim geçti gözümün önünden...
bir ara uzun uzun yazarım.
Duvarı yıkan vuruşun gücü, insanı yıkan ise dokunuşun sahibi. Can bu, canlı olmak böyle.
Birilerinin verdiği sağlık sorunları sebebiyle bir suredir namaz kılamıyorum. Ilk zamanlar kilmaya çalıştım, ama ellerimi bile bağlayamadım. Ama ramazan yaklasiyor ve 2 senedir teravih kaçırmadım. Bu sene de inşallah kaçırmayacağım.