bugün

babam ve oglum'da gerçekleşen eylem..
deli gibi asiksindir ama bicare son gorusmenizdir. veda etmeyi kaldiramaz bu kadar ask barindiran ruh, onun icin en konusulamayacak ortam secilir, sadece yanina oturulacak; konusmadan sarilinacak, beyhude akli baska yere yonlendirme cabalariya bogusulacaktir. dayanamazsin kokusuna sonra, icine cekersin son defanin yukledigi eziyetle..
sonra dudaklariniz bulusur kutsal bi merasim, ama daha cok bi cenaze toreni tadinda bu sefer.. onun dudaklarinda hickirirken bulursun kendini. sen agladikca uzaklasir, anlam veremezsin. ve iste sana kalan sadece tuzlu gozyaslaridir film bittiginde..
uzerine sinen kokusunu bi omur boyu muhurlemek icin asla yikamamaya and icersin giydigin t-shirtu. daha sonra ardina bakmadan gideceksindir,
melekler bi dusun gercek olmasina izin vermeyecek kadar bencildir cunku..
(bkz: gönül yarası)
babam ve oğlumun dışında hiç gerçekleşmemiş eylem. gerçi gülmekten gözümden yaş gelmişti ama sanırım o ağlamak sayılmaz.
Filmin kötü olduğunu gösteren belirtilerdendir. Zira bir sinema çıkışında ağlayan insanlar görürseniz. O filme gitmeyin.
böyle saçma şey olur mu dedirten durum. binlerce insanla aynı salonda ağlanmaz, zayıflık, saflık göstergesidir. içine atılır, fenerbahçe maçları için saklanır.
ağlayan kişinin cinsine göre değiştirilebilir toplumumuzda. örneğin ağlayan bir kız olsa normal karşılanır o kızdır duygusaldır. eğer ağlayan bir erkek olsa ayıplanır çünkü o adamdır.
iki sevgili bir duygusal filme gitmiştirler ve;
e: -aşkım neden ağlıyorsun?
k: -çok romantik ve duygusal bir sahne nasıl ağlamayım.
e: -hmm...

aynı iki sevgli bu sefer bir dövüş filmindedir ve;
k: -aşkım neden ağlıyorsun?
e: -görmüyormusun?
k: -neyi?
e: -Jackie Chan in attığı tekmeyi.
k: -aşkım ağlıyacak ne var bunda?
e: -nasıl ne var ne kadar duygusal bir tekme bu.
(bkz: ıssız adam)
özellikle de son sahnesi sayesinde selpak* sektöründe büyüme kaydedilmiştir.
etraftan gelen sümük çekme sesinden filmi izleyememektir. ortak bi bilinç oluşup çoğu kişinin ağladığı sezilince artık insan kasmaz ve yardırır, pönküre pönküre ağlar, ama ağlamayanlar da vardır. onlara da biraz yazıktır...
hıçkırmadan ağlanırsa sorun olmayacak durum.
beyaz perdenin yansıtmış olduğu hüzne ortak olmaktır.
başka dilde aşk filminde yaşanmış eylem.
(bkz: selvi boylum al yazmalım)
film tek başına izleniyorsa daha böyle kısık sesle, hafif iç çekmelerle yapılandır.
en duygusal sahnede bir de alttan insanı intihara sürükleyecek türden acıklı bir müzik verilir, istersen ağlama. millet duymasın, rezil olmayayım psikolojisiyle hıçkırarak ağlamamak için büyük çaba gösterilir, eller yelpaze misali yüze doğru sallanır.
(bkz: the green mile).
izlenen film ve uzatılan mendil. (bkz: aşk tesadüfleri sever)
(bkz: umut) filminde az daha gerçekleştireceğim eylemdi.
ışıklar birden açılınca, çaktırılmamaya çalışılan eylem.
(bkz: ya sonra)
(bkz: aşk tesadüfleri sever).
1-2 yılda bir çıkan kaliteli türk aşk filmlerinde** dişi insanların yapmakta zorunluluk hissettiği hatta bunun için kendilerini zorladıkları olay.
(bkz: çok havalısın çok dikkatimi çektin tamam)
ya bu olay çok kıl bi olay. göz makyajın akar, karanlıkta nasıl sildiğini bilemezsin bir de insan toplum içinde ağlamayı sevmeyen bir yaratıktır fakat nasıl bir ortamsa sinema ortamı, harry potter-ölüm yadigarlarında yanımdaki bayan sümkürerek ağladı yahu. nası bir mantıktır bu bacım. babam ve oğlum mu la bu, ıssız adam mı? kitabını da okumuştum, üzülmeyin hanfendi, heri yaşayacak demek istedim, yapamadım, bıraktım, ağladı.