bugün

işverenler, herkesin harranlı olmasını istiyor ama sendikayla da dirsek temasından kaçınmıyorlar. sendikalar da işverenlere bayılıyorlar. Türkiyede sendikalar güçlüyü seviyor.
işçilerin üye olduklarında, işverenlerin toplantılarda genelde “tasvip etmediğimiz davranışlar” olarak nitelendirdiği işçi birliği.

Bayılıyorum böyle eğilip bükülmelerine. Sanki devlet meselesi a…na koyim sendika desen ne olacak.
Düzgün işlese iyi bir şey. Türk tipi sendikacılık saçmalıktır. Benim hakkımı korumak için neden para bekliyor bu şeref yoksunları? Başımıza bir ağa yetmiyor gibi ikinci bir ağa da sendika yöneticileri geçiyor. Sorun bizim insanımızda. Her yerde başımıza bir çoban arıyoruz.
dünya geneli için yazarsak; gerçek işçi birlikleri olmasına imkan yokktur.
devletler gibi düşünün. seni korumak için senden para keser ama en çok yöneticilerini korur.
dünyada şirketlerden daha zengin sendikalar vardır.
güler misin ağlar mısın.
ha oladıklarında da kötü ha. bu seferde hak duygusu olmayan şirketler acımasız politikalar uyguluyor.

sonuç olarak hiç yoktan iyidir denilebilir.
Kapitalizmin Sistemli kölelik projesinin 3 ayağından ikisini oluşturan işçi ve işveren topluluklarını kendi aralarında toplayan ve birbirlerine karışmasını engelleyip kutuplar halinde kalmalarını sağlayan yapılar. Diğer ayak düzenleyici sıfatı üstlendirilen devlet mekanizmasıdır. Bu sistem Japonya’ya Amerika tarafından yerleştirilmeye çalışılmışsa da kültürleri müsait olmadığından eğreti kalmış, grev gibi enstrümanları çalışmamaktadır. Ülkemizde alttan alta bir uyanışla fonksiyonlarını yitirmesi beklenmektedir. Önü alınmaz bir kalkınma için her kesimde sanayi devriminden devşirilen bu mekanizmalara gerek kalmayacak şekilde emanet odaklı hassasiyet geliştirilmesi gerekmektedir. Emanet:mülk, can,
siyasi partilerin ulaşamadıkları işçi memur çalışan kısmına ulaşmak için kullandıkları, işçi siken kurum.
görsel
işçilerin; patronlarının iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik.
(bkz: iron law of oligarchy)
Emek verdiğiniz yer ile bağınızın kopartılmasına sebep olabilen kuruluşlardır.

Edit: Örn: Aşkın Sendikası: sev-iş
inanmadığım Oluşum ve zaman zaman zorla içine sokulmak istendiğim de oldu.bunun için konuşamayanlar da oldu.söZde herkesin haklarına saygılılar.ben harranlı kalmaya devam edeceğim.
Sendika deyince akla hemen Nakliyat-iş Sendikası gelir. Genel Başkanı ve yöneticileri işkollarındaki ortalama işçi ücreti kadar maaş alır. Şaka değil gerçektir.
Devrimci, işçi sınıfı sendikacılığı yapan yegane sendika olduğu için sağlı sollu dört yanı puşt zulasıdır.
Binbir emekle örgütlediği 2200 işçisinin, bir gecede oldu bittiye getirilip tam toplu sözleşme aşamasında işkolu değiştirilmiştir. Maksat devrimci Nakliyat-iş'i barajın altına düşürmek, işçi Sınıfını da biricik sendikasından mahrum bırakıp keyiflerince sömürmektir.
CHP'nin "demokrat" belediye başkanlarının Nakliyat-iş Sendikası'nı gördükleri zaman öcüleştikleri bir garip örgüttür işte.

bakınız:

http://kurtuluspartisi.or...lan-isciler-geri-alinsin/
1982 anayasasında darbeci zihniyetin katkılarıyla icraatları daraltılmış, işçi hakkı koruma işlevi yeşilçam filmlerindeki anılarda kalan sendikalar, son yıllardaki icraatlarla çıkarılan yasalarla tekrar canlandırılıyor. seçimden sonra da ülkenin büyümesine en büyük katkıyı sağlayacak işçilerimizin yanında olacak bir iktidar konusunda şüphem yok
darbe anayasasıyla çok badireler atlatmış olsa da, 2010 referandumundan sonra iktidarın yaptığı değişikliklerle insanların birden fazla sendikaya da üye olma hakkı doğmuştur. ak parti 13 yıllık iktidarı boyunca her zaman işçilerin yanında olmuş, haklarını savunmuştur.
para sömürmekten başka bir işe yaramayan kuruluş.
beş para etmeyen tipleri, adam kılığına sokan bir muşambadır sendika. muşambayı kaldırınca görürsün ki altında sığ bir tip vardır. hiçbir zaman şaşmaz, yurt dışında nasıl işler bilmem. fakat türkiye'de bir kaç tane omurgalı sendika hariç geri kalanları aşırı derecede lüzumsuzdur.
Tecrübelerime dayanaraktan siyasi bi partiden farksız çalışırlar.
bir sendika siyasileşmeye başladığı an gerçek işlevini kaybetmiştir. günümüz sendikalarına dikkat edersek işçi yanında olan, gerçekten işçiyi düşünen tek bir sendika yok. ya tamamen komünist propagandalar yapılıyor ki bu ' eşitlik ' anlayışlarından ziyade körelmiş ve son derece yobaz bir yorumda yapılıyor ya da körü körüne tam anlamıyla bir hükümete uyum hali mevcut. türkiye'de adı olup anlamı olmayan bir kavram artık.
malum kusurları sebebiyle yerden yere vurulan örgütlerdir. fakat yönetimi işçiler tarafından seçilmektedir. hem nerede var yamyam git onları seç, hem de ağla, sendika düşmanı kesil... var mı öyle yaş dava?

işçi düşmanı oldukları için sendika karşıtı olanlara fazla lafım yok... patronsalar eyvallah.. ücretli çalışıyorlarsa zaten gerizekalıdırlar; laf anlatmaya değmez.
devletten önce biz sikelim mantığı ile çalışan sosyal örgüt.
Turkiye'de sorgulanmasi gerekendir. Bu amina kodumun sendikasinin bir de on bin lira, on beş bin lira işçinin maaşından kestirip maas alan yöneticileri var, ondan sonra bu adamlar geciyo kamera karsisina, 75 milyon insanin gozunun icine baka baka soma maden ocağını övüyo, oradaki güvenlik tedbirlerinden bahsediyo, aklamaya çalışıyo. Neredeyse ölen madencileri suçlayacaklar. Amk insallah bebeginiz colugunuz cocugunuz ölür geberir bu haram paralari yerken.
Bana göre, işçiye sağ gösterip sol vurmaktır. iş verenin sömürdüğü yetmiyormuş gibi sendikanın da kanuni olarak sömürmesidir.
arada sırada iş yerinize gelir size sorunlarınızdan bahseder ve gider. ulan gerizekalı sorunlarımı sen benden dahamı iyi bileceksin, bana çözümlerle gel dedirten, genellikle iş yerindeki en yalaka insanın temsilci seçildiği, en yukarıdan en aşağıya bi yalaka zincirinden oluşan, işverenle değil işçiyle pazarlık yapan, bu güne kadar faydasından çok zararını gördüğüm, kolay para kazanmanın yolunu bulmuş yolsuz insanların kurduğu, kenelerden oluşan topluluk. Ohhh beee!
ülkemizde sendika örgütlenmeleri %90 oranında kamu alanındadır. bunun yanında bu kamu kuruluşlarında özelleşme sonrası işçiyi patrona peşkeş çekme gibi bir görevleri de olup; memleketin en ücra köşesinde olan özelleştirme sonrası kendilerine yakın bi üniversite hocasını götürüp, konferans verdirirler. konu basittir: "işçi kardeşlerim! emekli olmayın, 4-c statüsüne geçmeyin. işimizi işyerimizi koruyalım bıdı bıdı bıdı." işçiye karşı bütün söyledikleri bu! eylem planıydı, iş güvencesini koruma planıydı hak getire

işin patron kısmında yapılan pazarlığa bizzat şahidim ki oda şöyle idi: "2014 yılında şube seçimi var, bu süreye kadar şu sayıdaki üyemize karışmayın bizi koruyun, seçimi atlattıktan sonra her türlü anlaşırız." ayda kemiksiz, darasız cebine 25.000 tl giren sendika şube ağasının * işçiyi koruma anlayışı.
sadece işçiler değil, memur öğrenci ve işverenler tarafından kurulabilen sivil toplum kuruluşu.