bugün

sanat, kişinin içindekileri ruh, zeka, duygu ile dışarı yansıtmasıdır...
kendisi için soyunulabilen kavram..
bazılarının içine tükürmek için can attıkları mes'el.

- -
- -
< O O >
- -
- * -
- -
Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
sanat bir insanın yüzüne baktığınız zaman onun görünüşüne aldanmayıp, ruh halini anlayabilmenizdir. fiziksel olanın ötesine geçip, hissetmektir sanat.
ideolojilerin estetize edilmiş hali...
halk için değil kendisi için yapılmasının gerekliliğine inandığım olgu...
(bkz: nevizade)
sanat uzun, hayat kısa.
-hipokrat
Sanat, en kaba anlamıyla, yaratıcılığın ve/veya hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.Ancak içinde estetik değerler barındırmayan ürünlerin sanat olarak değerlendirimesi yanlış olur.

Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Açık olan nokta ise sanatın insanlığın evrensel bir değeri olduğu, kısıtlı veya değişik şekillerde bile olsa her kültürde görüldüğüdür.

Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki 'art' sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek ingilizce'deki 'art' ('artificial' = yapay), gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay) gerekse Türkçe'deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay) sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış, ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş, 1950 ve 60'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.
nevizade'de bir meyhanenin adı..
insanların, doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi araçlarla güzel ve etkili bir biçimde, kişisel bir üslupla ifade etme çabasından doğan ruhsal bir faaliyettir.
göze ve kulağa hitap eden haz veren estetik bütünüdür.
kimi genç romancı ve hikayecilere göre anlaşılmaz cümleler yazmak, okuyucunun beynini patlatarak bir şeyler anlamaya çalışmasını saglamaktır.
''gözlerinden akan kıvılcımlar yüregimdeki prizmadan geçip 7renge ayrılıyor ve bu her renk kulagıma aşkın notalarını fısıldıyordu. gözlerindeki dayanılmazlık, ruhundaki sislerle birleştiginde unutulmazlıgın dondurucu soguklarında eriyordum.'' şeklinde iki tane cümleyi yanyana getirmek sanatmıdır yani? lan ben bile yazdım işte iki dakikada. son çıkan hikayeciler ve romancılarda bu tarz bir anlatım görüyorum ve bunu sanat diye nitelendirenleri şiddetle kınım kınım kınıyorum. hatta bir adım daha ileri gidip bunları yazanları imza günlerinde çürük yumurta ve domates salçasıyla protesto ediyorum.
bir duygunun, bir tasarının veya bir güzelliğin ifadesinde kullanılan tümü ve bu metodların sonunda ulaşılan üstün yaratma eylemidir.
ülkemizde sanatçı'dan ayrı düşünülemeyen kavram. sanatçı, birey olarak, görüşünüze aykırı, insanlıktan uzak bir insan da olabilir. fakat; sanatçının sanatını, sanatçının birey oluşuna göre inceleyemezsiniz. sanatçı oluşuna da buna göre karar veremezsiniz.
(bkz: milliyet sanat) *
sanat herkesin ulaşması gereken bir şey değil, herşeyden farklı olan bence sanat herkesten farklı olan da sanatçı oluyor.

Düşünsenize herkes tiyatroya gitse, tiyatronun bir anlamı kalır mı ? o kadar tiyatro salonu hangi ülkede var zaten. Ya da biri derse tiyatro sanat mı ki diye ? Sanat az ama öz kişiye hitap eden bir şey.

işte öyle bir şey hafif halktan uzak, hafif deli saçması, herkesin anlamasının gerekmediği, ufak gruplara özel, onlar için güzel.
derindir. başkasının göremeyip düşündüğünü, görüp dışa vurmaktır.
sosyal çöküşün acısının en açık ve en iyi ifade edildiği yer sanattır.
ulusca bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldugumuz konulardan biri.
(bkz: sıçmak bir sanattır)
insanın duygu, düşünce, tasarım ve izlenimlerini, belli bir durum olay veya olguları belli bir amaç ve yöntemle, belli bir güzellik anlayışına göre işlenen gerçeklerle anlatılan estetik bir kültür
veya
güzellik karşisında duyulan heyecan ve hayranlığı uyandırmak için insanın kullandığı yaratıcılık
olarak açıklanabilir.
sanat, sanatı gizlemektir..
ugruna soyunulup soyunulmayacagi yillardir tarti$ilagelen kavram.
(bkz: ars longa vita brevis) *
öznel bir mevzudur.. "bu, şudur." dendiği vakit o sanat eseri değil zanaat eseri olur.. bence..