bugün

15 nisan 1945, bursa.
eğitimini new york ve istanbul'da tamamlamıştır.

eserleri:
(roman)
*Yarın Yarın (1976) -pınar kür'ün yazarlığındaki 30 yılı sebebiyle bu sene tekrar basılmıştır.
*Küçük Oyuncu (1977)
*Asılacak Kadın (1979)
*Bitmeyen Aşk (1986)
*Bir Cinayet Romanı (1989)
*sonuncu Sonbahar (1992)

(Öykü)
*Akışı Olmayan Sular (1983)
*Bir Deli Ağaç (1992)
*hayalet hikayeleri (2004)
--spoiler--
hiç yaşamamışken daha az yaşamaya yargılıyorlar beni,ömrümü uzatmak için...yaşamın izmaritini veriyorlar elime,sigara içmeyi yasakladıktan sonra...
--spoiler--

pınar kür'ün ^akışı olmayan sular^ adlı öykü kitabının gerçekten içe dokunan bir bölümü,en azından beni etkiledi. okunası bi yazar, diline sağlık...
bazi insanlarin cismini gormek tv ekranlarindan ve dinlemek anlattiklarini, bazen yikiyor fena halde kafanizdaki imajlarini. pinar kur de oyle oldu maalesef. yazdiklariyla sevmistik. o keske hep hikayeler anlatsaydi bize bir perdenin arkasindan, gizemine yansaydik biz de. kibirli, yasadigi alemden kopmus, herseye tepeden burun kivirarak bakan halini bilmeseydik hic...
bursada doğdu çocukluğu anadolunun kentlerinde ve londrada geçti. orta öğrenimini newyorkta tamamladı. istanbul robert kolej yüksek okulunu bitirdi.sorbonne üniversitesinde karşılaştırmalı edebiyat kürsüsünde doktora yaptı.halen bilgi üniversitesinde öğretim üyesidir.
1968 de paris'teymiş kendileri. anladık!
tepeden mi bakıyor, ovadan mı bilmem.

fethullah hakkında en bilgili çıkan o.

gerçi müjde ar'dan, aysun'cuğumdan bir beklentim zaten yoktu. pınar kür ismini ise yeni duydum. dedi ki, "tek başına halife olmaya çalıştığından kaynaklanıyor..."

tek başına devleti ele geçirmeye çalışıyor bence. kendisi daha ılımlı bir bakış açısıyla, dini olarak ele almış. olsun, yine de bir kazananımız var bu gece:

pınar kür!
haydi gel bizimle ol adlı programda cemil ipekçi'nin nişantaşı'nda bir cafede türbanlı bir bayanı tükürük yağmuruna tutan, koca parası yiyen kadınlardan bahsedince konuyu geçiştirmeye çalışan, kekelemeye başlayan yazar.
türbanlılardan nefret ettiği gözlerinden apaçık seçilebilen yazarımsı yazar.
kardeşi, üniversitelerin hazırlık okullarında ingilizce okutmanlığı yapmaktadır. öğrenciler tarafından pek sevildiği söylenemez...
beş sene fransada oturmuş ama öyle konuşuyor ki sanırsın paris belediye başkanı.
haydi gel bizimle ol adlı programda sürekli mikrofona öksüren,tıksıran *,gelen her konuğu tanıdığını, ahbap olduğunu mutlaka vurgulamaya çalışan sunucu,yazar.
hilmi yavuz gibi bir düdük makarnasına ağzının payını vererek sağlam duruşunu bir sefer daha göstermiş kadın gibi kadındır.
her lafının arasına serpiştirdiği, ben paris'teyken*, ben şuralardayken ben buralardaykenleriyle gözümde küçülmüş piyasa yapma çabasındaki aydınlığı tartışılabilecek bir yazar.
dünkü haydi gel bizimle ol programında dans konusu açılınca "aaaa benden iyi rock n roll yapamaz kimse.ben bu işi amerika da öğrendim.orda yetiştim ben." diyebilen şahsiyettir.ayrıca programdan edindiğim izlenime göre içi kin dolu egosu tavan yapmış yazar hanımdır.
programa konuk olan selim ileri kendisine iltifat etme gafletinde bulundugunda, sessiz kalınarak da nasıl küstah ve ukala olunabildiğini bizlere izlettirmiş olup, tevazu, olgunluk, kendini bilme gibi bir takım hasletlerden bi haber insan.
konuşurken müjde ar ın sempatik ve kadınsı vurgulamalarını taklit ediyor olması bile kurtarmıyor kendisini.*
istanbulu tekeline alan, diğer türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının istanbula göç etmesine karşı çıkan bu durumdan rahatsız olan kişi. insana sorarlar, o köylülerin köyde geçinebilmesi için-istanbula taşınma ihtiyacı duymaması için ne yaptın.
ülkenin bütün güzelliklerinin kendilerine ait oldugunu savunan burjuva kesimden bir aydın!*
(bkz: boşa oksijen tüketengiller)
(bkz: entel dantel kişiler)
aşırı antipatik bulduğum yazardır. dünya sadece kendisinin aristokrat çevresinde dönüyormuş gibi hareket eden bir yanı da vardır. zira güzel yurdumdan çıkıp her eğitimini amerika'da tamamlayıp türkiye'ye dönmüş insan hiç beğenmez döndükten sonra köklerinini.bu da çok bayağılaşmıştır artık.
yazarlıgını bu programa çıktıktan sonra duydugum ve şuan tanıdıgımdan utandıgım yazar kişisi. 27 martta yaptıgı program daki konusmaları itibari ile, "halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor" chp li terennümün başka şeklini dün duyduk kendisinden. insanlıgımızdan utandık. bu toprakların yazarı olmadıgı, ülke gerçeklerini, "ama batıda böyle mi "tarzı yorumlarla özet kişi, kendilerinin bu topraklara ait olmadıgını, amerikaya ya da fransaya yerleşmesinin kendi zihni acısından daha üretkenliklere yol açacagı kanatimizi kendisi bildiririz, bu topraklar böyle, bu topraklar geri kalmış, ama insaları insanlıkta kalmış, batılılar gibi hayvanlaşmamış, bir polis bir arabayı çevirdigi zaman, dogrudan silahını çekmek zorunda degil henüz bu topraklar da, kimse rengi, siyah diye, polis tarafından öldürülmedi, kimse müslüman diye, havaalanlarında işkencelere tabi tutulmadı, başka ülkeleri sömürüp, cezayirin, koca bir afrikanın kanını emip, kendisine kaaşanelerle çevrili bir paris kurmadı bu ülke, varoşları var evet ama, paris in de varoşları var, siz yanlış biliyorsunuz, onlar varoşlarına hayvan muamelesi yaptıgı için, gecen yıl 15 gün parisi yaktı, asıl insanların yasadıgı varoşlar daki insanlar, hayvanlar gibi safahat süren paris zenginleri degil, orada insan olan, varoşta yasayanlar.

bizim buralar da, zenginler de henüz hayvanlaşmadı, insan insan yasayıp gidiyoruz, ergenekoncu pislikler izin verdigi ya da varmek istemedigi, kendi aydınlarını oluşturup topluma tepeden bakıp, ay fransa şöle fransa böle diyerek, sizler insan mısın diyerek, türk toplumunu aşagılık kompleksine kaptırma konusundaki 100 yıllık girişimleriniz de basarısız oldu.
kendisini cok akilli ve türk genclerini ve milletini saf salak sanan sahis. programinda dünyaca ünlü sahislarin ismi * * düsüyor ve seyirciye soruyor bu sahsi taniyormusunuz diye...

"yok canim tanimiyoruz!!"

sürekli bi "ben sizden daha akilliyim, 68'de paris'i gördüm, amerika'da okudum bik bik!" tribi. buna ragmen ingilizcesi cok kötüdür.
68 te paris te imiş, ama, olayları görmemiş, o anda ne yaptıgı konusunda şüphe duyulan yazar kadın.

(bkz: bu kadın ne yazmış ki)
(bkz: menopoz abla)
ülkenin kültürel, sosyal, ekonomik olarak durumunu bilmeden göçü eleştirmiş, bizi güldürmüştür. ekmeğin fiyatını bilmeyen haydi gel bizimle ol tayfasının en bombası, gerçi hepsi bomba ya.
kendisini ben de çoğu insan gibi ntv de yaptıkları programda tanıdım. 22 temmuz seçimleri sonrasında''hepimiz biliyoruz savas bitti ve iyiler kaybetti'' mealindeki sözleri olsun türbanlılara karşı tahammülsüzlüğü ve hatta nefreti olsun toplumda kutuplaşma oluşmasına, aynı olmayan yaşam tarzlarındaki insanların diğerine kötü diye bakmasına -en azından tv den konuşan biri olarak- katkı sağlayacak, sorumsuzca ifade ve tutumlardı. fakat bunlar, yıllardır türkiyede hükmeden elitist yönetimin yerini kısmende olsa halk iktidarının almasıyla kendisinde oluşan yenilmişlik psikolojisinin ürünü olarak değerlendirilebilir. değil yönetime hayatın içine bile giremeyen dışlanmış, siz milletin efendisisiniz yalanlarıyla uyutulup sömürülmüş kalabalıklar, mevcudiyetlerinin ve vatandaşlıklarının farkına varıp hayatın içine , yönetim kademelerine karışmaya başladıkları anda bu buyuk değişim muhakkak ki beraberinde sancılar getirecektir. işte bu azınlıklık zümrenin isyanı ve statüko mücadelesi bizatihi bu sancının kendisidir. sebebi ise hem ekonomi,dış işleri,eğitim,sağlık gibi her türlü devlet sorumluluğu bu insanların takdirine bırakılamaz anlayışı hem de zaten sayıca çoğunlukta olan bu kesimin yaşam tarzı ve değerler bakımından üzerlerine bir baskı oluşturabileceği korkusudur. işte tüm bu ahval ve şerait göz önüne alındığında pınar kürün söyledikleri içinde bulundugu cendereyle izah edilebilir.

fakat gecen hafta gördük ki bu insanın içindeki kin ve nefret sadece hayatını dilediğince yaşayamayacağı inancında potansiyel tehlike olarak gördüklerine karşı ya da oyunu makarnaya sattıklarına inanacak kadar beyinsiz olduklarını düşündüğü parasız insanlara karşı değil. ''avrupanın neresinde bir şehre böyle bir akın var, bizim gibi burda yaşayanların keyfi kaçıyor, köylerinde otursunlar'' gibi cümlelerle içindeki cerahatı bu sefer geçim derdine düşüp doğduğu büyüdüğü yerleri arkadaşlarını anasını babasını belki karısını bırakıp gurbete göç eden insanların üzerine akıtıyor. dedeleri cephelerde şehit düşürek kendisinin istanbulda özgürce yaşamasını sağladıkları pınar kür, o dedelerin torunlarına bu şehirde yaşam hakkı vermiyor. bu insanları şehri istila etmiş böcekler gibi görüyor.solcu bir aydının asgari sorumluluğuyla bu göçlerin sosyolojik ekonomik sebeplerini irdelemeyen kafa yormayan pınar hanım onları okula, hastahaneye gidemedikleri, -yine aynı statukocu zihniyet yüzünden- bugune kadar cozulemeyen kürt sorununun, silah sesleri altında daha yaşanmaz hale getirdiği topraklara hapsetmek istiyor. kendisinin ve etrafının yaşadığı bir standartın altındaki hayatla ilgilenmediği aşikar olan bu yazar, belli ki tv de izlemiyor. eğer izleseydi kışın haftada bir kaç gün haberlerde, karla kaplı yollarda kızakla 20 kişinin çekerek hastaneye taşıdığı hastaları görür, o da bu göçlerin sebepleri hakkında biraz fikir sahibi olurdu.

pınar hanım,5 yaşında klasik müzik dinlemeye başlamakla, 5 sene pariste yaşamakla ya da 5 tane kitap yazmakla aydın olunmaz. içinde yaşadığı toplumun sıkıntılarını içinde hissetmeyenler o toplumu aydınlatıp doğru yolu gösteremezler. siz bu aşağılayıcı tavrınızla en azından insani yönden bir aydınlık değil ancak yüz karası olursunuz. herkesin bir garip çobandan dert yandığı bugunlerde ben de sizin gibi vicdani gelişimini tamamlayamamış bir insanla aynı oya sahip olmaktan ızdırap duyuyorum.
arkasında görünmeyen bir insanın iki eliyle agzını gerdirdigini bu yüzden konuşmakta zorluk cektigini düşündügüm kişi.allahtan öyle ya rahat konuşsaydı aman aman...
güncel Önemli Başlıklar