bugün

ingilizce karşılığı lise yıllarımdan beri aklımda kalmış olan kelime. kulakların çınlasın murat şener!

tanım: plants and animals that live on the surface layer of the sea.
suda bulunan hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılara verilen genel isimdir.
insanların göz renklerini deniz mavisi/su yeşili şeklinde benzetmemize neden olan, denizdeki yoğunluğuna göre denizin renginin asıl sahibi organizmalardır.
sünger bob' daki planktondur. yani hem ismi plankton, hem kendi planktondur. ayrıca acıdığım bi karakterdir. tom ve jery deki tom gibi, rood ronner daki tilki gibi acırım buna ben.
Atmosferdeki oksijenin yarısını üreten, dünyanın asıl akciğeri olan küçük yaratıklardır.
kendi iradesiyle hareket edemeyen deniz canlısıdır. bazı deniz anaları da plankton sınıfında yer alır.
(bkz: plankton patlaması)
yunanca başı boş gezen avare anlamındaki sözcükmüş. plankton canlısı düşünüldülüğünde iyi bir isim olmuş.
asıl kelime anlamına bakılmamalıdır , dünyadaki oksijenin büyük kısmını üreten çok önemli canlılardır.
Bay Yengeç'in ezeli rakibidir. Yalnız boyu biraz kısa.
balinalar tarafından yenilen mikroskobik deniz canlılarıdır.
*Plankton balığı 6 ülkede en pahalı balık olarak satılır.
*Planktonlar bir kerede 10,000 tane yumurta yumurtlarlar.
*Planktonların olmadığı bir deniz hayatını düşünülemez.
Harold Hamilton mikro plankton avlarken, 1912:

görsel
fitoplankton ve zooplankton olmak üzere iki türü bulunan, akıntı ile hareket eden küçük deniz canlısı.

fitoplanktonlar bitkiseldir ve ototroftur. yani kendi besinini kendisi üretebilir. gözle görülemeyecek kadar küçüktürler, ancak toplu halde bulunduklarında, bünyelerindeki klorofil nedeniyle yeşil görünürler.

zooplanktonlar ise hayvansaldır ve heterotroftur. yani besinlerini dışarıdan hazır olarak alırlar. genellikle gözle görülemeyecek kadar küçük olsalar da, daha büyük ve görülebilen türleri de bulunur.