bugün

petrol rezervlerinin zirve yapıp ani bir düşüş gerçekleştirmesi durumu.
bilindiği gibi dünya sınırlıdır, doğal olarak üzerindeki petrol de sonsuz değildir. bir zaman gelecek petrol rezervleri azalmaya başlayacaktır. * azalmaya başladıktan itibaren serbest piyasanın kuralı işleyecek, azalan arz nedeniyle fiyatlar, bugün belki hiç düşünemediğimiz seviyelere çıkacaktır. bunun en belirgin sonucu maalesef ego biletlerine zam gelmesi olmayacaktır. yiyeceğimizi üretirken ve taşırken kullandığımız bu enerji kaynağındaki fiyat artışı otomatik olarak yiyecek fiyatlarına yansıyacak, bu da milyarlarca insanın açlık sınırının altında kalarak ölmesine neden olacaktır. * * * * işin kötü yanı petrol rezervleri bir kere azalmaya başladı mı çok hızlı bir düşüş gösterecek. bir geçiş dönemi yaşama fırsatı bile vermeyecek teoriye göre. * * (bkz: hubbert eğrisi)
şu anda yiyeceğimizin ucuz olmasının sebebinin petrolün ucuzluğuna bağlı olduğunu bize hatırlatan olaydır. şöyle ki, eğer petrol hiç bulunmamış olsaydı, taşıma ve üretim maaliyetlerinden dolayı yiyecek daha pahalı olacaktı. ama bu şu anki nüfusla * ilişkili. eğer petrol hiç bulunmamış olsaydı zaten pahalılaşacak yiyecekler ta baştan nüfusun artmasına izin vermeyecekti. yani bu nüfusun büyüklüğünün sebebi de petrol. serbest piyasa tarafından, petrolün varlığı denkleme katılarak, bu nüfus ve yiyecek fiyatları arasında şu anki denge kurulmuş. bu denklemden, petrolü çıkardığınız zaman yerine geçecek başka bir enerji kaynağı bulamadığınız sürece dünya nüfusunun da büyük kısmnını çıkarmanız gerekiyor demektir.
gelecek yıllarda bütün dünyanın en önemli gündem maddesi olacak konudur.
alternatif enerji kaynaklarına yönlenmeyi sağlayacak durumdur.
http://cosmos.bcst.yahoo....rc=finance&ch=4043681
'petrol çıkarımı en üst seviyeye çıktıktan sonra düşüş başlar.' diyen teoridir.
bugün geçerli olan teoridir. zira; yapılan araştırmalar dünyada petrol üretiminin durgunlaştığını gösteriyor. 2006 yılında azami seviyesine ulaşan petrol üretimi bugün bir gerileme sürecine girmiştir. bu iniş petrolün çıkarılmasında daha pahalı yöntemlere girişilmesini gerektiriyor. örneğin;su basıncı kullanılarak daha derinden petrol çıkarılması yönetemi pahalı bir yöntemdir. bunun sonucu olarak da petrol fiyatları günden güne artmaktadır. bugün bioyakıt olarak sınıflandırdığımız yakıt türlerine petrol fiyatı yetişene kadar bir artış olacağı kesindir. bunun yanı sıra petrolün azalışı jeolojik sorunları beraberinde getireceği gibi emperyalist politikaların savaş oyunlarını da perdeye taşıyacaktır. emperyalist dayatmalara karşı çıkan devletler (iran, venezüella) potansiyel bir savaş sahnesidir.
ufukta kan var, sesler yükseliyor...
gecerliligi halen tartisilan teoridir.

en basit anlatimla;
bir kisim bilim adami 2000-2010 arasinda dunya petrol uretimini yillara gore gosteren egrinin maksimuma ulastigini ve egrinin artimdan azalima dogru dondugunu savunuyorlar.

bir kisim bilim adami da bunun dogru olmadigini savunuyor.

aciklamaya gecmeden once su bahsettigim grafige bir bakalim;
http://upload.wikimedia.o...en/f/f2/PU200611_Fig1.png

simdi bu grafik incelendiginde 80'lerde de bir dusus oldugu goruluyor. ama sonra ne olmus? uretim 80lerin ortasinda artmaya baslamis. bunun en buyuk 2 nedeni;

1- petrol arama yontemlerinin gelismekte olmasi.

soyle ki 80lere kadar petrol aramada 2D sismik yöntemler kullaniliyordu. ama 80lerden bu yana 3D yontemlere gecildi. ayrica yonlu sondaj/yatay sondaj denilen sondaj yontemleri kullanilmaya baslandi.

2- yeni petrol sahalari kesfedildi.

sozun ozu; 2000lerden sonrasinda gorulecek dusus gene 80lerdeki gibi bir dusustur. teknoloji gelistikce yeni yontemler devreye girecek ve aramalar hizlanacak. sonucunda da uretim artacak.

petrol arama tarihi incelendiginde sunlar gorulur;
bu isin basinda sadece yuzey sizintilari kullaniliyordu.
1920lerde sismik yontemler kullanilmaya baslandi.
1980lere kadar 1 ve 2 boyutlu sismik yapilirken 80lerde dunya genelinde 3D sismik yontemlere gecildi. gunumuzde ise zaman boyutu da hesaba katilarak 4D sismik kullaniliyor.
eskiden sirf karada petrol aramasi yapilirken, gunumuzde denizlerde hatta buzullarda petrol aramasi yapiliyor.
sondajlar eskiden metre boyutunda yapilirken, simdi kilometrelerce yapilabiliyor. yonlu ve yatay sondajlarin kullanimi da dunyada yayginlasiyor.

e simdi bu yukarda saydigim gelismeler birden duracak, teknoloji gelismeyecek ve petrol uretimi dusecek. oyle mi?

ayrica bir konu daha var. su an orta dogu petrolunun sadece %5-10 civari uretilebilir durumda. geri kalan kisim duruyor. cunku daha uretime sokulmamis sahalar bulunuyor. hatta hic incelemesi yapilmamis yerler mevcut. evet amerika'da petrol sahalarinin neredeyse hepsi bulundugu icin amerikan petrol uretimi dusuyor ama dunyada bu boyle degil. zaten amerika'nin arap-kuveyt-irak petrollerini yonetmesi bu yuzden degil mi?

hadi bir soru daha size, amerika iran'a girerse bu peak oil teorisi gecerliligini yitirir mi yitirmez mi?
kör ve bilgisiz türk basınının habersiz olduğu ve dolayısıyla türk halkınında habersiz kaldığı acımasız gerçeğin ta kendisidir.
bundan sonra petrol arzı yeterince arttırılamayacağından, petrol fiyatlarının kalıcı olarak düşmesi de ancak talepteki bir azalmayla yani küresel ekonomik küçülmeyle sözkonusu olabilir.
tüm etkileriyle yaşanmaya başlandığında içine düşülebilecek çaresizliğin çok çok küçük bir prototipi mısır'da yaşanmış: http://www.bloomberght.co...misirda-dizel-yakit-krizi
bazı kişilerin bu gerçeği ciddiye almamasının nedeni, yer altında milyarlarca varil pertol rezervinin olduğu bilgisidir. bu bilgi kasıtlı olarak kamuoyunu yanıltmak için de kullanılır.

enerji verimliliği, o enerjiyi üretmek için harcanan enerjiye karşılık ne kadar enerji alabilindiğini gösteren bir değer olan eroei ile ölçülür. yani petrol çıkarmak için harcadığın enerjiyle ne kadar enerji kazandın? ya da nükleer yakıtı çıkarmak ve hatta onu kullanmak için harcadığın enerjiyle ne kadar enerji elde ettin?...

işte bu yüzden yer altında daha milyarlarca varil petrol rezervi olmasına rağmen, petrol gittikçe pahalı bir yakıt oluyor. çünkü yüzeydeki petrolü çıkarmak için gereken enerji daha azken, daha derindeki petrolü çıkarmak için gereken enerji daha fazla ve yüzeydeki petrolün bitmesiyle gittikçe daha derin sondajlar yapılmak zorunda kalınıyor. eskiden bir birim enerjiyle, 100 birim enerji üretebilecek kadar petrol çıkarılabiliyordu. bu oran şimdi 1'e 10 ve yakın zamanda 1'e 3'e düşmesi bekleniyor. bu ne demek biliyor musunuz? şimdiki rezervlerin 4 katından daha fazla yeni kuyu bulunmalı ki enerji arzı sabit kalsın... mümkün değil. eroeisi 1'e düşen bir yakıtı ise çıkarmak zaten anlamsızdır ve o noktadan sonra yer altında ne kadar petrol olursa olsun fayda etmez.

bu durum bütün tükenebilir yakıtlarda olduğu gibi, nükleer yakıt olan uranyum için de sözkonusu. (hatta hesaplara göre yeryüzündeki bütün uranyum çıkarılsa bile dünyaya 10 yıl yetiyor. çıkarıldıkça eroei değerinin düşeceğini de unutmayın) kaldı ki şu anda nükleer santrallerde üretilen elektriğin çok büyük bölümünün yine nükleer santrallerde harcandığı bilinen bir gerçek. sonuç olarak şu anda en verimli ve bol enerji olan petrol kullanılamayacak noktaya doğru gidiyor ve bunun yerine konulabilecek aynı verimde ve bollukta bir enerji kaynağı yok. hele ki bunun yerine nükleer enerji gibi verimsiz bir enerji türünü koymaya çalışmak, uranyum da tükenebilir bir kaynak olduğu ve eroei değeri daha da düşeceği için büyük aptallık olur. öyleyse dünya artık büyümeyi uzun bir süre (belki yenilenebilir enerji yatırımları yeterli seviyeye ulaşıncaya ve teknoloji yenilenebilir kaynakların verimlerini daha da arttırıncaya kadar) unutacak zorunlu olarak.

yenilenebilir enerji kaynaklarının şöyle bir avantajı var, eroei değerleri asla düşmüyorlar. (zaten bu yüzden yenilenebilir diyoruz) rüzgar enerjisinin eroei değeri 5 ve 35 arasında değişiyor ve bir gün yeryüzünde kullanılabilecek petrol ve uranyum kalmadığında dahi rüzgar gülleri dönmeye devam edecekler. gelecekte güçlü olanlar, borç harç yapıp kendisini gittikçe pahalılaşan nükleer enerjiye bağımlı kılanlar değil, şimdiden yenilenebilir enerji kaynakları potansiyellerinin tamamını devreye sokanlar ve bu enerji kaynaklarını daha verimli kılacak teknolojiyi geliştirmeye yatırım yapanlar olacaklar. geri kalanlar kıtlık ve açlıkla olmazsa tükenebilir yakıtlar için yapılan savaşlarla yok olacaklar.

peak oil krizinden sağ salim çıkmanın yolu dur durak bilmeyip rüzgar ve güneş santrallerine, biyoyakıt üretimine yatırım yapmak, tarım, hayvancılık ve enerji sektörlerini millileştirmek ve yeterli oranda kamulaştırmak ve bu sektörlerde etkin regülasyon sağlamak(özellikle biyoyakıt üretimi gıda üretimin fırsat maliyetini yükselttiği için gıda fiyatlarının yükselmesine ve açlığa neden olabilir ama enerji arzı kıtlığı da başlı başına gıda krizi sebebi olduğu için tarım ve hayvancılık regüle edilerek bol gıda arzı garanti altına alındıktan sonra biyoyakıt üretimi desteklenmeli. bu sektörlerdekilerin hegamonikleşmelerinin önlenmesi ve yakın zamanda petrol fiyatlarında yaşanabilecek spekülasyonların kötü etkilerinden korunmak için de bunlar çok önemli ), elektrik iletim hatlarını yenilemek, evlerde ısı yalıtımını teşvik etmek, santrallerde üretilen elektriği depolama teknolojisi geliştirmekle beraber (barajlardaki suyun geri pompalanması gibi) az elektrik tüketimine negatif vergilendirme uygulaması getirmek. Özellikle enerjide çok büyük oranda yurtdışına bağımlı olan ülkemizde, tüketilmeyen her birim enerji ithalata gitmeyen kaynak anlamına geldiğinden, her ne kadar milli bütçeyi bozucu gibi görünse de milli gelire çarpan etkisiyle katkıda bulunur ve bu da vergi gelirlerine yansıyarak kamunun toplam gelirlerine olumlu etki eder. bunun teşvik edilmesi için suistimallere kapı açmayan akıllı düzenlemelerle az elektrik tüketenlere negatif vergi yani gelir uygulaması hem kendi kaynağını fazlasıyla yaratabilir, hem de sosyal bir politika olarak dahi kullanılabilir. ayrıca enerji verimliliği yatırımları için de iyi bir teşvik olur.
wikileaks: "suudiler'in petrol üretimi düşecek"

"tüm dünyayı sarsan wikileaks belgeleri, dünyanın mevcut petrol rezerv tahminlerini de değiştireceğe benziyor. abd'nin suudi arabistan'daki riyad büyükelçiliği'nden sızan bilgilere göre suudi arabistanlı petrol uzmanları, ülkenin mevcut ispatlanmış petrol rezervlerini olduğundan yüzde 40 daha fazla gösteriyor. bu da 300 milyar varil ham petrol anlamına geliyor. yani wikileaks belgelerine göre dünyanın en büyük petrol ihracatçılarının başında gelen suudi arabistan'daki petrol üretim rezervi, 2012'den sonra düşüşe geçecek. suudi arabistanlı aramco şirketinin eski keşif uzmanı sadad al-husseini'nin abd'li kaynaklara 2007-2009 arasında aktardığı bilgilere göre, 10 yıl boyunca ülkedeki petrol üretimi günde 12 milyon varil civarında olacak ancak üretim kapasitesindeki kırılma noktası 2012 yılı olacak. husseini'ye göre 2012 sonrası suudi arabistan'daki petrol üretiminde düşüş yaşanabilir." http://www.sabah.com.tr/e...in-petrol-uretimi-dusecek

şu daha ayrıntılı: http://www.haberpolitik.n...e-petrol-soku-id3763.html
"Citigroup'un yayınladığı raporda, Suudi Arabistan'ın önümüzdeki 20 yıl içerisinde petrol ithalatçısı durumuna gelebileceği uyarısı yapıldı." http://www.bloomberght.co...petrol-ithalatcisi-olursa
dünyanın belkide en güzel, en samimi insanlarının yaşadığı coğrafyaların kana bulanmış olmasının sebebi bence. kaynak biter, bitmez, yenisi bulunur, üretimi artırılır, farklısı keşfedilir mesele o değil. batı standartlarına yakın yaşayan bir ortadoğu düşünebiliyor musunuz. buna ek türkiye, buna ek hindistan, çin. işte kürt sorunu. fakir bırakılan, cahil bırakılan, hayatında hiç fotoğraf makinası tutmamış, paraşütle atlamamış, son çıkan oyunu ertesi gün alıp oynayamamış bir yığın insan. enerji talebi dokuza katlanır lan. ama 2 bin tane militan, bir o kadar da kalaşnikof şerefsizim her şeyi çözer. milyonlarca insan sefalet içinde, parası olsa da yaşayamayan, cesaret edemeyen yüz binler. teknoloji çağı, bilgi çağı diyoruz ama yine de yalan aq. adam twitter'ı bile terör propagandası için kullanıyor. geçen bir ıraklıyla tanıştım, ondan yazıyorum. o şartlarda bile bizim çoğu türkten daha iyi yetiştirmiş kendisini, kullandığımız programlara bize göre daha hakim. ne kadar ahlaksız bir toplum olduğumuzu bir kere daha düşündürdü bana. gözünü kırpmadan birbirini öldürmek, kesmek bizim insanın fıtratına pek uygun değil ama yine de enerji talebini artırmamak, daha müreffeh yaşamamak, gelişmemek için ne lazımsa yapıyoruz. hoş, yapsak da sınırın aşılmaması için ne gerekirse yapılacağından da eminim.