bugün

üniversiteye kadar öğrencilerde görülen genetik bir durumdur.
üniversitelilerde de görülebilir. yarın sabah erkenden yolculuğa çıkacak olabilir. *
bir çocukluk hatırası. o malum pazar banyosu yapılır sonra oturup bizimkiler dizisi izlenirdi *. anne de ütü yapıyor olurdu. öyle bir sahne var net. bu arada bizimkiler ne şirin ne bizden bir diziydi değil mi.
okula hazırlıktı. ardından parlement sinema geceleri başlardı. ne yazık ki banyonun verdiği rahatlıkla filmler bitmeden uyur kalırdık.
bir zamanların klişe olayıydı. pazar akşamı banyo yapıp, bizimkiler dizisini izleyip, ertesi gün üstte önlük sırtta çanta okula gidilirdi.
yapmadığımda pazar sendromundan kurtulduğum, yaptığımda ise pazartesi sendromuna erkenden girdiğim hede.
90'larda çocuk olanların yaşadığı durumdur. diğer günler torbaya mı girdi bilinmez ama pazar günü banyo yapmayan çocuk sanırım o zamanlar yoktu.
her türk annesinin kronik rahatsızlığıdır. çocukken pazartesi sendromunun habercisi konumundaki durumdur.
çocukluğumun ritüeli,her pazar banyo yapılır hatta bizimkiler izlenirdi evde..annenin ve babanın güvenli kollarında sıcak evde tüm dünyadaki kötülüklerden uzakta.. (bkz: özledim mi evet çocuk olmayı özledim)
etek trasi ve koltuk alti trasi da ayni gun yapilir.
tik olmuş bir başlangıçtır.
(bkz: 90larda çocuk olmak)
küvet ile kahve varsa tadından yenmez.
haftanın 7. günü yapılan banyodur.

dün bir arkadaşımla konuşmuştuk aynı konuyu.hatırlıyorum da çocukken hep pazarları yıkanırdık.hayır yani neden sadece pazar onu anlamıyorum.bütün haftanın yorgunluğunu alıp götürürdü sanki o duş,ardından tertemiz pijamaları giyip uyumak eşsizdi.
özellikle ilköğretim çağındaki çocuklara annelerinin zorla yaptırdığı eylemdir. çocukluğumdan hatırlıyorum kışın çok sık banyo yapmama izin vermezdi annem hasta olurum diye. bir kere hafta arası bir kerede muhakkak pazar akşamları yapardım. pazarları sinir olurdum banyo yapmaya, annem zorla yaptırırdı çünkü. zaman kaybı gibi gelirdi.tatilimden azalırdı sanki.
şayet 90'lı yıllarda çocuksanız kışları kuvvetle muhtemel oturma odanızda soba yanar, pazar günlerinin son demlerinde yeni bir haftaya temiz girmeniz açısından sevgi dolu anneniz daha önceden tedarik etmiş olduğu leğende bir tarafdan televizyon izler bi tarafdan sobada yenmeyi bekleyen kestanelere bakar bi tarafdan da sizi temizlemek adına ovalar da ovalar. o dönemler azıcık zengin olanların evinde kazan adı verilen banyoya istenildiğinde sıcak su tedarik eden dönemin kombisi mevcut. lakin bizim evimizde fazlaca lükse kaçtığını için bizde yoktu. az ilerideki birkanlarda vardı annesi gözüne sabun kaçtığında tasla vurmadığı için bizim en zenginimiz birkandı. ama artık çok şey değişti bunların başında kazanlar gitti kombiler geldi. ama zenginliğin ölçütü kombi değil, kayinpeder adayının gözünde ortalama bir pilot maaşınyla boy ölçüşebilmek oldu.

(bkz: konu nerden nereye geldi)
pazar günleri banyo yapılır,tırnaklar kesilir,ütü yapılır,evde ailecek film izlenip çerez ve meyve yenir varsa ders çalışılırdı.sıradan ama bi o kadarda eskilere olan özlemi hatırlatır hey gidi günler heyy.
hala devam ettiğini zannettiğim adet???
adettendir...
gelenekseldir.
Birde anne babanın yıkanacağı o malum günlerde yıkanan çocuklar vardır.
- abla kapıyı kilitlediler gene.
+ yat abam yat sabah erkenden kalkıp banyo yapacağız.
- amınaqoym baba ya.
pazartesi sendromunu pazar akşamından iliklerde hissedilmesini sağlayan aktivite.
kucukken okul oncesi diye yapilan banyo adetini, buyudukten sonra is oncesi seklinde devam ettirmek. pazar gunu sakinlesme, temizlenme, arinma gunudur.
Çoğunluk olarak 90'lıların küçükken gerçekleştirdiği eylem.
Küçüklüğü hatırlatır . Annenin banyo yapmana yardımcı olması , kendinden 2 kat daha büyük havluya sarılmış halde soğuk koridordan bir çırpıda koşup , sobanın yanında soluğu alınması , sobanın gözünde pişmiş kestane ile akşama veda edip , ertesi gün okula en temiz halde gidilmesi . Hatırlandıkça yüzde tebessüm oluşturur .