bugün

20 farklı yönetmenin (olivier Assayas,Frederic Auburtin, Gurinder Chadha, Sylvain Chomet, Joel & Ethan Coen, Isabel Coixet, Wes Craven, Alfonso Cuaron, Gerard Depardieu, Christopher Doyle, Richard LaGravenese, Vincenzo Natali, Alexander Payne, Bruno Podalydes, Walter Salles, Oliver Schmitz, Nobuhiro Suwa, Daniela Thomas, Tom Tykwer, Gus Van Sant) paris'in 18 farklı bölgesini kendi bakış açılarıyla yansıttığı ve birbirinden ünlü oyuncuların ( Marianne Faithfull, Gaspard Ulliel, Steve Buscemi, Barbet Schroeder, Miranda Richardson, Juliette Binoche, Willem Dafoe, Hippolyte Girardot, Yolande Moreau, Nick Nolte, Ludivine Sagnier, Maggie Gyllenhaal, Fanny Ardant, Bob Hoskins, Wes Craven, Elijah Wood, Alexander Payne, Rufus Sewell, Natalie Portman, Gérard Depardieu, Ben Gazzara, Gena Rowlands) rol aldığı; her şekilde, her insandan, her yerde ve her türde aşkı ve elbette paris?i anlatan 2006-fransa yapımı film. * * *.
21 ayrı yönetmenin eseri, 18 ayrı aşk öyküsünün işlenildiği film.
en cok gus van sant'ın hikayesını merak ettiğim;elde edilen roportajlarda ise cohen kardeşlerin enfes bir iş çıkardıklarını söyledikleri bir film..

birde kısa filmlerin hepsinin birbirleriyle ortak yonlerı varmış.*
çok hoş ve romantik film olmuş.. filmde her türlü aşk çok güzel bir şekilde işlenmiş, bu iki gay arasındaki aşk için de, ana-oğul arasındaki aşk için de, baba kız için de, iki sevgili için de.. çok leziz olmuş çok..

spoiler
en etkilendiğim film ise, natalie portman ablamızın oynadığı film olmuştur, o aşka saygı duymak istedim gerçekten.
en hüzünlüsü ise ana-oğul arasındaki ilişkiydi, gözyaşına engel olamıyor, süzülüveriyor yanaktan.
spoiler
tekrar tekrar izlenesi filmdir. aşkın güldürebileceğini, ağlatabileceğini ve düşündürebileceğini gösteren, aptal pandomimcinin oğluna hayran kaldığım filmdir. ayrıca aşık olmadan önce izlenmesi daha faydalıdır diye düşünüyorum ben. yanlış düşünmüş de olabilirim*.
ethan coen-joel coen, sylvain chomet, oliver schmitz, vincenzo natali, tom tykwer, frédéric auburtin-gérard depardieu, alexander payne şahsımca en iyi işleri çıkaranlardı.
bütünüyle bakıldığında süper film ama arada bazı filmler sıkıcıdır.
kendisi gibi buyuleyici afi$leri olan, paris'in en mukemmel noktalarinda ya$anan kendi icerisinde kusursuz a$klarin yer aldigi, beni benden alan, yaradana ya$anmasi gereken yer konusunda yalvartan filmdir.
(bkz: biz bunu daha önce yapmıştık)
(bkz: anlat istanbul)
yan yana oturup izlediğim kişi sebebiyle bende ayrı yeri olan,unutulmayacak film. izlerken içimden defalarca ne olur bitmesin diye geçirmiştim. sanırım daha o zaman hissetmişim beraber izlenilen ilk ve son film olduğunu.
bir kısa film festivali tadındaki uzun metrajlı film.
öncelikle paris te geçen 20 tane kısa film çekip,bunu bir film yapma fikri takdir e şayandır.19 tanesine yer verilmesi de popülizm.aslında filmin kendisi propagandacı ve popülist ama ne değil ki? bu 20 yönetmenin de fransa a milli yönetmen takımı da diyebiliriz(gus vaan sant gibi lejyonerler yok değil).
sağlam sinemaseverler için bir sinema quiz i de diyebiliriz.bakalım bunu kim çekmiş,ben yönetmenleri ne kadar tanıyorum?
tom tykwerın faubaurg saint-dennis isimli çalışması aralarındaki en başarılısı olarak göze çarpıyor.
fransız sinemasına karşı ön yargı sabısı kimselerin mutlaka göz atması gerekli,ve buna da değecek.
paris'e aşık olma sebebi.
hani "amerika'ya gelin amerikan rüyasından siz de tadın!" türde amerika sevgisi aşılayan reklamlar vardır ya..
onun paris şubesi oluyor bu..

üstelik işe de yarıyor..
harika bir fransız filmi. genelde sıkıcı olan fransız filmlerinin aksine hikayeden hikayeye geçerken düşündüren eğlenceli ve hüzünlü bir aşk filmi. filmde her türlü aşkı bulabilirsiniz. gay, baba kız, pandomim, vampir, metro aşıkları gibi. bunlar aklımda kalmış olanlar. izleyin derim
izlenmeye değer olduğu tahmin edilen film. günlerce bekleyişten sonra indirme tamamlandığında karşılaşılan vivid pornosu olmasa fazlası bile olabilirdi.
Paris seni seviyorum demek
alm. Paris ich liebe dich!
natalie portman' ın görme duyusunu kaybetmiş gençle yaşadığı aşkı anlatan filmi barındıran, aşk ve sevgi üzerine ilham verici bir yapım.

--spoiler--
- beni duyuyor musun?
- hayır seni duymuyorum, seni görüyorum.
*
--spoiler--
(bkz: new york i love you)
hayatimda izledigim en iyi filmlerden biri.
(bkz: paris i love you)
istanbul ile ilgili yapılan filrmlerle karşılaştırıldığında ve istanbul öykülerinde tek anlattığımızın vurdulu kırdılı, kaba mizah ve grotesklik dozu yüksek mafya mevzuları olduğu düşünüldüğünde, gerçek medeniyetlerle aramızdaki uçurumu anımsatan ve istanbul'u, bu bizi ne kadar üzse de, eskisi kadar sevemediğimizi düşündüren film.
bir vampirin aşk hikayesi bile vardır bu filmde. hem de ilk görüşte aşk.
(quartier de la madeleine)
paris sokaklarını bize daha kapsamlı tanıtan bu filmde; görme engelli bir genç, yakında sevgilisi olacak yeni tanıştığı hatunu konservatuar sınavına yetiştirmek için kestirme yol olan dar bir ara sokaktan geçirmektedir. oyuncular kameraya doğru koşarken arkada kırmızı bir tabela ilişir müşkülpesent gözlere;
starçankırı- çankırı çay salonu.
her parçası ayrı güzellikte olan kısa film derlemesi.. müslüman kızla, maganda arkadaşları olan hıristiyan çocuğun hikayesi dikkat çeken bölümüdür.
sen ne harika filmsin dedirten filmlerdir.özellikle natalie portman'ın kör bir gençle ilşkisini anlatan 'faubourg saint denis ' bölümü ve pandomimcinin oğlu bölümleri izlenmeye doyulmayacak kadar güzeldir.hiç bu kadar güzel anlatılan bir pandomim gösterisi izlememiştim.gerçi daha önce bir filmde hiç görmemiştim.kısacası aynı tema etrafındaki 20 kısa filmin aslında her biri o kadar güzel, içiçe ama bağımsız anlatılmış ki tadına doyum olmaz.
21 ayrı yönetmenin aşka bakışının kısa filmler halinde gösterildiği derleme. izlenmeden ölünmemesi gereken filmlerdendir. pandomimcinin aşkının anlatıldığı kısa film, uzun metrajlı film olsaydı da doysaydık.
en yaratıcı film vampirlisi.
en etkileyici film ise kör genç + natalie portman'lısı. (zira kalp kırıklarını aldırıp, çıkarıp; natalie portman'a asmayı istememek sizce mümkün mü?)

gel gelelim bu "şehir şehir sinema ekolü"nün bende kıpraştırdığı fikre.

paris jötem, nivyork ay lav yu, anlat istanbul (kısmen) örneklerindeki bu ekole güzide bir selam çakıp, ömrüm vefa ederse ileride güzel adana'm için de böylesi bir proje uygulamak için kıvılcımçakıcı hatta ateşyakıcı önder olmak gibi zaptedemediğim bir arzum var. öncelikle gerçekleştirmek istediğim 78 şeyden yalnızca biri olan film çekmek için birtakım uğraşlarda bulunmam, bedeller ödemem gerekiyor sanırım. afedersiniz, şurdan bir bedel uzatabilir miyiz acaba? neyse...

filmin adı ne mi olacak? aşk olsun kivre! soru mu şimdik bu!

-seni sevüyürük adana!
güncel Önemli Başlıklar