bugün

sözlüğe yazar olduğumdan beri belki de ilk yazmam gerekendi paco de lucia başlığı. bu durum bazı arkadaşlarımın da dikkatini çekmişti ve hep "hayırdır kardeş senin şimdiye kadar on tane entry girmiş olman lazım paco ile ilgili" şeklinde sorularla karşılaşmıştım. onlara verdiğim yanıt ise hep aynıydı. "o üstadı tanımlamamak için iki nedenim var. birincisi sözcük dağarcığım bu büyük sanatçıyı tasvir etmek için yetersiz kalır. ikincisi ise yettiği kadarıyla da olsa, yazacağım şey benim nezdimde paco de lucia ya yakışır bir entry olmalıdır."

bilmiyorum belki de korktum. kendi yazdığım entry i beğenemeyeceğim diye. ama artık bütün korularımla yüzleşmeye hazırım ve bütün riskleri göze alıyorum...

discograpy tarzında birşey yazmayacağım. ki isteyen google da istediği kadar paco de lucia discograpy si bulabilir. eğer sekiz senedir gitar dedikleri büyücü asası enstrümana kendimi adadımsa, ve ömrümün geri kalan kısmında da bu enstrüman benim varlığımın özünü oluşturan en büyük töz olacaksa bunda üstad baş rölü oynamaktadır.

2002 yılının yaz tatilinde bir akşam alanya nın caddelerinde gezerken kırmızı tabelalarla süslenmiş, üzerinde bir çingene figürünün olduğu bir barın önünden geçmekteydim. içeriden ise daha önce hiç duymadığım, fakat bir o kadar da sanki beni kendi elleriyle büyütmüş bir müzik sesi gelmekteydi. çalan şarkıyı hatırlamıyorum fakat barmen "paco de lucia" demişti. paco de lucia ismini aldığım gibi soluğu müzik markette aldım ve bu adamın albümünü istiyorum dedim. sadece bir albümü vardı ve fiyatı o zamanın parasıyla 20 liraydı, imkanı yok alamazdım. adama yalvar yakar cd yi kopyalattık. "solo quiero caminar" albümünün kapağını bile fotokopi çektirmiştim. artık yeni yeni çalmaya başladığım gitarın anlamı bende çok daha büyüktü. paco de lucia nın ilham olduğu bir çok genç gitarist arkadaş gördüm fakat bu ilham onlarda zamanla bıkkınlığa ve ümitsizliğe dönüştü. "benim bu adam gibi çalmam imkansız" denilip gitarlar bir köşeye atılıyordu ya da sahil ve hatun kaldırma araçlarına dönüşüyordu. ben asla pes etmedim ve 8 sene boyunca özellikle yaz tatillerinde günde en az 8 saatimi vererek çalıştım. yeri geldi gitarımın omzuna yüzümü koyup uyuyakaldım, yeri geldi kırılan tırnaklarımın etleri parçalandı ve kanım damla damla gitarımın etiketine bulaştı. her gittiğim yere götürdüğüm kalitesiz ucuz gitarım fazla dayanmadı ve sapı kırıldı. sonrasında yeni, kaliteli gıcır gıcır bir gitarım oldu fakat o eski gitarı hiçbirzaman odamın başköşesinden indirmedim. ve "sen nasıl bu seviyeye geldin?" diyen arkadaşlara o sadece gövdeden ibaret olan gitarın gül deliğini gösterdim.

internet ortamının yaygınlaşması sayesinde bir çok paco de lucia albümüne erişme imkanı buldum. bunun yanısıra videolar ve konser kayıtları. bütün bunlar kendimi geliştirmemde çok büyük öneme sahiptir.

peki kimdir paco de lucia nocturnal concerto için??

eğer "gitar" bir kadın olsaydı, bizler paco de lucia nın ölmesini beklemekten başka birşey yapamazdık. parmaklarının yaratanın hediyesi ve akdeniz in sıcaklığının izi olduğu esnekliği, zerafeti, dumanlı ve hüzünlü hali meşk ederken tellerle, aşkla sevişmenin müziğini hoparlörlerden dinlersiniz. flamenko soyuna sahip kanının etkisiydi belki de. o kültürün ateşli elleriyle tutkuyla okşayıp en güzel şeklini verdiği, dünyaya sunarken bile kıymetinden elinin titrediği paha biçilmez çinili antik bir vazodur paco de lucia. müziğinde sonsuzluğun anahtarının gizli olduğu en büyük büyücü, gandalf dır. müziği şiir gibi gitarıyla okuyan, beni şiirleştiren; flamenko yu yüzüme, kıvrımlarıma, sesime, saçıma, kanıma, parmaklarıma adeda şırıngaya enjekte eden bir cerrahtır. sahip olduğum kimliğin, karakterin, yaklaşımın özünü oluşturan tılsımı mütevazilikle ve alçakgönüllülükle bana veren insandır.

http://www.imageunload.co...view/15926/ads%C4%B1z.JPG
http://www.imageunload.co...iew/15935/ads%C4%B1z2.JPG
http://www.imageunload.co...blic/pview/15931/paco.jpg
http://www.imageunload.co.../pview/15932/paco-act.jpg
http://www.imageunload.co...pview/15933/paco-azul.jpg
http://www.imageunload.co.../paco-de-lucia-ensayo.jpg
Flamenko'nun en büyük gitaristlerinden Paco de Lucia, ya da gerçek adıyla Francisco Sanchez Gomez, 21 Aralık 1947'de ailesinin 5. erkek çocuğu olarak ispanya'nın güney Endülüs bölgesindeki bir liman kenti olan Algeciras'da dünyaya geldi. Amatör bir gitarist olan babası Antonio Sanchez, Paco'yu ve kardeşlerini genç yaşta teşvik etti ve Paco 5 yaşında sıkı bir çalışma içine girdi. Sahne adını annesi Lucia Gomez'in anısına de Lucia olarak değiştiren Paco, ilk performansını 1958'de yerel bir radyo olan Radio Algeciras'da kardeşi Pepe'nin söylediği şarkılara eşlik ederek gerçekleştirdi. Ertesi yıl Jerez de la Frontera'da prestijli bir gitar yarışmasını kazandı ve 1961'de ilk kaydını yaptı.

1963'de, dansçı Jose Greco'nun grubuna girdi ve değişik ülkelerde konserlere katıldı. New York'da kendisini Niño Ricardo ve Mario Escudero gibi etkileyenlerden biri olan virtüoz gitarist Sabicas'la tanıştı. ispanya'ya dönüşünün ardından 1964'de ailesiyle birlikte Madrid'e taşındı; ertesi yıl Ricardo Modrego ile 2 albüm yaptı ve "Festival Flamenco Gitano" festivaline katıldı. 1966'da gitarist kardeşi Ramon de Algeciras ile 3 albüm yaptı.

1967'de ilk solo albümü La Fabulosa Guitarra de Paco de Lucia'yı çıkardı. 1968'de 2. solo albümü "Fantasia Flamenca" ile kendi stilini yansıttı. 1970'de ünlü Carnegie Hall'da çaldı ve 1972'de etkileyici gelişimine "El Duende Flamenco" ile devam etti ve ertesi yıl Fuente y Caudal albümü özellikle "Entre Dos Aguas" parçası ile uluslararası anlamda dikkat çekti. 1976'da Almoraima ile çığır açarak yoluna devam etti; 70'lerin sonlarında jazz fusion'a ilgi duymaya başladı ve Al DiMeola'nın 1977'deki Elegant Gypsy albümündeki performansı saf-flamenkocuların tepkisini çekti.

Paco de Lucia ateşli bir flamenko hayranı olan klasik besteci Manuel de Falla'nın anısına, Jorge Pardo ve Rubem Dantas tarafından kurulan Dolores grubu ile bir albüm kaydetti. Ertesi yıl fusion gitarist John McLaughlin ve Larry Coryell ile birlikte akustik bir trio albüm olan Castro Marin'i kaydetti.

Paco de Lucia en geniş Amerikan dinleyici kitlesine 1980'de, başka bir virtüoz üçlü olarak John McLaughlin ve Al DiMeola ile Friday Night in San Francisco albümü ile ulaştı. Daha sonra 1982'de çıkardığı Passion, Grace and Fire ile caz hayranları arasında popüler oldu. Aynı yıl Chick Corea'nın Touchstone albümünde bulundu. Caz dünyasına bu dalışına ek olarak, vokalde kardeşi Pepe de Lucia, gitarda yine kardeşi Ramon de Algeciras, elektrik bas gitarda Carlos Benavent, flütte Jorge Pardo ve perküsyonda Rubem Dantas ile bir altılı oluşturdu. Bu çığır açıcı grup 1984'de Live...One Summer Night albümüne imza attı.

1986'da Juan Manuel Canizares ve José Maria Banderas ile bir üçlü oluşturdu ve 1990'a kadar onlarla çaldı. 1987'de kariyerini tanımlayan albümü olan ve kendi stilini özetleyen Siroco'yu kaydetti. 1990'da Endülüs ve Kuzey Afrika arasındaki müzikal bağları ortaya çıkaran Zryab albümü için, oluşturduğu altılıyı tekrar canlandırdı.

Paco de Lucia, klasik müziğe ani bir hamle ile girerek Rodrigo'nun efsanevi Concierto de Aranjuez'ini itinayla öğrendi ve 1991'de "The Orquesta de Cadaques" ile kaydını yaptı. Kayıtlar sırasında Rodrigo da yer almış ve Paco'nun performansı için "hiç kimse bestemi bu kadar tutku ve yoğunlukla çalmamıştı" demiştir.

1993'de Live in America, Lucia'nın altılısını tarihe geçirdi. 3 yıl sonra John McLaughlin ve Al DiMeola ile yeni bir albüm olan Guitar Trio ve dünya turu için tekrar bir araya geldi. 1998'de altılı grubunu yediliye genişletti ve annesinin anısına Luzia albümünü kaydetti.

Babasının ve kardeşi Ramon de Algeciras'ın Paco de Lucia üzerinde çok önemli etkisi olmuştur. "Bir flamenko gitaristinin eğitim zemini çevresindeki müziktir, gördüğünüz insanların yaptığı müziktir, müzik yaptığınız insanlardır. Müziği ailenizden öğrenirsiniz, arkadaşlarınızdan öğrenirsiniz. Sonra teknik üzerine uğraşırsınız... Anlamalısınız ki bir çingenenin hayatı bir anarşi hayatıdır. Bu yüzden flamenkonun yolu disiplin olmayan bir yoldur. Biz varolanları aklımızla organize etmeye çalışmayız, keşfetmek için okula gitmeyiz. Sadece yaşarız.... müzik hayatımızın heryerindedir." diyor efsane gitarist.

Flamenko'nun en büyük gitaristlerinden Paco de Lucia'nın keşifleri sayısız; pek çok geleneksel formun sınırlarını melodik, armonik, ritmik ve teknik bakımdan geliştirmesiyle pek çokları tarafından modern flamenkonun babası kabul ediliyor. Bir caz gitaristin seviyesiyle kutsanmış virtüozluğu ile Lucia, bu aleme ender akınlardan birini yaptı ve aynı zamanda pek çok müzikal formu kendi stiline dahil etti. Buna ilaveten de Lucia flamenkoda enstrümantalistin rolünün değişmesine yardım etmiş oldu; önceleri yalnızca birkaç gitarist eşlik ettikleri şarkıcı ya da dansçıların yanında ikinci bir role sahip oldular, fakat de Lucia flamenkonun bir orkestra ile icra edilebileceği fikrine yardım etti ve popülerleştirdi.

Geleneksel formları zorlayarak kuralların dışına çıkarmasındaki cesareti ispanya'da saf-flamenkocular tarafından tepkiyle ve düşmanlıkla karşılandı, fakat yeni nesil flamenko hareketinin müzisyenleri üzerinde çok büyük bir etkisi oldu.

Paco de Lucia, kökünü kaybettiği ve flamenkonun özüne ihanet ettiği yolundaki şikayetlere kulak asmadı. Bir keresinde şöyle demişti: "Müziğimdeki köklerimi hiçbir zaman kaybetmedim, yoksa kendimi kaybederdim. Yapmaya çalıştığım şey; bir elimin gelenekte olması, diğerinin de flamenkoya yenilikler katmak için başka yerleri kazmasıydı. Kendimi kaybettiğimi düşündüğüm bir zaman oldu, ama şimdi değil. Şunu farkettim ki, eğer isteseydim bile, başka bir şey yapamazdım. Ben bir flamenko gitaristiyim. Başka herhangi bir şey çalsaydım bile, çaldığım şey yine flamenkoya benzeyecekti."
adini sol framede gorup oldu sananlara,

kendisi bugun vefat etmis, dunyaya gelmis en buyuk gitaristtir.

gitaristti.

bunda kelli diyor ki,

solo quiero caminar...
bugün hayata gözlerini yuman, gitarın tanrısıdır. 66 yaşında ölen bu insanla aynı dönemde yaşamaktan dolayı şanslı hissediyorum. huzur içinde yat paco!

(bkz: rip)
Bugün tüm dünyada yas ilan edilmeli. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi gitaristi.Huzur içinde yatsın.Bir Paco daha asla gelmeyecek.
https://youtu.be/2oyhlad64-s

Paco de Lucia - Entre dos aguas

bir gitar üstadı.
parmakları öldükten sonra müzelerde sergilenmesi gereken kişi.
piramidin en tepesindeki gitaristtir. ayağına erişebilen pek yok henüz. ama tomatito ve vicente amigo da candır tabi ki. ilter kurcala abimize hürmetlerimizi sunuyoruz.
edit:imla
Dünyaya bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük enstrumanisttir.
bu adam öyle bir adamdı ki,

attığı picadolar al de miola ile paralel gidiyordu.

çocukken binlerce kişiye konser verebilmiş, flamenkonun bugünlere gelmesini sağlamıştır.

Nur içinde yatsın
nurlar içinde yatsın.
http://www.youtube.com/watch?v=2oyhlad64-s
Gitarın kendisidir.

Bu adamı dinlemeden gitar seven insana şaşılır doğrusu.
Gitarın kelime anlamı. Bu adamı dinlememek, gitar seven birisi için büyük ayıp. Entre dos aguas isimli parçasını youtube den dinleyin. Hayata yeniden gelmiş gibi olursunuz.
Büyük gitarist. Evet.
bu kötü dünya 2014 yılında üstünde yaşamış en nadide mücevherlerinden birini kaybetti.

yeri hiçbir zaman doldurulamadı. paco, büyük üstadlardandı...hani derler ya...derviş gibi bi adamdı.

concerto de aranquez kaydı,youtube da bulunan...belki de youtube daki en değerli kayıttır. bu gece bir kere daha dinledim, söyleyecek hiçbir söz yok.

o konçerto sözün bittiği yer...

doğru bu dünya kötü bir yer.

ama bu dünyadan bir çok değerli mücevher de geçti.

paco- seni hep sevdim, hep kalbimde olacaksın !!

rodrigo- concerto de aranquez

gitar- paco de lucia

https://www.youtube.com/watch?v=RhO5OSLZjl8