bugün

insanın nefsini sınaması için bir fırsattır aslında. oruç zaten nefis işidir.
rahatsız olunmaması gerekn durumdur. keza oruç toplumda çoğunluk tutyor bende tutayım, tutmuyorlar bende tutmayayım şeklinde gerçekleştirilen bir ibadet değildir. isteyen tutar istemeyen tutmaz. tutan nefsini korur, sen niye yemek yiyon lan diye saldırmanın anlamsız olacağı bir duruma sebep olabilir zaman zaman.
insanın orucunun zarar görmesine * neden olur edilen ağır küfürlerle.
eğer dayanılmaz gelen bir şeyse hiç oruç tutulmaması gerektiğini gösterir. ramazan ve orucun temel fikri nefsini terbiye edebilmekse eğer, bu insanın kendisi ve nefsi arasındaki bir mücadeledir. kimse aman önünde yemeyelim canı çeker, aman önünde sevişmeyelim pipisi şişer diye düşünmek zorunda değildir.
rahatsız olunmaması gerekir, ama o insanların da oruçluya saygı duyması gerekir. burda rahatsız olunacak tek şey bu kadar da mı saygı kalmadı inançlaradır.
2008 ramazanıyla beraber ve ondan itibaren yıldan yıla oruç tutan kişilerin azalması yüzünden yaygınlaşan durum.
olağan va hatta olması gereken durumdur. oruç bir ibadet şekliyse ve kişi ile allah arasındaysa dışardan etkenlerin buna etki etmemesi gerekir. sen ibadet ediyorsun o etmiyor sadece onun için üzülebilirsin. ne fazlası ne eksiği.
sen niye oruç tutmuyorsun diye soru sormak bile bence tutulan orucu bozar ki ben orucum gidin başka yerde karnınızı doyurun demek de islamiyete sığan bir davranış değildir.
karşıdaki kişinin de biraz olsuın anlayışlı olmasını beklemek elbette hakkımız ama onlar da etrafımda oruç tutan vardır diyerek her dakika dikkatli olamazlar.

nasıl hristiyan ve musevilerin oruç tuttukları bazı günlerde biz hiç dikkat etmiyorsak biz oruç tutarken de müslüman olsun olmasın kims edikkat etmek zorunda değildir.
hem bu şekilde tutulan oruç katmerli olur, gerçek amacına ulaşır. nefis kontrolu tamdır.
üniversitedeyken sıkça yaşadığım, iş hayatıma bohem bir şirkette (eternity kulakların çınlasın) devam ettiğim için de artık iyice alıştığım olay. zaten çalıştığım şirket 1000 kişilikse oruç tutan 30-40'ı geçmez eminim ki. ama alıştıktan sonra pek de koymayan eylemdir efendim, hatta gider arkadaşlarla yemek sofrasına oturur muhabbetten de eksik kalmam, yani nedir ki 30 yaşındaysan hep tutmuşsan alışmış olman gerekmez mi kardeşim?

edit: bohem şirketi hala özümseyememiş, sosyal grupların zaman içinde gelişip evrimleşeceğinden bihaber, bohem in bugünkü karşılığını hala 18. yy bohemlerinde, bohemya kristallerinde arayan sosyoloji yoksunu beyinlere itinayla: http://www.guardian.co.uk...r/2000/may/28/focus.news1
kimsenin kimseye karışma lüksünün olmadığı yerlerde gayet dogal bir olaydır,olması gerektiği gibi. oruç tutan nasıl ayıplanmıyorsa yemek yiyen de ayıplanamaz!! sonuçta %100 müslüman bi toplum değiliz ki olsakta herkesin oruç tutacağı anlamına gelmez bu.. yani normal bir olaydır.
orucun sıhhat ve sevabını artıran olaydır. oruç tutmaktaki amaç fakirlerin halini anlamak değil miydi? sen elinde dönerle yürürken çöp karıştıran çocuk sana "niye önümde yiyosun terbiyesiz?" diye mi sordu? bu yüzden oruç tutan kişinin karşısındakine "vay şerefsiz" demesi yerine onu daha da çok sevip sayması "sen olmasan nasıl anlardım lan fakirin halini, ühühü" moduna girmesi daha faydalıdır. hem aç kalıp hem küfretmektense nefsi daha da köreltip oruçtan birşey anlayabilmek en güzelidir.

fakat şu da doğrudur ki oruçlu insanın önünde yemek yememek bir görgü kuralıdır. yersin eyvallah, biri birşey diyemez; ama "özgürüm lan" diye, karşındaki insanı düşünmeden, ona gözükmemek için hiçbir çaba göstermeden gözünün önünde yemek hoş bir davranış değildir. osuramazsınız diye bir yasak var mı türkiye'de? yok. e o zaman zart zort salayım sokakta? oruç da öyle işte, saçma geldi evet ama öyle. yasal, serbest olması bunun hoş karşılanabileceği anlamına gelmez.

oruç tutmayıp milletin önünde yemek yiyenler gaza gelmiş galiba, adamın imlasına cartına curtuna el atmışlar; ne tanım ne birşey. vuhu, çok süper.
buna tepki gösteren insanlar, "bakın ben oruç tutuyorum." demeye çalı$maktadır. yaptığı $eyin anlamını çözememi$, kendini kandırmak için oruç tutan insan zihniyeti ürünüdür.

sen kendi nefsini tutamayıp bu olaya tepki gösteriyosan, ne anlamı kaldı o orucun? hem kendini hem ba$kasını gericeksen ne anlamı kaldı o orucun?

yiyip içmek demi$ken, ramazanda alkol tüketimi sorunu da ya$anmaktadır. alkol içenlere kafir gözüyle bakılmakta, "tü kaka" muamelesi yapılmaktadır. bre arkada$ım, allah mısın sanane? istediğini yiyip içer insanlar, bu senin allahla aranda olan bir $eydir neden dönüp niye içiyorsun ramazan ramazan diyorsun. biraz akıl fikir sahibi ol yahu.

bu tip söylemlerde bulunan insanlar yaptığı $eyin anlamını bilmeden sadece yapan insanlardır. ara$tırıp bakmazlar, bu neden böyle $u neden $öyle diye. kendi tuttuğu için o sırada dünya üzerinde kimsenin sigara içmemesini isteyen insanlar bile vardır.

hazır sigara demi$ken, "niyetliyim bugün, sigara içmedim sabahtan beri çok sinirliyim". al i$te osur osur ipe diz. beyninin kırıntısını kullanan adam böyle bir lafı sarfetmez bile. banane canım arkada$ım sigara içmediysen, bu yüzden ben senin salak tavırlarını çekmek zorundamıyım? tutuyosan bana mı tutuyosun orucunu. kendin için tutup, ba$kasına kızmak, ters davranı$larda bulunmak ne kadar saçmadır. neye dayanarak kendini haklı çıkarabilir bu insanlar anla$ılmı$ bir $ey değildir.
kimsenin sevabı katlanmaz kimsenin günahı katlanmaz. oruç zaten tutman gerekendir, başkası yanında yiyince zorlanıyorsan uyuyarsak tut orucunu. yani senin görevin oruç tutmak, bonusu yok bu işin.*
özendirir fakat (bkz: irade)
1.Yaradanın nefsini sınaman için yaptığı hamledir.
2.Bak işte nefsine hakim olabiliyorsun kendine güven kendinle övün dedirtesi durum
tersi de geçerlidir. hatta aslında bence sadece tersi geçerlidir ya neyse.

tersinden kastım şu.
namaz kılan birinin önünden geçilmez. bu kural namaz kılanı değil, önünden geçecek olanı bağlayan bi kuraldır ama uyup uymamak o kişinin keyfine (ve saygısına) kalmıştır. yalnız, namaz kılan adam mesela benim evimin kapısının önünde yüzü kapıya dönük şekilde kılıyorsa (sadece örnek olsun diye yazdım, kastımı anlatabilmek için farazi bi durum yani) o zaman eve kapanacak değilim. önünden geçerim adamın. buradaki durumun adı, "namaz kılanın önünden geçmek" değil, "önünden geçilecek yerde namaz kılmak"tır.

yani bu duruma uyarlarsak aslında "oruçluyken yanında başkalarının yiyip içmesi" değil, "başkalarının yiyip içtiği yerde oruç tutmak"tır bana göre.

çünkü kimse oruç tutan adamın karşısına oturup "oh ne güzel lahmacun" diye löp löp götürmüyor yiyecekleri. bu da sizin kafanızda uydurduğunuz faraziyelerden biri. yemeğini yiyen adam normalde nerede yiyorsa, ramazan'da da aynı yerde yiyor. öğle arasında lokantasında, ya da yarım dönerini alıp tekrar ofisine giderken yolda, ya da masasında.. bi değişiklik yapmıyor yani kendi ritüelinde. değişiklik normalde yanında yokken birden oruç tutanların yanında belirmesi aslında.

ama kimse duruma bu şekilde yaklaşmıyor. ve bu şekilde yaklaşmamaları da olaya tek açıdan baktıklarının, kendileri oruç tutarken milletin karşılarında yemek yediklerini iddia etmelerinin temelini oluşturuyor. dünya onların etrafında dönüyor çünkü.

bu arada ilk verdiğim farazi örnek de farazi değildi ha. ben çocukken evimizin önüne halılar atılıp cuma namazının tam kapımızın önünde kılındığını hatırlıyorum ben. o zamanlar ben de dini bütün bi çocuk olduğumdan bakkala yollandığımda kapıdan namaz kılanları dikizler, millet secdeye yatınca vınn diye koşardım önlerinden. bu da böyle bi anımdır.