bugün

http://rcalislar.blogspot...-fatih-terim-polemii.html
Gerçekten çok güzel kitaplar yazmış , ama nobel döneminde yaptığı, bizim için gereksiz , onun için bir ihtiyaç olan o açıklamayla türk milletini , özellikle okurlarını hayal kırıklığına uğratmış başarılı ve sevilen bir yazar.
fatih terim'i "aşırı milliyetçi" bulmasına rağmen türk milli takımın destekleyeceği söylediği için allah razı olsun dediğimiz, ama arda turan'ın milliyetcilik duygulari ust duzeyde bir insanim beyanatından sonra bu kadarına da daha fazla dayanamayacak olan "eksik milliyetçi" yazarımız..

bundan sonraki maçlarda ermenistan'ı destekleyecekmiş öyle diyorlar..
nobeli bir o getirdi, o da yanlış getirdi.
türkiyeyi tanımayan popilist takılıp, sırf nam yapmak adına ülkesine bok atan, bunuda malesef çok iyi başaran, cevdet bey ve oğulları kitabında minare şerefesine balkon diyerek genel kültür olarakta oldukça zayıf olduğuda şuan topkapı sarayı müzesi müdürü tarihçi ilbey ortaylı tarafından farkedilmiş kimsedir. terbiyesizliği sınır tanımamaktadır. ufak bir örnek: nobel ödülü alacağını öğrendiğinde kızını aramış, kızı dersteyim, kapatmalıyım demiş, buraya kadar herşey normalde... verdiği yanıt enteresan: "hocanı ver konuşayım, ben orhan pamukum."

edebiyatçı olmayan; özellikle türk edebiyatçı hiç olmayan.
uzman gözlerle bakıldığında mutlaka tüm kitaplarında bunun gibi türklüğü rencide edici hatalara rastlanacaktır.
zira ben kendisini takip etmeyen biriyken bu kadarına rastladım, takip edenler daha iyi bilir.
(bkz: orhanlis pamukyan)
ulusalcı takılıp halkın gönlünde takılmak gibi büyük bir fırsatı tepmiş nobel ödüllü yazarımız.
gençlik yıllarını herkes dışarda sürterken karanlık bir odada roman yazmaya adamış yazar. o karanlık odanın izleri cevdet bey ve oğullarında alenen görülmektedir. anti-faşist, güzel bir sanat adamıdır orhan pamuk. maalesef dürüst ve açık sözlüdür, bu nedenle ülkesinin ilk nobelini aldığı halde halkınca sevilmez hatta romanlarını başarılı bulanlar bile topluluk içinde onu takdir etmeye çekinir. bunun sebebi laflarının öncesinde başıma bir iş gelmeyecekse dememesidir.
oscar ruhunu idrak etmiş, nasıl alınacağını pek bi iyi öğrenmiş yazar. zira eserleri ile değil polemikleri ile gündemde kalıyor, vitrine çıkıyor ya da çıkartılıyor. dış basın, türkiye aleyhtarlığı yapması için sık sık sayfalarında, ekranlarında yer veriyor bu şahsa. ayrici otorite kişilik muamelesi görüyor.

- merhaba sayın pamuq. nasılsınız?
+ ermeniler katledilmiştir.
- he he ne kadar ileri görüşlü birisiniz. valla ben de o soruyu soracaktım. boşuna oscar vermemişler size. ama önce bu ergenekon olayını nasıl değerlendiriyorsunuz.
+ Türkiye'de 30 bin Kürt öldürüldü, bir milyon da Ermeni...
- orhan bey inanılmazsınız. inanılmaz, süper. anlaşılan siz sadece bu konularda çok iyisiniz. peki türklerin başka yaptıkları katliamlar var mı?
+ tabii ki var. örneğin çanakkalede anzakları öldürdüler. ingilizleri öldürdüler. vahşice gemileri batırdılar.
- bıırrrravooo. mükemmel tespitler, harika sözler bunlar. bence siz dünya barış ödülü almalısınız.
+ nasıl parası iyi mi onun?
iyi bir yazar , aynı zamanda reklamın iyisi kötüsü olmaz diyen bir şahsiyet.
sırf kara kitap gibi bir başyapıtı yarattığı için bile önünde saygı ile eğilinilmesi gereken yazar, sanatçı, araştırmacı.
belki çok zeki değil. belki yaratımları çoğunlukla hayal gücüne değil, farklı bakış açılarına dayanıyor. belki 4. leventteki odasında yeni şaheserler yapmak için memur gibi çalışıyor.
belki türklüğünden gurur duymuyor. kitaplardaki ezberlere sadık değil belki de. kafasını kullanarak ya da kimilerin dediği gibi yönlendirilerek yaşıyor.
hakkında söylenenler, daha doğrusu söylenler inançla sahip olduğu değerleri korumaya çalışırken, o mantıkla korunan değerlerle alay ediyor.
pek de zeki olmayanlarımız onun en büyük türk düşmanı, ülkesi hakkındaki yalanlar denizinde yükselen bir dalga olduğunu düşünüyor. eminim o da bunları görünce gülüyor. için de bulunduğu acınası, traji komik duruma acı acı gülümsüyor.
nobel ödülü kimileri için çok abartılmış olsa da onun aldığı ilk ödül olduğu olamdığı görmezden gelinemiyor.
çoğunlukla vatan hainliği olarak adlandırılan ermeni ve kürt görüşlerinden önce de basılmamış mıydı kitapları onlarca dilDE? edebi değerleri anlaşılmamış mıydı otoritelerce?
sanatçılar dünyayı daha ileri noktaya taşıyan dinamitlerdir. onların da devletin görüşünü, devletin toplum toplumun devlet olduğu bu ülkede, desteklememesi ve bu görüşlerin tartışılmaya dahi gerek görünmeyecek kadar zalimce karşılanması toplumda, sahip olduğu değerleri, müslümanlığa karşı putlarını korumaya çalışan medineliler gibi, korumaya çalışaması, tartışınca yanıtlayacağı iki üç argüman dışında bir dayanağı olmayan görüşlerin savunulması, acizlik değil midir ki?
aynı topraklarda yaşadığımız, bu toprakları ondan güzel anlatan, bu topraklardaki her bir zerrenin hikayesini bilmesinden daha güzel bir şey düşünülebilir mi? o beli silahlı, düşüncelerini osmanlıya dayayan inançlı katillerin kaç tanesi anlatabilir istanbul'u, doğuyu, osmanlıyı onun gibi.
vatandaş olduğumuz için aynı coğrafyayı paylaştığımız için, tıpkı binlerce yıllık anadolu tarihine sahip çıkmamız gibi(atatürkün dediği gibi).
abuk subuk türkiye aleyhine konusan her aptalin ödüllendirildigi gibi bilmem ne nobeli ile ödüllendirilen kitapci.
yeni kitabı 1 eylül'de çıkacak olan yazar.
http://www.renkhaber.com/...ul_de_raflarda_/7752.html
27 ağustos günü * ntvde son kitabı masumiyet müzesi hakkında banu güven in sorularını yanıtlayacak olan yazar.
edebi kişiliği göz önüne alındığında bütün eserleri okunası yazar.. keşke gereksiz siyasi açıklamalara girmemiş olsaydı..
nihat genç tarafından intihalle, hatta intihali geçtim direk hırsızlıkla suçlanmış yazar.. esinlenme falan değil, 2-3 sayfa kadar bire bir kopya etmek suretiyle hem de..

ne yazdıklarını okurum ne de yazacaklarını okuyacağım.

ne saygı duyarım ne de severim.
türkçe konuşamayan, nobel ödüllü yazarımız. tepkileri falan da bir abuktur, durup dururken gülmesi falan. kültür çatışması mı yaşıyordur, nedir.
zamanımızın tartışılan yazarı. seveni de sevmeyeni de çoktur. kimisine göre kendi ülkesini küçük duruma düşürmüş biri kimisine göre ise gerçeği(!) anlatmış biri. ancak asıl olan şudur ki bizim torunlarımız onu sadece ilk nobel edebiyat ödülünü kazanan türk olarak hatırlayacak.
kendisini eleştirenlerin büyük çoğunluğu futbol eleştirmenidir aynı zamanda. ilginç bir durum.

(bkz: kişisel gözlem)
nedensiz bir biçimde bir türlü sevemediğim adam. acayip bir iticilik var adamda yada bana öyle geliyor. belki de sürekli yalanıp durmasındandır. eserlerini de çok sevdiğimi söyleyemem benim adım kırmızı dışında çoğu kitabında sıkıntıdan patladığımı bilirim. ne bileyim belkide ben edebiyatın iyisinden anlamıyorumdur. çünkü aynı sıkıntıyı yaşar kemal romanlarında da yaşıyorum. adam öyle betimlemelere giriyor ki konuyu unutuyorum. yalnız yaşar kemal in roman konuları ilgi çekiciyken orhan pamuk ta ilginç bir hikaye bulmak çok zor.

son bir kaç gündür bir yaygara kopuyor. orhan pamuk son kitabı masumiyet müzesi ni çıkaracakmış. allah allah millet internette, sokaklarda çılgınca bir bekleyiş halinde, hatta sabahın erken saatlerinden beri kitapçıların önünde bekleyenler varmış. ntv muhabiri kitapçılardaki insanlarala konuşuyor. hepsi birbirine benzer cümlelerle müthiş bir hikaye, delicesine anlamlar, gizli semboller falan bişeyler diyip duruyor. daha kitap yok ortada! vay anasını dedim zaten bikaç yıl önce orhan pamuk bir söyleşide söylemişti kitabın konusunu ben mi yanlış hatırlıyorum diye bir daha araştırdım internette, yoo aynı banal konu ya! 'kemal zengin bir ailenin oğlu sibel de aynı sınıftan onunla mı ne evleniyor ama aslında daha fakir olan füsun a aşık'. 10 yıl devam gizli bir aşk ve türk tolumunda 'orhan pamuk un deyişiyle veya ortadoğu toplumunda' aşkın özgürce yaşanmasındaki zorluklar. bu ne şimdi? bunu mu sabırsızlıkla bekliyor bizim millet ya? pek çoğumuzun dalga geçtiği türk filmlerinin en büyük klişesi bu hikaye. tüm senaryolar bu hikayenin üzerinde dönüyor.

anlatmaya çalıştığım şu; türk toplumundaki marka merakı. ne alaka demeyin hani nike veya ne bileyim zara yani tanınan markalar çok boktan bişey yapsada sadece nike veya zara olduğundan herkesin üstündedir veya sezen aksu beş para etmez bir şarkı yapsa da kimse ses çıkaramaz hatta süper olmuş sezen yapmış der. işte orhan pamuk ta aynı. nobelli bir marka artık orhan pamuk. kendini fazla kasmasına gerek yok. iki satır karalasa şaheser olacak zaten.
öğrencilik zamanımda 3 kitabını okuduğum ve üstelik en fazla 1 haftada bitirdiğim kitapları geçen düşününce okumadığım kitapları geldi aklıma... gittim aldım hemen bunlardan birini. cümleleri çok uzun olduğu için okumayan arkadaşlarım vardı. neyse hacım aldım da okuyayım dedim de yaw ben üniversitede meğer ne çok kitap okuyormuşum onu anladım. ben o kitapların 3 üçünü de maksimum 1 haftada bitirmiştim. şimdiki kitabımı henüz 21. günü canım. o kitabı okurken bir iki kitap ekstradan okudum ama orhan pamuk un kitabı bitmiyor. bir cümlesini okuyorum hırs yapıyorum sonra ulan bunda anlatım bozukluğu vardır diyorum sonra kitabın altını çizmeye başlıyorum yok yüklemdir gizli öznedir belirtili zincirli allı dudaklı isim tamlamasıdır çiziyorum da çiziyorum bi dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu bulayım da sözlüğe yazayım diye. ama nerde kitabın ebesini s. hala bulamadım. neyse hacım ben devam edeyim okumaya aha da söz veriyorum buraya yazacağım bulunca.

tanım: kitapları cümlelerinden kısa yazar.oyle valla. bi cümlenin manasını düşün bi hele bi yılın geçmezse ömründen şerefsizim.
kara kitap'ı kesinlikle ingilizce çevirisi için yazdığına eminim. türkçede neredeyse hiç kullanılmayan yan cümleler dolu uzun cümleler kurma metodu yüzünden onuncu sayfasında bıraktım o kitabı (ingilizcede yan cümlelerle ana cümle uzatılır ama okunması kolaydır çünkü yan cümleler ana cümle bittikten sonra bağlaçla eklenir, türkçedeki gibi araya girip ana cümleyi unutturmaz) ama dört beş başka kitabını okudum ve sevdim. hele benim adım kırmızı bence cidden başyapıttır.

son kitabı hakkındaki röportajını dinleyeyim dedim, kapadım hemen. arada hayal kurduğum zamanlarda kendimi yönetmen olmuş da stüdyoyu dize getirip filmlerimin fragmanlarında filmin önemli sahnelerini asla göstermediğimi düşlüyorum ben. hatta fragmanda asla filmin konusunun anlaşılamamasına, filmin ilk yirmi dakikasından sonraki anlardan tek bi sahne bile konmamasına dikkat edeceğimi hayal ediyorum. eğer bi film çekersem insanlar filmi seyretmeden sadece fragmanla filmi görmüş olsunlar istemiyorum çünkü. hah bu röportaja gelecek olursak, pamuk bi tek kitabın sonunu söylemiyor nerdeyse.

hem kitabın konusunu anlatıyor, hem de alt metinlerin ne üstüne olduğunu. e kardeşim insanlara neden okuyacak bi şey bırakmıyorsun, deli misin divane misin, insan kitabını anlatırken sürüsüne bereket spoiler verir mi. hatta bi an aldı kitabını eline, içinden önemli bi pasaj okumaya başladı ki o ana kadar zaten duymamaya çalışıyordum dediklerini, o tüy dikti, kapadım.

yine de okumak boynumuzun borcu. evet daha okumadığım kitapları da var ama bu biraz farklı ne de olsa. hani ödül alan yazar daha sonra tekrar aynı edebi kuvvetini muhafaza edebilir mi sorusuna cevap olacak ya, o yüzden.

genel bi tanım yapmak gerekirse, o uzun hikayedir ama kısaca diyebilirim ki, kendisini daha de ve ki'yi doğru kullanamadan türkçesinin bozuk olduğuna dair eleştirenlere inat sıkı yazardır, çoğu eleştiren adamın motivasyonu da pamuk'la siyasi fikirlerinin zıt olmasından gelmektedir. kara kitap hariç her okuduğum kitabı gayet de kuvvetli bi kalem elinden çıkmış kitaplardı. hatta ben kara kitap'ı eleştirsem bile kimileri tarafından pamuk'un başyapıtı olarak görüldüğünü de eklemek gerek.
ismini sol frame'de görünce ibne sandığım... sanmakla kalmayıp öyle olduğuna inandığım...
Larry King'e Nobel'i kazanması sebebiyle çıktığı programdaki, konuşması ve entellektüel birikimini gördükten sonra bilgisine ve kitaplara duyduğu sevgiye gerçekten önem verdiğim ama bir edebiyatçı ve insan olarak baktığımda ve kendime karşı dürüst olmak istediğimde bilinçaltımda soruyordum 'Orhan Pamuk Türk toplumuna ne bıraktı? Bu toplum onu nasıl hatırlar?' diye.

içimden 'belki ermeni olayıyla ilgili sözleri ve nobeliyle hatırlanır.' diye geçti. Bu konuda Nihat Genç çok doğru söylüyor. Fıkra bile anlatamayan, birkez olsun bu topluma güzel şeyler sunmamış insanlar. Bu toplumu aşağılıyorlar, bu toplumun övündüğü yegane şey olan bağımsızlıkla alay ediyorlar ve sonra 'nobelli türk, büyük yazar' oluyorlar.

Buna rağmen allah korusun kendisine birşey olursa belki radikal, milliyet gibi kimi gazetelerimizde kahraman olarak atfedilir.

Hepsi bu.
iki lafı biraraya getiremeyen nobel ödüllü yazarımsı.