bugün

hiç bir şeyin farkına varmamak masumca yaşamak.büyümenin kötü bişey olduğunu kabul edenlerin tek isteği keşke hep cocuk kalsak cocuk olsak komşunun camını kırdığımızda kaçsak, yakalandığımızda ağlasak.
her zaman böyle olmak istense bile çoğu zaman işe yaramayan yaşama biçimidir.
(bkz: ah bir çocuk olsam)
gözlerde ve gönüllerde yetişkinlere nazaran umut taşımak. hayatın tadını çıkarırken hayat trenini kaçırmamaktır.
FiZiKi OLARAK ÇOCUK KALAMASAKTA RUHUMUZUN VE HAYATTAN,UFACIK ŞEYLERDEN ZEVK ALMA DUYGUMUZUN HEP ÇOCUK KALMASI DiLEĞi.
hayatın acımasız yanlarına gülebilmek, umursamamak, arebesk yaşamamak, isyan etmemek, herşeyin bir yolu, bir oluru vardır demektir çocuk olmak.
bir çocuk gibi herşeyin içinde ama bir o kadar uzağında yaşamaktır. kimileri tarafından umursamaz, vurdum duymaz olarak değerlendirilse de sadece farklı yollardan ilerleyen bir çözüm sonucudur çocuk.
düştüğünde ağlamak yerine gülebilmektir...
şartların bizi değil, bizim şartları istediğimiz doğrultuda yürütebilmemizdir.
olgun ve düşünceli insanlar tarafından, "hiç bir sorumluluk taşımayan, hiç bir şeyi umursamayan insan"dır çocuk.
çocukken oynadığım, bıkıp usanmadan, saatlerce,
komşunun oğlu gelince,
telaşla kaldırdığım,
oyuncaklarımdan bile çok sevmiştim seni.
en sevdiğim gazoz kapağım aklıma geliyor şimdi,
gözlerini görünce...
dinlediğim masallarsa, sözlerindir bende.
sözlerin ki, sonu olmayan, bitmesini istemediğim...
söyledikçe gülümsediğim...
yani içimin ilk aşkı, ilk acı veren cümleler...
sen söyledikçe büyüdüğüm, dudaklarından dökülenler...
çocukça sevdim ben, çok sevdim seni.
bir miniğin gökkuşağını sevmesi gibi...
az görüyordum yüzünü, bin yağmur gibi geliyordu.
ama sevdim;
katıksız sevgiyeydi uyanışlarım,
seni düşünüp yastıksız yatışlarım...
seni düşünüp yastıklara sarılışlarım...
sana yazdığım, asla bilmediğin,
şimdi okudukça güldüğüm masallar,
bak şimdi satır satır ağlıyorlar...
yine bilmiyorsun.

şimdi sensizliğin haftasında ben,
alışmaya çalışıyorum büyüdüğüme...
ama bilirsin;
herkes biraz çocuktur kendi içinde.
(#1006836)
büyüdükçe; annemin beni doğururken çektiği sancıyı yaşıyorum kendimi yeniden doğurur gibi.
--spoiler--
sonunda bir oyuncak karasevda aldım senden
yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım
--spoiler--

(bkz: el gibi)
büyümemek.
bazen çocukça bazen de çocuksu hareketler sergilemektir. etraftan gelen "sen ne zaman büyüyeceksin?" ve "eşşek kadarsın, hala mı...?" laflarını sıkça işitmektir. çocuk kalmak pek hoş karşılanmaz çoğu kez; hemen büyümeniz istenir.
renklerin kirlenmemiş halidir, masumiyettir falan..

ama hacım bi yandan da mallıktır, garipliktir. 4 yaşındaki bıcırık gün boyu ipimle kuşağım, s.kimle t.şağım takılıyo; sonra sabaha karşı beşte kabus görüp kendinin çekyattan aşağı atıyor. hadi eşek kadar adamlar da yapıyor bunları ama ertesi gün, en azından bi muhabbetini çeviryoruz: "hacım dün gece beni bi zenci karşıladı, evlerden ırak" falan diye..

konuşamıyor bunlar, unutuyorlar veya bilemiyorum. kin tutmadan, aldatmayı bilmeden takılıyolar çocuklar. çocuk kalmak, bu boktan oyunun kurallarını bilmeden, oyunda takılmak galiba kaybetmeyi umursamadan*
"burda "çocuk" yazıyor da sadece ben mi "ocuk" diye okuyorum?" kendi kendimi sordurtan çocuk kalmak olarak algılandığında kesinlikle değiştirmek istemediğim durum.