bugün

(#2955888)entry'siyle gözleri dolduran, hagi hayranı, hoşgelmiş yazar.
nicki güzel bir nightwish şarkısının * başında geçtiği için dikkatimi çekmiş 5. nesil yazardır. hoşgelmiştir.
sabahın 5'inde yüzüklerin efendisi ile ilgili pek çok entry girerek beni eski yıllara götürmüş yazar. ben de nacizane entrylerim ile desteklemekteyim kendisini.
tahminimce ispanya hasretiyle yanıp tutuşan hispanik ruhlu yazar..
chopin dinlemesi yüksek ihtimal yazar.
kendisini görür görmez antonio banderas!!! dediğim yazar**
gheorghe hagi için yazdığı entrysiyle daha tanışmadan tanıdığım ve sevdiğim, en son bursa zirvesinde tanıştığımdaysa gözlerinin ışıltısı ve antonio banderas' a benzerliğiyle dikkatimi çeken değerli yazar.
hasan kabze ve mehmet yozgatlı' yı şahsımın gözlerinin önüne getiren, ses tonu horatio caine ve don epps arasında bir tınıya sahip, zirvelerde aranan isim olmaya başlayan yazar.
karizmatik yazar. bir de, flamenko işi ile uğraşıyormuş filan, gönül ister ki, paco de lucia bize gelsin, hep beraber konserine gidelim. tabuda da, sağlam performans göstermiştir.
kendisini ne zaman görsem***, aklıma "romantik, flamenkocu ispanyol erkekleri"ni getiren insan.* böyle de bi karizma var elemanda yani.
gelecekte iyi bir seslendirme sanatçısı olabileceğini düşünüyorum ayrıca. sesi full house'daki jessie amca'yı seslendiren sanatçınınkiyle çok benzer.
onun gibi saçım olsun başka bişey istemem.
sakallarını kesince zirveye andy garcia olarak teşrif etmiş yazar. *
ispanyol ve de italyan erkeklerinin karizmasını bir potada eritmiş, gitarının sesini duymak istediğim yazar kardeşim.
desperado da döner yiyebilir. nedir yani.

evet, gerçekten flemenko yapıp döner yiyebilen bir arkadaş. selam olsun.
tanımam etmem (#4238867) numerolu entrisi yüreğimin tellerine dokunumuş cısss ettirmiş yazardır.
paco de lucia hayranı, sohbeti keyifli, karizmatik yazar. hagi ile ilgili yazdıklarıyla da tüm galatasaraylıların hislerine tercüman olmuştur.(#2955888)
harika muhabbetinin yanında harika da bir gitarist olduğunu görmekten mutluluk duyduğum yazar. gitara emek verdiği çok belli. kendisini daha uygun, daha sessiz bir ortamda tekrar dinlemeyi çok istiyorum.
uzun bir aradan sonra hayatının önemli bir ayrıntısı olan uludag sozluk e yeniden merhaba demiştir kendisi. geçen zaman içerisinde kendisiyle çok sohbetlerimiz oldu. bir keresinde "yabancılaşmak" nedir diye sorduğumda "gitmek istemek" demişti. hep gitmek istemişti, gitmişti de. fakat gittiği yerlerden yekpare camlarla bakmak istemişti yalınlıktan, sadelikten topukları kıçına vura vura kaçmaya çalışan hayata. fakat yekpare dediği şeyin tanımı çok farklı yapılmıştı musallatı olduğu şehirlerde. ne şiirleştirmeye değer bir güzellik, ne şarkılaştırmaya değer bir armoni... ulan gitar bile çalamadı şöyle kana kana. tırnaklarının zehirli dokunuşlardan zarar görüp kırıldığını söylemişti. bildiğim kadarıyla şu anda, o çok sevdiği parmaklarını bu entry yi girmek için kullanıyor. sukuneti, sıradanlığı ve bıkkınlığıyla hayata çok benzeyen herhangi bir internet cafe de, herşeye rağmen çok sevdiği ve boyuna şikayet ettiği hayatın dibine kadar içinde, ağzına kadar dışında. yazgısını kendi kendine yazmaya kararlı, çok sevdiği parmaklarını çok sevdiği gitarına adamaya kararlı, çok sevdiği gözlerini güzelliklere ve okumaya adamaya kararlı. hayatın dogmalarıyla savaşmak yerine gelgitlerinde ve buz gibi dalgalarında; yağmurun altında ıslanıp, şarap içip balık tutacak. üşütmesin bari, ne diyelim...
(#5041840) ile tebriği haketmiştir.
(bkz: #5092678) saygılar abi...