bugün

Filozof tanesi.
Adam gibi adamdır.

Dönemine kadar, Yunan felsefesinden gelen " yonetici dediğin adil, iyi (pius) olur" anlayışına siktiri çekmiş ve "ulan herkes böyle konuşuyor ama icraatlerine baktığımızda kimse böyle yapmıyor" demiştir.

Şüphesiz, italya'nın o günlerde binbir parçaya bölünmüş olması ve Türk/Fransız tehdidi altında birleşme umutları onu hayalcilige değil gerçekçi politikalara sevk etmiştir.

Sonunda, "sikerim ideal yöneticiyi, devir serefsizlerin devri. it olucan kopuk olucan, borunu otturecen" demiştir. Evet direkt bu sözcükleri kullanmıştır.

Prens de budur. Ya da hükümdar. iki adla da var kitap.

Ama makyavel bey adamdır. Gote got demiştir. Makyavelizm medeniyettir, kutsal "veritas"ımızdır.

Vallaxi son nefesimize kadar makyavelizmi savunacagiz. Medicileri De öyle.

Bağırın ulan şampiyon fiorentina deyû!
menfaatperest piç.
'Düşmanınıza saldırabilirsiniz; doğru mu yanlış mı yaptığınızı düşünmeniz gerekmez, er ya da geç yargıçlarınız sizi haklı çıkarmak için en iyi gerekçeleri bulacaktır nasıl olsa.'
diyerek, gücün neler yapabileceğini ifade etmiş. bi bakıma kim siker adaleti demiştir.
j.j. russo gibi iyimser düşünürlere göre o çakallık dolu prens kitabını kralara akıl vermek için değil halka kralların sahtekarlıklarını göstermek için yazmıştır.

ama o kitaptan sonra da yüksek bürokraside grev aldığına duşunursek pek de inandırıcı değil.
prens isimli başyapıtından ötürü, döneminde kilise tarafından yapıtı ‘şeytanın kitabı’ şeklinde nitelendirilmiş ileri görüşlü filozof, politikacı, yazar.
Niccolò di Bernardo dei Machiavelli, tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı düşünür, devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı.

Edit:askerlik sanatını okumanızı tavsiye ederim.
görsel
Kötülüğün gerçek yüzünü idareciler üzerinden işlemiş ve geride çok güzel bir yönetim eleştirisi bırakmış düşünür ve devlet adamı.
görsel
görsel
görsel
görsel
machiavelli’nin siyaset kuramının temelini oluşturan yenilik, insanın kendi güç ve iradesiyle kendi kaderine egemen olabileceğini, kendi kendini zaman içinde yaratıp geliştireceğini kabul eden bir dünya görüşüne dayanır. bu dünya görüşü siyasete de aynı biçimde yaklaşmakta ve iktidar sorununu öne çıkartmaktadır.

machiavelli’nin “ahlak”tan ayrı, değerlerden uzak bir siyaset anlayışına sahip olmadığını göstermektedir. eski ve ortaçağların bu dünya ötesi kavramlarla belirlediği bir “ahlak” anlayışı yerine, “bu dünya”cı ve insanın kendi iradesiyle kendi “iyi”sini yaratabileceği yeni bir ahlak anlayışı machiavelli’nin hareket noktası olmuştur.

bu anlayış, siyaseti bir teknik beceriye indirgeyerek, modern toplumda siyasetin siyasetçiler tarafından yürütülen bir meslek olduğu şeklindeki anlayışa da öncülük etmiştir.

machiavelli’nin bu anlamda ilk modern düşünür olmasının bir diğer boyutu rönesans’ın “yurttaş hümanizmi” olarak bilinen cumhuriyetçi geleneğine dayanmaktadır. dolayısıyla, machiavelli bir yönüyle iktidarın ilkesi ile iktidarın kullanımını tek merkezde toplayan “modern-ulusal” devletin kuramcısıdır.

bununla birlikte, machiavelli, “modern-ulusal devlet”in “katılımcı-demokratik” boyutunu, rönesans’ın cumhuriyetçi geleneğinin bilinciyle kendisinden sonraki döneme aktarmıştır; ancak, machiavelli’nin siyasal düşüncesinin içinde oluştuğu dönem, esas olarak merkezi, ulusal krallıkların güçlendiği bir dönemdir. machiavelli sonrasındaki siyasal düşünce bu oluşumun belirleyici etkisi altında gelişmiştir.

ortaçağın sonlarına doğru ortaya çıkan kent devletlerinde sıkça görülen “cumhuriyet” yönetimlerinde gözlenen ve rönesans ile “ideal “ haline gelmeye başladığını bildiğimiz “özgürlük” ve “birey” anlayışlarının etkisinde ve bu anlayışları geliştirici yönde fikirleri de machiavelli’nin savunduğu ileri sürülmüştür. ayrıca machiavelli’nin bilimsel bir dünya görüşü geliştirmeye yöneldiği, özellikle siyaseti dinsel niteliklerden arındırarak modern siyaset biliminin kurulması yolunda bir başlangıç yaptığı da kabul edilir.

dahası, “modern siyaset bilimi”nin kurulmasına yaptığı katkılarla öne çıkan machiavelli’nin, ilk defa örgütlenmiş bir güç olarak, kendi bölgesinde üstün ve diğer devletlerle ilişkilerinde bilinçli bir yükselme politikası izleyen bir siyasal kurum anlamında “devlet”ten söz etmesi “ülke-insan-egemenlik” unsurlarıyla belirlenen modern ulusal devletin machiavelli ile kuramlaştırılmaya başladığı düşüncesine yol açmıştır.

machiavelli’e göre, cumhuriyet rejiminin sürekliliği her otoritenin anayasal olması, doğası bakımından sınırlanmış olması, halk tarafından verilmiş olması koşullarına bağlıdır.

machiavelli, kent devletlerine bölünmüş bir ülkede kentlerin hem birbirleri ile mücadele ettikleri hem de bu mücadele yüzünden güçsüzleştikleri dolayısıyla dışarıdan gelen kralların italya üzerinde egemenlik kurma isteklerinin yarattığı tehlikeye açık kaldığı, çatışmalı bir dönemde fikirlerini geliştirmiştir. diplomatlık döneminde gözlemleme fırsatı bulduğu toplumlar hakkında bilgi ve deneyim sahibi olan machiavelli, böyle bir sorunun ancak yeni bir devlet kurulmasıyla çözülebileceğine inanmaktadır.

machiavelli’nin amacı temel olarak italya’nın kurtulmasıdır. bu şekilde, machiavelli’nin hükümdarı algılayışı, sadece yasalarla bağlı tek kişi yönetimini iyi görmesinden değil, italya’daki prenslikler arasında sürmekte olan çatışma ortamının giderilmesi ve yeni bir ulusal italyan devletinin kurulması için, güçlü, yetenekli, cesur bir kişinin gerektiğine inanmasından ötürüdür.

ülkenin ihtişama kavuşması için en iyi yönetimi söylevlerde karma yönetim olarak ele alan machiavelli’nin bu tutumu, cumhuriyetin de bu amaca yönelik olarak hükümdar gibi davranabileceğini öngörmesinden kaynaklanır. böylelikle, hükümdarlık ve cumhuriyet arasındaki en büyük fark siyasal iktidarın özneleri düzeyindedir. machiavelli, karma yönetim biçimini en iyi sürdürebilecek model olarak cumhuriyeti belirler.

machiavelli, bir ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği sorusunu, ihtişama ve zenginliğe ulaşmanın amaç olarak belirlendiği bir düzlemde, farklı iktidar biçimlerini analiz ederek, yeni bir bakış açısı ortaya koymuş, bunu yaparken çağdaşlarının düşünceleriyle önemli noktalarda kırılmalar yaratmıştır. siyaset, machiavelli için bir “zanaat”tir. bu yüzden de siyaset yapanın, siyasal iktidarı ele geçirme ve koruma çabasında olan insanın kişisel özellikleri önem kazanır.

machiavelli’nin “siyasal iktidar” anlayışının temelinde “insan doğası” hakkındaki düşünceleri bulunmaktadır. machiavelli’ye göre insanın değişmeyen, zamana ve mekana göre farklılık göstermeyen bazı özellikleri vardır.

machiavelli’ye göre insanlar en çok mala önem verirler. yönetici de bunu bilmeli, halkı karşısına almamak için, mülkiyete karşı saygılı olmalıdır. doğru ya da yanlış kavramları yalnızca çıkarlarımızın ve gücümüzün yansıması mıdır, yoksa doğal ya da tanrısal düzenin nesnel bir sonucu mudur?

machiavelli’ye göre adalet güçlüden yanadır. bir prens devletini korumak için her yola başvurabilir. devletini korumak için işleyeceği kusurlardan utanç duyması gerekmez, çünkü erdem olarak bilinen bir davranışa uymak onun için yıkım olabilecekken, kusur olarak bilinen bir davranışsa iyilik getirebilir.

machiavelli’nin tercih ettiği iktidara gelme yolu, kişinin kendi yetenekleri, becerileri, cesareti gibi bireysel güçlerini kullanarak iktidara gelmesidir. böyle iktidara gelmek zordur, ama yeteneklerini kullanan kişi şartların gereğini yerine getirecek, yazgının değişmesinden en olumlu biçimde etkilenmeyi bilecek yeterliğe sahip olduğundan, iktidarını güçlü kılıp uzunca bir süre koruyabilecektir.
görsel
dünyayı olduğu gibi kabul etmemi sağlayan düşünürlerden birisidir.

"senin tam karşıtın olan onca insan arasında her zaman ve her şeyde iyi insan örneği olmak istersen kesinlikle yitip gidersin."
medicilere öğütler verdiği prens kitabı ile bilinir. bu kitap önemlidir. çünkü aslında düşünce dünyası ve özellikle de uluslarası ilişkiler literatüründe "realizm" akımının öncü eserlerinden sayılır. makyavelizm denilerek opportunizmin akla gelen evrensel şahsiyeti olmuştur. aslında bizdeki hükümdarlara tavsiye içerikli risale verme geleneği ile birlikte düşünüleblir mi, emin değilim. sadece spekülasyon yapıyorum. çok sade bir dil ile yazmıştır. bir emekli general olan yusuf adil egeli tarafından 1955'te türkçe'ye kazandırılmıştır.

ve gerçekten çok sevdiğim ve sürekli de paylaştığım bir alıntısı şudur;

"Ve hayatları ile yaptıkları incelenirse, bu kimselerin talihin elinden fırsattan başka bir şeye nail olmadıkları görülür; fırsat bunlara, istedikleri şekle sokabilmek üzere, ham maddeyi verdi: bu fırsat olmasaydı ruhlarındaki liyakat kaybolurdu; ve bu liyakatleri olmasaydı, fırsat da beyhude çatmış olurdu."

bu kimseler, diyerek kastettiği dört tane kumandandır; sezar, romulus, iskender, keykavus. idi yanlış hatırlamıyorsam. yanlışsam düzeltin lütfen. çok yıllar önce okumuştum eseri.
Prens kitabının yazarıdır. Önemli bir kişiliktir tabi. Batı'da Prens kitabına eşdeğer Doğu'nu da Siyasetnamesi vardır. Onu da Nizamülmülk yazmıştır ikisi de kendi coğrafyalarının dahileridirler bence.
ilk kez kitabı türkçeye 4.murad'ın emri ile çevrilmiştir.
Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden biri olan düşünür. evet.
kendisi floransa’da doğup büyümüştür. 16.yy italyası’nda şehir devletlerinin ve prensliklerin zirve yaptığı bir çağda kendisi de gaddarlığı ile meşhur cesare borgia adlı floransa prensinin hüküm yaptığı döneme denk gelmiştir. bu adamın gaddarlığı machiavelli’ye kadar ulaşmış ve kendisi sürgün cezası almış, bir daha floransa’ya dönememiştir.

şimdi gelelim o meşhur otorite için her yol mübahtır felsefesi ile yoğrulmuş “prens” isimli kitaba. machiavelli bu kitabı muhtemelen tekrar borgia’nın gözüne girmek ve affedilmek için yazdı. çünkü kitaptaki fikirlerini hep borgia üzerinden örneklemiş ve onun yaptığı en iğrenç şeyleri bile onaylamıştır. hatta tüm bunlara cesaret, onur anlamına gelen bir de sıfat uydurmuştur: virtu. yani ona göre iktidarını korumak için her türlü pisliğe bulaşan borgia bir virtu idi.

tüm bu yalakalık machiavelli’ye bir fayda sağlamadı. affedilmedi. floransa’ya asla dönemedi. kendisi öldükten sonra yayınlanan bu kitap maalesef günümüzde birçok siyasetçinin başucu kitabı oldu.
çocukluk arkadaşımdır.

hatta bi' ab'im şöyle demişti onun için;

"götünü mü siktireceksin; ilk önce machiavelli'ye siktir ki, bir şeye benzesin"

tabii yapmadım, tayyip'e verdim, genel istek üzerine...
ha, oyumu da! zaman işte.

"bencillerden oluşan bir toplumda, bencil olmayan bir lider davasını başarıyla yürütemez"

machiaevelli üstüne götümden büyük bissürü hikayem var. bende kalın.
(stay on mine stage paw!)
görsel
"...herkes sana gerçeği söyleyebildiğinde saygınlığını yitirirsin."

çıkmaz, paradoks. insanın lanetidir bu olay. başkalarına karşı açık olmak, onlarla eşit olduğunu göstermek istediğinde anında ayaklar altına alınır, kepaze olursun. onlara üstten yaklaşırsan da ya yalnız kalırsın ya da konumuna göre dalkavuklarla, yalakalarla başbaşa kalırsın.

insanlar zor. insan olmak zor.
"... kalanını siz yapmak zorundasınız: tanrı, özgür irademizi ve şanın bize düşen kısmını elimizden almamak için, her şeyi yapmak istemez."
medicinin başdanışmanı.
Niccolo Machiavelli, 3 Mayıs 1469 tarihinde italya'nın Floransa kentinde dünyaya gelmiştir. Tarih, politika biliminin kurucu olan Niccolo Floransa'lı Düşünür, devlet adamı şair ve yazardır.

italyan Rönesans hareketinin önemli öncülerinden biridir. En ünlü eseri olan Prens politik alanda iktidarın alınışının ve korunmasını gibi konuları işledi. Yaşamının sonuna kadar italya'nın birliği için mücadele etmiştir.

Fikirleri politik yazılarında olduğu gibi ilkesiz bir hırsın anlatımı olarak görülmüştür. Makyavelizm terimi ise düşünce sistemi olarak değil her yolun mübah olduğunu düşünen politikacı tutumu olarak görüldü.

Dönemin Hegel Diderot gibi düşünürleri Machiavelli'nin düşüncelerinin olumlu yönlerini çıkarmak için çalıştılar.

Machiavelli siyasal düşüncenin laikleştirilmesini ve bilimselleştirilmesi gerekliliğini savunmuştur. Kiliseye karşı olsa da hükümdar kişinin dini de alet olarak kullanmaması gerektiğinin altını çizmiştir.

prens'ten bazı alıntılar:

"Nefret kötü davranışlar kadar iyi davranışların da meyvesidir."

"Şunu anımsatmakta yarar vardır; insanlar nefret etmek istiyorsa, iyi iş de yapsan nefret eder, kötü iş de."

"Yapılan iyiliklerin eski kötülükleri unutturduğuna inanan biri kendisini aldatmış olur."

"insanlar öylesine saftırlar ve anlık ihtiyaçlara öylesine çabuk boyun eğerler ki aldatmayı alışkanlık haline getirmiş biri, aldatacağı birilerini her zaman bulur."

"Birinin güçlenmesine omuz veren bir diğer kişi kendi sonunu hazırlar."

"Sıradan halk, daima gördüklerinden ve sonuçlardan hoşlanır."

"her zaman iyi bir insan olmak isteyen kişi, iyi olmayan onca insan arasında kesinlikle yıkıma uğrayacaktır."

şu ise favorimdir:

"hükümdar, tebaasının dirliği ve sadakati söz konusu olduğunda, zalimlikle suçlanmaktan korkmamalıdır. çünkü ibret verici bir cezayı tercih edenler, aşırı merhametleriyle cinayetlerin ve yağmaların izleyeceği kargaşaların çıkmasına olanak tanıyanlardan daha merhametlidir. zira bu kargaşalar bütün bir cemaate zarar getirir. oysa hükümdardan gelen icraat, tek bir kişiye zarar verir."

ta o zamanın pembe götlülerine ve şimdiki pembe götlülere ayar veren adamdır. dördüncü Murad da prens'i Türkçeye tercüme ettirip okumuştur. uygulamalarında bu görülebilir.
görsel