bugün

aziz nesin'in kurduğu ve maddi-manevi her şeyini bağışladığı vakıf. eğitim alanında çok büyük katkıları vardır.

aziz nesin ebedi uykusu için bahçesinde yatar ve şu an oğlu ali nesin tarafından yönetilir.

edit: aferin abicim, eline sağlık. ***
ali nesin tarafindan büyük bir titizlikle ve samimiyetle yürütülen vakıf.yeri çatalca dolaylarindadir.Rivayet edilir ki, Aziz Nesin de vakfın sınırları içersinde bir yerde gömülüdür.
cemaatçilerin, fetbazların, din bezirganlarının -ki bu türdeki insanları nasıl bir başlık altında toplamalı bilmiyorum - eğitime dayanıp kendilerine taraftar toplayanlarının, eğitim nasıl olurmuş görmesi gerektiği vakıf . çatalca'dadır. felsefesini iyice anlamak için * mutlaka ziyaret edin. http://www.nesinvakfi.org
http://www.nesinvakfi.org
--spoiler--
Cumhuriyet gazetesiyle yapilmis soylesidir.
Ali Nesin

- Çocukların tutuklanıp serbest bırakılma sürecini özetler misiniz?

Cocuklar Pazartesi aksami (8 Ocak) gozaltina alindilar. Carsamba aksami tutuklandilar. Carsamba ve Persembe gecelerini cezaevlerinde gecirdiler. Cumayi cumartesiye baglayan gece saat 00,30 gibi serbest birakildilar. Tutuklama kararini veren de bozan da Catalca Sulh Ceza Mahkemesi.

Bu arada jandarmadan hicbir sikayetimiz olmadigini bildirmeliyim. Son derece uygarca, insan ve cocuk haklarina saygili bir bicimde davrandilar. Kendilerine tesekkur ederiz. Ama cezaevinde ayni sey olmadi.

- Çocukların cezaevinde dayak yediğini söylediniz. Durumları nasıl?

Cocuklarimizdan 18 yasindan buyuk olani Metris’te kaldi. Orada hem disardaki askerlerden, hem de icerdeki gardiyanlardan dayak yemis. Surekli dovuldugunu, asagilandigini, korkutuldugunu, kogus agasina teslim edildigini, yerde battaniye ustunde yatirildigini soyluyor. Kogus agasi cocugumuzdan haftada 50 milyon istemis ve “sen de nasil olsa eroin iceceksin” demis. Giriste, “yemek fisi verecegiz” gerekcesiyle parasina el konulmus ama fis filan verilmemis ve cikista da parasi iade edilmemis. Bu cocugumuzun bacaginda yedigi tekmelerden kalan izler ve basinda bir sis var. Baska iz var mi bilmiyorum. Inceleme sonucu gorecegiz.

Ikinci cocugumuz 18 yasindan kucuk ve Bayrampasa cezaevinde kaldi. Yasi itibariyle serbest birakildiginda birine teslim edilmesi gerekirken, yalniz birakilmis, annesini bir telefon kulubesinden aramis ve annesi tarafindan alinmis. Ben biraz once (13 Ocak Cumartesi saat 16) gordum kendisini. Yurumekte ve konusmakta zorlaniyor. Psikolojik travma geciriyor. Bir gardiyan falakaya yatirmis ve suratina cok vurmus. Gardiyan surekli, “sucu isledigini kabul et, seni birakayim” demis. Cocugumuz kahramanca direnmis. Gardiyani gorurse taniyacagini soyledi. Daha sonra cocugumuzu cirilciplak soyup plastik borularla dovmusler. Kogusa alindiginda, kendisine salik verdigimiz gibi diger mahkumlara hirsizliktan yattigini soylemis, ancak tecavuz suclamasiyla girdigi anlasilinca, “sen bize nasil yalan soylersin!” diye tekme tokat dovmusler. “Seni tecavuzculer kogusuna gonderecegiz, orada seni sisleyecekler, sana tecavuz de edecekler, burada yedigin dayagi her gun orada da yiyeceksin” diye korkutmuslar. Cezaevinde gordugu vahset sonucu disleri kenetlendiginden yemek yiyemiyormus, sadece su icebiliyormus. Annesinin ifadesine gore butun gece annesine sarilarak ve yumruklari kenetlenmis bicimde yatmis. Cezaevinden ciktiginda ilk olarak annesini aramis ama disleri kenetli oldugundan konusamamis. Dorduncu arayisinda zar zor bir iki kelime edebilmis. Kendisine “tahliye edileceksin” dendiginde, kelimenin anlamini bilmediginden, “tecavuzculer kogusu”na alinacagini sanmis ve “ben bittim!” diye dusunmus.

Her ikisinin de uzun surecek bir psikolojik tedaviye ihtiyaci var, ozellikle daha genc olanin.

- Hangi hastanelere kaldırıldılar?

18 yasindan kucuk cocugumuz Vakf’a geleli yarim saat ya oldu ya olmadi. Su anda Eyup savciligindalar. Ardindan Eyup’teki Adli Tip’a gidecek. Diger cocugumuzu da ayni Adli Tip’ta kontrol ettirecegiz.

- Çocuklarla görüştünüz mü? Neler söylüyorlar?

18 yasindan buyuk cocugumuzun agzindan laf almak kolay olmuyor. Sik sik dalip gidiyor. Savciya daha cok sey anlatacaklardir.

- Kız öğrencinin tecavüze uğrayıp uğramadığı belirlendi mi?

Basinda cikan haberlerin tersine birinci rapor olumlu cikti. Herhangi bir tecavuz bulgusuna rastlanmadigi gibi kizlar bakire ciktilar. Daha ayrintili ikinci bir inceleme yapildi. Sonuclari bekleniyor. Yalan haberleri yayan ve yayimlayanlarin pesini birakmayacagiz.

Koy Enstituleri de “fuhus var” iddiasiyla kapatilmisti. Ayni senaryonun tekrarlanmasina izin vermeyecegiz.

Ali Nesin
--spoiler--

umarım kendi goruşlerinin tam karşısında haberler çıkınca basına hakaretler yagdıran bazı kişiler, hastane raporlarıyla yalan olduğu ispatlanan bu haber karşısında da karakterli bir duruş sergilerler. öyle b.k atmakla olmuyor. ayrıca sizler nasıl bilip bilmeden bu kuruluşun eğitimine laf ediyorsunuz.*
aziz nesin'in mezarının yeri, vasiyeti sebebiyle bilinmiyor. iyiki de bilinmiyor. çünkü aziz nesin, yaşarken yetmezmiş gibi öldükten sonra da kendi büyüklüğünü, önemini hazmedemeyen zihniyetler tarafından tacize uğrardı. bundan eminim. işte, geçtiğimiz hafta çığırtkan basınımızın ve nesin vakfı çocuklarının gözaltına alınma sürecinde, cezaevindeki yetkililerin tavırları bunun en büyük kanıtıdır:

cezaevi yetkilisi (cy): sen allah'a inanıyor musun?
nesin vakfından suçlu bulunan çocuk (nvsbç): evet abi.
cy: sen nesin vakfından değil misin?
nvsbç: evet..
cy: o allahsız aziz nesin'in yerinde nasıl inanırsın allah'a lan!!

memleketin en önemli matematikçilerinden biri ve babasının tek hayırlı evladı olan ali nesin, kaç günden beri babasının büyük emekler sonucunda tırnağıyla, dişiyle yarattığı 30 yıllık vakfa atılan çamuru temizlemekle uğraşıyor. ve temizledi de... adli tıp raporları, 2-3 gün boyunca suçsuz yere cezaevinde adi suçlularla aynı yerlerde tutulan, gardiyanlardan, mahkumlardan dayaklar yiyen, falakadan ayakları şişen gencecik çocuklar ve memleketin belki de en insancıl niyetlerle kurulan vakfına attığınız çamurlar sonucunda suratınıza tükürmek isteyen insanlar var büyük türk basını...
bugün çıkan haberlere göre, mahkeme nesin vakfı'nda kalan küçük kızın tecavüze uğramadığını, aksine bakire olduğunu adli tıp raporuna dayandırarak açıkladı. ancak tecavüzle suçlanan iki gencin hapiste gardiyanlar tarafından işkenceye ugradığı da yine raporla tespit edildi.

Şimdi sormak isterim bilip bilmeden bir eğitim vakfına bok atanlara. Aziz nesin sırf ateist idi diye bu boku attınız. Peki ya .öt olmanın verdiği hafiflik? dayanılmaz değil mi? Kızgın kumlardan serin sulara atlamaya benziyor mu?
tecavüz iddialarıyla çalkalanmış kurum. bazıları hayır için yapılmış bir işe saldırmak için kolladıkları fırsatı yine kaçırdılar. kızlar bakire çıkmış. anneleri meşhur olur ama orası kesin. kim destekledi acaba kadını? hangi dış mihraklar? bir de bunu araştırmak lazım. yine bir taş koymadan alttan taş çekmeye başladılar. iki ileri gidilecek ya sırtımızdan yapıştılar "bir geri" diye. ayıptır ayıp!
cemaatçilik uğruna, iki genç üyesinin işkence görmesine sebep olunan yurdun sahibi vakıf. keşke biraz "çetevari" olsalardı da, gençleri saklasalardı bir süreliğine.

geberesice sahte dinciler.
(#1130572) entryde anlatıldığı üzere bok nasıl atılırmış, atılan bok nasıl temizlenirmiş ve temizlenen bok kimlerin suratına çarpılırmış tüm memlekete gösteren ve göstermeye devam eden vakıftır.
aziz nesin ve çocukları, vakfın inşaatında çalışırken* kimsenin görmediği, duymadığı... ancak okul yurdu, askeriye, cezaevi gibi herhangi bir ortak yaşam alanında yaygın şekilde yaşananların bir benzeri orada yaşanınca, ortalığın velveleye verilmesine sebep olan vakıftır.
devlet yurtlarında yaşayan çocukların fuhuş mafyası tarafından pazarlandığı bir memlekette, utanması olmayan vicdansız dangalaklar, vakıf sırf aziz nesin adını taşıyor diye, işi körüklemektedirler. yuh olsun...
geçmiş yıllarda peşi sıra nesin vakfı adına okullar yapmak için bir kampanya başlatan, ama bir temel atacak parayı bile toplayamayan vakıftır. vakıfın çizgisi doğrultusunda düşünen vatandaşların aynı amaca inancı demek ki yok bağışta bulunmuyorlar.
Bu mükemmel vakıf hakkında Nesin Yayınevi' nin bir tanımı;

1972' de kurulan nesin vakfı, ortalama 40 çocuğu ve 20 çalışanıyla,
gönüllüleri de sayarsak 70 kişilik cıvıl cıvıl bir ailedir. Vakfın ana binası
Çatalca' da, 15 dönümlük yemyeşil bir bahçe içindedir. Her çocuğun ayrı bir
odası vardır. ilk ve orta eğitimdeki çocuklarımız Çatalca' dak ki devlet okullarında okurlar.
Yüksek öğretimde ki gençlerimiz, bulundukları kentlerde, varsa Nesin vakfı' nın evlerinde, yoksa kiralanan bir evde ya da yurtlarda kalırlar.
ilkokul çağına girmeden vakfa giren çocuklar bir meslek edininceye, daha
doğrusu kendi ayakları üstünde duruncaya değin, vakfın koruması altındadır.
Nesin Vakfı' nda neredeyse yok yoktur. Yirmi beş bin kitaplık kütüphanesi,
tiyatro salonu, yüzme havuzu, spor ve oyun alanları, seramik atölyesi, müzesi, bilgisayar odası, hayvanları(inek, koyun, keçi, tavuk, güvercin, tavşan, hindi, ördek, tavuskuşu...)çeşit çeşit meyve ağaçları, sebze bahçeleri,
marangozhanesi...
Ve elbette Aziz Nesin her zaman bizimle birliktedir. Nesin Vakfı' nın gelirleri,
Aziz Nesin' in yapıtlarının telif haklarından, Nesin Vakfı' nın konutlarının kiralarından ve bağışlarından oluşmaktadır...

(bkz: aziz nesin), (bkz: telif hakkı), (bkz: tavuk)
bir süre önce çıkan tecavüz iddiaları ile ilgili olarak aşağıdaki mesajı gönderen kurum.

--spoiler--
Sevgili Dostlar,

Anlatacaklarim, Turkiye’de devlet-vatandas iliskisinin vehametini ortaya koyan kucuk ve onemsiz ama bence anlamli bir olaydir.

Tecavuz iftirasini animsarsiniz. Hani gazetelerde carsaf carsaf cikmis, televizyonlarda “Nesin Vakfi’nda tecavuz!” diye bangir bangir bagirmislardi... Tam neler dediklerini yazamiyorum, elim varmiyor; animsayan animsar, animsamayan da animsamasin, daha iyi.

Adli tip raporu acik ve netti: Tecavuz bulgusuna rastlanmamisti.

Psikolog raporlari da ayni netlikteydi.

Gazeteler ise, tam tersine, raporlarda tecavuz bulgusuna rastlanildigini yazmislardi; hem de (bire degil) sifira bin katarak... Ruhlarinin derinliklerine gommeye calistiklari pislikleri gun isigina cikmisti. Acik acik yalandi yazdiklari. Malum gazeteler elbette, ama malum olmayan gazeteler de.

Korkunc zamanlardi. Kimse dogruyu dinlemek, duymak, bilmek istemiyordu. Kimi bizi karalamak icin kimi satisini artirmak icin kimi de alcakligindan.

Cok caresiz kalmistik.

Tecavuz sikayeti sikayetci tarafindan mahkemede geri cekildi. Meger tecavuz filan olmamis! Ama gazetelerde bu konuda tek bir satir yazilmadi, tek bir soz soylenmedi!

Alnimiza calinan karayla kaldik!

Bu arada suclanan iki cocugumuz iki gun boyunca tutuklandi. Biri Bayrampasa’ya digeri Metris’e atildi.

Cocuklarimiz cezaevinin kapisindan girer girmez jandarmalar tarafindan dovulduler. Daha sonra icerde once gardiyanlar, ardindan mahkumlar sira dayagina cektiler. Gun boyunca calistirilip hakarete ugradilar, dayak yediler, kucuk dusurulduler, tehdit edildiler. Ve aleyhlerine delil olmadigi anlasildiginda, bir geceyarisi, sabaha karsi saat 1’de bes kurus parasiz sokaga birakildilar!..

Bu cocuklar daha 18 yasinda degillerdi o zaman.

Biri cezaevinden ciktiginda korkudan konusamaz, yemek yiyemez haldeydi, disleri kilitlenmisti.

Cocuklarimiz kendilerine yapilan iskenceyi kaleme aldilar. Yasadiklarini – eger yureginiz elverirse - http://www.nesinvakfi.org/mektup/2007_06_28.html adresinde okuyabilirsiniz.

Iskenceyi savciliga bildirdik, sorusturma acilmasini istedik.

Aylar sonra yanit geldi. Isteklerimizin biri reddedildi, digeri kabul edildi.

Kabul edilenin sonucu soyle (siki durun!):

Cocugumuzu doven jandarmaya karsi dava acilmasina gerek gorulmedi.

Cocugumuzu falakaya ceken, iki gun boyunca doven, hakaret eden, tehdit eden gardiyanlara da dava acilmasina gerek gorulmedi.

Kime dava acildi dersiniz?

Cocugumuzla ayni zamanda cezaevinde bulunan uc zavalli tinerci cocuga!

Cocuklari korumasi gereken devlet once iki cocugumuza iskence yapiyor, daha sonra sikayet edince de aciz uc cocuga dava aciyor!

Yeter ki kendisi suclu cikmasin!

Ama cocuklar... Onlar ne ki! Ustelik tinercilerse...

Evet, o uc tinerci de hirpalamis cocugumuzu ama cocugumuzun dedigine gore onlarin attigi dayak digerlerinkinin yaninda fiske kalirmis.

Bu zavalli cocuklar ya tehdit ya da dayak altinda ya da bilmiyorum belki de kendiliklerinden cocugumuzu dovduklerini itiraf etmisler...

Aziz Nesin yasasaydi, bu olayi kimbilir nasil kaleme alirdi. Yok ne yazik ki.

Ic karartici bir mektup yazdigim icin ozur dilerim.

Hic olmazsa Matematik Koyu’nde 70 kadar genc matematikciyle birlikte oldugumuzu, yazokulumuzun cok verimli gectigini, kan donduran bu olay disinda cok mutlu oldugumuzu soyleyeyim.

Sevgiler, saygilar, daha guzel gunlere...

Ali Nesin (http://www.nesinvakfi.org)
--spoiler--
yaşanan sel felaketiyle birlikte çok büyük zarar görmüş olan vakıf. gönderdikleri mail'de acil maddi ihtiyaçları olduğu anlaşılmaktadır.

--spoiler--

Sevgili Dostlar,

Kotumserlige kapilmaca yok.

Hayat bir mucadeledir. Bu sel felaketini de bu mucadelenin bir parcasi olarak degerlendirip eski gunlerimize donmek icin canla basla, askla sevkle calisacagiz. Eskisinden daha da guzel bir vakif yapacagiz.

Yarin cok daha kotu bir sel felaketi bekleniyormus. Nasil mumkunse!
Elimizden geldigince hazirlaniyoruz.

Kucuk cocuklarimizi anneleriyle birlikte Istanbul'daki evlerimize yolladik. Vakif'ta sadece eli is tutan gencler kaldi.

Gormeden anlasilmaz ama felaketin boyutlarini anlatmaya calisayim.

Su anda camurdan bir vakfimiz var desem abartmis olmam.

Bodrum kat bastan asagi, giris kati bir bucuk metre kadar su altinda kaldi.

Bahcedeki su dune kadar boyu asiyordu.

Simdi suyu gitti diz boyu balcigi kaldi. Cizmeyi birakmadan ayaginizi balciktan kurtarmaniz zor. Selin surukledikleri meyve agaclarinin arasina takilmis, agaclari egmis, kocaman bir bariyer olusturmus. O yemyesil bahceden geriye eser kalmadi. Coluk cocuk hep birlikte o kadar da cok emek vermistik ki...

Hayvanlarimiza yem icin ektigimiz onlarca donum tarla batakliga dondu.

Seralarimiz kimbilir nerelerdeler.

Komsu haradaki onlarca at boguldu. Muhtesem atlardi. Hep birlikte kosmaya basladiklarinda zemini zangir zangir titretirlerdi.

Cocuklarimiz, o atlari kucucuk boylariyla citin ustunden uzanarak, bahceden kopardiklari tutam tutam cimlerle beslerlerdi. Minicik ellerle atlarin koca koca dislerini yanyana gormenin keyfine doyum olmazdi ...
Baskalarina para kaynagi olan o atlar bizim nese kaynagimizdi. Gitti gider canim atlar.

Tiyatro salonumuz taninmaz halde. Su anda icine bile girilemiyor.

Mutfagimiz kullanilmaz durumda, icine zor giriliyor.

Camasir makinalari, bulasik makinalari, kurutma makinasi, buzdolaplari, firinlar, sogutma depolari, kalorifer kazani... Medeniyet namina ne varsa yok oldu.

Et stogumuz perisan. Kokusmadan gommek gerekiyor. Ama nereye? Her yer balcik.

Su, elektrik, telefon, internet kesik elbet.

"Dereboyu"ndaki evime uzun sure ulasamadik. Aziz Nesin'in en onemli notlari oradaydi. Sel, agac kutugunden karavana kadar, ne bulmussa onune katmis tum siddetiyle akiyordu. Neyse ki ev yikilmadi ve notlara bir sey olmadi. Mucize diyesim geliyor.

Kullanilmaz hale gelen koltuk, kanape, yatak yorgandan ya da tamamen suya gomulen elbise depolarimizdan soz etmiyorum bile.

Bitirmek uzere oldugumuz "Sanatci Evi" perisan. Yeni bastan yapacagiz.

Kitap depolarindaki on binlerce liralik Aziz Nesin kitabi mahvoldu.

Aziz Nesin'in yillarca biriktirdigi gazete koleksiyonunun buyuk bir kismini ciltletmistik. Buyuk olcude parasizliktan ama bir miktar da
ihmalkarliktan ciltletemedigimiz binlerce gazete hamur oldu. 1976'nin Politika gazetelerini gordum. Icim acidi.

Mezunlar dahil butun buyuk cocuklarimiz Vakf'a geldiler. El birligiyle Vakf'i temizlemeye calisiyorlar.

Felaketin boyutunu anlamak icin gormek, yasamak lazim.

Iki tesellimiz var:

1) Hicbirimize bir sey olmadi.

2) Aziz Nesin'in butun arsivi kurtarildi. Cocuklarimizin ilk aklina bu notlar gelmis. 3000 dolayinda dosya... Inanilmaz bir surat ve
imrenilecek bir isbirligiyle cocuklar butun dosyalari su basmadan kutuphaneden ikinci kata cikarmislar. Sabahin korunde uykularindan firlayip... Cocuklarimizin kimisi haylaz kimisi yaramaz kimisi soz dinlemez olabilir, ama hic gormedikleri Aziz Dede'lerinin notlarinin ilk kurtarilacak esya oldugunu biliyorlar.. . Egitim iste boyle bir sey olmali.

Her seye karsin iyimserligimizi elden birakmayacagiz ama. Surekli ileriye bakmaya and ictik. Mucadeleye devam!

Sevgili Dostlar,

Nesin Vakfi'nin ana binasini depreme karsi guclendirmek gerekiyordu. Bu sel felaketiyle birlikte binanin zemini daha da zayiflamistir. Binayi guclendirmenin maliyeti 350-400 bin lira arasinda. Sel felaketi dolayisiyla zararimizin da (insan gucunu saymazsak) 250 bin TL dolayinda oldugunu saniyorum. Bizim boyumuzu fersah fersah asan meblaglar bunlar.
En zor zamanlarimizda hep yanimizda olan sizlerden butcenize gore bir katki bekliyoruz. Internetten bagis icin:
https://secure. cs.bilgi. edu.tr/nesinvakf i/bagis.php. Banka hesap numaralarimiz asagida.

Cok tesekkurler.

Sizlere ve gelecege inancimiz sonsuz.

Hepimizden sevgiler, saygilar.

Ali Nesin


(http://www.nesinvakfi. org < http://www.nesinvakfi.org/ />)

*TL hesaplari:*

iş Bankası, Parmakkapi Subesi Sube kodu 1042 Hesap no. 0714327

*Ziraat* Bankasi, Catalca Subesi, Sube kodu *130, *Hesap no.* 952 22 32
- 5001*

*Vakıf Bank,* Catalca Subesi, Sube kodu 237, Hesap no. 434 84 59

*Posta Çeki* no.*164 00 09*

* *

*Euro hesaplari*

*Ziraat Bankası*, Catalca Subesi, sube kodu *130, Hesap no. 952 55 01 --
5003 (IBAN: *TR 80000 1000 1300 9525501 5003)

*Vakıf Bank*, Catalca Subesi, sube kodu *237, Hesap no. 400 79 36*

Dolar hesabi:

*Ziraat Bankası*, Catalca Subesi, sube kodu *130, hesap no. 952 55 01 --
5001* (*IBAN: *TR 37000 1000 1300 9525501 5001)

*Vakıf Bank*, Catalca Subesi, sube kodu *237, hesap no. 400 79 37*

*CHF hesabi*

*Ziraat bankasi,* Çatalca Şubesi, sube kodu *130, hesap no. 952 55 01 --
5002* (*IBAN: *TR 10000 1000 1300 9525501 5002)

Swift Kodlar:
Ziraat Bankasi, Çatalca Subesi Swift kodu: TCZBTR2A
Vakif Bank, Çatalca Swift kodu: TVBATR2A

--spoiler--
(bkz: nesin vakfı ndaki tecavüz skandalı)
Ben insanım diyen herkesin bir kez gidip o çocukların ürkek, ama mutlu yüzlerini görmesi gereken vakıf.

Alın elinize çikolatalar, meyve sularını, hediyelerinizi, oyuncaklarınızı, kitaplarınızı; takın kız/ erkek arkadaşınızı kolunuza, sabahtan çıkın, bir saatte oradasınız (istanbul'da oturanlar için konuşuyorum). Bu görünen küçük hediyeleriniz olsun; banka hesaplarına da bir miktar para yatırın, mesela galatasaray'ın, fenerbahçe'nin bir maçına gitmeyiverin o bilet parasını, sinema paranızı, avm'de yarısı su kolaların parasını onlara verin, çok ihtiyaçları var.

Eğer çok duygusal biriyseniz, yanınıza mendil almayı unutmayın bazı çocuklar, hayat hikayelerini masal gibi anlatırken kendinizi tutamayabilirsiniz. Bahar aylarında giderseniz, niye ağlıyosun ama sorularını, ağlamıyorum alerji o diyerek savuşturmanız daha kolay olur.

gidin ve gerçek hayatı biraz tanıyın.
Tüm vakıf, cemiyet, cemaat topluluklar gibi boş beleş bir yerdir.
Siyasi bir görüşe, bir ideolojiye ve birilerinin parayı götürmesine zemin hazırlar. Hiç haz etmem böyle şeylerden.
güncel Önemli Başlıklar