bugün
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz8
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- iğrenç bir his tarif et13
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- anın görüntüsü12
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- cumaya gidenlerin çok azalması16
- sözlüğün en götü güzel kızı15
- özgür özel10
- güne bir şarkı bırak13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması10
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız12
- 1 mayıs9
- insana kendini kötü hissettiren şeyler18
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler12
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı10
- bik bik'in balona binmesi10
- hamas bir terör örgütüdür24
- tilki ailesi9
- oksijensizsu13
- sabah aç karnına içilen bira13
- sel felaketinin nedeni cehapedir9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim16
- düşün ki o bunu okuyor12
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190513
- memesi küçük olmak14
- adolf hitler9
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel15
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
*matrix filminde başrolde oynayan keanu reeves in oynadığı,kurtarıcı rolundeki esas oğlan karakteri.
*mavi hap mı? kırmızı hap mı? sorusunun yöneltildiği kişi.
*ajan smith den önceleri dayak yiyip,daha sonra ıspanak yemesiyle güçlenen ve kurşunları bile iplemeyip ajan smith'i darmaduman eden super adam.
*trinity'ye ayarı veren herif.
*kahin'in evine gittiğinde,kaşığı eğen çocugun; ''there is no spoon!'' demesiyle balon olan super kahraman.
*mavi hap mı? kırmızı hap mı? sorusunun yöneltildiği kişi.
*ajan smith den önceleri dayak yiyip,daha sonra ıspanak yemesiyle güçlenen ve kurşunları bile iplemeyip ajan smith'i darmaduman eden super adam.
*trinity'ye ayarı veren herif.
*kahin'in evine gittiğinde,kaşığı eğen çocugun; ''there is no spoon!'' demesiyle balon olan super kahraman.
(bkz: chosen)
Eski bir dostun kendini yerine koyduğu The Matrix serisinin kahramanı *.
(bkz: neo geo)
neonun arkadaşı: -neooo lan bilgisayara virüs girdi bi format atsana.
neo has oğlan: -hacı bıraktım o işleri trinity yengen tuafiye dükkanı açtı ona yardım ediyom.
neo has oğlan: -hacı bıraktım o işleri trinity yengen tuafiye dükkanı açtı ona yardım ediyom.
akbank'in yeni bankamatik karti.
az önce reklamını görüp entry girmek istediğim ancak hakkında entry girilmiştir deyip vazgeçtiğim ve ilk defa şimdi entry girildiğini gördüğüm akbank'ın akkart'ının yerini almasını planlandığı yeni bankamatik kartı.
reklamı oldukça güzel ve yaratıcılık içeren, biraz coca cola nın en son reklamındaki karmaşanın ve birleşkenin bi benzeri gibi görünen güzel reklama sahip banka kartı.
eklendigi kelimeye yeni anlamini kazandirir. ornek vermek gerekirse: "neo feodalizm".
iş bankasının rakip olarak ajan smith adında bir kart çıkartma olasılığı muhtemel akbank kartı. *
adını hatırlamadığım matrix hakkındaki bir kitapta adını, one kelimesinin harflerinin yerlerini değiştirilerek aldığını öğrendiğim seçilmiş karakter.
matrix'in peygamberi. neo rolu keanu reeves'den once brad pitt'e onerilmis, brad pitt salaklik edip acayip bir rakam istemis ya da herhangi bir baska nedenden dolayi rolu reddetmis. sonradan kafayi duvardan duvara vurmasi muhtemeldir. gerizekali sen git meksikali, mr and mss smith gibi yavsak filmlerde oyna rollerin en babasini reddet. keanu allahtan rolun hakkini vermis, kendisini bize hayran birakmistir.
dunyada yerinde olmak isteyecegim tek kisi. asil adi thomas anderson'dir ve secilmis kisi olmadan onceki meslegi bilgisayar programciligidir. zira ajan smith asla ve asla neo'yu neo dige cagirmaz, onu secilmis kisi ya da bir devrimci olarak gormez o yuzden her zaman neo'ya mr anderson der.
ilk izledigimde coca cola'nin gectigimiz sene televizyonlarda yayinlanan kola otomatiyla ilgili olan reklamini hatirlatan banka karti. bilemiyorum ama bana gayet kolpa ve aparilmi$ bir reklam gibi geldi. coca cola'nin o reklamini ilk izledigimde hayran kalmi$tim, inanilmaz yaratici ve cekici geliyordu.
yüksek teknoloji bilgisayar kurdu mr anderson' dan matrix serisini morpheus sayesinde hatmetmiş, kurtarıcı olarak adlandırılan ancak kendisine göre sadece bir anti - kahraman olandır. yine de sinemanın kült figürleri arasındaki yerini çoktan almıştır.
bir bilsayar programı olan matrix'te yaşayan ve vücudu aslında bilmem kaç yıl sonrasıda bir 100 lük ampüle ve fişe bağlı olan matrix 1 serisi ile tanıdıgımız filmi en önemli karakteri yani seçilmiş olan kişi.
öncelikle neo rolü keanu reeves ten önce brad pitt e değil jet li ye önerilmiştir. oldukça yüksek bir rakam* önerilmiş olmasına rağmen jet li "beyler bu film iş yapmaz."* diyerekten reddetmiştir. wachowski biraderler de sen bilirsin diyip bilimkurgu filmlerinin en kral oyuncusu seçilen keanu reeves e teklifi götürmüş ve olumlu yanıt almıştır.
the matrix serisine bakarsak her filmde, neo, farklı bir profil çizmektedir. en sevimlisi ve hassas olanı (daha doğrusu türk insanına en yakın olanı) ilk filmdeki neo dur. sanal dünyada alemin kralıyken bilgisayarına giren bir adam yüzünden tüm hayatı değişir. gerçek ile sanal arasındaki farkı keşfeder. olaya çabuk adapte olur. arkadaşları ile hızlı kaynaşır. kaptanına karşı sevgisi ve bağlılığı sonsuz olduğu gibi üstü olan trinity e de aşık olur. ilk filmin son kısmındaki metro istasyonundaki dövüş sahnesinde ise "herşeye rağmen ayaktayım ve inanıyorum" mesajını verir izleyiciye adeta. (ki zaten matrix serisinin mottosu inanmaktır)
ikinci filmde daha olgun, daha kendine güvenen o günlük halden çıkıp da daha bir cool tavra bürünen bir neo vardır. bu konuşmasına bile yansır ki ajanlara "hiya fellas!" diye seslenip onlarla "hıh! upgrades!" diye dalga geçer. gereksiz bir filmde elinden geleni yapan, sanal dünyaya iyice adapte olmuş ancak artık gerçek dünyada da güçlerinin farkına varmaya başlamış bir neo görünür.
son filmdeki neo ise tanımsızdır. ne doğru ne yanlış belli değildir onun için ki zaten film defalarca izlense de seyircinin aklında soru işaretleri bırakır; "yahu neo ne yapmaya çalışıyor? bu adam neden net konuşmuyor? amacın ne lan!?!"
peki ne olur sonra? ikinci filmdeki sktiriboktan anahtarcı muhabbetinin üstüne burda da ayrı "dünyalara sıkışmış neo" muhabbeti girer.
filmin sonuna doğru neo nun inanmaya başladığı şeyin aslında ne olduğu fark edilir. neo ne zion un insanları için çarpışmaktadır, ne de trinity için. neo "özgürlük" için savaşmaktadır. ruhunu saran kokuşan, buruşan, kanayan et parçasından bir kurtuluştur neo nun aradığı şey. bunun için savaşmalıdır "zion" kisvesi altında. bunu da ikizi sayılabilecek ajan smith e karşı yapar. kaybetti gibi görünse de kazanır. vücudundan çıkar, serbest kalır.
normalde matrix içindeki insanların bedenlerinden kurtulup gerçek hayata döndüğü savunulur. bu insanlar özel insanlardır. neo ise gerçek hayatta bunu başarabilmiş kişidir. bu da onun gerçek dünyadaki makinalara karşı olan gücünün açıklamasıdır.
the matrix serisine bakarsak her filmde, neo, farklı bir profil çizmektedir. en sevimlisi ve hassas olanı (daha doğrusu türk insanına en yakın olanı) ilk filmdeki neo dur. sanal dünyada alemin kralıyken bilgisayarına giren bir adam yüzünden tüm hayatı değişir. gerçek ile sanal arasındaki farkı keşfeder. olaya çabuk adapte olur. arkadaşları ile hızlı kaynaşır. kaptanına karşı sevgisi ve bağlılığı sonsuz olduğu gibi üstü olan trinity e de aşık olur. ilk filmin son kısmındaki metro istasyonundaki dövüş sahnesinde ise "herşeye rağmen ayaktayım ve inanıyorum" mesajını verir izleyiciye adeta. (ki zaten matrix serisinin mottosu inanmaktır)
ikinci filmde daha olgun, daha kendine güvenen o günlük halden çıkıp da daha bir cool tavra bürünen bir neo vardır. bu konuşmasına bile yansır ki ajanlara "hiya fellas!" diye seslenip onlarla "hıh! upgrades!" diye dalga geçer. gereksiz bir filmde elinden geleni yapan, sanal dünyaya iyice adapte olmuş ancak artık gerçek dünyada da güçlerinin farkına varmaya başlamış bir neo görünür.
son filmdeki neo ise tanımsızdır. ne doğru ne yanlış belli değildir onun için ki zaten film defalarca izlense de seyircinin aklında soru işaretleri bırakır; "yahu neo ne yapmaya çalışıyor? bu adam neden net konuşmuyor? amacın ne lan!?!"
peki ne olur sonra? ikinci filmdeki sktiriboktan anahtarcı muhabbetinin üstüne burda da ayrı "dünyalara sıkışmış neo" muhabbeti girer.
filmin sonuna doğru neo nun inanmaya başladığı şeyin aslında ne olduğu fark edilir. neo ne zion un insanları için çarpışmaktadır, ne de trinity için. neo "özgürlük" için savaşmaktadır. ruhunu saran kokuşan, buruşan, kanayan et parçasından bir kurtuluştur neo nun aradığı şey. bunun için savaşmalıdır "zion" kisvesi altında. bunu da ikizi sayılabilecek ajan smith e karşı yapar. kaybetti gibi görünse de kazanır. vücudundan çıkar, serbest kalır.
normalde matrix içindeki insanların bedenlerinden kurtulup gerçek hayata döndüğü savunulur. bu insanlar özel insanlardır. neo ise gerçek hayatta bunu başarabilmiş kişidir. bu da onun gerçek dünyadaki makinalara karşı olan gücünün açıklamasıdır.
Neo-, Yunanca neos yani "yeni" sözcüğünden türemiş ve eklendiği kelimeye en basit tabirle "yeni" anlamı katan veya "yeni" vurgusu yapan bir ön ektir.
En bariz "yeni" anlamıyla şu tür sözcüklerde kullnılmıştır:
Neapolis, Napoli'nin orijinal Yunanca ismi, "yeni şehir" anlamındadır.
neolojizm yani yeni bir sözcük veya bir sözcüğün yeni bir kullanımı.
neon, yeni keşfedilmiş (1898) bir asal gaz.
neonat yani yenidoğan.
Bir devamlılığın bölümlerindeki formlar arasındaki farklılığı belirtmek için kullanıldığında neo-, paleo-'nun zıddıdır:
neolitik, 'Yeni' Taş Devri, zıddı ise Paleolitik.
Düşünce tarihinde ise eski bir düşüncenin yenilikçilik arayışını ve yenilikçilik akımını ifade eder. Böylece yeni çıkan fikri temel aldığı orijinal fikirden ayrıştırır. Örnekler:
neoliberalizm
neo-Nazi
neo-Platonizm
Çağdaş kültürde neo-, basit bir şekilde yeniliğe veya çağdaşlığa bir atıf olarak da kullanılır:
Neopets
NeoMail *
En bariz "yeni" anlamıyla şu tür sözcüklerde kullnılmıştır:
Neapolis, Napoli'nin orijinal Yunanca ismi, "yeni şehir" anlamındadır.
neolojizm yani yeni bir sözcük veya bir sözcüğün yeni bir kullanımı.
neon, yeni keşfedilmiş (1898) bir asal gaz.
neonat yani yenidoğan.
Bir devamlılığın bölümlerindeki formlar arasındaki farklılığı belirtmek için kullanıldığında neo-, paleo-'nun zıddıdır:
neolitik, 'Yeni' Taş Devri, zıddı ise Paleolitik.
Düşünce tarihinde ise eski bir düşüncenin yenilikçilik arayışını ve yenilikçilik akımını ifade eder. Böylece yeni çıkan fikri temel aldığı orijinal fikirden ayrıştırır. Örnekler:
neoliberalizm
neo-Nazi
neo-Platonizm
Çağdaş kültürde neo-, basit bir şekilde yeniliğe veya çağdaşlığa bir atıf olarak da kullanılır:
Neopets
NeoMail *
ingilizce 'one' yani 'seçilmiş' kelimesinin oynanmış halidir. dişisi 'tirinty' yani 'teslis'tir. matrix'teki ezoterik göndermelerden sadece birisidir.
Eskişehirdeki alışveriş merkezinin adı.
"yeni" anlamına gelen ön ek.
örn: neo-nazi
örn: neo-nazi
(bkz: ne oldi rengin soldi)
(bkz: the one)
güncel Önemli Başlıklar