bugün

Ders çalışamamı engelleyen şarkıdır.

(bkz: of şu gençlik başa bela)
"insan olmak yetmez, yetmiyor zaten
süpermen,süpermen olmak lazım bazen " sözleriyle her şeyi özetlemekte olan şarkıdır.
mfö şarkısıdır.
- Akşama ne yiyeceğiz ?

- Ne bileyim beeeeennnn.
Leyla ile Mecnun dizisinde Ali Atay ın esrarengiz şarkısı. Öyle diziden böyle ciddi şarkı. Enteresan.
Bir zamanlar fırtınalar estirirdim
Eskisi gibi değilim şimdi değiştim
Kumarım yoktur kavga etmem
Her gece barlara gitmem

Ne bileyim ben
Ah ne bileyim ben

Bir kuş kanatlanır şu gönlümden
Çırpınır çırpınır da uçamaz
Gene bi'davet çıkarsa senden
Dönerim bilirsin aşığım
Aşıklar kaçamaz

insan olmak yetmez yetmiyor zaten
Süpermen süpermen olmak lazım bazen

http://www.youtube.com/watch?v=jhTM9PT8_ZA
çok keyifli bir mfö şarkısı.
insan olmak yetmez, yetmiyor zaten.
görsel
hava sıcak. cam açık. radyoda bu şarkı. sahilden gidiyorsun.
19 mayıs 2016 sabahı saat sabah 6'da amsterdam'dan paris'e gelen otobüsten indim.

Hava leş gibi karanlıktı, sanki gezmek için şehre gelmişim gibi değil de işe gitmek için evden çıkmışım gibi bir hava vardı. Terminalden çıkınca bir 5-10 dakika yürüdüm, ileride bir metro girişi gördüm, o bile açılmamıştı daha, kepenkler kaldırılmamıştı. Böyle başladım güne.

it gibi yürüdüm sonra gün boyu. Bütün gün yürüdüm. Bir ara louvre müzesi'nin nehre değil de caddeye bakan tarafında, mcdonalds'ın sol çaprazında kalan starbucks'ta oturdum, hem telefonu hem kendimi şarj etmek için, 1 saat falan. Onun dışında hep yürüdüm. işte o caddeden kaptırınca devamında ordu müzesi'ne doğru (hani şu önünde sıra sıra top güllesi atan havanların bulunduğu, işte hep militarik foşik), sonra oradan ulusal meclise doğru.

Birkaç saat daha geçti, bu jardin du luxembourg'a girdim. Çimlere basmayın falan yazıyor. yok ebenizin amı aq. sinirlendim çıktım. Oradan trene bindim, hedefim sacre-coeur'a gitmekti, nasıl oldu bilmiyorum gülsuyu gibi bir yere çıktım. Bildiğin semt pazarı vardı aq. Ama böyle istanbul'un bilindik kenar mahallelerinden dahi daha düşük seviyeli, tipleri falan görmeniz lazım. belki kurtulurum diye Oradan üst sokağa çıktım hızlı hızlı, bir dörtyola geldim, 4 tane asker üzerlerinde tam otomatik tüfekle bir kaldırımdan diğerine yürüyordu.

sacre-coeur mu yoksa böbreğim mi daha önemli sorusuna dayanan ufak bir aneliz yaptıktan sonra böbreğimin daha önemli olduğuna karar vermem sonucu o semt pazarına dahi geri görmeden ilk gördüğüm girişten metroya girdim. musee d'orsay'a gitmeyi istedim ama pek enerjim yoktu, hem saat 4 olmuş, akşam 7'de de otobüse binip kölün'e dönücem, dedim eeyh sikerler, görülmeye değer yerler içinde gar du nord'a en yakın olanına, şu arc de triomphe ile sonlanan, adını hatırlayamadığım caddeye geçtim.

Tabi arada başka şeyler de oldu, 3 seneden fazla geçti çok hatırlamıyorum. Hatırladığım, saat 5'ten sonra nehre yakın bir yerlerde metrodan çıktım. merkezi, güzel bir semtti. Metronun çıkışında izbandut gibi bir gara oğlan ot satıyordu. pıs pıs pıs pıs diye çağırdı beni yanından geçerken, kedi miyim ben aq. Ama bundan başka da öyle arada olan biteni hatırlamıyorum pek.

Şimdi ben buraya neden yazdım, niçin yazdım? Kim yazdırdı lan bunları bana?

En nihayetinde, işte o arc de triomphe ile sonlanan caddede bir pasaj var, tam orta yerine ufak bir starbucks kondurmuşlar pasajın. hemen girişte, zemin katta. saat 6 buçuk gibi oraya çöktüğümü hatırlıyorum. kölün'den tanesini bir euroya alıp çantaya attığım 8 hamburgerin tamamı bitmişti (yüro 3.3 kağıttı o zamanlar, waxx...). Ben susuz, kabız ve yorgundum.

Ama neden bilmiyorum aşırı mutluydum. cebimde 3 kuruş parayla, hiç bilmediğim bir şehirde it kıçı yemiş gibi dolandım, mayıs ayında yağmur yedim, üstelik üzerimde en kalın kazağım vardı. Nedenini bilmiyorum ama hayatımın en güzel günlerinden biriydi.

işte o güzel günün son sahnesinde, starbucks'ta bitik vaziyette otururken ne bileyim ben çaldı telefonda.

bu şarkı benim için o güzel günle özdeştir.

telefonumda şu an 104 şarkı var, ne bileyim ben o şarkılardan biri. rastgele modda müzik akarken bir anda o çalmaya başlayınca, hani böyle midnight in paris'in son sahnesinde baş karakter lea seydoux ile karşılaştığında lea ablamızın bir bakışı var ya, sanki böyle gerçekten sevdiğim/saydığım birine sokakta denk gelmişim de bana öyle bakmışçasına içim sıcaklıkla doluyor. o günü iliklerime kadar hissediyorum, 4-5 saniye falan.

bu şarkı öyle bir şey işte benim için. eyyorlamam bu kadar. hepinize iyi geceler diler, gözlerinizden öperim.
çok güzel bir mfö parçası
http://www.youtube.com/watch?v=oSrDJh0cans
Yazar burada bir şey bilmediğini bildiğini izah etmiştir.