bir davranış bozukluğudur. kusursuz, eşsiz, mükemmel birisi olduğum için narsist insanlardan nefret ediyorum.
Her insan biraz da olsa narsistir.
En sevdiğim.
Çok yakışıklı bir abimiz olan Narkissos'un suda ki yansımasına aşık olmasıyla başlıyor herşey. zira bunun sonrasında ayna icat edildi. Olmasaydın olmazdık Narkissos.
kişinin kendisine duyduğu cinsi arzu olup, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Farklı tanımları ve kullanımları mevcuttur.
Sigmund Freud narsisizmi ‘dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi’ şeklinde açıklamıştır.
her zaman var olan şeydir. Ancak son yıllarda, bir miktar artış gösterdiği görülmektedir. Bunun psikolojik nedenleri kadar başka nedenleri de var; paylaşma ve aidiyetlik duygusunu veren aile bağlarının çözünmesi, kapitalizmin, insanı “tüketici “düzeyine indirip tükettiği müddetçe var sayması, reklamların sürekli “daha fazlasını hak ettiğimiz”i söyleyen cümleleri, iş hayatında rekabet ekseninde sürekli daha iyi olunduğunu ispatlama çabası narsizmi besleyen ve kuvvetlendiren şeyler.
görsel
Narsizm dünyaya tony stark ile birlikte gelmiş ve diğer tüm insanlara onun üzerinden dökülmüştür.
salak oçosbu çorabı fg nin psikolojik rahatsızlığı.
Nar'ı çok seven yazar hastalığı.
bazı insanlarda çok küçük yaşlarda başladığına inandığım kendine hayranlık halidir. bu gibi bazı psikolojik vakalarda boşuna çocukluğa inilmeli denmiyor.

görsel
kesinlikle bunların hakkı.
görsel
Bilinen adiyla kendini begenmislik.bu begenmenin boyutlarina gore kisiye zarar verebiliyor.
doğada kendinin yetersizliğinin farkında olarak yaşayan tek canlı insandır. hayvanlardaki organik ego, içgüdülerini tatmine yönelik yeterli bir egodur. fakat insani ego; içgüdülerinin tatminini taşıyacak yeterlilikte olmadığı içindir ki libido kendi egosuna yeterince yatırım yap(a)maz ve çok erken yaşlardan itibaren arzularını tatmine yönelik nesnelere yönelir. fakat böyle bir tatmin sözkonusu değildir elbette. insanın bu daimi ötekine bağımlı olarak yaşaması ontolojik hakikatidir.

bu durum için; yani bu eksiklik ve bağımlılıktan doğan ızdırabı dindirmeye yönelik olarak, egosuna yetkinlik kazandırmak ve/veya arzularını bir takım nesneler aracılığıyla tatmin etmek iki kaçınılmaz çözüm yolu olarak düşünülebilir. (omnipotent/potent) işte narsizm egoya yetkinlik kazandırmaksızın salt arzu ve isteklerin tatminine yönelik nafile ve umutsuz patolojik bir durumun ifadesidir. başka bir deyişle yetkin olmayan bir egonun idealize edilmesi durumudur.

enteresandır; freud ve çağdaşları zamanında en sık görülen psikolojik rahatsızlık obsesif konvülsif bozuklukken içinde bulunduğumuz dönemlerde narsistik kişiliklerdir. bu tamamen içinde bulunduğumuz toplumların kültürel yapısının farklılığıyla ilgilidir. kapitalizm öncesi toplumlarda arzu bastırılırken, kapitalist toplumlarda bilakis kışkırtılmaktadır. kişi arzusunu metalaştırdığı ölçüde sisteme dahildir, ve sistemdeki işlevi ölçüsünde vardır. birey var olabilmek, bir kimlik kazanabilmek adına, henüz kendisininde yeni öğrendiği, arzusuna karşılık gelen o arabayı, evi, telefonu veya o çantayı kullanmak zorundadır.

velhasılıkelam her toplum ve çağ kendi psikolojik rahatsızlıklarını kendi oluşturmaktadır ve narsizm de daha ziyade bizim çağımızın ve toplumlarımızın eseridir efendim.
(bkz: narsisizm)
Bir vektör olarak bulunur. Asla kurucu bir yapı olarak gelişmez. Çünkü ötekinin gözündeki imgesiyle ilgilidir. Kişinin libidinal ekonomisinin ne kadar düzeyde egoya dönük olduğuna ilişkin geliştirdiği afekt ve düşünceler geliştirir. Fakat burdaki önemli nokta bir kurucu olarak var olmamasının sebebi olan narsizmin her yapının içinde bulunmasıdır. Schreber vakasına bakarsanız, ordaki olan şeyin tamamen kendine dönük bir libidinal ekonomi olmasıdır. Fakat bu bir travmanın sonucunda "açığa çıkar". Yani bu ekonomi değişkendir.

Narsizme bir yapı olarak bakmaktansa, bir vektör ve aynanın getirisi olarak görmek daha hakikate yakın olacaktır. Zira hanginiz alkışlanmak istemez ? Hanginiz alkışlanmak istediği çevrede hareketlerini mükemmeleştirmez ? Hanginiz bu çevreden yansıyan imgenin düşüşünde boşluğu deneyimlemez ? Bunlar üzerinden tanımlamaya kalkarsak, en küçük yapısal farklılığı kurucu bir şeymiş gibi yapılaştırmamız gerekir.
(bkz: narsisizm) süslü megolamanlık da denebilir.
benlik imgesine yapılan aşırı bir yatırımı anlatan psikolojik problemdir. gerçek benliğe yabancılaşma, empati azlığı ve duygusallığın bastırılması demektir.
ünlü Psikiyatr Erich Fromm, bu tür insanların sürekli olarak delilik ile normallik arasında ince bir çizgide yaşadıklarını tespit etmiş.
kişinin kendini beğenmesinde en zirve noktadır. bazı özellikleri, dünya sanki onun etrafında dönüyormuş gibi davranmak; Hep “en bir şey” olmaya çalışmak; hülasa; Olumsuz eleştirileri duymamak ya da beğenilmeme durumunda öfke krizlerine girmektir.
Milenyum jenerasyonunda yaygındır.
(bkz: narsizm) şeklinde söylenegelen söylenişi zor bir terim.
karşımıza çıkmasa iyi olur.
insanda tek güzel şey bırakmayacak kadar yıkıcı bir rahatsızlıktır.
alzheimer nasıl bir bellek kaybıysa bu da kendini o kadar hatırlamaktır.

günümüz sosyal medyasının muhteşem ölçüde tetiklediği bir rahatsızlık. her insanın köşeleri, doğruları olabilir olmalıdır da buna bir şey demiyorum. hatta bir insan gerçek sosyal hayatında da kendini beğenmiş davranışlarını buna göre şekillendiren biri olabilir. ama bu sosyal medya mevzuları çıktı çıkalı insanlar bayağı bir ürün ortaya çıkarıp onun üzerinden çıkan like sayısına göre sanal bir narsist olup bunu real hayatına da kanalize etmeye çalışınca ortaya trajikomik vakalar çıkıyor. bütün bir hayat başarısı izlenme sayısı, takipçi sayısı, yorum sayısı veya like sayısına endeksleniyor. yani narkissos suya baktığında binlerce like görüyor günümüzde. ortalama bir metropol insanının mutluluk değerinin metrobüs ile karşıya geçerken boğazı videoya çekip instagrama onlarca hashtag ile atması karşılığında aldığı like sayısı ile doğru orantılı olması muhteşem can sıkıcı bir detay.
bu kavram yunan mitolojisinden sudaki yansımasını gören ve bu yansımasına yani kendisine aşık olan ve bir ömür boyu ulaşamayacağı bu aşkın peşinde aşkını (kendisini) izleyerek ömrünü tüketen narkissos’dan gelmektedir. sözlük anlamı kişinin kendi vücuduna yönelttiği cinsel arzu veya hazdır.
narsizimi durum veya olgu olmak üzere iki şekilde ele alan kesim vardır.
ve bazı düşünürler narsisizmi bebeklikten kaynaklanan yalnızlık duygusuna bağlamışlardır.

bireyler dış dünyadan soyutlandıkça kendi iç dünyasına yaklaşır. bu da bireylerin kendilerine olan bağımlılığını arttırır. kendilerine muhtaç ve kendinden başkasına itibar etmeyen kişiler çıkar doğal olarak.

gelişen teknolojiyle yalnızlaşan bireyler de bu hastalığa kapılabilir ve kendine ait sanal bir dünya yaratabilirler. bu da teknolojiyle artmış olduğunu kanıtlar niteliktedir.
narsistik kişilik bozukluğu.