bugün

Buluşma,görüşme.
Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma,görüşme.
görüşme.çeşitli kişileri tanımak veya tanıtmak için yapılan görüşmeleri aktaran yazılara mülakat denir.*
bir çeşit sınav.
(bkz: grup mülakatı)
yüksek lisans başvurularında karşılaşılan engellerden biridir. daha önce hiç mülakat görmemiş bünye için çıldırma sebebidir. sorduğunuz her kişiden farklı şeyler işitirsiniz. kendinizi ifade edecek doğru kelimeleri tasarlamaya, ders çalışmaya, sürekli 'acaba ne olacak, nasıl olacak?' sorusunu sormaya devam edersiniz. sizinle kaç kişinin daha aynı bölüme başvurduğunu merak edersiniz. sinir bozucudur, belirsizdir, belirsizliği sinir bozucudur zaten!
iş görüşmesi şeklinde gerçekleşenleri rezalettir. eksik yönlerinizi sorarlar, yok dersiniz, hiç mi yok derler..
ise alinmadan onceki on sevisme asamasidir. On sevismeyi basariyla gecen kisi, is verenin oz guvenini kazanir ve hayatina kazanmis oldugu ozguvenin yaratmis oldugu is istihdamiyla devam eder.
(bkz: yeni baslayanlar icin mulakat)
(bkz: röportaj)
kendinize güveniniz tam değilse tam bir işkenceye dönüşen olaydır. bir de mülakata giderken yaşanan boktan duygu vardır ki o da apayrı bir sinir bozucu durumdur.
yüksek lisans , proje, staj veya iş vs vs. için ön görüşme.yarısına ingilizce devam ediyorsa sıçtığının resmidir. karşındaki insan saçmaladığınızı anladığında kıçıyla gülerken ingilizce mülakata devam eder. bir yandan kolay bir ingilizce olup anlarsınız fakat bir yerden koptuğunuzda tekrar uyanmanız için sonuca girer. herşeye rağmen eğlenceli.
(bkz: ben eğleniyorum ya siz)
"torpilin yoksa niye geldin ulan" sınavıdır.
balıklı göl'deki balık sayısının sorulabileceği sınavdır.
kendinizi mal gibi hisstemenize neden olan sıkıcı olay.
söz konusu iş mülakatı ise vereceğiniz bir tane dengesiz veya ters cevap red almanızı garantiler. sonuçta karşınazdakilerin babalarının oğlu değilsiniz. sizi yarım saat içinde vereceğiniz cevaplarla oturmanızla kalkmanızla tanımaya çalışacaklardır.
yüksek lisans mülakatlarının okul süresi boyunca en salaş haliyle gördüğünüz arkadaşlarınızı okul bitiminden kısa bir süre sonra bir anda şık bir beyfendi/hanfendi olarak görmenizi sağlamak gibi bir fonksiyonu da vardır. özellikle bu mülakatlar öncesinde burun kıvırdığınız karşı cins insanlarının mülakat zamanı bir anda gözünüze hoş gözükmesi durumu da sözkonusudr; lakin bu hoşluk dahi sizin mülakat sebebiyle sahip olduğunuz gerginliği almaya yeterli olmayacaktır.*
hukuk devleti olmak ilkesinin daha işlevsel olması için mutlak surette kaldırılması gereken sınavlardır.
elenip elinizde hiç bir kanıt olmayacak sınavdır.
gizlice kayıt yapsanız hukuki geçerliliği olmayacaktır. anayasaya aykırı.
artık kaldırılası, kayırmayı,torpili bitiresi sınavdır.
öss' den zor geçen görüşme.
çalışmak için başvuran kişi hakkında bilgi toplamayı amaçlayan iş görüşmesi, personel tedarikinde kullanılan en yaygın ve en eski bir yöntemdir.
Çeşitli yolları vardır: telefon, yüzyüze gibi...
Çeşitli teknikleri vardır: genel, pozisyona yönelik, yetkinlik bazlı, stres gibi...
"Dünya bir sahnedir" alıntısını düşünmeden değerlendirilmemelidir keza her mülakat bir oyundur kanımca. Fark yaratanları; iki oyuncunun da hünerini hat safhada ortaya koyduğu mülakatlardır. Sağ ve sol omuzda melekler durur, suflör görevi görür. Standart sonucuna bakacak olursak; ya her iki taraf da kazanır ya da her iki taraf da kaybeder. Aykırı olanları yaşanabilir ki; bir taraf gerçekten hayatının dersini alır..
yüksek lisansta tezinizi teslim ettikten bir süre sonra yapılan sözlü sınavdır. hocalara bir güzel* sunum da yaparsınız, onlar da size "bakalım bu tezi gerçekten sen mi hazırladın" düşüncesiyle olsa gerek sorular sorar. iyi geçerse ne mutlu.
yüksek lisans*için adam kayırmanın kibarca söylenişidir.yapılmasına gerek de yoktur aslında,çünkü zaten seçilecek öğrenciler önceden bellidir,bu konuda ales sınavının ve not ortalamasının * ne kadar yüksek olduğuyla ilgilenmeden hocalar belli öğrencileri seçerler.*
bu yıl 5 farklı üniversitede 7 sefer girdiğim sınavdır. yavşak hocalara denk gelindi mi bir nevi merhamet dilenmeye bile çevirebilir bu sınav. örneğin, gazi üniversitesi'nde ilk soru "askerliğini yaptın mı?" iken, hacettepe'de herhangi bir soru olmadı, zira hocalar mülakat boyunca kendi aralarında kavga ettiler. uludağ'da kendi öğrencileri olmama rağmen "kendini tanıt" dendi; ankara üniversitesi'nde bir bölümde en ufak bir soru bile sorulmadı, diğer bölümde ise şahane bir sohbet ortamı vardı. ege'de bir bölümde 8 bayan hoca 80 soru sordu, biri "tamam, gidebilirsin." derken diğeri "dur dur, bitmedi daha." diyerek tripten tribe gark etti. diğer bölümde ise daha çok ben soru sordum desem yeridir.

neticede bu 7 yerden ilk ikisi hariç, 5'i oldu. ama bu işlerle ilgili en ince püf nokta da şurada belli oldu ki, sağlam bir hocanın karşı tarafın mülakat jüri başkanına verdiği referansı, hele ki bir telefonu her işi çözebiliyor.
işe alım için yapılan mülakatta 'seni neden seçmeliyiz' sorusu sabittir. Tabii herkes bu soruya çalışır da gider. Cevabı fark yaratmak için önemlidir, ama bir iş veren olsaydım bu soruyu sormaz, adayı ters köşeye yatırırdım.
Neyse bu gün yaşadığım olaya gelelim, bu gün hayatımın ilk prosefyonel mülakatına gittim. Hayatımın ilk profesyonel mülakatını ispanyolca yaptım. Dünya tatlısı madridli bir amca beyaz saçlı beyaz sakallı, sürekli gülümsüyor, göz göze gelince içim rahatlıyordu. Kimsenin karşılaşmadığı bir mülakat sorusuyla karşılaştım:
- Mutlu musun?
- Neyden?
- Farketmez, mutlu musun?
- Çok Mutluyum.
- Ben de öyle düşünmüştüm.
Soru geçti mülakat heyetindekilerin diğer sorularını cevapladım bazıları klasik, bazıları kişisel, bazıları beklenmedik... Sonra salondan içim çok rahat çıktım. Bekleme odasında ayağını tireterek tırnaklarını yiyen, endişeli bakan kızı gördüm. Türkçede 'tam' karşılığı olmayan 'nevous' kelimesi üstüne, yüzüne yapışmış, bir kilometre uzaklıktan farkedilebilirdi.
Sonra 'adam bana ne kadar önemli bir soru sormuş' diye düşündüm. Ben çıakrrken bekleme odasında sırasını bekleyen kız geldi aklıma, hiç şansının olmadığını farkettim.

Sözlük formatı için: Gergin gidilmemesi gereken görüşme.
işe alınmak için yapılan bir tür (bkz: sınav).

bunun yanında zaten (bkz: mülakat aşaması)na gelmeden önce iki üç tane yazılı sınavı geçmiş olmak şarttır. üniversite mezunu mu olmanız gerekiyor, yabancı dil mi bilmeniz gerekiyor orası artık işe alan kurumun yaratıcılığına kalmış. mülakat aşaması ise karşınızdaki kişinin insafına kalmış ya da torpilinizin kuvvetine. bir de dört bir yandan sorular sorup kafanızı karıştırırlar ki sormayın.

bir de dikkatimi çeken olay (bkz: mülakat)larda -işe alsın almasın- kadınların bir nebze insaflı olduğu. erkekler genelde kaba saba ve karşıdaki insanı küçük düşürmeye çalışıyormuş gibi davranıyorlar.

sonuçta varsa torpilin kaparsın işi yoksa kalırsın yaya.
yüksek lisans ve doktora öğrencisi alımlarında yapılan mülakat sınavına sadece profesör ve doçentlerin girmesi göz önüne alınırsa, ünvanı prof. yada doç. olan bir akademisyenin "neden yüksek lisans?" gibi saçma sapan sorusundan sonra iki kelimeyi yanyana getirip de bir cümle kuramayan * beyinsizlerin 90 alıp, gayet güzel ve yerinde cevap veren birinin * sadece giyim tarzı yüzünden, * * ciddi bir izlenim vermiyor gerekçesiyle, 60 aldığı adaletsiz sınavımsı.