bugün

Yunan mitolojisinde kimseye zararı dokunmayan, pek te akıllı olmayan ama kendinden hoşnut bir orman cini. Tanrıça Pallas Athena bir gün ormanda karıncalar tarafından temizlenmiş, içi boşaltılmış çift borulu bir kemik bulur. Bunun üzerine delikler açmayı akıl eder ve bu şekilde kavalın mucidi oluverir. O zamanlar bu çalgıya aulos ismi verilirdi ve günümüz kavallarıyla pek te bir benzerlik taşımazdı.Yine de Athena icadını Olimpos'ta toplanmış olan tanrılara takdim etmek ister. Fakat, aulos'unu çalmaya başladığında Hera ve Afrodit'in alaylarının hedefi olur. Oradan uzaklaşıp dünyaya bir göl kenarında tekrar çalmaya başlar. Böylece Afrodit ve Hera'nın neden alay ettiğini anlar. çalarken suya yansıyan aksinde şişmiş, zorlanmış, mavi kırmızı renk almış bir surat, koca koca açılmış gözler, tiksindirici şekilde kabarmış burun kanatları görmüş, bu aletle caka satamayacağını anlamıştı.Aulos, ne kendisine ne de herhangi başka bir kadına ait çalgı olamazdı.Kavalını uzaklara fırlatır ve ardından da "kim ki bu kaval ile müzik yapmaya cüret ederse, talihsizlik onun yakasını asla bırakmasın" diye lanet okur. işte bu kavalı zavallı marsyas bulur. Müzik konusunda herhangi bir bilgisi olmayan Marsyas müzik yapmaya başlar. Civardaki köylere giderek yeni oyuncağını gösterir. Köylüler ağızları bir karış açık şekilde onu dinler ve çok güzel çaldıklarını söyleyerek onu tebrik ederler. Hatta "Seninki kadar güzel müziği ancak müzik tanrısı apollon yapabilir" diyerekten işin suyunu çıkarırlar. Bir süre sonra kendi adıyla caka satan Marsyas'ın adı Apollon'un da kulağına gelir. O da lirini alarak Marsyas'a bir yarışma teklif eder, kazanan kaybedene dilediğini yapacaktır. Marsyas bir salak gibi bunu kabul eder. Hakem olarak ta sanat ve bilim tanrıçaları Musalar tayin edilir. Apollon lir ile Marsyas ise aulos ile müzik yapar ve başlangıçta durum hiç te fena değildir. Musalar hangisinin daha iyi olduğuna karar veremezler. Bu durumda Apollon ne yaparsa marsyas'ın da yapmasını buyurur ve Lir'ini ters çevirerek sol eline alır ve aynı zamanda şarkı söylemeye de başlar. Marsyas kavalını ters çevirince hiç bir ses çıkaramaz, ayrıca kimse kaval çalarken şarkı da söyleyemez. Sonuçta Marsyas yarışmayı kaybeder. Apollon Marsyas'ı ensesinden tuttuğu gibi yüksek bir ladin ağacına asar ce acaip kavalı ile derisini yüzer.
kendisi onurlu biridir. zira bir tanrıya kafa tutacak kadar da cesurdur. apollo'nun adaletsiz oyun kuralları belirlemesiyle derisinin yüzülmesi bir olmuştur; ama o bizim için ölmemiştir. (bkz: hesap soracağız marsyas yoldaş)
apollon ile afyon/ dinar' da yaptığı müzik yarışması yüzünden işkence edilerek öldürülmüştür bu kişi. ayrıca bu sene afyon kocatepe üniversitesi ve dinar belediyesi iş birliği ile birincisi düzenlenen müzik festivalinin de adıdır marsyas.
(bkz: marsyas otel)
tanrıların egolarına kurban edilmiş mitolojik kahramanlardan biri.

marsyas'da tanrı apollon'un egosuna kurban edilmiş, yanında midas'ı da götürmüş...
görsel

marsyas bir satirdi.
(bkz: satir)

marsyas yeteneği ile kamışın çeşitli düdüklerinden çıkan sesleri flütte delikler açarak bir tek düdükle öttürmenin yolunu bulmuştu.
marsyas'ın bulduğu bu alet, ney'in atası kabul edilen frigya flütü'dür.
marsyas'ın flütünün 7 deliği vardır.

esasen marsyas'ın bu flütü tanrıça athena'nın müzik aletidir.
lakin athena bu flütü çalarken yanaklarını şişirdiği için güzelliği bozulmasın diye çalmayı bırakmış ve ormana atmıştır, marsyas'da athena'nın flütünü bulup çalmaya başlamış.

anadolu'nun en büyük tanrıçası kybele'nin sevgilisi attis'in acısıyla yüreğinden dökülen ilahisini çala çala diyar diyar dolaşmış ve bugün aydın yakınlarındaki nysa'ya ulaşmış.
(bkz: nysa antik kenti/#40128142)

marsyas nysa'da tanrı apollon'a rastlamış.
malum apollon da bir müzisyen...ve birbirlerine meydan okumuşlar.

bu kapışmanın hakemi olarak da lidya kralı midas ve güzel sanatları koruyan 8 periyi tayin etmişler.
müsabakada marsyas flüt, apollon lir çalmışlar.

hakemlerin oylamaları sonucunda 4-4'lük bir beraberlik çıkmış, son oy olarak kral midas oyunu marsyas'tan yana kullanmış...

apollon buna çok öfkelenmiş.
midas'ı sen kendi hemşerin olan maryas'ı tuttun diyerek suçlamış ve midas'ın kulaklarının duymadığını iddia ederek, onu her sesi daha iyi duyması için eşek kulaklı bir insana dönüştürmüş.

tabi apollon marsyas'a mağlup olduğunun, marsyas'ın ondan daha iyi bir müzisyen olduğunun farkında ya...
ama kendisi tanrı, yiğitliğe bok sürdürmek istememiş.

çirkefe yatmış.
midas'ı cezalandırdıktan sonra da marsyas'a hile yaptın diyerek onu da bir ağaca bağlamış ve derisini yüzmüş...

tabi apollon kendi çaldığı lir'e de ceza vermiş.
güya tanrılar tarafından yapılan bir lir, bir satirin çaldığı flüte nasıl yenilir diye düşünerek lirini parçalamış ve parçalanan lir ve marsyas'ın flütünü bir mağaraya kapatmış...

gel zaman git zaman bu olay athena'nın kulağına gitmiş, athena o flütü kendisinin yaptığını yani marsyas'ın büyülü bir flüt yapamayacağını anlatmış apollon'a...
apollon masum marsyas'a yaptıklarından üzüntü duymuş ama iş işten geçmiş tabi.

marsyas'ın flütü ve apollon'un liri ise atıldıkları mağaradan akan sulara ses olmuş ve bu sesler bugün çine çayı olarak bildiğimiz antik çağ'ın marsyas ırmağına kaynak olmuş, bereketli ovalara hayat vermişler...

#tarih
#mitoloji