bugün

şiirlerde şairin kendi kendine seslendiği, kendi isminin geçtiği mısradır. Genellikle son mısraya denk gelmektedir.
Takma ad.
nick yerine tercih ettiğim sözcük.
olayın kesinlikle milliyetçi bir bakış açısıyla alakası yoktur ve olamaz da. birincisi milliyetçi bir insan değilim; ikincisi mahlas zaten türkçe değildir.
mahlası tercih etme sebebim artık dilimizin bir parçası olmasıdır.
sonuçta dil, o coğrafyayı ve kültürü yansıtır. sömürgeciler ise o dili yok etmekle işe başlar. bugün bir 'gül' sözcüğü yerine başka bir sözcük kullanmak demek, koskoca 600 yıllık bir divan edebiyatı'nı yıkmak demektir.
sadece türkçe değil diğer dillerin de kendini koruması gerekir.
örneğin bu coğrafyadaki kürtçe, lazca vb. dilleri de korumalıyız.
aynı şekilde ingilizce için 'nick' yerine 'mahlas' sözcüğü kullanılmasına da karşıyımdır.
mahlas da türkçe değil diyenler çıkacaktır. bunu zaten ben de belirtmiştim. ancak artık o türkçe olmuştur yani dilin ana öğelerinden biridir. buna en güzel cevap da gül örneğidir.
elbette teknoloji ile başka sözcükler de kullanacağız ancak bunlar bir kültürü yıkacak seviyede olmamalıdır.
ben 'mahlas'ı savunsam da 'nick'i kullanmaya devam edeceğim. nihayetinde ergen kaprisleri yapmaya gerek yok. sözlük tümde bu işe girişine kadar topluluğa uyacağım.
halk edebiyatı şairlerinin şiirlerinin son kıtasında kullandıkları kendi takma adıdır.
eskiden bir şiirin son beyitinde kullanılması adet olan,şairlerin kullandığı takma ad.
(bkz: karacaoğlan)
farsça'dan dilimize geçmiş takma ad anlamına gelen bir sozcuktur.
(bkz: aka)
bir sözlük yazarı için nick idir .nick den daha güzel ve doğru olduğu kesindir.
en tanınmış mahlaslardan biri halikarnas balıkçısı ile cevat şakir kabaağaçlı'nınkidir.
takma ad denebilir. türk halk edebiyatı'nda şair son dörtlükte mahlasını belirtir.

her kim ki olursa bu sırra mazhar
dünyaya bırakır ölmez bir eser
gün gelir veysel'i bağrına basar
benim sadık yarim kara topraktır.
divan edebiyatı şairlerinin kullanmış oldukları takma addır.öreneğin;fatih sultan mehmed'in mahlası avni,kanuni sultan süleyman'ın mahlası muhibbidir.
ardına sığınılan anlamına da gelmektedir. takma ad dediğimiz şey ile alakası ise o adın arkasına sığınmaktan gelir.

örneğin mahlas olarak tiyansan. bu adına arkasına sığınmak ile eşdeğerdir.
genelde tevriye sanatında kullanılan, mak ta ki yani şiir'in kat edildiği beyt'te kullanılır.

bazı mahlas örnekleri :

ziya gökalp: bimar, hiçi, demirtaş
yusuf ziya ortaç: çimdik, kamber, akbaba
pir sultan abdal: haydar
sedat simavi: rüştü, çileli, güleryüz
fatih sultan mehmet: avni
kanuni sultan süleyman: muhibbi
yavuz sultan selim: selimi
ikinci beyazıt: adli
ikinci osman: farisi
üçüncü ahmet: necib
birinci mehmet: bahti
üçüncü mehmet: adli
üçüncü mustafa: ikbali
üçüncü selim: ilhami
ikinci murat: muradi
üçüncü murat: muradi
timurlenk: gürgan
ali şir nevai: fani
buhurizade mustafa efendi: ıtri
kaygusuz abdal: sarayi
peyami safa: çömez, şerazat
mehmet akif ersoy: bedayi'ül acem
memduh şevket esendal: istemenoğlu
reşat nuri güntekin: ateşböceği
rıfat ılgaz: stepne
atilla ilhan: abbas yolcu
refik halit karay: dürenda, aydede, kirpi, mübeccel, halit
kemal tahir: körduman
necip fazıl kısakürek: tanrı'kulu
neyzen tevfik: kolaylı
fuat köprülü: büyük baba

ayrıca ;

(bkz: sagopa kajmer mahlası)
(bkz: rumuz)
edebiyatta şair/yazarların kendi ismi yerine kullandıkları takma ad.
kim ki üye olur lugat-i uludağa
bulur serapci'yi her daim yanında