bugün

mad max serisinin yeni filmidir. 2011'De vizyona girecektir. başrollerde charlize theron, tom hardy, nicholas hoult, adelaide clemens gibi oyuncular yer alacak.

http://forum.divxplanet.c...ndex.php?showtopic=164318
(bkz: remake) çekilen filmlerin revaçta olduğu son dönemde şaşırtmayan, ortaya bir ucube çıkmasın bari diye düşündüren ama aynı zamanda sevindiren haberdir.
2010 da duyurulup, 2015 de anca vizyona girecek olan film. 5 senede kim öle kim kala arkadaş ayıptır ya.
fragmanı baya hoş olmuş film. full aksiyon ve acımasız bir post apocalytic dünya.

arkasından gaza gelip fallout atmak farzdır.
Gösterim tarihi Arjantin için 14 Mayıs 2015 olan serinin dördüncü filmidir.
Türkiye gösterim tarihi belli değildir.

Filmin afişi:
(bkz: what a lovely day)
görsel

Filmin
kişisel afişleri:

(bkz: charlize theron)

görsel

(bkz: nicholas hoult)

görsel

(bkz: hugh keays bryne)

görsel

(bkz: tom hardy)

görsel

Bazı kareler:

Tiplere gel amk.
görsel

görsel
fragmanından çok fazla bir şey anlaşılmayan.

yamyamların altına araba vermişler çöllerde at koşturur gibi araba koşturuyorlar. tom hardy olunca işte insan merklanıyor.
25 senedir yapilmaya ugrasilan proje. warner kardesler olaya el atti ama yine de basi beladan kurtulmadi. 100 milyon dolar olarak dusunulen butce cekim suresinin uzamasi ve bazi sahnelerin studyo tarafindan begenilmeyip tekrar cekilmesi ile 150 milyon dolara firladi. hatta zaman zaman warner kardesler yoneticileri taa amerikadan kalkip filmin cekim yeri olan namib colune gelip herseyin yolunda gittiginden emin oldu. zarar ederlerse cok ayip olucak. su filmi zarar ettirmeyin yani bak o kadar ugrasti adamlar.
Nerde fallout a ilham veren mel gibson lu mad max, nerde bu dedirten film.
Anlayana çok şey anlatacak olan efsane film.
George miller'ın yönetmenliğini yaptığı film.
Süper ötesi olmuş bir filmdir.tom hardy çok başarılı oynamıştır.
Serinin diğer filmlerini izlememiş birisi olarak, tek başına izlenir mi sorusunu aklıma getiren film. Abi 30 sene olmuş bir önceki filmle arasında bu ne?
%100 aksiyon.

gidin izleyin. dvd çıksın 1 defa daha izleyin.
Çok fazla konuşma yok.ama güzel bir yapım kesinlikle tavsiye edilir. Ve filmin sonunda ki soru düşündürücü. izleyin işte.
şahsen bir günde 3-4 film izleyen dünya sinema külliyatının amına koymuş biri olarak, bu filmi nedense hiç beğenmedim.

negatif:

senaryoda yaratıcılık düşüktü. hollywood klişeleri ile doluydu.
çok işlenmiş bir konuydu ve yeni bir bakış açısı getirilmemişti.
bir anafikir boşluğu vardı.
başrol oyuncularının filme katkısı düşüktü.
oyunculuklar vasattı.
müzikler zayıftı.
sıkıldım. sinema salonunda uyumak üzereydim film biterken.

pozitif:

güzel konsept, ambiance iyiyddi.
bikaç iyi detay vardı: "savaş çocuklarının "şahidim ol" olayı savaş gitaristi olayı" iyiydi.
fırtına içine girdikleri bölüm tek heyecanlı andı.
Süper film izledim ben şurdan da bakabilirsiniz.
http://tekparcahdizle.net...d-max-fury-road-izle.html

Gidin derim.
film arası olduğunda çok çabuk ara verdiğini düşündüm. 1 saat geçmiş farkında değilim. öyle sürükleyici bir filmdir kendisi.
bugün sevdiceğimle izlemeye nail olduğum film. bazı gereksiz detaylar olsa da gayet iyi kurgulanmış, aksiyon sahneleri sıkmayacak uzunlukta tutulmuş güzel bir film. fantastik aksiyon sevenler kaçırmasın zaten filmin puanı ortada. fazla söze gerek yok.
george miller ın yeni mad max filmidir.
yer yer spoiler içerebilir.

bazı filmler vardır , kurgusuyla,görüntüleriyle, akışıyla öyle bir atmosfer yakalar ki o konularda hayal edebileceğiniz fazladan bir boşluk bulamazsınız. Tabir-i caizse cuk oturmuştur her şey. Bu önerme tamamen görecelidir tabi ki ve şu an sadece başlıkla paralel olarak post apokaliptik türüne yoğunlaşırsak , Genelde nükleer savaşlardan mütevellit insanlık tüm lüks ve temel yaşamsal yardımcılarını kaybeder ve geriye kalan az bir nüfusuyla mevcut duruma adapte olmaya çalışır. bu türde oluşturmak istediği atmosferi yakalamış Sylvester Stallone ve Armand Assante nin oynadığı 1995 yapımı yargıç dredd filmi örnek verilebilir.
Dredd gibi filmlerde insanlık belli noktalarda kolonileşir ve bu sınırları duvarlarla çizilmiş, halk arasında orta direğin olmadığı, sadece sefil fakir halk ve zengin yönetici kesimin yaşadığı ,kaotik bir düzenin hakim olduğu ileri teknolojik şehirlerde yaşam savaşı verirler. Başta bir diktatör olmasa da yönetim alt tabakaya acımasız davranır. Şehir duvarlarının dışında yaşayanlar ise insan olarak bile görülmez. Durum ne kadar vahim görünse de,temel yaşamı sürdürebilme açısından , eğer toplumun kendi oluşturduğu kurallara dikkat edilirse insanlar hayatlarını sürdürebilir.
Francis Lawrence in yönettiği ben efsaneyim , Açlık oyunları serisi ve oblivion da kıyamet sonrası filmlere yakın tarihten örnektir. Ayrıca kevin costner ın fiyaskoyla sonuçlanan waterworld filmi de bu türe en iyi örneklerdendir aslında. Hatta tamamen mad max filmlerinden esinlenip kum yerine su kullanılmış gibidir. Bunların dışında yakın tarihte ateş krallığı, hell, priest , the road , final fantasy , the book of eli vb… filmler öyle yada böyle kıyameti kopmuş dünyada hayatta kalmaya çalışan insanların karamsar öykülerini anlatır.
post apokaliptik yani kıyamet sonrası bilim kurgu hikayelerinin ilk çıkışı George miller ın hastalıklı ,güzel ve zengin hayal gücünün eseri olan mad max filmidir. Miller ın dünyasında ki kolonileşmiş topluluklarda güvenli hiçbir yer yoktur. Avusturalya da Su , yiyecek ,petrol vb. tüketim maddeleri yok denilecek kadar azdır ve mevcutları da belli noktalarda diktatörlerin elindedir. Kanunlar , yaşam tarzları, insanların davranışları, alışkanlıkları, tepkileri ve hatta temel insani görünüşleri bile bugünün dünyasından çok farklıdır. Nükleer serpintilerin etkileri nüfusun çoğunu öldürmüş, kalan neslin çocukları da fiziki ve akli olarak tamamen dengesiz bir toplum halini almıştır. insanlık artık sadece hayatta kalmak adına son lokması için savaşan vahşi hayvanlar gibi birbirine saldırmaktadır. Açlık,susuzluk ve kum mad max filmlerinin temelini oluşturur.

ilk üç filmden sonra abd sinemasında bu türde film çekme furyası başladı. Peşi peşine bu türde ucuz filmler çekildi.

http://www.otekisinema.co...max-taklidi-ucuz-filmler/

son filmden yaklaşık 20 yıl sonra yani 2004 yıllarında mad max furry road için söylentiler başlamıştı. işin sahibi George miller devam niteliği taşıyan yeni film için mel gibson la görüşmeler yapmıştı. Fakat mel gibson o aralar the passion of the christ filmiyle meşgul olduğundan kabul etmemişti.

Çekilecek mi çekilmeyecek mi derken 2014 yılında tom hardy ile çekimlere başlandı. Bu film son filmden devam ettirilen bir devam filmi değil. Daha çok ikinci film olan yol savaşçısı nın ve üçüncü filmin karışık bir tekrar çekimi gibi. Ailesini bu kaosa kurban veren max onları koruyamadığı için suçluluk duygusuyla çöllerde dolanır durur, kertenkele falan yerken kötü adamlarla buluşur.
Filmin en başından son dakikasına kadar tansiyon hiç düşmüyor. Tabi ki filmin çoğu kısmı bol çatışmalı takip sahneleriyle geçiyor.
Bu serinin kendine has araba tasarımları, insan tipleri, aksesuarları, silahları bu filmde de hakkıyla işlenmiş.
Görüntü yönetmeni ise pers prensi:zamanın kumları, Harry potter, ingiliz hasta, kusursuz fırtına, soğuk dağ gibi görsel açıdan zengin ve başarılı filmleri olan john seale.
Filmde çoğunlukla gerçek efektler kullanılmış. Birkaç yer dışında bilgisayar hilesi yok gibi. Yönetmen gerçek dublörler ve arabalarla gerçek mekanlarda eski usul çalışmış ve bu da çok güzel bir hava katmış. Mantık dışı patlamalar veya uçmalar yok. tabi ki çok abartılı her şey. hiç arkası kesilmeyen bir kurgu çeşitliliği ve dizilimi var. Bu çeşitlilik size hiç nefes aldırmıyor ve işin garibi sıkmıyor da.
Müzikler ayrı bir konu. Çünkü filmin hiç bitmeyen takip sahnelerinde ortalık yanıp yıkılırken konvoydaki araçlardan birisine kurulmuş ses sistemiyle taraflar canlı rock müziği eşliğinde birbirlerini katledebilmektedirler. bu fikir mehter marşını andırıyor.

Hikayesine gelince;
Çok ayrıntılı ve aman aman bir senaryo yok. Her zamanki gibi max kaçıyor diktatör ve yarı ömürlü askerleri peşinde. Haksızlığa dayanamayan max burnunu başkaslarının işine sokuyor, daha doğrusu mecbur kalıyor.
Bence Hikaye açısından bu filmin en sağlam kısmı imperator Furiosa (charlize theron) ve yanındaki bayan grubunun oluşturduğu hikayedir. Furiosa ve yanındaki hanım tayfanın karakterleri ve olayları oluşturulurken ünlü feminist sanatçı ve aktivist eva ensler danışmanlık yapmış. Filmin bu kısmının Tamamen feminizm odaklı olduğu görülebilir. Filmde kadın konusu ve kadın üzerindeki erkek egemenliği bariz bir şekilde işlenip eleştirilmiş. Buna karşılık kadınların gözü kara ve kararlı tavrı da hikayenin yönünü değiştirmiş. protagonist karakter her ne kadar max olsa da bu filmde iki adet baskın karakter var . max ve Imperator Furiosa. Hatta Furiosa asıl mücadeleyi veren kişi. Erkeğe ihtiyacı olmayan karakteri, görüntüsü çok güçlü. Tek kolu yok ve bu onun kendisini zayıf hissetmesine sebep olmamakta. Amacı kendisi gibi kaçırılıp kullanılan arkadaşlarını diktatörün elinden kurtarmak. Filmde sürekli “dünyayı kim yok etti “ “çocuklarımız diktatör olmayacak “ şeklinde mesajlar verilir. Furiosa bu yönleriyle biraz Firavun sarayından fırlayan hz.musa yı andırmaktadır.

seksenler çocuğu olarak bu serinin hayranıyımdır. ama bu filme biraz ön yargılı gittim. transformers falan gibi bilgisayar efektine boğulup işin suyunu çıkartacaklarından korkmuştum ama yanıldım. uzun süredir ilk defa çıktığım filmin sonraki seansına tekrar girsem mi diye düşündüm.

tom hardy 3 tane daha mad max filmi için imza atmış. işin geleceğini düşünüyorlar. sonuna kadar sömürecekler yani.

filmden bir replik ;
umut büyük bir hatadır, eğer bir şeyleri düzeltemezsen delirebilirsin.
beklentimiz vardı ama bence olmamış abi, boş zaman filmi olmuş yani.
Fragmanı hoşuma gitmeyen film. Gideyim mi lan çok kararsız kaldım.
Güzel film. Aksiyon dolu. Ve sizi sıkmıyor tam anlamıyla içine çekiyor.
aksiyon anlamında eksiksiz ama hikaye bakımından hiç bi bok içermeyen filmdir.
Sinema izlemeyi, az buçuk kaliteli yapımlara şand vermeyi seviyorsanız, sinemada şans verebileceğiniz film.

mel gibson'Lu mad max filmlerini maalesef hayal meyal hatırlıyorum. Aklımda kalan sahneler, son filmdeki tina turner'ın uyuz bir karıyı oynadığı, yanılmıyorsam da serinin en iyisi olarak düşünülen road warrior'daki helikopter benzeri bir şey kullanan cılız heriften fazlası değildi. Üç filmin üçüne de, doksanlarda video furyasında denk gelmiş birisi olarak, o dönem hatırladığım kadarıyla, indiana jones-batman-robocop gibi filmlerle birlikte piyasanın en çok alıcısı olan, ve yaratmış olduğu post-apokaliptik dünya, yönetmenin gözünden görünen yeryüzündeki cehennem olarak, izleyenleri de mest ediyordu. Yani otuz yaşına geldim, şu son film çekilene kadar, bir yerlerde denk gelse de izlesem diyordum, nette de bulmak kolay olmamıştı. Az çok sinemayı takip eden birisi olarak, sinemada vereceğiniz parayı hak ettiğini düşündüğüm filmlere gidiyorum sadece artık. Bu film de onlardan birisi oldu.
Şimdi, sinemanın da yedinci sanat olduğu kabul görmüş, film noir tarzı sinemalar, david cronenberg'in iç dünyası, david lynch'ın rüya görünümlü kamera motor sahneleri; fransızların kimine acayip gelen kıl yumağı, kimine göre "sanat bu kardeşim" dedikleri, işin ucundan köşesinden illaki kadın erkek ilişkilerine sardığı filmleri. Bu yönden bakınca, içi boş, sürekli kovalamacanın hakim olduğu bir aksiyon filmi gibi görünse de, benim için de sanattır bu filmi yapmak. Ortamlar, deli işi tasarımlara sahip araçlar, oraya konan o gitarcı eleman, sepya, koyu mavi tonlarda sizi içine çeken görüntüler kesinlikle sanat yönetimi açısından doyurucu.
Gelelim olayın aksiyon yönüne. Kimse sizden mükemmel bir oyunculuk, oscarlık performans beklemiyor zaten. Hele ki beyin yakan bir senaryo, ters köşeli final. Amma da alışmışız, hücrelerinizi yakan holivud yapımlarına, mutsuz sonlara ya da illaki gözümüze sokulmasını istediğimiz ince mesajlara. Spoiler lık bir ibare yok zaten de, filmin sonunda, kendinize soracağınız soru ve, aradığınız cevapla size verilmek istenen ince çizgiyi göremiyorsanız, akasya durağı'nın yeni bölümleri çekilsin diye kanal d'ye mail atın.
Kısacası kesinlikle doyurucu bir film. Aksiyon izlemek isteyenler, buyursun izlesin.
Fantastik ve aksiyon filmi denilince bond'dan otesini sevmeyen ben,herkesin cok guzel demesiyle ve arkadasimin davetiyle gittim. Film 2saat 20 dk ama kesinlikle kafami sikti diyebilirim.bitmek bilmeyen bir cöl, surekli gurultu, surekli gerilim hakim ve benim gibi sanat filmi seven,mana ve derinlik arayanlara hitap etmeyen bir film. Ben ana fikrini anlayamadim acikcasi. Zaten o elemanin valhallaya geliyorum,tanigim ol filan dedikce gulmekten kendimi alamadim. Onlar savasirken arkadaki elektrogitarli mehter takimi da alevler puskurttukce gulesim geldi. Film goruntu ve kurgu olarak iyi fakat kafami sikti atti.gece ruyamda bile charlize savasiyordu. Yok anam ben anlamiyorum bu tiplerden insanlar 20dk birbirine konusmadan baksin daha iyi.