bugün

hz. isa nın hayatının anlatıldığı isa nın etlerini didik didik etmiş film tabi izleyeni de germiştir
2004 yapımı, yahudiler tarafından cok tepki cekmis mel gibson'ın yonetmenligini yaptıgı film
(bkz: the passion of the jew)
sadece işkence sahnelerinden ibaret olan mel gibson filmi. filmde ne verilmek istenen bir mesaja ne de anlatılmak istenen bir gerçeğe rastlanmıştır. film çıkışında tek anladığınız şey hz. isa'nın çok acı çektiği. bu yönüyle ismini çok iyi yansıttığı söylenebilir.
Misyonerlerin cd'sini bedava dağıttığı film.
bundan çok daha ilginç olan ise filmin bu akşam saat 20:50'de kanal 7 adlı televizyonda yayınlanacak olması. dinci kanalda hıristiyanlık misyonerliği. hey maşallah!

(bkz: fethullah gulen)
(bkz: kanal 7 baskini)*
(bkz: ılımlı islam)

(bkz: donla kalan sener hiristiyan diyor)
ilk 10 dakikasından sonra dayanamayıp kapattığım görsel sıçmalık. *
bir başka söylenti de, filmin, hostel serisine ilham kaynağı olduğu yönünde.
http://www.sayhadergi.com...act=topicshow&id=1676
jim caviezel in olağan üstü performans gösterdiği ve mel gibson un yönettiği film.film esnasında sıkı hristiyan kişilerin mide kanaması geçirdiği söylenir.
film ibranice, aramice ve latince olduğundan, amerikalılar bile altyazı ile izlemek zorunda kalmıştır.

filmi hitler izlemiş olsaydı, herhalde 3-4 milyon yahudinin daha sonu fırınlarda biterdi!
şöyle bir flash animasyonu olan film;

http://fun.drno.de/flash/passion.swf
her ne kadar müslüman olsak da hz. isa'nın kırbaçlandığı, çivili sopaların sağlandığı, kanlar içinde kaldığı sahneler acıtmaktadır insanın içini.

şu replik gerçekten yaralar;
--spoiler--
havari: sen nereye gidersen rabbi ben de peşinden gelirim. hapise, hatta ölüme bile.
isa: öyle olsun, sana yemin ederim horoz ötmeden önce beni üç kez inkar edeceksin.
--spoiler--
ve hz isa yakalanıp zincirlerle hahamlara getirildiği esnada havarinin de orda olduğu anlaşılmış tam da söylendiği gibi 3 kez inkar etmiştir.

film ibranice çekilmiştir; yani dönemin dilinde, olması gerektiği gibi.
jesus'ın hikayesini* tam da incil'e göre anlatan film. soundtrack kısmı da çok başarılı bu arada; yalnız beğenmediğim bir yönü var, filmde o kadar çok kan ve işkence gösteriliyor ki bir süre sonra mideniz bulanıyor. yine de duyarlı bir hıristiyan* yönetmen koltuğunda oturunca hak veriyorsunuz adama. ama müslüman bakış açısıyla baktığınız da dediğim gibi, bir süre sonra kan görmekten mideniz bulanıyor. bir de çivilenme sahnesi ağlatır insanı, ne çok acı çekmiş bu adam dersiniz.
monica bellucci nin malenadaki gibi koca film boyunca 10 cümle civarında repliğinin olduğu filmdir. hatta bunda o kadar bile yok galiba.
hıristiyanların gözünden isa'yı izlediğimiz film. isa'nın tanrıya baba diye hitap etmesi filmi izleyen pek çok müslümanı sinirlendirmiştir.

(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
Filmin Marksist açıdan bir eleştirisi için, bkz. "isa'nın Çilesi - Mel Gibson'un Filminin Bir Eleştirisi" (2004) http://www.marxist.com/sann-cilesi-mel-gibson.htm
Bir parça:
"Gibson tüm hikâyesini Alman mistik Anna Katharina Emmerick'in (1774-1824) sanrılarına dayandırmaktadır. Emmerick'in sanrılarında şeytan mevcut. Fakat Gibson bu mistiğin sanrılarının bile ötesine geçiyor. Emmerick'in sanrılarına göre, melekler isa'ya haçı taşımasında yardımcı oluyor. Gibson bunu görmezden geliyor. O halde Gibson'un yaptığı şey, Çile'nin gerçekleştiğinin varsayıldığı yıldan 1800 yıl sonra yaşamış bir kadının hikâyesini alıp daha da süslemekten ibaret. O, isa'nın çektiği ıstırabı incillerde anlatıldığından binlerce kez feci hale getirmektedir."
en muazzam sahnesi, simun petrus'un son akşam yemeği sonrası, isa'ya verdiği ahdin bozulmasının canlandırıldığı andır. arka fondaki ibrani ezgisi, büyülü ambians ve aramca...
itikadınız, inanç düzleminiz ne olursa olsun, bu sahne ağlatır, ağlatmalı!

http://www.youtube.com/wa...amp;v=zS_6TTDzpBA#t=1680s
mel gibson yönetmenliğinde çekilmiş olan film..
dini açıdan değerlendirilmediği sürece mükemmel bir dram filmidir.
Vahşet sahneleri ve yaşananlar insan neye inanırsa inansın ağlatmıştır. Günahsız bir cocuğun en çok babasına ihtiyaç duyduğunda onu terketmesi kadar acıklı bir durum var mıdır dünyada. Bu nedenle film büyük bir ajitasyon içerir ve hıristiyanlığı birebir değil etkilenerek anlatmıştır.

Işkence sahnelerinin fazla olması büyük ihtimalle katolik bir yönetmene sahip olmasından dolayıdır
Film hıristiyan propogandasından çok hıristiyanlığı yerle bir ediyor ki azıcık dinine bağlı bir hıristiyan bunu gayet iyi anlayacaktır.
filmde anlatılan olayları ve mel gibson'ın yorumlamasını analiz edebilmek için gerekli düzeyde hristiyanlık okumaları yapmadığım için izlemediğim yarım bıraktığım film.
sonuna kadar dayanabilene helal olsun dediğim film.