bugün

içerisinde aşkla ilgili 5-6 hikaye'nin anlatıldığı ve hikayelerin filmin sonunda birbirine bağlandığı güzel film. aşk heryerde olarak türkçeye çevrilmiş.
gerceklikten uzaklasmayi mantiksizlik boyutuna getirmis film. yine de aklima kazinmis bir sahneye sahiptir kendisi. (bkz: yigidi oldur hakkini yeme)

--spoiler--
hikayelerden birinde evlenen kizi oynayan keira knightley kendisine platonik asik olan damadin arkadasini teselli mukafati olarak oper. asik kisi ise bir an durur ve mirildanir..."this is enough..."
--spoiler--
yılbaşına bir hafta kala "aşk her yerde"
karı-koca ve diğer kadın,gelin ile damadın sağdıcı,üvey baba ve oğlu,başkan ve çay servisi yapan kız,aldatılmış yazar ve portekizli temizlikçi,rock yıldızı ve menajeri arasında... birbirinden farklı tam 10 hikayeyi içinde barındıran,izlenmesi şiddetle tavsiye edilen muhteşem film..
--spoiler--
- Aşık olmak için küçük değil misin?
+ Hayır
- Doğrusu biraz rahatladım.
+ Neden?
- Çünkü daha kötü bir şey olmasını bekliyordum.
+ Aşk acısından daha mı kötü yani?
- Hayır, haklısın. Evet, çok acı verir.
--spoiler--
başlamasıyla bitmesi bir olmuştur filmin, zira film sizi öyle bir havaya sokar ki izlemek için oturursunuz ancak bir bakmışsınız film bitmiş siz sadece boş ekrana bakmaktasınız. işte böyle bir film love actually, senaryosu zekice hazırlanmış, müzikleri harikulade, oyuncuları yerinde ve sağlam, karakterler arası geçiş çok iyi ayarlanmış, ve konuyu çok iyi işlemiş. yani kötü yanı yok aksine izlemek için bir yığın iyi sebeb var filmde. ve en önemlisi ise film bittiğinde yüzünüzde kocaman bir gülümseme bırakması... 8/10

filmin en sevdiğim iki sahnesi;

--spoiler--

küçük çocukla üvey babası bank'ta oturup konuşmaktadır, çocuk babasına aşık olduğu söyler, adam rahatlamıştır zira çocuğun sıkıntısının daha büyük olduğunu düşünmektedir.

- pekela tamam biraz rahatladım.
- neden
- çünkü ben daha kötü bir şey olmasını bekliyordum.
-aşk acısından daha kötü bir şey mi?
-hayır, haklısın. kesinlikle acı vericidir.

--spoiler--

adam en yakın arkadaşının karısına aşıktır fakat bunu bir türlü söyleyemez, ne evlenmeden önce ne sonra söylemiştir, ancak en sonunda bunu ona söylemeye karar verir ve noel günü ona kartlar hazırlayıp evine gider, kartlarda şöyle yazmaktadır...

noel korosu olduğunu söyle
biraz şanslıysam seneye,
bu kızlardan biriyle çıkıyor olacağım (ünlü kadınların resimlerini gösterir)
fakat şimdilik
hiçbir umut ya da beklentim olmadan
sırf noel olduğu için
ve noel'de yalan söylenmez (parantez içerisinde yazılmıştır)
bence sen mükemmelsin
yaralı kalbim seni sevmeye devam edecek
sen böyle olana kadar... (yaşlı ve kemik yığını haline dönüşmüş kadın fotoğrafı gösterir)
mutlu noeller...

sonuçta kadın adamın dudağına küçük bir öpücük kondurur. ve adam iki cümle kurar.

yeter

bu kadar yeter...

--spoiler--
canınızın sıkıldığı soğuk bir pazar günü için ideal eğlenceli filmdir.
son yılların en romantik filmi,
Sugababes in "Too Lost In You" sunu her dinleyişte akla gelen sahneler,
ve en güzeli ;

--spoiler--
yukarda bahsedilen kankasının evlendiği kıza aşık olan adam , çifte müthiş bir düğün süprizi yaptıktan ve kıza aşık olduğu kız tarafından farkedildikten sonra "yetti artık" diyip çiftin kapısını çalar kapıyı açan kıza kankası söyleyeceklerini duymasın diye mini bir slayt gösterisi hazırlamıştır.
"to me you are perfect" yazısı göründüğünde ise yaşları gözlerde tutmak zorlaşır...
--spoiler--

dublajsız seyredilmesi tavsiye edilir.
ingilizlerin noel ile aşk mevzusunu harmanlayıp milletlerine sundukları biraz mastürbatif * film. önde gelen tüm ingiliz oyuncular gözükür filmde, ek olarak da Denise Richards, Elisha Cuthbert, Shannon Elizabeth vs. de "Amerikan kaşarıyız biz" diye arzı endam eylerler.

--spoiler--
filmdeki aşk hikayelerinin çoğunda aldatma vardır efendim. insanlar eşlerini, eşlerinin kardeşleri yahut onların en yakın dostlarıyla aldatıyorlar güzelce. ingilizler, "biz babaları belli olmayan bir milletiz" mi demek istiyorlar şahsen anlamadım.
Üvey oğlunun aşık olduğunu düşünüp onunla iletişim kurmaya çalışan babanın daha ergenliğe girmemiş oğluna: "peki sevdiğin * kız mı erkek mi?" diye sorması da tarafımdan ohaa! tepkisini almıştır. Ki bunu yapan adam da Liam Neeson olunca insan üzülüyor tabii.
Gelelim mastürbatif mevzusuna, filmde sürekli aptalca espriler yapıp sevimli olduğunu sanan genç, soğuk ingiliz kadınlarından illallah edip amerikaya gider. Ve de oradaki ilk gecesinde icraate koyulur, amerikalı kızların da bu kadar kaşar gösterilmesi birazcık da olsa şaşırttı beni. Kızlar da yukarıda belirttiğimiz gibi Elisha Cuthbert, Shannon Elizabeth falan, öyle alelade de değil.
Bir tek Hugh Grant in hikayesi güzeldi, en azından masumdu.
--spoiler--
porno film çekimi sahneleriyle koparan, en yakın arkadaşının evlendiği karısına platonik aşk besleyen ve bunu hiç bir zaman belli etmemeye çalışan bir insanı konu alan * ingiliz filmi. filmde amerikaya bol bol atıflarda bulunulur..
uzuun zamandır bilgisayarımda olan ve neden bu akşama kadar izlemedim diye kendime bolca kızdıran film. romantik komedi namına izlenebilecek en tatlı filmlerden biri. soundtrack i de ayrı güzel.
(bkz: too lost in you)
(bkz: here with me)
izlenmesi gereken filmlerden birtanesidir. izlendiği zaman tekrar tekrar izlemek isteyecğiniz filmdir.
bir çocuğun saf aşkını, umutsuz bir adamın platonik aşkını, ihanete uğrayan bir adamın tekrar aşkı bulmasını, başbakan da olsa herkesin aşık olabileceğini, aşkın cinsellikten tamamen farklı olduğunu konu alan ve en çok tekrar tekrar izelenen filmlerden.

nedendir bilmem, neredeyse her kelimesini ezbere bilmeme rağmen mutsuz olduğum anlarda, birden anlam veremediğim bir huzur veriyor bana. anlaşılan bir çok kişi için aynı durum söz konusu.

yazan ve yöneten richard curtis e bu ortam aracılığı ile teşekkürlerimi iletiyorum.

--spoiler--

filmin bittiğim repiliği platonik aşık peter ın söylediği ; "this is a self preservation thing, you see." lafıdır. bir de bundan sonra dido girerki sahneye...
--spoiler--
ilk çıktığında izlendiğinden beri üzerine daha iyi bir duygusal komedi izlenmemiş film.
oyuncular: hugh grant, colin firth, emma thompson, keira knightley...
bozuk morale ilaç gibi gelen, her başınız sıkıştığınızda izleyebileceğiniz şeker gibi bir film.
yedi farkli a$k hikayesi.. kimisi mutlu sonuclaniyo, kimisi huzunlu.. buna ragmen izleyen herkesi, yuzunde 32 di$inin gozuktugu bir gulumsemeyle birakiyo bu film bittigi anda. muhte$em oyuncu kadrosu, harika kurgusu ve kelimelerin kifayetsiz kaldigi soundtrack'iyle olmeden once mutlaka gorulmesi gereken film.