bugün

nisa suresi'nde bahsi geçen ve meali, aynı zamanda tefsir dersleri hocası da olan ali küçük hocaefendi tarafından verilen aşağıdaki ayettir.

" Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden yahut(başka kadınlara bakıp)kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. " Nisa-4/128

aynı surenin tefsir derslerindeki sunumu ise kendisi tarafından şöyle yapılmıştır;

" Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden, öteki kadınlara meylederek, gönlü onlara kayarak, onların fiziki güzellikleri, ahlaki ve dini güzellikleri ya da mallarının çokluğu sebebiyle veya o kadınların kendisine olan ilgisi, sevgisi, itaati sebebiyle onlara meylederek kendisine soğuk davranmasından, kendisine yaklaşmamasından, nafaka vermemesinden, hakaret etmesinden, eziyet etmesinden, kendisinden bıkıp-usanmasından, cinsel arzu ve ülfetinin azalıp yok olmasından korkarsa, onda böyle bir tavır sezerse o zaman o kadının kocasıyla kendi arasında sulh etmesinde, kocasıyla arasında barışı sağlamak üzere fedakarlıkta bulunmasında hiçbir behis yoktur diyor, rabbimiz. "

kadınlara alenen ;

- kocanız, sizi başka kadınlarla aldattığında, onlarla barış yapmanız durumunda sizlere günah yazılmaz, barış yapmakta; daima hayır vardır. zaten, nefsiniz kıskançlığa hazırdır, siz onun esiri olmayın, kocanızı hoş tutun, allah'dan korkun!

denmektedir.

lüzumu üzerine edit:

kimi yazarların bu 'meali' |götümden uydurduğuma| ve |böyle bir 'meal' yoktur| iddialarına karşılık, böyle bir mealin varlığına ve dahi önemli bir şahsiyet tarafından kaleme alındığına kanaat getirmeleri için mealin sahibinin ismini ve tefsirini yayınlamak şart olmuştu.
anlam veremediğim ayet.
kuran-ı kerim'in tek anlamının olmadığını, arap dilinin değiştiğini ve kuran'ın bir çok farklı şekilde türkçe'ye çevirilebildiğini düşünürsek, ayetin farklı bir anlamı da olabilir. farklı mealleri karşılaştırmak gerekir.
içinde emir kipi bulunmayan ayettir. farz olarak algılanması saçmalıktır, nefise bırakılmış bir tercihtir. şöyle ki:

affetmediğiniz takdirde cehennemde cayır cayır yanarsınız demiyor orada veya dinden çıkarsınız şeklinde ibareler yer almıyor. aksine eğer sabırlı davranıp eşinizin ömür boyu kahrını çekerseniz, allah bu sabrınızı görür ve sizi olduğundan daha çok ödüllendirir demek istiyor.
hz.muhammed öldükten sonra bir takım kötü niyetli insanların çevirilerine maruz kalan kuran-ı kerim'in erkek hegamonyasına alet edildiğinin kanıtıdır. benim okuduğum bir çevirisinde de "kadınları dövün" diye yazıyordu. akla ve mantığa dayalı islamiyetin kadınları dövün demeyeceğini tüm aklı başında insanlar bilir.
başkalarını bilmem ama okuduğumda bir ihtimale karşı alınacak tedbirden bahseden bir ayet olarak algıladığım ayettir. zira ayette "kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse" denmiştir, yani olay olmadan önce yapılacak bir sulhtan bahsetmektedir ayet. tabi ayetin önündeki veya arkasındaki diğer ayetlere bakılmadan konunun giriş-gelişme-sonuç bölümüne bakılmadan yorum yapmak da ne kadar doğrudur o ayrı.

edit: ayrıca islam'ın evli olup da zina yapan erkeğe ne tip bir ceza biçtiğini de hatırlatmakta fayda var.
islamiyet akla ve mantığa değil, -her din gibi- kayıtsız şartsız itikâda dayalıdır. kadın ve erkeğin eşit kabul edildiği günümüz modern çağı ile muhammed'in kitabı kaleme aldığı ve erkek egemenliğin hüküm sürdüğü ortaçağ arasındaki zaman farkının yarattığı değerlerin çelişmesi kaçınılmazdır. kuran kadını ve haklarını yaşadığı zamanın erkek egemen toplumuna göre ele almıştır. bu nedenle erkeği kadından üstün tutup ona çeşitli ayrıcalıklar vermesi şaşırtmamalı. nitekim, muhammed de bir erkekti.

bugün anayasa, ceza kanunu, medeni kanun gibi düzenlemelere ihtiyaç duyulması, her şeyi açıkladığını iddia eden kitapların günümüz dünyası'nda son derece yetersiz kalmalarından ileri gelir. bu nedenle modern kadın kuran'ın değil, yasaların kendisine tanıdığı haklar çerçevesinde hareket eder, etmelidir.
Anlaşılması çok zor olmayan ama art niyetlilerin anlamak istemediği ayettir.

Burada kimseye şunu yapın bunu yapın denmiyor, burada tavsiyelerde bulunuluyor, ayrıca aldatanı affet tavsiyesi de yok, ortada sadece şüphe varsa iyiye yorman daha iyidir deniliyor, nefis kıskançlığa yatkındır, düşündüğün olmamış olabilir diyor.

(bkz: çok bilmekten başın ağrıması)
herkesin dini kendine şeklinde bir ayeti bizzat barındıran kuran'ı okuma yazma bilmeyen hz muhammed'in "kaleme" aldığını iddia edebilecek kadar gözü dönmüşlerin de olduğunu gösteren ayet.
kuran'ın ayetlerinin çeşitli durumlara, anlık ihtiyaçlara göre de gelebildiğini biliyoruz (cihat meselesi gibi). bu gelişlerde ayetlerin yazıya dökülmesi an be an muhammed'in yakınındaki kimseler (sahabe) tarafından da olabilmekte, sonradan muhammed'in aktarması şeklinde de. yani bu ayetlerin bir kutsal güç tarafından gönderilip, gönderilmediği bilinemez, kesin olan bizzat muhammed'in ağzından aktarılması. bizzat kendisi yazmasa bile cümleler muhammed'in ağzından döküldüğüne göre kitap ali tarafından yazılmıştır diyemeyiz sanırım, muhammed tarafından yazılmış (veya yazdırılmış) denebilir ancak. neyse, bu işin teferruat kısmıydı.

diğer taraftan kuran-ı kerim'i muhammed kaleme aldı demek, bu kitabın tanrı tarafından gönderildiğini iddia etmekten üç nedenden dolayı çok daha tutarlıdır.

1-kuran'ı gerçekten tanrı yolladı ancak tanrı geleceği hesap edemedi. bu tanrının geleceği göremediği, her şeyi bilen, gören olmadığı anlamına gelir.

2-kuran'ı tanrı yolladı ancak tanrı bir yalancı.

3-tanrı yok.

illa bir yaratıcı güce inanmak isteyenler için kuran'ın muhammed'in kaleme aldığı (ya da aldırdığı, her neyse işte) bir kitap olduğunu kabul etmek çok daha tutarlı olacaktır.

sonuç ne olursa olsun bu kutsal addedilen kitabın sundukları, iddia ettikleri, emrettikleri, günümüz değer yargıları ile çelişki içindedir. burda mesele hangisine göre hareket edileceği, hangisine göre hareket etmek gerektiği meselesidir. akılla tabunun, mantıkla dogmanın amansız savaşına hoşgeldiniz.
art niyetli yorum yapanların saldırılarına maruz kalmış ayettir. * *
(bkz: kocayı affet butonu)**
" eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut(başka kadınlara bakıp)kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. sulh (daima) hayırlıdır. zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. eğer iyi geçinir ve allah'tan korkarsanız şüphesiz allah yaptıklarınızdan haberdardır. " nisa-4/128

böyle bir ayetten öyle bir anlamı çıkarabilen insanlara sadece pes diyorum. sanırım okuma yazmanız yok ya da algı kapasiteniz baya alt seviyelerde.

çıkarılması gereken anlam. "bir kadın, koca ile geçimsizliğinden ötürü ya da başka kadınlara bakıp beni unutur kaygısı yaşıyorsa, hemen barışmalılardır(*). anlaşma daima en iyi yoldur(**). zaten bütün insanlar kıskançtır(***). eğer iyi geçinir ve allah'tan korkarsanız şüphesiz allah yaptıklarınızdan haberdardır."

* sanki günümüze bir taş atılmış gibi duruyor. sanki evli bir çift evlerini ayırmış ve birbirleriyle görüşmüyor. bu durumda allah'ın yapmanızı istediği şey bu ayette var. bir erkek kendi nefsine hakim olamayabilir ve kadın erkeğine güvenip onunla barışma yolunu seçmelidir.

** anlaşma en iyi yol derken iki anlam çıkarılabilir. anlaşarak boşanma yada tekrar biraraya gelme. her ikisi de hayırlıdır.

*** kıskanç olmayana deyyus derler, insan değil.
ilköğretimde verilen eğitimin verimsizliği sonucu okuma-anlama ilişkisindeki yeterliliğin sağlanamaması nedeniyle ortaya çıkarılmış konudur.

'eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut(başka kadınlara bakıp)kendisinden yüz çevirmesinden endişe '

'yüz çevirmesinden endişe ederse' deniliyor. 'yüz çevirirse', 'aldatırsa', 'fuhuş yaparsa', 'başka bir kadınla ilişkiye girerse', 'başka bir kadınla münasebete girerse' vs denmiyor. 'yüz çevirmesinden endişe edilirse' deniyor.

tabii yine anlamayanlar olacak, o nedenle;

(bkz: endişe etmek)

yine anlaşılmazsa başlangıç için:
(bkz: alfabe)
hayatı boyunca bir kere olsun kuran meali okumamış birisinin söylediği cümledir. lakin o ayette bahsi geçen durum eşinin kendinden yüz çevirmesinden endişe edecek bir durum olduğunda onu hayra yormak gerektiğidir yoksa ayet-i kerimede -haşa- eşiniz sizi aldatsada onu affedin yada erkekdir yapar gibi bir anlam yoktur. bu ayetten o anlamı çıkaranda hödüğün önde gideni bilgisiz bir varlıktır.
anlaşılan o ki islamiyet'e göre evliyken başka biri ile yatan kişinin cezasının ne olduğunu bilmeyenler için biraz garip gelmiş ayet. dönüp başınızı cenup kısasına çevirin. şarka çevirin. şeriata göre karısını aldatan kocanın cezası neymiş öğrenin. hey gidi heyy.
erkeklerin hoşnut olduğu ayettir.keza eşiniz bu ayeti biliyor ve gereklerini yerine getiriyor ise ne mutlu size.
anlaşılması gayet kolay, idrakı ve sindirimi oldukça yumuşak bir ayettir.

erkeğin kadından yüz çevirmesinden anlaşılacağı gibi, kadının yükümlülüklerine işaret vardır. sünnet sadece erkeklere değildir. kadınların da sünnete uymaları gerekir efendim.

sünnet de sadece namazlarda 2 veya 4 rekat namaz, sakal bırakmaktan ibaret değildir. her müslüman hayatlarının en hayırlı biçimi için bildirilen şekilde sünnete uymalıdır. bunları bildiren hadisler vardır. bu hadislerde de kadınlarla alakalı bir çok ilgili konuya değinilir. kadınlar da bunlara uymalıdır.

allah, kadınları güzel yaratmıştır ve güzelliklerini emanet olarak saklamalıdırlar. allah 'ın bu lütfuna şükretmelidirler, kendilerine bakmalıdırlar.

hali vakti yerinde, 30 yaşına gelmiş evli bir bayanın götü göbeği birbirine karışmışı makbul mudur? ye, iç, yat usulüyle insanlıktan çıkar, 40 yaşına gelince zaten menopoz teyze olmuş olur çoktan. içi geçmiş, kendine bakmayan, kocasına türlü heyecanları zehir etmiş bir kadına kim sevgi dolu bakar anlam veremiyorum!

aynı biçimde yanlış huylarından, alışkanlıklarından dolayı da bu sonuç ortaya çıkar.

kuran 'da allah 'ın kelamı yazar. o kelamları yaşadığımız dünaya monte edersek çok kolay bir biçimde gerçeği görebiliriz.

bunlar günümüzde yaşanan durumlar, 50 yaşında kadınlar komşularıyla aşk yaşıyorlar, tvlerde 70 'ten sonra azanları görüyoruz. gözleri biraz açmak lazım! doğru yorumlamalar lazım...
kesinlikle en güzel ayetidir. ne güzel düşünmüş yaradan...
(bkz: çok güzel hareketler bunlar)
insan, art niyetli ve tek taraflı olarak Kuran'a yaklaştığında onu anlaması mümkün değildir. Bu, ALLAH'ın bir kanunudur. Bir kişi ne kadar zeki ne kadar kültürlü olursa olsun, samimiyetsiz ve art niyetli bir bakış açısıyla Kuran'ı değerlendirdiğinde onu gereği gibi anlayamaz, doğru yorumlayamaz ve pek çok çelişkiye düşer. Bu yüzden, Kuran'a ön yargılı, peşin fikirli, içten pazarlıklı yaklaşan bir kişinin bu art niyetli tutumu, kendisiyle Kuran arasında -ayetlerde bildirildiği üzere görünmez bir perde oluşturacaktır. Bu da Kuran'ı anlamasını ve kavramasını engelleyecektir. Bu gerçek, isra Suresi'ndeki ayetlerde şöyle ifade edilir:

Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kuran'da sadece Rabbini bir ve tek (ilah olarak) andığın zaman, nefretle kaçar vaziyette gerisin geriye giderler. (isra Suresi, 45-46)
işin içinde bir erkek eli varmış hissiyatı uyandıran ayet. ayeti koydun bari sabrını ver ya sabır ya sabır.
bu sözü iddia eden kişi ve kişilerin müslüman olmadıklarını düşündüğüm başlıktır.
bu ayeti bu şekilde sığ özetlemek cahilce bir yaklaşımdır.
ayni kuran aldatan kadinin oldurulmesini recm edilmesini emreder.

iste kuran boyle celiskilerle dolu bir kitaptir. ayrica erkek yapimidir.
(bkz: kuran in fazla ayrinti icermesi sorunsalı)
emin olun aklayacak bi bahane bulunur.
basbayağı bal tutan parmağını yalamıştır.