bugün

piyano üstadı, amerikada yasayan jazz sanatcımız.

görsel
tv8 de kaliteli bir jazz programı sunan ve program konuklarıyla müzik yapan,basketbolcu tipli piyano sanatçısı.
jazz piyanistimiz...ahım şahım bir müzisyen oLmasada türkiyede jazz müziğin duyuLmasına katkı sağlamıştır...ukala bir adamdır...müzik konusunda da biLgiLi oLduğunu sanmıyorum...bazı jazzcıLar diğer müzik türLerine özeLLikLede rock müziğine Laf atarLar...bu adamda onLardan bir tanesidir...jazz müziğine sapLanıp kaLmış diğer müzik tarzLarı hakkında hiçbir biLgiye sahip değiLdir...ve biLgisizce diğer müzik tarzLarına b.k atmaktadır...ayıptır...yinede dinLenesi müzik adamıdır...

çıkarttığı aLbümLer ;

hands & lips (1995)
i love may (1996)
for murat (1997)
relaxing (1998)
laid back (1999)
november in st. petersburg (2000)
warm autumn (2001)
existence (2002)
meeting point (2004)
orange juice (2005)
kanımca turkiyenin en iyi muzik yapan ismidir*.iyi bir müzisyen olduğu kadar iyi bir insandır da.Kendiyle barışık bir adam olduğundan kimilerine göre kibirli ve artis bulunur.Bana turkiyede jazz varmış lan dedirten adamdır.***
bir söyleşide norah jones'u tuhaf biçimde yerin dibine sokmuş adam. ayrıca kendisi pek bi şaşaalı hayat yaşamaktadır ki insan amma para düşkünü diye düşünüyor. sonra da hilton'a konsere 5 milyona gelince dumur olunuyor. dengesiz galiba; iyi bi caz müzisyeni, yaptığı işten zevk de alıyor ama gerçek hayatıyla emeği bağdaşmıyor gibi.*
rahmetli (bkz: kenan onuk)un favori sanatçısı ve yakın arkadaşı.
i love may albumu dinlenmesi gereken jazzcı.
1961 istanbul doğumlu.
fazlaca abd tutkunu, yetenekli, biraz ukala müzisyenimizdir.. piyanoyu iyi çalması yanında basslardan da iyi anlamaktadır.. november in st. petersburg ve i love may en dinlenilesi albümleridir.
güne portakal suyuyla başlayan, kahvaltısından portakal suyunu eksik etmeyen bu yüzden de son albümünün ismi orange juice olan müzik insanı, bir hayli karizmatik jazzcı. klasik otomobil merakıylada yakışır denilesi insan.
keyif aldığı için müzik yaptığı her yanından belli olan sanatçıdır.
1961 doğumlu dünyaca ünlü caz sanatçımız. sanatın her dalında olduğu gibi caz konusunda da yetersiz kalan hükümetler sayesinde hiçbir zaman hakettiği saygıyı ve itibarı görememiştir.

televizyonlarda fuhuş suçlamaları ile günlerce haber saatlerinde ünlerine ün katan insanlar kadar bilinmez adı. ya da çıkarttığı işler bilmem ne çay bahçesinde öpüşürken yakalanan birilerinin dizileri kadar bilinmez. her gün bir yenisi ile gündemimize oturan yolsuzluk ve soysuzlukların baş karakterleri kadar tanıdık değildir yüzü. 20 yıl önce avrupa'nın bir ülkesinde yapılmış parçaların alt yapısını aynen alıp, klibinde 3 tane bikinili kız oynatan müzisyenler(!) kadar iyi müzisyen de değildir. albümleri milyon satmaz, çünkü kara sermayenin avcunda tuttuğu tekel müzik dükkanları satmaz çok fazla kerem görsev cd'lerini.

her güzel ve doğru şeyde olduğu gibi yanlış yapmışızdır bu gerçek sanatçıya. o çok çalışır, çok üretir, güzel üretir, dünya tanır... ama biz tanımayız! *

"28 haziran 1961'de istanbul'da doğdu. 1967 yılında istanbul belediye konservatuarı'na girip rana erksan'dan piyano dersleri aldı. 1972 yılında istanbul devlet konservatuarı açılınca bu okulda gönül gökdoğan'la keman, prof. özer sezgin'le viola çalıştı.

1981 yılında askerlik görevini yaparken tanıştığı arkadaşı gitar sanatçısı ercüment ateş ile ankara'da kızılay orduevi'nde dans ve yemek müziği çalan bir grupta ilk caz denemelerine başladı. daha sonra yurt dışından gelen pek çok müzisyenlerle çalma imkanına kavuştu. ed howard, rubin kanyata, doris troy, steve hall, vinnie night, kenny more, laverne butler, bu sanatçılardan bazılarıdır.

ilk beste denemelerine 1990 yıllarında başlayan görsev, 1994 yılında ilk albümü olan "hands and lips"' in kayıtlarını bitirdi. kerem görsev'in hayatında yeni bir sayfa sanatçı eric revis ile tanışınca açıldı. 1996 yılında ikinci albümü "i love may", 1997 yılında üçüncü albümü "for murat" tan sonra dördüncü albümü "relaxing" 1998 yılında tamamladı.. bu yıllarda kerem görsev, eric revis ve can kozlu'dan oluşan üçlü konserler ve festivallerle geniş kitlelere ulaşmaya başladı. bu dönem içerisinde çalıştığı sanatçılar; allan harris, la verne butler, harvey tompson, clifford jarvis, bob demeo, eric revis, can kozlu, ateş tezer ve volkan hürsever oldu.

kerem görsev - allan harris ortak çalışması "laid-back" 1950 ve 1960'ların broadway film müzikleri ve amerika'nın caz standartlarından oluşan beşinci albümü olarak 1999'da bitirdi. 1998 yılında kendi adını taşıyan caz kulübünü açan görsev 2001 yılına kadar burada steve kirby, keith hall, alvester garnett, russel gunn, anna lisa, ron affif, claudia acuna gibi sanatçılarla birlikte çaldı. wynton marsalis, joshua redman, kenny garret, pat metheny, ralph moore gibi bir çok değerli müzisyenle bir çok defa jam sessionlarda çalan kerem görsev, eskişehir festivali'deki iki konserde elvin jones jazz machine grubunda çaldı.

1999 yılında st. petersburg'a giden sanatçı st. petersburg philarmonic orchestra ile kendi bestelerinden oluşan "november in st.petersburg" albümünün kayıtlarını yaptı. orkestrayı erol erdinç yönetti, orkastra düzenlemelerini kamil özler yaptı. bu albüm 2000 yılında çıktı. bu albümün ilk konseri 7. istanbul caz festivali'nde st. petersburg philarmony orchestra ile birlikte gerçekleşti. daha sonra bir çok konserde farklı orkestralarla sergilenen eserin konserleri devam etmektedir.

kerem görsev 2001 yılının sonbaharında çıkan yedinci albümü "warm autumn"' un kayıtları new york'da yaptı. müzikal danışmanlığını eric revis'in yaptığı albümde russell gunn, jd allen, jason jackson, eric revis, alvester garnett, kahlil kewane bell çaldılar

haziran 2002'de kerem görsev, sekizinci albümü olan "existence"' ı tamamladı. bu albümde reyent bölükbaşı çellosuyla, volkan hürsever kontrabasta ve ateş tezer davulda yer aldılar. 9. istanbul caz festivali'nde ki "existence" konseri gerçekleşti. kerem görsev'in kendi bestelerinden oluşan bu albümün teması klasik müzik ile caz müziklerinin buluşması oldu.

kerem görsev, "meeting point"i 18 kasım 2003'te new york'da kaydetti. albümdeki dokuz beste de sanatçıya ait. albümde eric revis kontrabas, alvester garnett davul, russell gunn trompet, marcus strickland tenor ve soprano saksafon ve kerem görsev piyano çaldı. bu albüm mart 2004 müzikseverlerle buluştu.

konser çalışmalarına devam etmekte olan kerem görsev, 2004-2005 yılları arasında trabzon, antalya, malatya, isparta, bodrum , çeşme ve izmir olan bir çok şehirde yurtdışında da bakü, kopenhag, muenster, coesfeld, stuttgart , islamabad olmak üzere bir olmak üzere bir çok festival, üniversite konserleri ve organizasyonlarda yer aldı. kerem görsev trio , 11 kasım 2005'de litvanyta'da uluslarası vilnius jazz festivali'nin açılış konserini verdi.

son projesi olan "orange juice"' adlı albümünün kayıtları mayıs 2005'de miam stüdyolarında gerçekleşti. bu albümde kerem görsev'le birlikte volkan hürsever kontrabas, cengiz baysal davulda yer aldılar. albüm ekim ayında dinleyicileriyle buluştu."
iki sene önce izmirde konserine gittiğim, çok keyifli vakit geçirip yeteneğine hayran olduğum piyanist kişisi. dalmaçyalı köpeği için yazdığı bir parçası vardır ki akıllara zarardır.
pek çok gencin yeni tabu xl aracılığıyla tanıdığı yetenekli piyanist. *
Amerikalı vokal Allan Harris'le birlikte caz standartlarını yorumladığı
'Back Again' adlı son albümü vesilesiyle arzu haksun güvenilir'in yaptığı röportaj:

-a.h.güvenilir: Müzik bilgimiz ve algılarımız Batı dünyasından çok farklı.
Onlarda müzik kiliseden başlıyor, bizse sıfırdan başlıyoruz.
Caza hâlâ alışamayanlarımız için bu da, biri mi ne dersiniz?

+kerem görsev: Evet ama bu engel ailelere göre değişiyor. Bebekliğimden beri
klasik müzikle iç içe büyüdüm, piyano konçertoları dinledim, ister istemez
seslerin içinde oldum. Müzik açısından baktığınızda kendimi,
Amerika'da kiliselere giden, gospel korolarını dinleyen bir çocuk gibi görüyorum.

-Müzisyen kimliğinizle birlikte Türkiye'de caz misyonerliğiniz de ön planda.
Yeni nesillere bu müzik neden ve nasıl aşılanmalı?

+Türkiye'de ne olduğu belli olmayan müzikleri dinleyip ses zehirlenmesine sahip
bir jenerasyon büyüyor. Klasik müzik ya da caz, müziği anaokuldan itibaren
sevdirmek gerek. Avrupa'daki yuvalarda çocuklar, piyanolor, davul takımları,
gitarlarla oynuyor, eğleniyor, müzik öğreniyor. Çünkü her şey müzikle başlıyor.
Müzik, dünyadaki en büyük terapi*. insan uzlaşması,
yaratıcılık, dinginlik, matematik, fizik zekâsı, kolay kavrama,
bunların hepsi çocuk yaşlarda müzik dinleyenlerde görülüyor.
Türkiye'nin Avrupa ülkelerinden geri kalmışlığının
bir nedeni de iyi müzik eğitiminin verilememesi. Bizde okul servislerinde bile
bangır bangır çalınan, ne olduğu belli olmayan, altyapısı aynı şarkılarla
çocukların kulağı kirleniyor. Sözlerin de hiçbir anlam yok, eğitici,
hayal kurdurucu değil, böylelikle de eller havaya bir kitle oluyor. Bu çocuklar
13-14 yaşına gelince Bodrum'da eğlenirken önlerine votka şişeleri konuyor.
Biz geleceğe, gençliğe yatırım yapmıyoruz, tek suçlu da politikacılarımız.
Türkiye'de caz aldı başını gidiyor. Hatta olması gerekenin çok daha üstlerinde.
Çok iyi müzisyenler geliyor ve ciddi konserler oluyor. Basında çok sık
caz haberleri yer alıyor. insanlar da okudukça, televizyonlardan izledikçe
merak edip geliyorlar. Böylelikle caz virüsü insanlara giriyor.

-Batı dünyasının Türkiye'deki caza ve caz müzisyenlerine bakışı nasıl?

+Tarzım etnik caz yapanlardan farklı. Klasik müzik eğitimi aldığım
için çağdaş akustik caz yapıyorum. Kendi müziklerimi çalıyorum,
günün olaylarından hissettiklerimi notaya döküyorum. Renk arıyorum;
geleneksel caz ritimlerinde, geleneksel caz armoni sisteminin üzerinde.
Beni dinleyenler de klasik müzik eğitimi mi aldınız diye soruyorlar.

-Son albümünüz 'Back Again'in hedef kitlesi nedir?

+Yediden 70'e her jenerasyona hitab edebilir, caz dinlemeye başlamak için
bir basamak olabilir. Hedef, insanları etki altına alacak bir albüm yapmak.
Aslında albümlerimde vokal kullanmıyorum. 11 albümüm var, sadece 2si
Allan Harris'le. 1940'lardan 1960'lara kadar dünyanın en iyi şarkıcıları
bu şarkıları söylemiş. Dünyanın en iyi müzisyenleri bunları çalmış.
Biz sadece kendi stilimizle çalmak istedik. Küçümserler, bunlar lobi ya da
asansör müziği kategorisine koyarlar. Oysa kolay dinlenen müzik
basit müzik değildir ki. Herkesin ayrı bir kalp atışı, hücre yapısı,
kan dolaşımı var, herkes aynı şeyi dinlemek zorunda değildir. Herkes
caz da dinlemek zorunda değil. Cazın bazı tarzları bana da ağır geliyor.
Mesela free caz dinleyemiyorum. insan müzik dinlerken hayal kurmalı,
o müzik insanı almalı, rock, pop ya da klasik fark etmez. Cazı
Frank Sinatra, Nat King Cole, Ella Fitzgerald, Tony Bennett gibi
isimlerden de dinlemelerini tavsiye ederim, ben öyle yaptım.
Bir de bossa nova dinlemek lazım. Çünkü dünyadaki en rahat dinlenen müziktir.

-Doğaçlama yapan, hatta bazen caz cümlelemesi ve caz sound'ı üreten,
bununla birlikte yeterince swing de yapan sayısız 'ticari' grup var.
Ancak onlar hâlâ bazı isimlerle bile kıyaslanamaz, neden?

+Ticari müziği küçümsememek gerekir. Ticari müziğin de iyisi oluyor.
Bana da bazen ticari müzik yapıyor diyorlar.**
fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı 1907 tribününde kombinesi olan aşmış müzisyendir.
20 mayıs 2009 da ege üniversitesi caz günlerinde "kerem görsev quartet" ile mötbe de sahne almış ancak 1 saat çalarak bizleri hayal kırıklığına uğratan cazcı piyanisttir.
relaxing adında albümü vardır.
-conversations with bass
-four days
-secret love
-emily
-gloves
-sunset

jazz severleri tatmin edebilecek kaliteli türk müzisyen.
caz severleri tatmin edeceğini pek düşünmediğim piyanist. Tamam güzel işler yapmıştır. Katkıda bulunmuştur. Ama sadece bu kadar. 2.kez dinlemek pek güç kendisini.
Alternatif için;
(bkz: aydın esen)
sedat erginin de beraber çaldığı müzisyen.
türkiye'nin en iyi piyanistlerinden ve jazz sanatçılarından biridir. fatih erkoç ile yapmış olduğu albümü dillere destan, takdire şayandır.
yazdığı tweetlerden http://www.jazzradio.com'un hissedarlarından mıdır sorusunu çıkartabileceğimiz yüce insan.
--spoiler--
http://www.radiojazz.com imiş aslında. ama öteki daha tatlı kanımca.
--spoiler--
Kerem Görsev'le Caz adlı bir program yapmaktadır su sıralar.
eski albümlerini elime geçirme fırsatı bulabildiğim, değerli sanatçı. parmaklarından çıkan sesler, bulutların arasında gezintiye çıkmış hissi uyandırıyor insanda.
Turkiye' nin en basarili jazz piyanistlerinden biridir.