bugün

alt sınıflara ait bir sinemadır ken loach'ın sineması. ezilenlerden, yoksullardan, toplum dışına itilenlerden, onların yaşama tutunma heveslerinden bahseder. bunun sonucunda, gayet gerçekçi bir uslubu vardır. ken loach, adeta sol yumruğunu havaya kaldırarak filmlerini çeker. onun filmlerinde, 'ünlü' ve 'piyasa' oyunculardan çok, işlevsel ve yetenekli, tanınmamış oyuncuları görmek mümkündür. sinemanın amatör ruhunun hala ölmediğine bizi inandırır. kendi sinema dilini yaratabilen ender yönetmenlerdendir.

son filmi belki önceki başyapıtları kadar dikkat çekici değildi, ama ustaya saygı duruşu mahiyetinde, cannes'da ödülünü verdiler.
ingiliz toplumundaki sorunları ve tabakalar arasındaki farklılıkları ustaca filmlerine yansıtan ingiliz yönetmen. benim adım joe ve carla' nın şarkısı unutulmazlarıdır.
2006 cannes film festivalinde altın palmiye alan son ken loach filmi için;

(bkz: the wind that shakes the barley)
sweet sixteen adlı filmin yönetmenliğini yapmış solak ingiliz.
Kenneth Loach , (d. 17 Haziran 1936 Nuneaton, ingiltere) ingiliz televizyon ve sinema yönetmeni.

Babası elektrikçi olan Ken Loach, Oxford'da hukuk okudu. Üniversiteden sonra yönetmenlik öncesi şansını aktörlükte denedi. 1961 yılında Northampton Repertuar Tiyatrosu'nda yönetmen asistanı oldu. Ardından 1963'te BBC'ye geçerek TV yönetmenliğine başladı. Z Cars, Diary of a Young Man (Genç Bir Adamın Güncesi), Cathy Come Home (Cathy Eve Gel) gibi dizi ve TV filmlerine imza attı. 1969 yılında en önemli filmlerinden olan Kes (Kerkenez)'i çevirdi. 70'ler ve 80'ler boyunca, filmlerini dağıtma zorluğu, politik sansür ve ilgi yoksunluğu gibi sorunlarla karşılaştı. Thatcherizm'in ingiltere'de iktidarda olduğu dönemde konularını alt sınıflardan,yoksulların yaşamından alan sosyal içerikli filmler yapan Loach, madencilerin grevini anlatan A Question of Leadership isimli belgeseli ile Muhafazakar Parti'nin büyük tepkisini çekti.

Filmlerinde sosyalist kimliğini her zaman öne çıkaran Loach, sıradan insanı ele alarak onun günlük yaşamını, yaşadığı sosyal ve maddi zorlukları tüm çıplaklığıyla ortaya sermiştir. 6 kez Cannes Film Festival'inde büyük ödül alan yönetmen, 90'lardan sonra, Hidden Agenda (Gizli Ajanda), Raining Stones, Nikaragua'daki Sandinist hareketi işleyen Carla's Song (Carla'nın şarkısı), ispanya iç savaşına katılmış bir ingiliz'in hikayesi Land and Freedom (Ülke ve Özgürlük), alkolik bir adamın alkolle mücadelesini anlatan My Name is Joe (Benim Adım Joe), ingiltere'de demiryollarının özelleştirilmesinin demiryolu işçilerinin üzerindeki etkisini anlatan Navigators (Demiryolcular) gibi filmleri yönetti. Yönetmenin son filmi 2004 yılında gösterime giren Pakistanlı göçmen bir ailenin yaşamını anlatan Ae Fond Kiss`tir.

Ken Loach ingiltere'nin yetiştirdiği en önemli film yönetmenlerinden biridir.

Yönetmen üzerine Antony Hayward'ın yazdığı Hangi Taraftasınız (Which Side are You on?) adlı kitap, Türkçe Agora Kitaplığı'ndan Özden Arıkan'ın çevirisi ile çıkmıştır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ken_Loach
ülke ve özgürlükten sonra geçen yıl yine sağlam bir yapıma imzasını atmış olan trockist yönetmen.
(bkz: özgürlük rüzgarı)
isci sinifina yakinligiyla taninan ingiliz yonetmen. kieslowski'nin soyle bir sozu vardir kendisi hakkinda: "hic kimsenin asistani olmak istemedim, fakat ken loach bana sorsaydi, seve seve ona kahve yapardim" kieslowski gibi 90lara damgasını vurmus bir yonetmenden boylesine bir ovgu almasi yersiz degildir, haketmistir sonuna kadar.
hakkında ingiltere adaları proletaryasının ve işsizlerin şairi gibi tanımlamalar yapılan başarılı bir yönetmen. loach'un filmografisine bakıldığında çoğu kez işçi sınıfının mücadelesi üzerine filmler sunduğu görülür. bu açıdan bakıldığında loach'un filmlerinin en büyük özelliği siyasi ve sosyal bilinç taşıyor olmasıdır. tüm bunların dışında filmlerinin oyuncu künyesi çoğu zaman amatör oyuncular ile şekillenir. lakin bu çoğu tecrübesiz oyuncu kadroları filme apayrı bir güzellik katmaktadır, o ayrı. filmografisinde yer alan rejisini yaptığı sinema projeleri ise şöyledir;
özgürlük rüzgarı - the wind that shakes the barley (2006)
biletler - tickets (2004)
duygudan da öte - ae fond kiss (2004)
11 eylül - september 11 (2002 senaryo)
afili delikanlı - sweet sixteen (2002)
ekmek ve güller - bread and roses (2000)
benim adım joe - my name is joe (1998)
carla nın şarkısı - carla's song (1996)
ülke ve özgürlük - land and freedom (1995)
yağan taşlar - raining stones (1993)
ayak takımı - riff raff (1991)
kerkenez - kes (1969)
sevdiğim, takip ettiğim başarılı bir yönetmendir. her filminde çevrenizden, yaşantılarınızdan ortak noktalar bulabileceğiniz, film arşivinin vazgeçilmez ismi.
(bkz: it s a free world)
kes adlı filmi mutlaka bir yerlerden bulunup izlenilmesi gereken ingiliz yönetmen.
bu dünyanın gördüğü en büyük yönetmendir.
Kenneth "Ken" Loach, 17 Temmuz 1936'da doğmuş bir film yönetmeni ve televizyon yapımcısıdır. Loach naturalist, sosyal realist film çekim tarzı ve sosyalist görüşleri ile bilinen bir yönetmen olup, kendine özgü sinemasında da evsizlik (Cathy Come Home), işçi ve kadın hakları (Riff-Raff) gibi meseleleri işlediği görülür. Çağdaşlarının tersine Hollywood'un sihirli dünyasına kendisini kaptırmaz ve onun ingiliz sosyalist anlayışını o bağlamda düşünmek zaten imkansızdır.

Gizli Gündem filmi ile 1990 senesinde Cannes Özel Jüri Ödülü'nü, Ayaktakımı ile 1991 senesinde Cannes Felix En iyi Avrupa Filmi Ödülü'nü, Taş Yağmurları ile de 1993 senesinde yine Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü kazanmıştır. 1995 senesinde çektiği Ülke ve Özgürlük; ise FIPRESCI Uluslar arası Eleştirmenler Ödülü ile Cannes'daki Ekümenik Jüri Ödülünü kazanmıştır.
Aralarında Kes'in de olduğu 6 adet filmi youtube'de açtığı Ken Loach films kanalında yer almaktadır:

http://www.youtube.com/user/KenLoachFilms
Hayata Çalım At adlı filmi 14 Mayıs'ta gösterime girecek olan usta yönetmen.
özel efektlere, milyon dolarlık bütçelere, ünlü oyunculara, aksiyon sahnelerine, seksi kadınlara sığınmadan, alabildiğine basit sinema diliyle, ağdalı kamera hareketleri ya da olağanüstü kurgulamaya başvurmadan, toplumun en sıradan, en basit görünen sorunlarını, en komplike biçimiyle anlatan, sinemanın sadece eğlenmek için kullanılmaması gerektiğini haykıran evrensel filmlerin sahibi ingiliz yönetmen.

ispanyol iç savaşında bir ingiliz'i anlattığı 95 yapımı land and freedom filmi ile de gönüllerde taht kurmuştur.
üstattır. dünyanın görülmek istenmeyen pis yönünü berrak ve açık bir dille gözler önüne serer. solcuysanız * * yapılan haksızlıkları, sömürüyü görüp daha bi küfredersiniz ve salondan sinirli çıkarsınız. huzursuz edicidir. ustanın en belirgin özelliği ise durumu çok net ortaya koymaktır.
özgürlüğe ve insanlık onuruna anlam katan eşssiz yönetmen.
işçi sınıfının yönetmeni.
ustanın 19 ekim cuma günü vizyona girecek yeni filmi için:
(bkz: the angels share)
--spoiler--

Ken Loach, ihaleyle insan çalıştıran Torino Film Festivali’nin düzenleyici kurumunu protesto ederek kendisine verilen büyük ödülü reddetti

işçi filmleriyle tanınan, bir çok uluslararası ödülü olan Britanyalı film yönetmeni Ken Loach, italya’nın prestijli festivallerinden Torino Film Festivali tarafından verilen yaşam boyu onur ödülünü reddetti. Ken Loach, festivali düzenleyen Ulusal Sinema Müzesi’nde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılmasını ve güvencesiz-düşük ücretle çalışmaya direnen işçilerin işten çıkartılmasını görmezden gelemeyeceğini açıkladı.

--spoiler--
(bkz: ken loach un torino da onur ödülünü reddetmesi)
Ken Loach onur ödülünü reddetti
22 Kasım 2012 -

Ken Loach, ihaleyle insan çalıştıran Torino Film Festivali’nin düzenleyici kurumunu protesto ederek kendisine verilen büyük ödülü reddetti

işçi filmleriyle tanınan, bir çok uluslararası ödülü olan Britanyalı film yönetmeni Ken Loach, italya’nın prestijli festivallerinden Torino Film Festivali tarafından verilen yaşam boyu onur ödülünü reddetti. Ken Loach, festivali düzenleyen Ulusal Sinema Müzesi’nde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılmasını ve güvencesiz-düşük ücretle çalışmaya direnen işçilerin işten çıkartılmasını görmezden gelemeyeceğini açıkladı.

Ken Loach’un resmi basın açıklaması şu şekilde

Büyük bir üzüntü ile bana Torino Film Festivali tarafından layık görülen ödülü red etmek zorundayım, bu ödülü kendim ve filmlerimiz için çalışanlar adına almaktan onur duyardım.
Festivaller Avrupa ve dünya sinemasını yaymak adına büyük bir rol oynuyorlar ve Torino sinemaya olan tutkusu ve aşkı ile bunun belirgin ve iyi bir örneği olarak kendini göstermektedir.

Ancak şu anda ciddi bir sorun söz konusu, konu bazı hizmetlerin şirketlerce dışarıya ihale
yoluyla verilmesi ve düşük ücretli işçilerin çalıştırılması ile ilgili.

Her zamanki gibi bunun sebebi daha az ücret ödemek. Bazı hizmetleri karşılamak için ihaleyi alan şirket çalışanların maaşlarını düşürüyor ve çalışan adedinde kesintiye gidiyor olmasıyla alakalı.

Bu toplum içinde çatışma yaratan bir reçetedir. Bu durumun bütün Avrupa’da mevcut olması kendisinin kabul edilebilir bir hareket olması anlamına gelmez.

Torino’da Ulusal Sinema Müzesi*’nin temizlik ve güvenlik hizmetleri Rear adlı kooperatife verilmiş durumda. ilk olarak maaşlarda kesinti yapıldı ardından çalışanlar bundan şikayetçi oldular ve böylelikle kötü davranmaya ve korkutulmaya maaruz kaldılar. Bir çok kişi işten atıldı.

Düşük maaş alanlar, zor durumda olanlar, işlerinden oldular, sebebi ise maaşlarında yapılan kesintiye karşı çıkmalarıydı.

Pek tabii ki bizim için başka bir ülkede neler olduğunu anlayabilmek pek de kolay değil, kendi ülkemizden farklı çalışma şartlarının olduğunu da hesaba katarsak, ancak bu temel etkenlerin açık olmadığı anlamına gelmiyor.

Bu noktada hizmetleri ihaleye vermiş olan yapı bu duruma göz kapayamaz, her ne kadar bu kişiler bu hizmeti bir dış kooperatif aracılığı ile gerçekleştiriyor olasalar bile kendisi için çalışan kişilere karşı sorumlu olmalı.

Müzenin bu durumda çalışanlar ve onların bağlı oldukları sendika ile iletişime geçmesini, işten çıkarılan çalışanların tekrar işe alınışını güvence altına almasını ve hizmetleri dış kooperatiflere verme fikrini bir daha düşünmesini bekliyorum.

Toplumun zayıf olan bireylerinin sorumlu olmadıkları bir iktisadi buhranın faturasını ödemesini doğru bulmuyorum.

Bu konuyla ilgili ‘Bread and Roses’ adlı bir film gerçekleştirdik. Nasıl olur da kendi hakları için mücadele eden ve bu sebepten dolayı işlerinden olan çalışanların dayanışma çağrısını duymazlıktan gelirim?

Bu ödülü kabul etmek ve bir kaç küçük eleştiri ile durumu geçiştirmek zayıf ve iki yüzlü bir davranış olurdu.

Beyaz perdede belirli bir duruşa sahip olup öte yandan diğer ortamlarda faklı tutumlarla bu duruşa ihanet edemeyiz.

Bu sebeple her ne kadar derin bir şekilde üzgün olsam da bu ödülü red etmek zorundayım.

Ken Loach
21 Kasım 2012

*Ulusal Sinema Müzesi aynı zamanda Torino Film Festivali'ni organize eden kurumdur.

Çeviren: Murat Çınar

kaynak: sendika.org
bir röportajın'dan;

"Sinemada taraf olmak, bir görüşü savunmak hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu Amerikalıların her zaman yaptığı bir şey değil mi? Amerikalılar, her yaptıkları filmde en fazla eziyeti Amerikalılar çekmiş gibi göstermiyor mu? Ya da gördüğümüz her film Amerika’nın zenginliklerini, Amerikan ideallerinin üstünlüklerini anlatmıyor mu? Ben bunlara karşı olduğum için özür dilemeyeceğim. Hollywood sinemasının bize hep empoze ettiği bir bakış açısı var; bu bakış açısında CIA desteklenir, dünyayı Amerikalılar kurtarır, Amerikalılar hep iyi adamlardır. işte bu taraf tutmaktır. Bence bu durumda geriye kalanlar, yani bizler de diğer tarafı tutmalıyız. Bunda hiç bir sorun görmüyorum."

devamını okumak isteyenler için:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25088966/
alt sınıfın, emekçilerin filmini çeken anti kapitalist yönetmen. thatcher'ın ölümüyle ilgili söyledikleri güldürmüştür.
9 filmini izlediğim, usta ingiliz yönetmen.

izlediklerimi iyiden kötü'ye değerlemem gerekirse:

(bkz: The Wind That Shakes the Barley) / 10 üzerinden 8. (çok başarılı)

(bkz: Land and Freedom)/10 üzerinden 7,5.
naçizane minimal bir yorum: #10356794

(bkz: sweet sixteen)/ 10 üzerinden 7,5.
naçizane minimal bir yorum: #10356857

(bkz: Ae Fond Kiss) /10 üzerinden 7,3. (7,5'a yakın)
naçizane minimal bir yorum: #14006399

(bkz: Bread and Roses) /10 üzerinden 7,3. (7,5'a yakın)


(bkz: carla s song) /10 üzerinden 7.
naçizane minimal bir yorum: #17155786

(bkz: Looking for Eric) /10 üzerinden 7.

(bkz: The Angels Share) /10 üzerinden 7.

(bkz: It s a Free World) /10 üzerinden 7.
naçizane minimal bir yorum: #13572685