bugün

bazi cocuklar cikarmalari gereken mesaji cikaramazlar bundan. mesela bazisina gore alinmasi gereken mesaj " agzimiz doluyken konusmamaliyiz"dir. cocuk tabi... yapabilir boyle seyler. bu yuzden cok uymamak lazim cocuk aklina. ama cok zeki bi insan olmus olabilir o cocuk sonra, evet kesin oyle olmustur. afferim o cocuga. yerim onu ben. *
mesajı; biz büyükler için gaza gelme, küçük çocuklar için herkese güvenme olan bir fabl örneği.
oktay rıfat horozcu' nun, türk dilinin zenginliğini ortaya koyduğu yapıtı.
tüm kalbimle karganın tarafında olacağımdir.
birgün birgün bir karga,
canı tam yağlı beyaz peynir çekmiş,
doğru migros a gitmiş.

karga hırsızdır, mırsızdır ama,
çok güzeldir.
o simsiyah tüylerine dokunmak için canını vermek istemeyecek erkek yoktur.

hırsız ve alımlı karga migrosa girmiş.
kasada öküz oturuyormuş.
kargayı gören öküz kendinden geçmiş, salyası kasaya akmış.

karga öküze peynirlerin yerini göstermesini istemiş.
öküz memnuniyetle diyip, kargayı pınar reyonuna götürmüş.
karga bir kutu beyaz peyniri aldıktan sonra sormuş,

burda sigara içmek serbest mi öküzcüğüm?
öküz;
*hayır içebilirsiniz hanımefendi.
karga;
peki o zaman sigara mı yak ?

öküz büyük bir suratle çakmağını almaya giderken,
alımlı ve hırsız karga bir kalıp peynir ile migrostan kaçmış.
saf öküz karga nın kaçtığını görünce şoka girer ve yeşil kanguru gelinceye kadar ağlar.

yeşil kanguru migrosun sahibidir, cimridir, ama
en az karga kadar güzel bir hanımefendidir.
onu görünce vurulmayacak erkek yoktur.

zengin ve zarif yeşil kanguru öküze ne olduğunu sormuş,
öküz ağlamaklı, alımlı ve hırsız karga peynir çaldı demiş.
zengin ve zarif kangurunun şekeri düşmüş, öküz onu yazıhaneye kaldırmış.

zarif kanguru kendine gelince hemen polise haber vermiş,
polisi beklerken öküze dönmüş ve bağırmış;
gerizekalı öküz, eğer o peynir geri gelmezse seni haydarpaşaya gönderirim!

saf öküz haydarpaşayı çok sevmektedir, haftada enaz birkere haydarpaşaya trenleri seyretmeye gider,
ama anlayamaz, peynir dönmezse neden zarif ve zengin migros kangurusu onu haydarpaşaya göndersi ki?
merakla sorar;

kanguru hanım neden beni haydarpaşaya gönderesiniz ki?
yeşil kanguru zebani gibi bakar;
öküz!!! ordanda ispanyaya gideceksin trenle, boğa güreşlerine!!!

migrosun yazıhanesinde bunlar yaşanırken, hırsız ve alımlı bir karganın peynir çaldığı ihbarını alan yakışıklı ve kurnaz tilki, bir kaplumbağa nın kullandığı taksiye binmişve adrese tam gaz gitmesini istemiş.

tilki tam gaz gitmesini istediği halde kaplumbağa çok yavaş gidiyormuş,
tilki sinirlenmiş yürüsüne be atı alan üsküdarı geçti demiş.
kamplumbağa beğenmiyorsan şurdan bir tavşanın taksisini çevir ona bin beyim demiş.

tilki bu cevap üzerine iyice sinirlenmiş,
bana bak kaplumbağa kardeş bu hikaye karga ile tilki, tavşan ile kaplumbağa değil,
bunu duyan kaplumbağa tilkiye hak vermiş ve son surat olay mahaline gitmiş.

yakışıklı ve kurnaz tilki migros un önünde inmiş ve merdivenlerinden yavaş yavaş çıkmış,
doğru yazıhaneye gitmiş ve orada yeşil ve zengin migros kangurusunu görmüş,
çarpılmış, sanki oraya onun için göderilmiş.

kanguruya herşeyi anlatmasını istemiş?
kanguru mendili ile gözünü silerek saf öküzü işaret etmiş?
saf öküz başını öne eğerek herşeyi anlatmış.

kurnaz tilki peyniri çalanın ağzı doluyken konuşan karga olduğunu anlamış,
zarif ve zengin kanguruyu teselli etmiş, gün batmadan ve karga peyniri yemeden o peyniri geri getireceğim diye söz vermiş,
zarif ve zengin kanguru bu sözlerle biraz olsun rahatmış, hem o da hoşlanmışmış yakışıklı tilkiden.

yakışıklı tilki karganın yerini olimpiyat stadında yaşayan bozbaykuşdan başkasının bilemeyeceğini bilmekteymiş.

doğru olimpiyat stadına gitmiş,
bozbaykuşa ağzı doluyken konuşan ama alımlı karga nın nerde olabileceğini sormuş,
bozbaykuş kafasını iki tarafa salmış;

evlat o karganın peşini bırak...
tilki anlayamaz;
neden? neden... bilge ve bozbaykuş....
bozbaykuş;
onu görünce çarpılmayacak erkek yoktur. senide çarpar!

yakışıklı tilki bir an durur... ve şöyle der;
bu bir bahane olmaz, o alımlı olabilir bir kalp hırsızıda olabilir ama...
bozbaykuş araya girer;
ama ne?
tilki;
ama sı yok bilge bozbaykuş, lütfen yerini söyle?

bilge, yaşlı ve boz baykuş kargan nın belgrad ormanından herhangi bir ağacın dalında olduğunu söyler. tilki bu bilgi ile hiç vakit kaybetmeden belgrad ormanındaki herhangi bir ağacın dalına doğru yola koyulur.

bozbaykuş un dediği gibi, alımlı ve hırsız karga hergangi bir ağaçta şarkı söylüyormuş,
yakışıklı tilki onu görünce bir anda olduğu yerde kala kalmış,
allah ım demiş! bu ne güzellik!

tilki soğuk soğuk terlemeye başlamış,
ama bu durum çok uzun sürmemiş,
kargaya bağırmış;

hey! güzeeeeeeeeliiiiiiiiiiiiiim!
karga tilkiyi görmüş, yakışıklı tilkiyi gören karga ilk başta oralı olmaz ama...
tilki nin arabasında ki bir teker kaşar peynirini görünce cevap vermiş;

ne oldu yakışıklı şey?
tilki;
arabamın benzini bittide, bakar mısın hiç yakında benzinlik var mı?

alımlı karga havalanmış ve benzinliğin olduğu yönün tam tersini tarif etniş...
kurnaz tilki arabanın arka penceresini yarı açık bırakmış ve bidonu alıp yola koyulmuş.
biraz uzaklaşınca bir ağacın arkasına pusmuş;

kurnaz tilkinin gözden kaybolduğunu gören hırsız karga,
arabanın arka penceresine doğru süzülmüş,
tam pencereden kafasını uzatmış ki,

kurnaz tilki uzaktan kupanda ile camı kapatmış,
karganın gövdesi dışarda kalmış, kafası içerde.
karga ciyaklamış, feryat figan koparmış ama nafile...

kurnaz ve yakışıklı tilkinin aklına müjde ar ablamızın taksi sahnesi gelmiş,
aklına gelmekle kalmamış, kargayada gülerek hatırlatmış.
karga bağırarak yeter mukerrer burda yazmayı bırak diye yalvarmış.

aslına bakılırsa mukerrer in pek de umrunda değilmiş karga nın yalvarması,
ama, tilki rica ettmiş,
ben kanguruyu seviyorum, böyle bir hayvanlık yapamam demiş.

tilki, kargayı kelepçelemiş,
herkesi kargayı yakaladığı yere çağırmış,
herkes çok mutlu olmuş.

sonra, bozbaykuş kurnaz tilkiye sormuş:
bak evlat bu kargayı sadece aşık biri yakalayabilirdi?
kurnaz ve yakışıklı tilki zarif ve yeşil migros kangurusu na bakarak;
evet, biliyorum bilge baykuş ve zarif kanguruyu seviyorum.
kangurunun gözlerinin içi gülmüş;
bende, bende seni seviyorum kurnaz tilki.
ulu sözlükte yazar olan iki insandır.
Karga bir gün tilkiye demiş aaklndan ufak birşey versene bende sana omrumden az verecem demis.
Tilki siktir git yarram diye cvp vermis kargada sovmus ona yol alip gitmiş.

Edit karga mk iti birşey sorduk demiş .gotune koyarim senin demiş.
Biri şarkı söylemeye başlayınca diğeri kaçar.
bu hikaye gerçek oldu .......

tilki = amerikalılar .

peynir = anadolu .

karga = BiZ TÜRKLER .

* amerikalı , " türk kardeş , sen çok kuvvetlisin , memleketinde çok güzel . sana göç
men göndersem alırmısın ??? hem bunlar fakir , müslüman . sen de çok ağa adamsın . bun
lara bakarsın , vatandaşlık verirsin , zamanla bunların sayıları iyice artar zaten kürtler de
var , vakti gelince bunlar türkleri ezer , biz de kurşun atmadan anadoluyu alırız " ..

* türk " dabii dabii ekmeğimizi paylaşırız " . " mülk allahındır zati . biz kimsenin ne olduğuna
bakmayız , babamızın katiline bile iyi davranırız " ....

**************************
1910 yıllarında kars köylerinde yaşayan " ali " isimli bir saz şairi varmış . o devirde kars
rus işgalindedir . sazcı ali herkesle iyi geçinmekte , ermenilerle , ruslarla konuşmaktadır .
yaşlıların " gavurdan uzak dur , başına bir şey gelecek " şeklindeki ikazlarına kulak asmayan
ali ermeni köylerine gitmektedir .

1914 yılında savaşın çıkması da ali için bir şey ifade etmez . hala ortalıkta dolaşmaktadır .
dağlarda saklanan türkler alinin halini görürler . ermeniler aliyi uçuruma doğru itmektedir
ler . alinin son sözleri şöyledir . " itmeyin , sazım kırılacak " ......