bugün

garip akımı'nın öncülerindendir. perçemli sokak adlı eserinden sonra ikinci yeni doğrultusunda şiirler yazmıştır.
şairdir, ressamdır, sanatçıdır.
tanımam etmem kişisidir.
- her ağacın arkasından karşıma siz çıktınız
öylesine çoktunuz ki bunaldım yalnızlıktan -

- her köşebaşından karşıma siz çıktınız
öylesine yoktunuz ki ağladım deliye döndüm -
zamaninda nice pehlivan horozlari dovusturmus nice maclara hakem olmus adamin torunu
1914 yılında trabzonda doğmuştur. babası doğduğu şehrin valiliğini yapmıştır. o latife hanım okulu'nda okurken, orhan veli'de gazi okulu'nda okumuştur. ankara lisesi'nde tanışmışlardır. iki yıl sonra aralarına melih cevdet katılmıştır. ankara huku fakültesinden mezun olmuştur. devlet demir yolları avukatı olarak emekli olmuş ve 1988'de ölmüştür.

ne güzel enseyi geçmemesi saçların
alnımızda bitmesi
tane tane olması kirpiklerin
tel tel olması kaşların
ne güzel insan yüzü
elmacık kemiği ve on parmak
ya dünyamız bütün bu mevsimler
bulutlar telli kavak
ya istanbul
trabzon da doğmuştur , istanbul da ölmüştür.istanbul u sevmiştir.Adına bir türkü yazmıştır.

iSTANBUL TÜRKÜSÜ

Kasımpaşa kıyıları tersane
Bir kız sevdim alimallah bir tane
Herdem sevdalıya kız mız bahane
Top çiçeğim deste gülüm
Canım istanbullum
Aman aman bahane

Gittim baktım şıkır şıkır Balıkpazarı
Üç tek attım sarhoş oldum ayak üzeri
Üç doluya üç tanecik badem şekeri
Top çiçeğim deste gülüm
Canım istanbullum
Aman aman badem şekeri

hayatını anlatır bir çırpıda bize hüzünleniriz..

Ben de beşikte yattım
Salıncakta uyudum
Meme emdim
Geceleri arpa boyu büyüdüm
Adam oldum elim ekmek tuttu
Bütün sevdiklerim öldü
Günler su gibi geçti
Anasız babasız kaldım böyle

niçin hüzünleniriz ? anlattığı kendi hayatı mıdır ? yoksa bizimki mi ?
garip akımının, orhan veli ve melih cevdet'la birlikte öncülerindendir.
garipçilerden omo'nun son o'sudur, edebiyat hocamız böyle anlatmıştı.*
orhan veli kanık ve melih cevdet anday ile birlikte garip akımının içerisinde yer almış fakat şiirini devamlı yenilemiş önemli bir türk şair, denemeci, oyun ve roman yazarı. toplumcu olmakla beraber şiirinde sürrealist etkiler de görülmüştür. şiiri sadelikle başlamış ve sonlara doğru bir anlam kapalılığına gitmiştir. kendisi bir yazısında sanatla ilgili şunları söyler:
"biz sanatın yaşama ile ilgisini hiçbir zaman kuramadık. romanın, trende, vapurda hoş vakit geçirmek için okunabileceğini, resmin yapı sanatının bir parçası olduğunu kestiremedik. sanata hep havada anlamlar verdik. sanatın, taze balık yemek, iyi süt içmek gibi bir ihtiyaçtan doğduğunu kavrayamadık. güzel sanatlarla öteki sanatlar arasında dağ gibi ayırımlar olduğunu sandık. halbuki konserveciliğin nasıl işçisi, fabrikası, alıcısı, satıcısı, tüccarı, müşterisi, pazarı varsa, sanatın da sanatçısı, dükkancısı, toptancısı, yarıcısı, müşterisi, pazarı var. batıda bütün sanatlar birer endüstri haline geldi. bu arada bir güzel sanatlar endüstrisi de kuruldu. biz memleketimizde böyle bir düzen kurmaya özenmedik. özenseydik batıdan romanı alırken beraberinde okuma yazmayı da getirmeye çalışırdık. halk ki sanatın müşterisidir, onu eğitmekten söz açmak, bugün bile suç sayılıyor. peki ne yapmalı? her şeye yeniden başlamalı. edebiyatçı olarak uyanık, bilgili, hiç olmazsa bir politikacı kadar cesaretli olmak zorundayız. sanat eserinin sürümüne, gelişimine set çeken kanunların kalkmasını sanat derneklerimiz istemeli. iktidar hükümetlerinin milli eğitim politikası bizi en az bir şiir, bir roman kadar ilgilendirmeli."
türk şair ve oyun yazarı. * mezunudur. orhan veli kanık ve melih cevdet anday'la birlikte garip akımının üç temsilcisinden biridir. cumhuriyet dönemi türk toplumunu türlü yönleriyle sahneye yansıtan oyunlar yazdı. bunlarda aile içi çatışmalara yol açan, özellikle ekonomik bozuklukları sergiledi.

(bkz: oyun içinde oyun)
(bkz: kadınlar arasında)
(bkz: birtakım insanlar)
(bkz: çil horoz)
(bkz: atlarla filler)
(bkz: yağmur sıkıntısı)
büyük usta cevat çapan'ı istiklal'de gördüğüm zaman ayaküstü kendisine bazı sorular sormuştum..bana en iyi şair olarak oktay rifat'ı tavsiye etmişti..
tamam da inanılmaz karmaşık şiirleri var oktay rifat'ın..ip atlayan dağlar,horoz kesen denizler..vs.vs..
bunların soyut imgelemde elbette anlamı vardır oktay rifata göre..ama ben bu imgeleri kafamda oluşturmakta güçlük çekiyorum.. ve ikinci yeni'yi yanlış yorumlayan bi garip şairi olarak görüyorum oktay rifat'ı..
nazım hikmet'in teyzesinin oğludur...
bir kadının penceresinden ilk roman çalışması, yağmur sıkıntısı -sonradan filmi de çekildi- ise hayatında verdiği son eserdir.
Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık gittiğin yoldan gelir.
öss ye hazırlanan edebiyattan sorumlu gençliğin, omo kısaltmasıyla garip akımının temsilcilerini zihinlerine kazımaya çalıştıkları şairlerden biridir. omo nun diğer unsurları orhan veli ve melih cevdet anday dır...
"güzel şeyler düşünmeme rağmen
ağlamak geliyor içimden"
"tut beni gülüm bu benim elim
kurudu gözlerimin sevinci"
yapı kredi yayınlarından çıkmış, "gece yazı" isimli, oğlu samih rifat'in ve kendisinin şiir çevirilerinin bulunduğu güzel bir kitap vardır. sanırım baskısı kalmamış. sahaflardan mutlaka bulunmalı ve okunmalıdır.
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!...

Oktay Rıfat Horozcu
'Şarabım bir sabra erişmiş küpte,
Bir elim ay, bir elim körpe güneş,
Bir göl gibiyim akşamlara dönmüş,
Yıldızları kendinden daha dipte'
Kızlar vardır kıvırcık salata gibi
Ağızları burunları kıvır kıvır
Bacak bacak üstüne vapurlarda
Rüzgar eser oraları buraları görünür
Baktıkça fık fık eder adamın içi

Vay canına tükürdüğümün istanbul'u
Bir oynak olur Fındıklı önlerinde
Elimde yüz iğnelik çapari
Poyraz gibi dalarım palamutlara
Altımda Turgut Reis motoru

Rumelihisarı'nda Orhan'ın mezarı
Ne gittim ne gördüm gitmek de istemem
Taze ekmek bir parça beyaz peynir
Şimdi olsa şuracıkta rakı içer
Denize mi bakar kim bilir

Ben rıhtımdan suya atlarım
Altımda balıklar
Üstümde bulutlar
Ağzımın kenarında çırpıntılı Boğaz suyu
Pembe yalıya doğru yüzerim
Elleri Var Özgürlüğün

1
Köpürerek koşuyordu atlarımız
Durgun denize doğru.

2
Bu uçuş, güvercindeki,
Özgürlük sevinci mi ne!

3
Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,
Düşünmek yasak,
işgücünü savunmak yasak!

4
Ürünü ayırmışlar ağacından,
Tutturabildiğine,
Satıyorlar pazarda;
Emeğin dalları kırılmış, yerde.

5
Işık kör edicidir, diyorlar,
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.
Uzandık mı patlasın istiyorlar,
Yaktık mı tutuşalım.
Mayın tarlaları var,
Karanlıkta duruyor ekmekle su.

6
Elleri var özgürlüğün,
Gözleri, ayakları;
Silmek için kanlı teri,
Bakmak için yarınlara,
Eşitliğe doğru giden.

7
Ben kafes, sen sarmaşık;
Dolan dolanabildiğin kadar!

8
Özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmayagörsün bir kez;
Bir urba ki eskimez,
Bir düş ki gerçekten daha doğru.
postacı iyi adam
geçerken verdiği ne
mektup değil selam.
Garip akımından olup herseye karsı cıkmıslardır..