bugün

Taze taze raflara düşmüş zülfü livaneli'nin en son çıkardığı romanıdır.

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.
Son bir haftanın en çok satan kitabı. Çok akıcı bir dil kullanmış. Üslubu da ağır değil livaneli'nin. Kitabı almanızı öneririm.
Akıcı bir dille kullanılmış olan zülfü livaneli'nin son kitabı. KitapLive.Com istatistiklerinde ise beklenen ilgiyi kullanıcılar tarafından görememiştir. Okumak isteyen ve okuyan kişi sayısı oldukça azdır. (bkz: http://www.kitaplive.com/...-Z%C3%BClf%C3%BC_Livaneli)
özellikle kullandığı dil ile övülen, birazdan okumaya başlayacağım zülfü livaneli kitabı.
arka kapağında " aşk bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir." yazan, üstad zülfü livaneli eseridir.

heyecanla açıyorum kapağını.
kapak tasarımı bir boka benzemese de dili çok etkileyici olan kitaptır. *
zulfu livanelinin 30 nisan tarihinden beri raflarda kendine yer bulan romani. dun aksam itibariyle okumaya basladim ve bas karakter mehmet'in bir melody gardot hayrani oldugunu ogrenmemle birlikte daha bir sevkle okumaya basladim. oldukca surukleyici oldugunu soylemelim, okuyunuz, okutturunuz!
Fight club'ı andıran gerçekten oldukça sürükleyici bir kitap tahmini 1,5 gün civarinda okudum, okuyun seveceksiniz. teşekkürler zülfü abi.
burdur'da komando eğitimini aldığını söylediği kahramanla bilgi hatası verilmiş olan kitaptır. akdeniz'de komando eğitimi en yakın ısparta'da veriliyor bildiğim kadarıyla.
bu mantık hatasının pek de önemli olmadığını göz önünde bulundurursak: kitap iyiydi, tavsiye ederim.
edebiyatın bilimden üstün olduğu konusunda da livaneli'ye sonuna kadar katılıyorum.
game of thrones serisinden* sıkılıp mola verdiğim bir zamanda okuduğum ve bir akşamda bitirdiğim kitap. kitapla ilgili söylenebilecek en net şey çok sürükleyici olduğu. onun dışında çok şaşırtıcı olmayan ama okuyucuyu tatmin eden bir sonu var.
kapağında sürrealist ressam rene magritte'in 'aşk' tablosu bulunan zülfü livaneli kitabı. öncelikle kapak orijinal değil. zamanında peride celal'in deli aşk romanında da aynı kapak vardı. kitap ortaokul seviyesinde bir edebi dille yazılmış bunun etkisi ile çok çabuk akıyor, çabuk ve kolay okunuyor. kolay okunan kitaplar kolay yazılmış kitaplardır ve kolay kitaplar ortalama bir okuyucuyu ne edebi yönden ne kurgu bakımından tatmin edebilir. nitekim 'kardeşin' yaşadıkları oldukça sıradan geldi bana. mühendis bey gazeteci kezbana 'sana en büyük aşk hikayesini anlatacağım' dediği için beklentim yükselmiş olabilir... okunacak çok kitap var, bence listede arka sıralarda bulunsun.
bugün okumaya başladığım ve sürükleyici olduğunu düşündüğüm kitap. serenad kadar etkisinde bırakır mı, henüz bilemiyorum.
serenad'dan sonra yazılmış olması kitabın en büyük şanssızlığıdır kanımca.çünkü yazarın da söylediği gibi serenad kalitesinde roman kolay kolay yazılmaz. serenad'ı bir yana bıraksak bile bir mutluluk bir kamaşma ya da son ada kadar etkileyici bulmadım ben kitabı. sanki zülfü abimiz romanın ortasında ne yazacağını unutmuş, konudan da biraz sıkılmış, işte sonunda da böyle böyle oldu deyivermiş gibi bir his bıraktı bende.
anlatımı gayet yalın ve akıcı, kendini bir çırpıda okutacak, zülfü livaneli kitabı.

--spoiler--

s.215

"zaman bana da bir nehir gibi geliyor.o nehirde yüzüyorum.sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi;su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.''

--spoiler--
61. sayfayı okurken acaba kaç kişi google'a baktı diye düşündüren kitap.

(bkz: kerberos)
Bugün bitirdiğim kitap. Evet, bir Serenad değil belki ama yine de gayet sürükleyici, akıcı. Bir kitap okunduktan sonra insan kendini boşluğa düşmüş gibi hissediyorsa, o kitabın bir büyüsü vardır. Bu kitap da o listeye eklenebilir. Bir de Zülfü Livaneli'nin büyüleyici hayal gücüne söyleyecek söz bulamıyorum.
kitap tasarımı 'gergedan mevsimi' filminden alıntı gibi durmaktadır.
Livaneli'nin Diğer kitaplarının altında kalmış ancak aşk buhranını güzel betimlemiş kitap.
Ciddi anlamda çok hoşuma giden kitaptır kendisi.

Okurken baya bir şaşkınlığa uğradığım doğru ama;

--spoiler--
Mehmet'in eve gelip evin ışıklarını açtırmaması, karanlıkta oturmayı tercih etmesi ve o sırada gazeteci kızın kalkmaması beni Mehmet'in hayal ürünü olduğunu düşündürmeye başlamıştı.

Ama asıl şaşırtıcı olay burdaki, asıl hayal ürünü olan "Ahmet'miş."
--spoiler--
nasıl biteceği hakkında tahminler yürütmüştüm ama hepsinden farklı şekilde sonlandı. tamamen yanılttı beni ve kitapta via con me'den o kadar bahsetti ki onun eşliğinde okudum son sayfalarını.
zülfü livanelinin mükemmel kitabı. (serenad ve mutlulukla kıyaslamadan okumanın keyfini sür)
okurken kendimi bi ara orhan pamuk okur gibi hissettim. sanki biraz öykünme durumları var. zülfü Livaneli nin zirvesi mutluluk ve sonrakiler yanına yaklaşamıyor. şimdilik...
zülfü livanelinin ilk okuduğum kitabı. üslubunun akıcılığı ve kitabın sonunun şaşırtıcılığı etkileyiciydi.
zülfü livaneli' nden okuduğum ilk romandır.
Kitabı 1 gün de bitirdim.Sabah bir başladım geceye doğru bitti.
Kitap akıcıydı. Sıkmadı. Ama bana çokta birşey katmadı doğrusu.

--spoiler--
kitabın sonundaki o aslında abi yokmuş onu kafasında yaşatmış durumu aklıma direk dövüş kulübünü getirdi. Dedim Livaneli reyizde Chuck okumuş.
--spoiler--
annemin hediyesi olan kitap.
yeni başladım ama oldukça keyif aldım ilk 60 sf için. devamını merak ediyor insan.
güncel Önemli Başlıklar