bugün

'33 doğumlu fransız aktör. fransa nın "çirkin kral"ı. bilindik filmleri:
alain delon ile oynadığı (bkz: borsalino)
ömer şerif ile oynadığı (bkz: the burglars)
a bout de souffle'nin michel poiccard'ı.
koca burnum sebebiyle devamlı benzetildiğim aktör.
diğerleri için;
(bkz: kemal sunal)*
(bkz: küçük emrah)
neyseki;
(bkz: john travolta)
(bkz: jim carrey)
aysen gurudanın bir filminde belmondo sanarak kemal sunala asık oldugu sahnede adı gecen aktör.
http://www.cyranos.ch/sbbelmon.jpg'de görüleceği üzere o kadar da çirkin olmayan kral. kız kardeşinin öldüğü gün komedi oynayacak kadar profesyonel bir aktörmüş.

fransız yılmaz güney desek doğru olacak gibi.
Ona ülkesinde ''Bebel'' diyorlar. Haşarı, sevimli ve kesin 'şeytan tüyü' taşıyan Jean Paul Belmondo, Paris yakınlarında 1933 yılında dünyaya geldi. Uzun süre bir yerde kalamadığı için çeşitli okullarda okudu. Genç yaşta boksörlüğe ciddi merak saldı; kırık burnunu o zamanlar edindi. Uslanmayan ruhunu tiyatroyla yatıştırmaya karar verdi. Konservatuara yazıldı ama mezun olurken hocalarının ondan pek umudu yoktu. Nedeni yeteneği değil, serseri görünüşlü yüzüydü, onlara göre...
1957 yılında Marc Allegret'nin ''Sois Belle et Tais - Toi - Uslu Bir Kız ol... Ve Konuşma'' filmiyle sinemaya adımını attı. Aynı filmde, ilerde en büyük rakibi olarak gösterilecek olan Alain Delon da oynuyordu.
Birkaç küçük filmde daha oynadıktan sonra, geleceğin büyük yönetmenlerinden birinin Jean - Luc Godard'ın ilk uzun metrajlı filminde, ''Serseri Aşıklar''da -dedikodulara bakılırsa birkaç yemek parası karşılığı- oynamayı kabul etti. Geriye dönüp bakıldığında iyi ki kabul etmiş diyor herkes...
Evet, sinemada Yeni Dalga akımının doğuşu bu filmle müjdelenmişti. Bu tarihten sonra sinemada herşey yeni bir anlayışla ele alınacaktı. Yeni bir başlangıcın yeni kahramanları olacaktı elbette... Jean Paul Belmando, 1960 yılında starlığını böyle ilan etti.
Fransa'nın en ünlü oyuncularıyla adı anılır olmuştu. Dünyada da Humphrey Bogart veya James Dean'la kıyaslanmaya başlanmıştı.
Çirkinliğini ve sempatikliğini öyle ustalıkla kullanıyor, kamera karşısında öyle doğal, öyle içten davranıyordu ki, bu ani gelen şöhret uzun yıllar devam etti. Bu süre içinde birbirinden güzel yapımlarda rol aldı.

Peter Brook'un ''Moderato Cantabile''si, Vittorio de Sica'nın ''La Ciociara - iki Kadın''ı, Jean Becker'in ''Un Nomme la Rocca - Parmaklıklar Arkasında''sı, Jean - Luc Godard’ın ''Kadın Kadındır'' ve ''Çılgın Pierrot''su peşi sıra geldi.
Bu kadar başarılı yapımlara rağmen Belmondo adını tüm dünyaya duyuran, biraz hafif bir macera filmi oldu. Yönetmenliğini Philippe De Broca'nın yaptığı 1962 yapımı ''Cartouche - Sevimli Haydut'' aktörün kaderini de belirledi denebilir. Fransız Devrimi öncesinde geçen filmde Belmondo, kralın adamlarına kafa tutan, bol bol kılıç sallayıp, oradan oraya sıçrayan, etrafıyla dalga geçen; vakit bulduğunda da güzel Claudia Cardinale'ye kur yapan bir maceracıyı canlandırıyordu. Artık seyirci, konusu ne olursa olsun sevimli aktörü bu tür aksiyon filmlerinde, bu tipte görmek istiyordu.
Bu isteğe hiç karşı çıkmadı; 1964'te yeniden De Broca'yla ''Rio Macerası''nda buluştu.
1960'ların ikinci yarısında ününü pekiştiren macera, aksiyon filmlerine tam hız devam etti: Tatlı Serseri, Çılgın ihtiras, Çin Macerası, Büyük Reis filmleri geniş kitleleri sinema salonlarına çekti.
Ama bu arada, François Truffaut, Louis Malle gibi yönetmenlerin sanat yönü ağır basan yapımlarında da yeteneğini gösteriyordu.
Ama 1970 yılında, kendisinin tam tersi bir kulvarda şöhret olan Alain Delon'la çevirdiği ''Borsalino'' filmi, gideceği yolun popüler senaryolardan yana olduğunu gösterdi. Film, her yerde büyük başarı elde etti. Yakışıklı Alain Delon'la, sevimliliği ve çirkinliği ile yarışıyordu. Esprili, maceralı, bol hareketli, güzel kadınlı filmlerine devam etti: Kahraman Aşıklar, Şahane Serseri, Çirkinleri Severim gibi yapımlarda rol aldı.


AKSiYON ÖNE GEÇiNCE
Filmlerinde biraz değişiklik yapması gerektiğini düşündüğünde de, fazla zorlanmadı. Dublör kullanmadan gerçekleştirdiği birbirinden tehlikeli sahnelere daha fazla yer vermeye başladı. Damdan dama atladı, helikopterlerden sarktı, düz duvarlara tırmandı. Örneğin Çapkın Polis, Hırsızlar, Profesyonel, Mağlup Edilemeyen filmlerinde olduğu gibi... Bu aksiyonlar, giderek filmin konusunun önüne geçmeye başlayınca, silah geri tepti ve Belmando, filmleri gişelerde iş yapmaya devam etse bile, gözden düşmeye başladı.
O da birden başka bir alana, ilk göz ağrısına dönüverdi. 1987'de ''Kean'' adlı bir oyunda sahneye çıkarak büyük başarı kazandı. Üç yıl sonra Cyrano de Bergerac rolüyle bir kez daha gönülleri fethetti. Geç de olsa, konservatuardaki hocalarını utandırmıştı!..
Fransızların ''Bebe''si artık yaşlı bir adam. 1999 yılında geçirdiği kalp krizinden sonra, Ağustos 2001'in başlarında yeniden hastaneye kaldırıldı. Sevimliliği, sempatikliği ile çirkinliğini artı puana dönüştüren, çok kısa zamanda tüm dünyanın gönlünü fetheden aktörün özellikle vatandaşlarının kalbinde ayrı bir yeri olduğu kesin. Çünkü o her şeyiyle bir Fransız....

oynadigi filmler:

''Sois Belle et Tais-toi'' (1957 - ilk), ''Les Tricheurs'' (58), ''A Double Tour - Tehlikeli Rabıtalar'' (60), ''A Bout de Souffle - Serseri Âşıklar'' (60), ''Moderato Cantabile'' (60), ''La Ciociara - iki Kadın'' (60), '' Leon Morin, Pretre - Leon Morin, Rahip'' (61), ''La Viaccia - Toy Bir Delikanlı'' (61), ''Une Femme est une Femme - Kadın Kadındır'' (61), ''Un Nommela Rocca - Parmaklıklar Arkasında'' (61), ''Cartouche - Sevimli Haydut'' (62), ''L'Homme de Rio - Rio Macerası'' (63), ''Week-end a Zuydcoote - Dunkirk Kahramanları'' (64), ''Pierrot le Fou - Çılgın Pierrot'' (65), ''Les Tribulations d'un Chinois en Chine - Çin Macerası'' (65), ''Tendre Voyou - Tatlı Serseri'' (66), ''Le Voleur - Hırsız'' (67), ''Ho! - Sonsuz ihtiras'' (68), ''Le Cerveau - Büyük Reis'' (69), ''La Sirene du Missisippi - Evlenmekten Korkmuyorum'' (69), ''Borsalino'' (70), ''Les Maries de I'An 2 - Kahraman Aşıklar'' (70), ''Le Casse- Hırsızlar'' (70), ''Docteur Popaul - Çirkinleri Severim'' (70), ''Le Magnifique - Şahane Serseri'' (73), ''Stavisky'' (74), ''Peur sur la Ville - Şehrin Üstündeki Korku'' (75), ''Le Corps de mon Ennemi - Bitmeyen Kin'' (76), ''L'Animal - Hayvan'' (77), ''Flic ou Voyou - Çapkın Polis'' (79), ''Le Professionel - Profesyonel'' (81), ''Le Marginal - Mağlup Edilmeyen (83), ''Les Cent -et-une Nuits -101 Gece'' (95), ''Les Miserables- Sefiller'' (95), ''Une Chance sur Deux/ Half a Chance-Yarım Şans'' (98)

kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/98795.asp#BODY
(bkz: Pierrot le fou)
bertulicci paris'te son tango filminde marlon brando'nun rolunu ilkin ona vermişti ama senaryoyu okuduktan sonra bunun erotik bir film olduğunu söylerek rolü kabul etmemiştir*
çok şükür ki önemli filmlerini hâlâ bulabiliyoruz sanal alemde. yoksa bu amcayı izlememek öyle böyle değil, büyük kayıp. ismi bile mükemmel lan.
5 film toplam 6 dvden oluşan belmondo filmleri dvd box seti piyasada. şiddetle tavsiye olunur.

ASLARIN ASI
Jean-Paul Belmondo, Asların Ası'nda Jo Cavalier adında gözü kara bir Birinci Dünya Savaşı pilotunu canlandırıyor. Cavalier, iki ülke arasındaki düşmanlığa verilen yirmi yıllık aradan sonra, 1936 Berlin Olimpiyatlarına Fransız boks milli takımının antrenörü olarak katılır. Ancak gelişmeler onu bir grup Yahudi mültecinin kurtarıcısı haline getirecektir.Fakat kahramanımızın yön bulma duygusu pek kuvvetli değildir. Bu yüzden bir anda kendilerini, Hitler'in dağların eteklerine kurulmuş karargahında buluverirler!

BiTMEYEN KiN
Francois Leclerc (Jean-Paul Belmondo), işlemediği bir cinayet yüzünden yedi yıl hapis yattıktan sonra, evine, Kuzey Fransa'daki sanayi kentine döner. Neden hapse girdiğini sakin kafayla düşününce bazı ipuçlarını birbirine bağlamayı başarır. Her şey, güçlü bir sanayicinin kızıyla arasında başlayan bir aşk yüzünden başlamıştır. Bu ilişki sayesinde girdiği yeni ortamlarda önüne çok para kazanacağı fırsatlar çıkmaya başlayan Francois, bir süre sonra özel bir gece kulübünün yöneticiliğine getirilir. Fakat bir takım tehlikeli düşmanları ona, hapse girmesine yol açan bu çifte cinayet tuzağını kurmuşlardır. Geçen yedi yıldan sonra artık intikam zamanıdır

DELi FiŞEK
Alexandre Dupré (Jean-Paul Belmondo) sanat eserleri konusunda uzman bir dolandırıcıdır ve hayatını, aptal milyonerlerden kazandığı tatlı para ile sürdürmektedir. Yine böyle bir iş için gittiği Venedik şehrinin havaalanında, esrarengiz bir yolcu bir suikast sonucu öldürülür. Ölmeden önce bir mikro filmi Dupré'ye vermeyi başarır. Pek çok ülkenin gizli servis ajanları, bu mikro filmin peşindedir. Böylece kahramanımız helikopterlerin, sürat motorlarının ve güzel kadınlarının yataklarının da katıldığı çılgın bir takibin içine düşer

ŞAHANE SERSERi
James Bond filmlerinin bir parodisi olan Şahane Serseri, acayip bir ajan romanları yazarı olan François Merlin (Jean-Paul Belmondo) kendisini alımlı bir ingiliz sosyoloji öğrencisinin dönem ödevi konusu olarak bulur. Christine, (Jacqueline Bisset) ödevi üzerinde araştırmalar yapmak için Merlin'in Paris'teki dairesine gelir. Bir süre sonra aralarındaki ilişki, Merlin'in yeni romanının bölümleri arasına karışacaktır. Romanın baş kahramanları, yazarın bir yansıması olan Bob St.Clair (Belmondo) adındaki usta bir ajan ve onun sevimli asistanı Tatiana'dır (Bisset). Tabii ki asistan da Christine'in birebir kopyasıdır! Aslında ajanın dirilmesinin gerçek sebebi Merlin'in ısrarcı yayıncısıdır.

SOYGUN
Palyaço kılığına giren gözü pek hırsız Alexandre Dupré, (Jean-Paul Belmondo) Montreal'in en büyük bankasını soyar. Soygun sırasında da kendisine iki rehine almayı başarır. Ancak polislerin bilmediği şey, aslında rehinelerin Dupré'nin arkadaşları olduğu ve bu zekice yapılmış soygun planının bir parçası olduklarıdır. Şimdi üç kafadarın Montreal'den bir yolunu bulup kaçmaları gerekmektedir.

Edit: Bu setin volume 2'side çıkmış yeni gördüm orda da 4 film var.
PROFESYONEL
HAYVAN
MAĞLUP EDiLMEYEN
KOMiSERiN iNTiKAMI
jackie chanvari filmler ceviren cirkin olsada karizmatik fransiz bir abimiz ..
(bkz: Cartouche)
raquel welch ile oynadığı "hayvan" adlı filmde müthiştir. ha keza raquel de öyle.

mutlaka izlenilmesi gereken aktörlerden biridir.
hold up filmine kadar dublör kullanmayan fransız aktör.

görsel
görsel
görsel
görsel
Benden başka biri olma şansı verselerdi, O olmak isterdim dediğim tek şahsiyet. O'nu star yapan oyunculuk yeteneği değil, hala tanımlayamadığım, etrafa yaydığı başka başka şeylerdir. Bir boks maçında kırdığı şekilsiz burnu, kalın ve yayvan dudakları arasında sıkıştırdığı küstah sigarası, benzersiz çapkın bakışı ben sana gününü göstermeye geldim der adeta. Yılmaz Güney'in dik alası, Mickey Rourke'nin atasıdır.
hollywood efsanelerını bıle ezıp geçebılecek kalibrede bir oyuncudur . efsaneler efsanesidir .
devlet kuşunda zengin kızının, kemal sunal'a benzettiği ve aşık olduğu fransız aktör. kemal sunal özellikle gülünce çok benziyormuş ona. zengin kızı öyle diyordu.

http://www.imdb.com/name/nm0000901/
çirkindi-değildi bilmem ama karizmatik bir abidir.

benim gibi 80'lerde doğup çocukluğunu 90'larda geçirmişlerin sevdikleri yıldızlardan.

görsel
alain delon'un ekürisidir.
görsel
Bugün 88 yaşında hayatını kaybetmiş efsanedir.

Güle güle azad.

(bkz: Le casse)
Süper bir ikinci dünya savaşı filmi vardı bu adamın komik ötesi. Almanları kafaya alıp alman tankı ile beraber banka duvarı yıkıp kasayı patlatıyorlardı.film boyunca gözleri hep kısık alman komutan parayı görünce gözler bir açılıyordu enfes sahne idi. Daha bir çok filmi varda professionell ile bu adını bilmediğim iki filmi şahane ötesidir. Fransa yı Fransa yapan adamlardan desek abartı olmaz buna Jean gabin ve alain delon a. Ha Louis de funes i de unutmamak lazım. Hani derler ya şu adamın filmi ise boş film olmaz işte bu adam tam olarak o adamdı.
allah rahmet eylesin.

https://www.haberturk.com...haberleri-3183746-magazin
daha geçen gün "ulan bi belmondo vardı hala yaşıyor mu kaç yaşında durumu nasıl acaba" diye içimden geçirip ölüm haberini okuyunca şok olduğum fransız aktör. allah taksiratını af eyleye..
(bkz: barselona sokakları)

seyredin bu filmi... eski bir film ama efekte falan ihtiyaç yok zaten. sağlam filmdir.
birlikte oynadığı da aleyn delon.
https://youtu.be/loUHY100lCE